@buzlarkralicesi
|
-16- Her şeyin yolunda gittiği bir ilişkide sizi endişelendiren ne olurdu? Her şeyin yolunda gitmesi yeterince endişe verici değilmiş gibi. Benim için bu sorunun cevabı basitti. Carlo duygularında ne kadar samimi görünüyor olsa da onda hâlâ çözemediğim tuhaf bir şeyler vardı. Daha da kötüsü, çözmek istediğimden emin bile değildim. Her şey bu kadar güzel giderken kurcalayıp bozmak sanırım beni bu kez kahrederdi. Çünkü görüyordum, Carlo çabalıyordu. Uyum sağlamaya çalışıyor, gerçekten bir ilişkiyi yürütmeye çabalıyordu. Bense içinden ne çıkacağını bilmediğim bir sürpriz yumurtanın peşinden koşarak her şeyi riske etmeye çalışan şüpheci aptal bir kadın gibi görünüyordum. Üstelik daha önce olduğu gibi Carlo tarafından yakalanırsam bunun geri dönüşü olmazdı. O günün ardından Carlo'yla güzel geçen haftalarımıza rağmen içim hiç rahat değildi. Sanki içimde bir şey bu şüpheyi sürekli kaşıyordu. Carlo ve Inti arasındaki konuşmaya bir anlam verememiştim. O gün Inti'nin haberi var mı, bilmeye hakkı var diye kastettiği kişi çok net bir şekilde bendim. Bunun zaten başka bir açıklaması yoktu. Sadece Inti'nin bilmem gereken şey olarak bahsettiği şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Carlo'nun bu kadar karanlık sayılabilecek ne gibi bir sırrı olabilirdi ki? Düşünüyordum, parçaları birleştirmeye çalışıyordum. Inti'nin beni ilk gördüğünde cin çarpmış gibi şaşkın tavırları tüm bu gizemli olaylarla birleşince bir şeyler döndüğünü anlayıp şüphelenmem için tüm zemini hazırlıyordu bana. Henüz bir ilişkimiz yokken beraber geçirdiğimiz o gecenin sabahında olanları hatırladım yeniden. Bulduğum anahtarla gizemli bir kutuyu açarken yakalandığımda Carlo'nun ne kadar öfkelendiğini, ayarlarının bozulduğunu göz ardı edemezdim. Normal şartlarda sakin, zarif, kadın ruhundan anlayan romantik bile sayılabilecek biriyken o an sanki kana susamış bir canavar gibi gözleri kızarırcasına öfkelenmesi normal miydi? Elbette değildi. Tüm bunları düşündükçe işlerin ne kadar karmaşık bir hâl aldığını düşündüm. Eve gittiğimde hâlâ dalgındım. Bu birkaç haftalık süreçte Aslı da Meredith'in isteğiyle boş olan odaya yerleşmişti. Ev arkadaşımız olarak bir haftalık deneme süresini de geçmişti. O da biz de varlığından memnunduk. Bir sorun yoktu. Zaten bir sorun olsaydı da bunu fark edebilecek bir durumda değildim. Tüm hücrelerim Carlo'nun garip, sır dolu varlığını çözümlemeye yemin etmiş gibiydi. Yemekte ne kadar dalgın olduğumu gören kızlar bu kez görmezden gelemediler. Haftalardır ne kadar düşünceli olduğumu gördükleri ve bildikleri aşikârdı. Onlar ısrarla sorunca ben de anlattım. Tüm şüphelerimden üstünkörü bahsettim. Yemekten sonra Meredith düşünceli bir ifadeyle çenesini kaşırken aniden oturduğu koltuktan doğruldu. Söylediklerine inanan şüpheci bir tavırla fikir beyan etti. "Bu adam organ mafyası falan olmasın?" Bunu söylerken gözleri dehşetle bakıyordu. Gözlerimi devirerek "Daha neler." dedim. O kadar da değildi. Dahası, bu öyle bir şey de değildi bence. Inti'nin konuşmalarını hatırlayınca bağdaştıramıyordum çünkü. Benim lafımı ağzıma tıkan Aslı ise heyecanla konuya dâhil oldu. "Ay ben bir film izlemiştim, adam yamyam çıkıyordu." Müge Anlı izleyen teyzeler gibi dizini döverek gözlerini pörtletti. "Kız bu sakın kadınları yiyen bir yamyam olmasın?" Öyle gerçekçi ve etkisi altında kalmış gibi anlatıyordu ki ister istemez dehşete düştüm. "Bana bak Ece, kıçını falan ısırdı mı hiç? Çünkü bu önemli bir ipucu olabilir." "Saçmalama, Aslı." Mutfaktan kendime yeni bir kahve almak için yerimden kalktım. "Ben de oturmuş burada ciddi ciddi sizi dinliyorum ya. Yok organ mafyasıymış yok yamyammış." Meredith Aslı'ya dönünce "Yamyam gerçekten biraz fazla oldu. Hikâyenin inandırıcılığını yok etti bence." dedi başını aşağı yukarı sallarken. Aslı da hak verir gibi başını sallarken ben mutfaktan çıkmış sıcak kahvemle karşılarındaki koltuğa kuruldum. "Benim bu işi çözmem lazım kızlar." Haklı bir merakla "Nasıl yapacaksın onu?" diye sordu Aslı. Nasıl çözeceğim bir muammayken haklıydı. Üstelik Meredith gibi henüz bir şeyleri çözmek için Sherlock Holmes'a dönüştüğüm yanımı da görmemişti. Gizlice evi kurcalamalar, kilitli kutu açmalar, arabayla takip etmeler... Korkarak da olsa "Evini arayacağım." dedim. Kendimi tekrarlayan bu fikir beynimi kemiriyordu. Başka çarem yok gibi görünüyordu. "Bir ipucu bulmaya çalışacağım." Daha önce olanları bilen biri olarak "Ece, yine yakalanırsan bu sefer kötü olur." diye karşı çıktı Meredith. Gözümü korkutmayı mı umuyordu bilmiyordum ama "Hapse bile girebilirsin" diye de ekledi. Aslı ise daha ılıman yaklaştı duruma. "Yok canım, adam polise şikâyet edecek değil ya. O kadar hukukları oldu yatakta orada burada şurada." Benim iğneleyen bakışlarımla oturduğu yerde sinip oturdu kız. "Ayrıca Ece'nin söylediği gibi illegal işler çeviriyorsa polisle falan işi olmaz bence." Bense daha önemli şeylerin peşindeydim. Çözülmesi zor bir gizemin izleri peşinde. "Sanırım nereyi aramam gerektiğini biliyorum. İşim kolay olacak." Onlara anahtar ve kutudan daha detaylı bahsettim. Carlo'nun nasıl sinirlendiğinden. Apar topar garip bir biçimde beni evden kovuşundan falan. Meredith başını iki yana salladı umutsuzca. "Bence seni yakalayınca kutunun yerini değiştirmiştir, Ece. Aynı yerde tutacak kadar enayi değildir. Bunu riske etme derim." Aslı bir dedektif edasıyla kaşlarını çattı. "Nasıl bir kutu bu? İçinde insan parçacıkları falan olmasın?" Sanki bu az da olsa mantık barındırıyormuş gibi "Saçmalama, kokardı o zaman." diyerek açıklamaya koyuldu Meredith. "Doğru." Yeni bir aydınlanmayla gözleri parladı Aslı'nın. "Belki de insan kemikleri vardır." "Kızlar saçmalamayın." Sakin bir nefes aldıktan sonra yeni ev arkadaşımıza döndüm. "Aslı, sen gerilim filmlerine ve polisiye kitaplarına bir süre ara ver. Belli ki beynin müsilaj kaplamış." Tahminlerini beğenmediğim için bozulmuş gibi omuz silken kıza bakarken telefonum çaldı. Arayan Profesör Fabri'ydi. Telefonun ekranında onun adını görünce heyecanlandım. Biyolojik babamla alakalı bir gelişme mi vardı? Bir ipucu mu yakalamıştı? Bunu anlamak için yapabileceğim tek şeyi yapıp odama yürürken aramasını yanıtladım. "Profesör Fabri!" "Umarım bu saatte arayıp rahatsız etmiyorumdur." Saatin henüz dokuza geldiğini görünce heyecanla "Hayır, hayır!" dedim yalnızca. Hiç de geç bir saat değildi. Gerçi önemli bir şey varsa beni gecenin bir yarısında aramasına bile itirazım olmazdı doğrusu. Merakla söyleyeceklerini bekliyordum. "Müsait miydin? Şuan görüşebilir miyiz?" Duraksadım ve "Eee... Tabii..." desem de görüşme sebebimizi merak ediyordum. Yani ne bulduğunu. "İyi bir haber mi?" "Evet." Anlatacağı şey hakkında detay vermemesi beni daha da heyecanlandırmıştı. "Yarım saat içinde geçen günkü yerde, uygun mu?" "Tamam, hazırlanıyorum ben şimdi." Telefonu kapatırken derin bir nefes aldım. Aklım hâlâ öğreneceğim bilginin kıyısında sabırsızca geziniyordu. Sakin olmalıydım. Belki de benim heyecanlandığım kadar önemli bir şey çıkmayacaktı. Boşuna ümitlenmemem gerektiğini kendime hatırlatsam da buna engel olamıyordum. Hazırlanıp çıkmak üzere olduğumu gören kızlara durumu detay vermeden açıklayınca ikisi de imalı bakışlarını üzerimde gezdirdi. Aslı Meredith'den daha cüretkâr bir biçimde kaşlarını kaldırarak dudaklarını kıvırdı. "Hayırdır, Ece? Profesör Fabri'yle buluşmalar falan." Göz kırptı. "Anlayalım yani." "Saçmalama, Aslı. Kendisinden bir konuda yardım istedim tamam mı? Olan bu." "Biz biliriz o yardımları." "Aslı!" "Aman tamam be!" Kollarını kavuşturan kız ayakkabılarımı giyerken başımda bekliyordu. "Anlaşılan dersle ilgili bir yardım değil bu." "Değil, evet." "Fabri'nin ne kadar soğuk nevale olduğunu bilmesek..." Bana imada bulunan kıza göz ucuyla bakarak "Sorgun sualin bittiyse gidiyorum ben." dedim ve kapıya çıktım. Arkamdan el sallayarak "İyi eğlenceler!" diyen Aslı'ya onaylamayan bir bakış attıktan sonra evden çıkıp gittim. Hazırlanırken çağırdığım Uber gelince arabaya binerken telefonum çaldı. Hızlıca gideceğim yeri şoföre tarif edip telefona döndüm. Arayan Carlo'ydu. Kısa bir duraksamadan sonra yanıtladım aramasını. "Carlo." "Nasılsın?" İçimde garip bir tedirginlik duygusuyla "İyiyim, sen?" diyerek karşılık verdim. "Seni özlemek dışında mı? Ah, evet, iyiyim denebilir." Başımı öne eğip güldüm. "Evde misin?" diye sorduğunda tedirginliğim bu sorunun gelme ihtimalindenmiş gibi gerildim. Ona yalan söylemek istemiyordum. Yalan söylememi gerektirecek bir durum da değildi aslında. Babamla ilgili gerçeği biliyordu. Ancak dışarı çıktığımı ona haber vermediğim için bunu sorun etme ihtimalinden çekinmiştim sanırım. Onu henüz tam anlamıyla tanımıyordum. Yanından bile geçmiyordum. Hangi olaya ne gibi bir tepki verirdi fikrim yoktu. Tüm çekincelerime rağmen "Hayır, dışarıdayım." dedim dürüstçe. "Hım... Neredesin?" "Profesör Fabri'yle görüşmemiz gerekti, geçen gün görüştüğümüz yere gidiyorum." Kısa bir duraksamadan sonra yadırgamış gibi saate baktı. "Bu saatte mi?" Hâlâ dokuz olduğunu düşünürken, kolumdaki saate baktığımda onu geçtiğini gördüm. Yine de burası için çok geç bir saat olduğunu düşünmüyordum. Dudaklarım kıvrıldı. "Hayrola, Carlo Morte Díaz, beni kıskanıyor musunuz yoksa?" "Hayır, sadece profesörünle okul dışında bu saatte buluşmana pek anlam veremedim, hepsi bu." "Ondan bir konuda yardım istemiştim. Sanırım onun için buluşmak istedi." "Anladım." "Bir sorun yok değil mi Carlo?" En son biz ayrıyken beni Profesör Fabri'den kıskandığını göz önünde bulundurursak bunu sormam çok abes kaçmazdı doğrusu. "Yo, hayır. Bir sorun yok elbette." Duraksayıp yeniden söze girdi. "Ben aslında seni başka bir şey için aramıştım." "Nedir?" "Yarın bir sergiye davetliyim, kız arkadaşım olarak senin de gelmeni isterim. Davetimi kabul eder misin?" Bundan memnuniyet duyacağımı bilmiyormuş gibi. Yüzüm yumuşamıştı. Gerginliğe dair en ufak bir duygu bile kalmamıştı. "Elbette, memnuniyetle gelirim." "Peki, o hâlde. Görüşürüz sonra." Sesi tavır koymaktan çok uzak, rahat çıktığı için ben de gerginliğimi üzerimden atmıştım. "Görüşürüz, Carlo." Telefonu kapattığımda buluşma yerimize gelmiştim bile. Mekândan içeri girdiğimde geçen gün oturduğumuz yerin iki masa arkasında, bir adamla karşılıklı oturan Profesör Fabri'yi görmüştüm. Aklım hâlâ binbir türlü tahmin doluşurken bunlardan biri de bu adamın babam olma ihtimaliydi. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışırken onlara doğru yürüdüm. Masaya geldiğimde iki adam da ayağa kalkmıştı. Profesör Fabri "Hoş geldin, Ece." diyerek karşıladı beni. Yanındaki adama döndü ve "İşte sana bahsettiğim yetenekli yazar adayı." diyerek beni tanıttı. Bense neler olduğunu henüz anlayabilmiş değildim. Anladığım tek şey, buraya babamla ilgili bir ipucundan dolayı çağrılmadığımdı. "Ece, tanıştırayım, Miy Yayın Grubu'nun baş editörü Peter Alonso." Gözüne far tutulmuş tavşan gibi hiç beklemediğim bu olay karşısında şaşkın duraksamamın ardından alelacele el sıkıştım. Biraz da heyecanlıydım. Ne olup bittiğini de tam olarak anlayabilmiş değildim. Miy Yayın Grubu adından çokça söz ettiren bir yerdi. Peter Alonso "Memnun oldum." derken beni merakla süzüyordu. Oturduğumuzda da dürüstlükle "Açıkçası Fabri'nin bu kadar sıkça söz ettiği genç ve yetenekli yazarı tanımak istedim." diyerek söze girdi. Profesör Fabri onaylayan bir baş işaretiyle baş editörün sözlerine ekleme yaptı. "Peter tam bir yetenek avcısıdır." "Avlarımı da bana Fabri tutup getirir." Gülüştüler. Ben de heyecanımı yenmeye çalışarak tebessüm ettim. Kısa bir hoş beş sohbetten sonra Peter Alonso, ciddiyetle söze girdi. "Çok vaktim yok, ne yazık ki kalkmam gerekiyor. Bu gece Madrid'e uçağım var. Gitmeden seni tanımak istedim." Merakla "Bize gönderebileceğin hazır bir dosyan var mı Ece?" diye sordu. Hâlâ bir rüyada gibiydim. Miy Yayın Grubu'nun baş editörü karşımdaydı ve bana hazır bir dosyam olup olmadığını soruyordu. Benimse Cin Ali çizdiğim defterime yazdığım birkaç dağınık cümleden başka elimde hiçbir şeyim yoktu. "Şey, ben-" Özgüvenle araya Fabri girdi. "Aslında Ece yetenekli olduğu kadar hızlı ve yaratıcıdır da. Ona süre verirsen incelemeye değer bir şeyler derleyeceğine eminim." Peter dudak bükerek "Sen de bilirsin ki bu işler böyle ilerlemiyor. Elimizde tercihen bitmiş bir dosya olması gerek incelememiz için." dese de kısa süre sonra yüzünde umut verici bir tebessüm belirdi. "Ama senin için bir ayrıcalık yapabilirim sanırım. Henüz üst kurula Ece'den bahsetmedim." Adam bana döndü ve masadan kalkmadan önce işaret parmağıyla gösterdi. "1 haftan var, küçük hanım. Dosyanı mail adresime bekliyorum. Fabri sana gerekli iletişim bilgilerimizi verir. Şimdi kalkmam lazım." Elimi sıktı. "Tanıştığımıza memnun oldum." Donup kalmış bir biçimde olmamı önemsemeden gülümseyerek kalkıp gitti adam. Herhâlde karşısında heyecandan dili tutulmuş birçok genç yetenekle tanışmış olmalıydı. Bense hâlâ olanlara inanamadığım için bir süre dümdüz boşluğa baktım ve kendime geldiğimde Profesör Fabri'ye dönebildim. "Az önce burada neler oldu?" "Senin için rüya gibi bir geleceğin kapıları aralandı diyebiliriz, Sofi Stern. Ya da Ece. Sen hangisini tercih edersen. Yayıncı adayın adından çok yazdıklarındaki yeteneği önemsiyor." Ne dediğini anlamamıştım, bunun farkında olan adamsa açıkladı. "Size ödev olarak verdiğim yazıyı Peter'a okuttum. Eksikleri olmasına rağmen sende eğitilebilecek bir yazar kumaşı olduğunu söyledi. Seni tanımak istedi." "A-Ama... Ama siz bana demiştiniz ki..." Düşüncelerimi toparlayıp cümle hâline getirmeyi başardığımda savunmaya geçmiştim. "Yazdıklarımın bir çöpten ibaret olduğunu düşündüğünüzü sanıyordum." Profesör Fabri, tanıdığım soğuk adamın aksine çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdi. Gülünce tamamen farklı bir adam olduğunu söyleyebilirdim. "Her öğretmen gibi benim de potansiyelini gördüğüm öğrencilerimi kamçılama metodum farklıdır." Heyecanımı ve şaşkınlığımı hâlâ atlatamamış bir biçimde gülerken aniden kaskatı kesildim. "1 hafta! Peter Alonso 1 haftam olduğunu söyledi!" Panikle oturduğum yerden bir kalkıp bir oturdum. Etraftaki insanlar benim deli olduğumu düşünüyor olmalıydı. "Ne halt edeceğim ben? 1 haftada ne yazabilirim? Bu mümkün değil!" Paniğimi sevimli bulmuş bir gülümsemeyle elimi tutarak beni durdurdu. "Sakin ol. Elbette 1 haftada senden tamamlanmış profesyonel bir dosya beklemiyorlar. Sana ait iyi bir fikir, senin tarafından yazılmış ve kalemini anlamalarını sağlayacak bir şeyler olsun istiyorlar." Güven veren bir baş işaretiyle ekledi. "Merak etme, ben sana yardımcı olacağım." Daha önce kendisi hakkında düşündüklerimden utandığım bu adama yeniden hayran olmuştum. Eskiden onun yeteneğine hayranken öğrencilerine sert ve mükemmeliyetçi yaklaşımı ondan nefret etmeme sebep olmuştu. Şu işe bakın, onu sevmiştim, ondan nefret etmiştim ve şimdiyse mesleki açıdan ona hayrandım. İnanmaz bir gülüşle "Siz, iyilik meleği misiniz? Bunu neden yapıyorsunuz?" diye mırıldandım. "Sadece yeteneğini takdir ediyorum. Ve ödüllendiriyorum. Hepsi bu." Sesli düşünür gibi kendi kendime konuşmaya başladım. "Buraya gelirken babamla ilgili bir gelişmeyi öğreneceğimi sanıyordum. Oysa hayatımla ilgili bu kadar önemli başka bir gelişme olacağını hiç düşünmemiştim." Ciddi bir yüz ifadesiyle "Maalesef, babanla ilgili bir gelişme yok." diye açıklarken sonuçtan memnun olmadığı her hâlinden belliydi. Boynumu büküp kabullendim. En azından şimdilik. Dikkatimi toplamam gereken başka bir şey vardı. 1 haftada harikalar yaratmam gerekiyordu. Carlo'ya bunu anlattığımda eminim çok sevinecekti. ... * YAZAR NOTU: Hi guyss! 💞 Yine istemeden de olsa uzun sayılabilecek bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Bölüm biraz kısa, yeni bölüm arası biraz uzun oldu farkındayım ama sizi daha fazla bekletmek için kısa da olsa bir bölüm yayınlamak istedim. Sonraki bölümün daha kısa sürede ve daha uzun gelmesi için elimden ne gelirse yapacağım. Malûm, iki hikâyeyi birden yürütüyorum ve bunun yanı sıra sınavlara hazırlanıyorum. Benim için zor bir dönem, bu yüzden anlayışınıza teşekkür ederim gerçekten. ❤️ Yarın Rio'da Bir Gece'ye yeni bölümü yetiştirdikten sonra hafta arasında KADEH'e yeniden bir bölüm gelebilir. 🌞 Son olarak bu bölümü serenity111 , bnna68 , ArzuDubaz3 ,TugbaAsli09 , ygmrmlgi , sekerlideniz , evvalGlm202 , Kookliee_ , filmseverkoala , laviniaecr , goktekiruhsuzyagmur , Eskitalya , vesnalisica , varmi1fikrin , fuveynnn , Hlygndgd , gizemyeniklerr , OyaEROL , adenfk , WendyLuice okurlarıma armağan ettiğimi söylemeyi bir borç bilir, hepinize hikâyemi okuduğunuz için çok teşekkür ederim! Çünkü KADEH 40 Bin okunma olmuş hatta geçmiş bile! Harikasınız! 💞 Sizce yeni bölümde Carlo ve Ece arasında ne gibi gelişmeler olacak? İşin içine bir de ucundan kıyısından Profesör Fabri girdi. Bizi neler bekliyor? Tahmin ve yorumlarınızı buraya yazabilirsiniz. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘 ••• SOSYAL MEDYA |
0% |