Yeni Üyelik
6.
Bölüm

🂡 KADEH | 5

@buzlarkralicesi

-5-

Arabası oturduğumuz apartmanın önünde durduğunda yol boyu sessiz kalabildiğimize şaşırmıştım doğrusu. Carlo'nun hiç olmazsa sözle bana sataşmasını beklerdim ancak neyse ki bunu yapmamıştı. Ben de ılımlı bir ifadeyle "Bıraktığın için teşekkür ederim." dedim yalnızca. O bana bulaşmadığı sürece neden onu tersleyecektim ki?

Bunu düşünmemin üzerinden saniyeler geçmemişti ki çapkın bakışlarıyla beni süzen adam "Beni içeri davet etmeyecek misin?" diye sordu. "Bu iyiliğe karşılık en azından bir kahve ikram edersin diye düşünmüştüm."

Onu eve getirirsem Meredith'in dilinden kurtulamazdım. Az önce eve geldiğine dair mesaj atmıştı. Ben kulübün önüne taksi beklemek üzere çıktığımda hâlâ içeride Blaine denen o adamla dans etmiyor muydu? Belki de o arbedede mekândan çıkıp gittiklerini gözden kaçırmıştım, bilemiyordum. Aklım onların üzerinde değildi. "Üzgünüm, ev arkadaşımın ağzına malzeme veremem."

Sahte bir gücenmişlikle homurdandı. "Bu büyük bir kabalık, Bayan Stern."

Bana bakışları neden zihnimin ve bedenimin harekete geçmesini sağlıyordu? Vitesin üzerinde duran sağ eli baldırıma çarptığında bir elektriklenme hissetmiştim. Az önceki yanlışlıkla dokunma saniyeler içinde kasti bir harekete dönmüştü. Büyük ancak bir sanatçıya yaraşır düzgünlükteki parmakları baldırımı kavramış sıkıyordu. Ah. Hayır, Ece. Yeniden olmaz. Bir hata daha olmaz. Hemen burayı terk etmelisin. Usulca ön kapıyı açıp kendimi zor dışarı attım, biraz daha orada kalsaydım neler olurdu bilemiyordum. "Her şey için teşekkürler." diyerek toy kızlar gibi hızla koşup apartman kapıdan içeri girdim. Kapıyı kapatıp heyecandan hızlanmış nefesime bir düzen vermeye çalıştıktan sonra merdivenleri tırmandım.

Dairemizin kapı önüne geldiğimde tuhaf sesler çalınıyordu kulağıma. Bu biraz şey seslerine benziyordu. Şey seslerine... Seks. Evet, doğru kelime buydu ancak pek inanamadım. Eve iki hırsız girip seks yapıyor olacak değildi ya. Hayır, Ece, saçmalama. Durumu anlamaya çalışıyordum. Sessizce anahtarla açıp hafifçe araladığım kapıdan içeri baktım. Meredit salon koltuğunda Blaine denen o adamlaydı. Elbette gecenin bir yarısı evinize girmeye çalışırken ev arkadaşınızı salonda bir adamla köpek pozisyonunda sevişirken görmeyi beklemezdiniz. Ben de beklemiyordum. Her şeyden önce, odanız yok mu sizin? Önlerinden geçip odama gidebilme ihtimalimi hesaplamam gerekirse, sıfırdı. Sessizce kapıyı kapatıp onlar beni görmeden dışarı çıktım. Eve giremeyeceğim kesindi. Ne yapacağımı ve nerede kalacağımı henüz bilmesem de merdivenleri gerisingeriye indim. Apartman kapısından çıktığımda Carlo'nun gri Jaguar'ı bıraktığım yerde duruyordu. Şaşırdım ve birkaç adım atıp arabanın önüne geldim, sürücü camını tıklattım ve camı açan adama baktım. "Senin burada ne işin var? Gitmedin mi?"

"İçeri girip başını belaya sokmadan eve ulaştığına emin olmak istedim." Alaycılıkla ekledi. "Başını belaya sokma konusunda oldukça başarılı birine benziyorsun." Sessizliğimden faydalanarak soru dolu gözlerini kıstı. "Ne o, bana kahve ısmarlama fikrini yeniden mi gözden geçirdin?

Benimle daha çok dalga geçme ihtimalini göze alarak dürüstlük kartımı kullandım. "Evim kullanım dışı." Açıklamamı bekler gibi baktığını görünce sağ elimi salladım. "Boş ver."

Çenesini ovuşturduktan sonra ön kapıyı açıp beni içeri buyur etti. "Atla o hâlde."

Beni evine götüreceğini bile bile o arabaya bindim. Sonunun nereye gideceğini bilerek. Nitekim düşündüğüm gibi de oldu. Kapıdan içeri dudak dudağa girdik. Adam evinin kapısını ayağıyla gelişigüzel kapatırken ceketimi soyuyordu. İşte benim iradem de bu kadardı. Yüzümü kapıya dayadığında cropumdan arta kalan çıplak omuzlarımı ısırarak dil darbeleriyle ıslatmaya başladı. Alt belime kadar dili kendinden emin bir yol izlerken elleri rahat durmuyordu. Dişleri crop kumaşımın üzerinden ucumu bulmuş emmeye başlamıştı. Kumaşın üzerinden bile böyle hissettirmeyi nasıl başarıyordu? Aklımı kaybetmek üzereydim. Pantolonumu çıkarmış, cropumu zorluyordu. Yüzümü ona döndüğümde önümde diz çökerek bana alttan şeytani bir bakış attı. Diliyle göbek deliğimin etrafını turlarken ellerim önümde diz çökmüş adamın saçları arasında yolunu kaybetmiş bir biçimde geziniyordu. Bir eli serbest kaldığı anda belirginleşen ve onun dokunuşlarıyla sızlayan göğüs ucuma gelerek sıktı. İnleyecek gibi olduysam da kendimi tuttum. Parlayan arzu dolu gözleri beni süzdü ve dudaklarını yaladı. Karnıma ıslak öpücükler bırakırken eli beyaz dantelli iç çamaşırımdaydı. Parmakları çamaşırın üzerinden ileri geri gidip gelirken başımı kapıya yasladım. "Ah!" Tepkilerimi izlemekten memnun biçimde bir an olsun gözünü benden ayırmıyordu. Normal şartlarda utançtan kızarmam gerekirdi ancak ben ahlaksızlığı ele alalı çok olmuştu. Bana bu şekilde bakması içimdeki fitili daha da ateşliyordu, farkında mıydı acaba? Elbette farkındaydı.

Keyifle homurdandı. "Kimin için ıslandın bu kadar, Sofi?" Kasıklarıma sulu öpücükler bırakarak aşağı inerken kendime gelip yanıt dahi veremedim. Islaklığımın üzerine sıcak nefesini üflerken dayanamadım ve dudaklarımdan güçlü bir inilti koptu. Heyecandan ya da zevkten bayılacak kıvama gelmiştim, dizlerim tutmuyordu. Burnu külodumda gezinirken avını koklayan yırtıcı bir hayvan gibi beni kokluyordu. Dişlerini küloduma geçirdiğinde inlememek için sağ elimle ağzımı kapadım ve bunu fark eden adam sinsice gülümsedi. Şeytan. "Immm... O kadar hazırsın ki." Dişleriyle dantelli külodumu yana sıyırıp dilini ıslaklığımda gezdirdi. Hiç beklemediğim bir hızla ağzını hassas noktama gömdü. Ağzımı kapamaya çalışsam da kontrolden çıkmıştım. Çığlıkla karışık inledim. "Ah- Carlo!" Nefes nefeseydim. Dil hareketleriyle ayakta kıvranıyordum. "Ev- siktir! Ah!" Bana ne yaptığını, bunu nasıl yaptığını anlamaya çalışıyordum.

Sakince ayağa kalktı ve beni aniden yüzüstü kapıya yasladı. Emredici sert bir ses tonuyla "Ben arkanı dön demeden dönmeyeceksin." dedi hırıltılı bir ses tonuyla. Normal şartlarda emir almayı sevmesem de bu tavrı beni fena hâlde yoldan çıkarmıştı. Yüzüm soğuk kapıya dayalıyken pantolon kemerinin sesini duyuyordum. Arkamda ereksiyonunu hissettiğim o kısa anda arkamı zorladığını hissettim. Sağ eli saçlarımı çekiştirirken kulağımda sıcak nefesi ve boğuk iniltilerini duyabiliyordum. Zorlayarak içime girdi. "Ah!" İniltilerinin arasından nefesini düzene sokup diliyle boynumu ve çenemi sömürmeye başladı. Bu sırada içimden aldığı zevki kulaklarıma inliyordu.

Ben... Ben çok tuhaf hissediyordum. Sağ gösterip sol vurduğuna mı şaşırsam yoksa zevkten bulutlara uçurduğuna mı bilemiyordum doğrusu. Ellerimi kapıya dayamış içimdeki tekinsiz hareketlerini anlamlandırmaya çalışıyordum. Elleri göğüslerimi hamur gibi yoğururken o içimdeki hareketlerine devam ediyordu. Hızlandığı dakikalarda göğüslerimdeki elleri bire inmişti. Diğer elinin nerede olduğunu merak ederken sağ olsun beni fazla merakta bırakmadı. İki parmağını önüme, ıslak deliğime sürttü. Fütursuzca onu içime almak için kendimi parmaklarına bastırdım. "Ev- Evet! Ah...!"

İçimden çıktığında bittiğini sansam da her şeyin daha yeni başladığını anlamam çok sürmedi. Titreyen dizlerim beni taşımayı bırakmak üzereyken Carlo beni bileğimden yakalayıp kucağına aldı ve yukarı, yatak odasına çıkardı. Yatağa fırlatırcasına bıraktığında sesli bir biçimde soludu. "Benden uzak durman gerektiğini söylediğim hâlde yine seni kollarımda buluyorum." Tek kaşı havaya kalkan adam ter içindeki kaslı gövdesiyle cazibesini konuşturuyordu. "Bir cezayı hak ediyorsun gibime geliyor." Dudakları boynumun girintisinde dolanırken fısıldadı. "Seni öyle becereceğim ki ertesi gün yürüyemeyeceksin bile."

Bu zorba, ahlaksız üslubu beni nasıl bu kadar tahrik edebilirdi ki? Oysa hiç hoşlanmadığım şeylerdi bunlar. Şimdiyse azdırıyordu. Kendime hayret ettim. Aniden belime sarılan güçlü ve sıkı kolla karnım kasıldı. Kasıklarım yine ne olduğunu anlamadan harekete geçti. Kalp atışlarım düzensiz bir hâl almaya başlamıştı. Sağ eli saçlarımı sertçe kavradığında gözlerimi pörtleterek ona baktım. Beni yatağa diz üstü yerleştirdi ve elleri sırt çukurumda ileri geri gezindikten sonra kalçamı buldu. Sağ kalçamı tutup sıktıktan sonra tokatladı. Arkamdaki yerini aldığında dudakları sırtımda gezindi. Diliyle burası benim bölgem der gibi çiziyordu sanki. Üzerimdeki hâkimiyeti önlenemez bir biçimde güçlüydü. Dayanamayıp kalçamı sağa sola sallayarak ona sürttüm. Onu istiyordum. Hiç tanımadığınız birini istemek, çok istemek... Bu yeterince tekinsizdi sanırım.

Kulağıma eğildi. "Beni fena hâlde azdırıyorsun ve bu çok tehlikeli hissettiriyor."

Ondan da kendi duygularıma benzeyen şeyler duymak az da olsa içimi rahatlatmıştı. Avuçları göğüslerimi bulduğunda uçları vakit kaybetmeden şaha kalkmıştı. Her dokunuşuyla nasıl bu kadar kendimden geçtiğime anlam veremiyordum. Kendimi tanıyamıyordum. İçimdeki benliği yeni yeni keşfediyordum. Islak dudakları dizüstü dururken belimin sağını yudumlarken aklı başında kalmam mümkün görünmüyordu. Sulu öpücükleri kalçamı bulduğunda belim ister istemez gerilmişti. Arkam dönük olduğu için tek duyduğum prezervatif paketinin sesiydi, bu yüzden gergindim. İçime gireceğini biliyordum ama bunun ne zaman olacağını bilmemek tuhaf bir cinsel gerilim yaratıyordu. Ama şuna emin olun, en beklenmedik anda içime girdi ve bunu en hızlı, en tekinsiz şekilde yaptığında gözlerim acıyla karışık zevkle kapandı. O sırada bacaklarımı havaya kaldırmış beni bir sıvıyı kalıba sığdırırcasına şekilden şekle sokuyordu. Tırnaklarımı yatağa geçirmiş ellerimle sıkı sıkı tutunmaya çalışıyordum. O ise tamamen girdiği içime aniden çıkıp yeniden giriyordu, bunu defalarca yaparken nefes almaya çalışıyordum. Daha fazla dayanamadığımı hissederken nefes nefese haykırdım. "Carlo! Ah- Carlo!"

İniltilerimin arasından memnuniyetini dile getirir gibi homurdandı. "İnle bebeğim, adımı inle!"

Bense bunu kontrolsüzce yapıyordum. Ne kadar sürdüğünü bilmiyordum ama bitik hâldeydim. Daha fazlasını isterken kendimi yok olmuş hissediyordum. Eli saçlarımı kavramışken içimdeki varlığının bilincinde kendimi kasabildiğim kadar kastım.

Daha da daraldığımı hisseden adam hamlelerine devam ederken içimdeki aleti seğirdi ve kontrolü kaybetmeye başladığı an saçımı daha sert çekti. "Ah- Kahretsin! Bu şey- sikeyim!" Boşaldığını hissettiğim an içimden çıkmasına izin vermeksizin üzerine çıktım. Dişlerini sağ göğsümün üzerine kontrolsüzce geçirdiğinde ertesi gün bırakacağı izden emin bir biçimde kalçamı hareket etmeye başladım. İleri ve geri. İleri ve yeniden geri. Az önce arkamda kaskatı kesilen adamın sert iniltileri doğru yolda olduğumu hissettiriyordu. İçimde acımasız bir ritim tutturmuş bana meydan okurken bu zevki daha keskin hissetmek için yeniden kendimi kastım. Şaşkınlıkla sertleşen iniltiyle karışık sözleri kulağıma doluyordu. "Ah- Sofi! Sen az önce ne yaptın?" İçimdeki sertliğini hissederek zevkle gözlerimi kapadım. Beni cezalandırmak için çıktığı bu yolda yaşatacaklarımı tahmin ettiği pek söylenemezdi sanırım. Tıpkı bana hissettirdiği gibi tahmin dışı şeylerden bahsediyordum.

Elleri bileklerimi tutup beni hızla sırtüstü bir pozisyona getirdi. Şaha kalkmış sızlayan göğüs uçlarına gömdü ağzını ve sulu öpücükleriyle yeniden pembeleşene kadar diliyle eziyet edip ısırmaya koyuldu. Bense onun üzerimdeki kontrolüyle kendimi nasıl hissedeceğimi şaşırmış durumdaydım. Saçım başım dağınık, yüzüm alev alevdi. İçimdeki doluluk hissine inanamıyordum. Atik bir hareketle beni yatakta havaya kaldırdı. İçimden çıktığında aletini girişime yerleştirip yeniden kendime ittim. Onun içimdeki varlığı tamamen girerse patlayacakmışım gibi hissettirse de bedenim beni yalancı çıkarıyordu. Onu içime almak için esniyordu. Kesik kesik nefes alıyordum. "Carlo! Ah- sen, ah!" Adım, kim ve nerede olduğum... Her şey silikleşti. O büyük patlama gerçekleştiğinde tüm parçalarım etrafa saçılmıştı.

Bu oyunun beni parçalara ayıracağını biliyordum. Kalbimi kıracağını da. Karşımdaki adam da bunu inkâr etmemişti ki zaten. Ama onun tutarsızlığı, benim duygularıma hükmedemeyişim... Bir sebepten ona arkamı dönüp gidemiyordum. Kendimi uykun tatlı kollarına bırakırken tüm bu düşüncelerin beynimi uyuşturmasına izin vermiştim.

Kendime geldiğimde sabah olmuştu. Carlo yanımda uyuyordu. Bir süre aptal aptal etrafa bakındım. Onu uyandırmamaya gayret ederek yataktan kalktım. Yerde benden kaç beden büyük gömleği üzerime geçirdim gülerek. Meraklı bakışlarımla odayı tarayarak kapıdan çıktım. Merdivenleri inerken stüdyo tarzı evini dalgın gözlerle inceledim. Her seferinde kendimi yatağında bulduğum adam hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Ve onu tanımak istiyordum. Bana neden benden uzak dur dediğini bilmek.

Merdivenin arkasındaki konsolu kurcaladım dalgınlıkla. Boya fırçaları, paketi açılmamış ve yarım boya tüpleri, anahtar, içinde karakalem çalışmaları olan defterler, kurşun kalemler... Anahtar? Bir anahtar. İster istemez nereye ait olduğunu merak ettiğim anahtarı elime alıp inceledim.

Konsolu kurcalamaya devam ettiğimde orta boy bir kutu vardı. Anahtar bu kutuya ait olabilir miydi? Hayır, hayır hu yaptığım doğru olmazdı. Kutuyu geri bıraktım. Adamın özel hayatına öylece dalmam hiç doğru değildi. Birkaç kere yattık diye adamın hayatına müdahale edemezdim. Saçmalık. Bunu yapmamalıydım.

Anahtarı elimde evirip çevirdim. Dayanamadım ve kutuya uzanmak istediğimde arkamda duyduğum ses üzerine anahtarı korkuyla çekmeceye bıraktım.

"Burada ne arıyorsun?"

...

*

YAZAR NOTU: Hi guyss! 💞 10 Bin okunmaya özel yeni bölümümüze hoş geldiniz! O kadar çok yoğun istek üzerine yeni bölümü istediniz ki dayanamadım. Öncelikle ilginize sonsuz teşekkürler. ✨ Umarım bu bölümü de beğenirsiniz. 🌟 Bölümümüzü nasıl buldunuz? Buraya yazabilirsiniz. Yeni bölümle ilgili tahminlerinizi buraya bekliyorum. ❤️ Sizin yeni bölüm teorileriniz, tahminleriniz ve istek sahneleriniz yeni bölümü şekillendirecek bilginiz olsun, bu yüzden boş geçmeyin lütfen. Beni sosyal medya hesaplarımdan takip ederseniz sonsuz kere sevinirim. Bu bölümü KubraKilic613 , AyeAcarHsgnel ve WendyLuice okurlarıma armağan ediyorum. 🖤 Bölümü beğenenler yoruma siyah kalp bıraksın. 😍😘 Bu hikâyeye verdiğiniz değer için çok teşekkür ederim! Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
YouTube: Gülay Sena Dündar

Loading...
0%