@buzlarkralicesi
|
-4- Kuzu kurdun ellerinde. Dişlerinin arasında sıkışan bir av. Belki de verilecek bir kurban. Yüksekten bakan bir Kral. Tebasına selam veriyor. Kurdun ellerinde bir kuzu. Bir kuzu ama belki sadece bir kuzu değil. Bir kuzudan daha fazlası. Belki de Kral'ı devirecek bir isyancı. ☥ Büyük bir iştahla ve açlıkla önümdekileri yerken temkinli bir biçimde kameranın ardında beni izlediğini düşündüğüm kişiye kinle bakıyordum. Benden ne istediğini anlamadığım bir manyak tarafından kaçırılıp buraya hapsedilmiştim. Bu çılgıncaydı. Çılgınlığın da ötesinde, korkunçtu. Yemek yiyip biraz kendime geldiğimi hissettiğimde karnımı doyurmanın verdiği rahatlamayla doğruldum. Uzun zamandır aç kalan her insan gibi fazla kaçırmanın verdiği bir şişkinlikle karnım ağrısa da mutluydum. En azından artık aç değildim. Gerindim ve beni kaçıran her kimse ona baktım. "Erkek misin, kadın mısın?" Bu sorunun cevabını az çok tahmin etsem de kime hitap ettiğimi bilip teyit etmek için sordum. "Erkeğim." "Benimle derdin ne?" "Sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz?" Robotik ses tonundan bile alaycılığını sezebiliyordum. Dişlerimin arasından "Benimle derdin ne?" diye sordum tekrar. Ona kaba davranmamak için kendimi tutuyordum çünkü görülüyordu ki buna bir hassasiyeti vardı. "Seninle bir derdim olduğunu nereden çıkardın?" "Beni kaçırdın ya! Ondan çıkarmış olabilir miyim acaba?" "Hayır, bu öyle bir şey değil." Utanmadan mantık çerçevesinde anlatan adama gördüğünü düşündüğüm alaycı bir bakış attım. "Nasıl bir şey peki anlatır mısın? Ben de aydınlanayım!" "Bak, seninle bir derdim yok. Ya da sana bir düşmanlığım yok. Senden bir çıkar elde etmeye de çalışmıyorum. Sadece..." "Sadece ne Allah'ın belası?" Bir süre sessiz kaldı ve sadece derin bir iç çektiğini duyabildim. "İçimden bir ses yeniden kabalaşacağını söylüyor. İyi kızsın hoş kızsın ama senin de böyle bir eksi yönün var. Kabasın." Önümdeki tepsiyi pasif agresif bir biçimde ittirdikten sonra meydan okur gibi ayağa kalktım ve kameraya doğru biraz daha yaklaştım. Onunla göz teması kurmaya çalıştım. Her ne kadar orada tam olarak nerede olduğunu bilmesem de. "Bana bak Kral, kimsin ve benden ne istiyorsun bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, o da sabrımın taşmak üzere olduğu." Pek ciddiye alınmadığımın farkındaydım ama daha ikna edici bir biçimde tekrar ettim. "Sabrım taşmak üzere." "Peki, örneğin, sabrın taşarsa ne yaparsın? Yanlış anlama, sadece merak ettim." Söyleyecek bir şey bulamadıkça daha da sinirlendim ama neyse ki karşımdaki adam benden bu konuyla ilgili bir yanıt bekliyor sayılmazdı. Yeniden söze girdi. "Kabul edelim ki burada, bu kutuda kaldığın sürece, benim kurallarımla yaşadığın sürece benimle iyi anlaşman gerekiyor. Yanlış mıyım?" Yanıtı bu kez benden bekliyor gibi dursa da hiçbir şey demedim. Çünkü hiçbir haklılık bu kadar sinirimi bozmamıştı daha önce. Bu lânet olası adamla ne bok yiyecektim? Dişlerimi sıktım, sıktım. Sabırlı olmalıydım. Bundan başka çarem yoktu. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım. "Beni daha ne kadar burada tutacaksın? Sonsuza kadar burada kalamam." "Kalabilirsin." Öfkem yeniden patlamak üzereyken sözlerine yenisini ekledi. "Ama merak etme, seni sonsuza dek burada tutma gibi bir gayem yok. Sadece birbirimizi tanımamız için buradasın. Daha doğrusu senin beni tanıman için." "Beni tanımak istiyorsan ya da seni tanımamı istiyorsan neden normal insanlar gibi karşıma çıkmak yerine bir psikopat gibi beni kaçırmayı tercih ediyorsun?" Gibisi fazlaydı, farkındaydım. Bu adam kelimenin tam anlamıyla psikopatın tekiydi. Sadece onu çözmeye çalışıyordum. Eğer buradan çıkmam için onunla iyi anlaşmam gerekirse anlaşırdım. Yeter ki ondan sonsuza dek kurtulayım.. Ama karşımdaki adamı hemen kandıramayacağımın da farkındaydım. O kadar aptal birine benzemiyordu. "Eğer söylediğin gibi basit bir yol izleseydim kontrol senin elinde olurdu." Kontrol manyağı. Zaten böyle bir çılgınlığı ancak narsisizmden kendine Kral diyen biri yapabilirdi. "Benimle görüşmek istemeseydin görüşmezdin. Bana karşı önyargı besliyor olsan bile yeniden görüşmek için seni zorlayamazdım. Beni hakkıyla tanımanı sağlayamazdım." "Seni tanımak istemiyorum." "İşte bu yüzden buradasın. Önyargılarından sıyrılıp benimle tanışmaya mecbur olduğun için." Gözlerimi kıstım öfkeyle. Bu nasıl bir kibirdi ya? "Sen kendini ne sanıyorsun ya? O kadar önemli biri misin de ben seni tanımak zorundayım?" "Özgür kalmak istiyorsan, evet." Sakin ses tonu beni öylesine delirtiyordu ki. Her şeyin onun elinde olması. Onun kontrolü altında olmam. Onun merhametine kalmam. Tamamıyla söylediği gibi onun istediği her şeyi yapmak zorunda olmam. Bu yüzden hiçbir şey söyleyemedim. Put gibi durdum öyle. Düşündüm durdum. Buraya mahkûmdum. Kral'a söylediğim gibi beni deliler gibi arayan birileri de yoktu belki. Burada çürüyüp gidecektim. Kesik kesik nefes aldım. Benim yerime Kral konuşmaya devam etti. "Ben seni tanıyorum mesela. Sandığından da iyi tanıyorum hem de." Kameranın ardındaki yüzüne beni ne kadar tanıyor olabilirsin ki diye düşünerek baktım. Anlamış gibi bir cümleyle karşılık verdi. "Basit bir güzelliğe kapılacak kadar tekdüze biri değilim. Henüz beni tanımıyor olmasan da tanımaya buradan başlayabilirsin." Yorgun bir biçimde geri geri adımladım ve sırtımın dokunduğu duvara oturarak yaslandım yavaşça. Gözlerim daldı. "Belki de beni tanıdığını sanıyorsun." "Her sabah yarım saat erken kalkıp ayılmak için filtre kahveni içtiğini, balkonunda hava alırken menekşelerini sulayıp onlarla konuştuğunu biliyorum mesela. Kahvene şeker atmayı sevmiyorsun ama nadir de olsa iki şeker atabiliyorsun. Kararsız birisin. Biraz da ağzı bozuk. Ama bu içi dışı bir biri olduğundan." Alaycı bir tebessümle "Çok biliyorsun sen." diye söylendim ama şaşkınlığımı gizlemeye çalışsam da bu şaşırmadığım anlamına gelmiyordu. Kim bilir bu manyak beni ne kadar uzun süredir takip ediyordu. "Her sabah sokağının başındaki evsize bozuk para verdiğini, hemen köşedeki simitçiden zeytinli poğaça aldığını, içindeki zeytinlerin azlığından şikâyet edip söylene söylene işyerine gittiğini de biliyorum. Bir süre önce gazetecilik yaptığın yerden ayrıldığını biliyorum. Neden ayrıldığını da biliyorum. Bir yerde okumuştun, gazetecilikle yazarlık aynı anda yapılamayacak iki meslek olduğunu falan." Okuduklarımı nereden biliyordu bu manyak? Bazen beni hayrete düşürecek detayları bile paylaşıyordu. İçime giydiğim donun rengini bilmesinden korktum. "Gazetecilik gerçek olayları içinde taşıyan bir meslek olsa da, oluşturulan hikâyenin gerçekçiliğini beslese de kurmaca oluşturmayı zorlaştırdığı için ikisinin aynı anda yapılamayacağını düşünüyorsun. İçindeki amatörlüğü kaybetmek istemiyorsun çünkü yetenekli bir yazarın her zaman biraz amatör ve cesur olması gerektiğine inanıyorsun." "Sen hakkımda bu kadar şeyi nasıl biliyorsun?" İçimdeki dehşet dışa vurulurken inledim. "Ne tür bir manyaksın sen?" "Melisa, şunu anla, ben sana zarar vermeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Aksine, böyle bir niyetim olsaydı sana zarar verecek kadar bilgiye sahibim zaten. Neden bu kadar zahmete gireyim?" "İyi de benden ne istiyorsun? Beni tanıyıp ne yapacaksın?" "Bir şey yapmayacağım." Hâlâ benimle paylaşmadığı şeyler olduğunun farkındaydım. Beni geçiştiriyordu belki de. Başka hesapları vardı. Olamaz mıydı? Bana ne yapacağına dair bir fikrim olmadıkça içimdeki belirsizlik büyüyüp korkuya dönüşüyordu. Herhangi bir şey söylememe fırsat vermeden "Şimdi biraz dinlen. Nasılsa konuşacak çok vaktimiz olacak." dedi ve aniden gitti. Ardından hiçbir şey söyleyemeden orada öylece yalnız kaldım. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı da bilmiyordum açıkçası. Bu kez beni tanıdığına ikna olmuştum. Sonraki konuşmamızda ne yapıp edip onu tanımalıydım. Onun iç dünyasına girebilirsem belki de onu yönlendirebilirdim. Buradan çıkmama yardımcı olacak bir şeyler yapabilirdim. Deneyecektim. Başka çarem yoktu. ... * YAZAR NOTU: Hi guyss! 💞 Öncelikle bu bölümü Larisa194814 , zehraakar158 , rabiaolgun1 , FatmaNurapar5 okurlarıma armağan ediyorum. 🌸 Yeni bölümü nasıl buldunuz? Buraya yazabilirsiniz. Hatırlatmakta fayda görüyorum, bu hikâyede bölümlerimiz kısa olacak. Ama iyi haber, Ramazan'dan sonra bölümler daha sık gelecek. Bol yorumlarınızı bekliyorum. 💚 Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘 ••• SOSYAL MEDYA |
0% |