Yeni Üyelik
1.
Bölüm

♅ KUTU | PROLOG

@buzlarkralicesi

PROLOG

O geceye kadar tek büyük derdim, koltuğumun altına sıkıştırdığım kitabımı bastırmak, bir yazar olarak fark edilmekti. Yüzüme kapanan en tehlikeli kapıyla henüz yüzleşmemiştim. O kutunun kapısıyla.

Önünde, masada duran kitabımın kopyasına bakıp iç geçiren adamdan woww, bu harika bir kitap, biz daha önce böyle bir kitap okumadık, hemen basalım gibi abartı bir şey beklemesem de umut vaat eden bir şeyler söylemesini bekliyordum. Daha önce yüzüme kapanan sekiz yayınevinden daha farklı bir şey. Evet, sekiz yayınevi. Yüzüme kapanan sekiz kapı. Ancak karşımdaki adamın yüzüne bakılırsa buradan da farklı bir şey çıkacak gibi durmuyordu. Dokuzuncu kapı.

"Melisa Hanım, açık konuşmak gerekirse yayınevimizde şu sıralar böyle bir kitap aramıyoruz."

Kısa ve öz bir biçimde kitabımı beğenmediklerini ya da böyle bir kitap aramadıkları için basamayacaklarını söyleyen adama baktıktan sonra başımı öne eğdim. Gerginken hep yaptığım gibi ellerim ve parmaklarım birbirine sıkı sıkı kenetliydi. Bu cevaba alıştığım için sakindim ancak gitmeden önce "Peki, sorun ne?" diye sordum bu kez. "Yani sakıncası yoksa neden reddedildiğini öğrenebilir miyim?"

Normalde yayınevleri kısa bir maille ret cevabı yazarlardı. Bazen nedenini açıklarlardı, bazense açıklamazlardı. Bu da demek oluyordu ki açıklamak zornda değillerdi. Ancak ben bu soruyu sorduğumda karşımdaki adam geçiştirir gibi durmuyordu. Sanki kişisel görüşünü belirtmek ister gibi söze girdi.

"Melisa Hanım, kaleminiz iyi denilebilecek seviyede. Ama kurgunuz çok..." Doğru kelimeyi arar gibi düşündü ve ekledi. "Çok salt. Hikâyedeki tutarsızlıkları göz ardı ettik diyelim. Gerçek bir hikâye olmadığı o kadar açık ki. Okuyucuya o duygu geçmiyor. Okurlar, okudukları kitabın içine girmek, orada yaşamak ister. Ama sizin kitabınız okuyucuya bunu vaat etmiyor."

Başımı sallayıp teşekkür ettim ve oradan çıktım ama beynimde dönüp duran hep o aynı cümleler. Gerçek bir hikâye değil. Gerçek bir hikâye değil. Bana gerçeği lazım. Peki, nereden bulacaktım bu gerçek hikâyeyi? Markette satılmıyordu ki bu meret!

Aylak aylak sokaklarda gezindikten sonra neden ısrar edip yayınevine gittim diye kendimi suçladım. Diğer yerlerde olduğu gibi usulca evimde yanıtı bekleseydim, basit bir ret cevabıyla otursaydım aşağı ne olurdu? Böyle daha mı iyi oldu? Aslında daha iyi oldu. Belki biraz kalbim kırılmıştı ama en azından gerçekleri öğrenmiştim. Bir fikir oluşmuştu kafamda. En azından nerede yanlış yaptığımı biliyordum artık.

Bir yerde oturup bir bira içtim. Biraz daha iyi hissettim ve vücudum hafif bir ısınmayla mayıştı. Daha fazla dışarıda dolanamayacak kadar yorgundum. Bu yüzden mekândan çıktığım gibi evin yolunu tuttum.

Dışarı çıktığımda hava çoktan kararmıştı. Farkında olmadan geç saate kalmıştım. Kestirme yol olduğu için biraz ıssız sokaklara saptım. Hem belki bir yankesici beni soyar ya da bıçaklardı da yazacak gerçek bir hikâyem olurdu. Sonra düşündüğüm bu çılgınca fikre iç sesimin cevabı gecikmedi. O kadar da değil.

Zihnimi paranoyakça duygularla doldurmuş olduğumdan olacak ki kuruntuya kapıldım ve takip edildiğimi hissettim. Sanki usul usul sinsice arkamda beni takip eden sinsi adımlar var gibiydi. Adımlarımı hızlandırdım, o da hızlandı. Başka bir sokağa sapmaya hazırlanırken durdum. Beklenmedik bir anda arkama dönüp baktım. Kimse yoktu.

İyice kafayı sıyırmıştım anlaşılan. Şimdi eve gidip güzel bir duş alacaktım ve yorganı kafama kadar çekip yatacaktım. Anca o zaman kendime gelebilirdim. Adımlarım normale dönüp yalnızca bozuk ve cızırdayan bir sokak lambasıyla aydınlatılan ya da aydınlatıldığını sanan ıssız ve loş sokakta ilerlerken arkamda bir gölge gördüm. Korktuğum başıma bu kadar çabuk gelmek zorunda mıydı? Demek ki kuruntu yapmamıştım ya da kafayı sıyırmamıştım. Cidden beni takip eden biri vardı.

Yerdeki gölgeyle bakıştık. Öyle korkmuştum ki tüm vücudum gerilip buz kesmişti. Arkama dönüp onunla yüzleşmek istesem de donup kalmıştım. Dönüp bakamadım bile.

Tamam, şimdi sakince arkama dönüp bakacaktım. Çantamı kafasına geçirip ne takip edip duruyorsun be diye bağırırdım, ne olacak? Ben bunları düşünürken arkamı döndüğüm gibi planladığım hiçbir şeyi yapacak vaktim olmadı. Atik bir biçimde bir el ağzımı kapatırken diğer yandan boynum uyuşmuştu. Kendimi boşluğa düşmüş gibi hissederken felç olmuş gibiydim. Saniyeler içinde kendimden geçtim.


...

*

YAZAR NOTU: Hi guyss! 💞 47. hikâyem olduğunun farkında olarak sizler tarafından üzerime atılacak yuuuhhh içerikli domatesleri de göze alarak KUTU'yu sizlere sunmak istiyorum. ❤️ Henüz haberiniz yok ama bitmek üzere olan bazı hikâyelerim var, buna istinaden taslakta duran bu hikâyemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz da bölüm biriktirdim bu hikâyeye, o yüzden bir süreliğine yeni bölüm sıkıntısı çekeceğimizi düşünmüyorum. Öncelikle KUTU, biraz mini hikâye tarzında olacak. Yanlış anlaşılmasın, kısa bir kitap olacak demek istemiyorum çünkü onu henüz ben de bilmiyorum ama bölümleri kısa olacak, bunun farkında olarak okursanız keyif alırsınız bence. 🤩 Hikâyenin neyi anlattığını da ilerleyen zamanlarda anlarsınız, şimdilik veda zamanı. Tanıtım hakkındaki yorumlarınızı buraya yazabilirsiniz. Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
YouTube: Gülay Sena Dündar

Loading...
0%