Yeni Üyelik
8.
Bölüm

❅ Napoli'de Bir Gece | 7

@buzlarkralicesi

-7-

GÜNÜMÜZ • 24 ARALIK, 2021

❝Lâl❞

İşte bu gördüğüm yüz, tam anlamıyla bildiğim gerçeğin aynasıydı. Vural'ın gözlerindeki saf kötülük ateşi yüzüme çarpıyordu. Arka odadaki başkanın bakışları da gerçeğin ta kendisiydi.

Her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu içten içe biliyordum. Hissediyordum. Yalnızca emin değildim, kafam karışıktı. Beni kendimden bile şüpheye düşürmüşlerdi. Aslında denklem çok basitti, ben onların kara kutusuydum. Bilmemem gereken çok fazla sırlarını biliyordum. Başkanın kendi kızı Azize'yi öldürüp beni yerine geçirmesi, Vural'ın abimi öldürmesi, bana tecavüz etmesi... Tüm bunlar bu insanların imajını yerle bir edecek sırlardı. Beni bir şekilde ayak altından çekmeleri gerekiyordu. Valentino'yla olmak beni güçlendiriyordu. Valent başkanın düşmanıydı. Kurdukları bu tezgâh onlara bir taşla iki kuş vurduracaktı. Hem bizi Valent'le ayırmış olacaklardı hem de beni deli gibi gösterdikleri için söylediğim hiçbir gerçeğin herhangi bir hükmü kalmayacaktı. Deli işte, deyip geçeceklerdi. Söylediklerimi ciddiye bile almayacaklardı. Mükemmel bir tuzak. Kusursuz. Bense onların ağında çırpınan bir balıktım şuan.

Başkan umursamaz bir biçimde elleri ceplerinde "Sen bu durumu halledersin, benim işlerim var daha fazla kalamam." diyerek odadan çıktı ve ben sanki orada yokmuşum gibi önümden geçip merdivene doğru yürüdü.

Dayanamıyordum. Beni böylece bırakıp gitmesi şaşıracağım bir şey değildi ama ondan nefret etmeme rağmen içimde bir yerleri kırıyordu. "Baba mı olduğunu sanıyorsun?" Seslenişimle birkaç saniyeliğine duraksadıktan sonra arkasına bile dönmeden yoluna devam etti. "İnsan bile değilsin!"

Kendisinin yok sayılmasına bir saniye bile tahammül edemeyen Vural dikkatimi çok geçmeden kendi üzerine çekti. "Başına bunların neden geldiğini hiç düşündün mü?" Bana doğru bir adım attı ve sağ elinin parmakları saç uçlarımda gezindi. "Sen çok güzel bir kadınsın. Hakkını vermeliyim, çok da zekisin." Bakışları beni beğeniyle hatta yiyecekmiş gibi süzdü. "Her erkeğin arzulayabileceği türde bir kadınsın ama bir kusurun var." Onu dinlemek istemiyordum ama sözlerinin devamında ne saçmalayacağını da merak ediyordum. O an bir tekme atıp kaçma isteğimi bastırdım ve sözlerinin devamını bekledim sabırla. "Asisin, inatçısın, isyankârsın. Bir türlü kaderine razı gelmiyorsun." Kollarımı yumuşak bir biçimde kavrayıp göz göze gelmemizi sağladı. "Senin kaderin benim, Azize. Bunu hiç kimse, hiçbir şey değiştirmeyecek."

Silkelenerek kendimi onun kollarından kurtardım. "Dokunma bana, pislik! Asla senin olmayacağım, duydun mu beni? Bunu o kalın kafana sok! Ölürüm de senin olmam!" Hiddetle bir tokat attım ve ani bir hamleyle sağ dizimi bacak arasına geçirip kaçmaya başladım.

Elim ayağım birbirine dolanıyordu, merdivenleri inerken yuvarlanacakmışım gibi hissediyordum ama durmadım. Çok fazla zamanım yoktu, ona vurarak zaman kazanmıştım ve yerde kıvranmasını fırsat bilerek aşağı kadar inmiştim ama çıkış kapısına yetişemeden yakalanmıştım.

Beni kollarımdan tutup mutfak tezgâhına yasladı. Nefes nefeseydim. Bebek, hızımı düşürmüştü. Kaçamamıştım. Kollarımı kavrayıp önümde birleştiren adamsa sakinliğini koruyordu. "Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi? Asla anlamayacaksın. Benden kaçmak gibi bir çözüm yok senin için. Er ya da geç hayatında yalnızca ben olacağım. Yıllardır bekledim, hayatına girenlerin ve çıkanların arasında sıramı bekledim. Bir bu kadar daha beklerim. Ama senden vazgeçmem."

"Dokunma bana! Allah'ın belası, dokunma!" Kendimi onun kollarından kurtarmaya çalışırken öfkeyle burnumdan soluyordum. "Böylece biteceğini mi sanıyorsun? Eninde sonunda Valentino beni bulacak ve kurtaracak! Beni senin yanında bırakacağını mı sanıyorsun?"

Vural sadece güldü. Tıksırırcasına iğrenç kahkahası kulaklarımı tırmalıyordu. "Hayaller âleminde yaşıyorsun, Azize. Senin gerçeğin benim. O ise bir hayalden ibaret. Gerçek değil."

Başım dönüyordu. Mideme kramplar giriyor, karnıma bıçaklar saplanıyordu sanki. Tezgâha tutunmaya çalışarak gözlerime inen bulanıklığın geçmesini bekledim. Daha görüş açım düzeltmeden tezgâhın üzerinde gördüğüm tavayı Vural'ın kafasına geçirip dış kapıya doğru kaçmaya çalıştım ancak iki adım daha atamamışken dizlerimin bağı çözüldü ve yere yığıldım. Bilincim kapanırken bana neler olduğunu bilmiyordum.

Kendime geldiğimde odadan içeri elinde tepsiyle Vural giriyordu. Başındaki bandajı gördüğümde neler yaşadığımızı hatırladım. Kafasına vurup kaçmaya çalıştığımı ve bayıldığımı. Allah'ım, bu kâbustan nasıl kurtulacaktım? Debelendikçe bu çukura daha çok batıyordum.

Yemek tepsisini bana uzatan adam "Bir şeyler yemek zorundasın." dedi yalnızca. Beni ve bebeği düşünüyormuş gibi davranması midemi bulandırıyordu.

İmalı bir ses tonuyla "Sana ait olmayan bu bebeği düşünmen ne kadar ince." yanıtını verdim. "Senin elinden hiçbir şey yemem ben." Onun verdiği hiçbir şeyi yemeyecektim. Öte yandan kurt gibi açtım hatta açlıktan güçsüz düşmüştüm. Bebeğin de bir şeyler yememe ihtiyacı olduğunun farkındaydım ama bu evde hiçbir şey yememem gerekiyordu. Yediklerime bir şey katıyor olabilirlerdi ya da harici olarak verdikleri vitamin adı altında şeyler bana bir şeyler yapıyordu. Bir an önce buradan kurtulmalıydım.

Vural ise sanki aklımı okuyormuş gibi "Buradan kaçman mümkün değil, Azize. O yüzden kaçmayı deneme bile." dedi aniden. Yüzünde kendine güvenen şeytani ancak sakin bir ifade vardı. "Dışarıdaki adamlar eğer seni ellerinden kaçırırlarsa bunu canlarıyla ödeyeceklerini biliyorlar."

Öfkeyle soludum. Benim yüzümden kimsenin canı yansın istemiyordum ama ne yazık ki öncelik olarak kendimi düşünmeliydim. Yalnız değildim, düşünmem gereken bir bebeğim vardı. Valentino'yla bir şekilde kontak kurmalıydım ya da buradan bir şekilde kaçmalıydım. O an aklıma Valent'in telefonuna ulaşamadığım aklıma geldi. Bu durumda iş başa düşüyordu. Bu evden bir şekilde çıkarsam her şeyi öyle ya da böyle çözebilirdim. Kusursuz bir kaçış planı kurmam gerektiğinin farkındaydım.

Tepsiyi burnumun dibine, komodine bırakınca yiyeceğimi sanan adam "Senin hakkından gelmesini bilirdim ama ani bir iş seyahatim çıktı, Bursa'ya gitmem gerekiyor. Tepsideki her şey bitecek, buna vitaminler de dâhil." dedikten sonra gözlerime baktı ve uyarıcı bir ses tonu takındı. "Kaçmaya çalışırsan kendini bitirirsin."

Dışarı çıkan adamı hiçbir şey söylemeden iğrenen bakışlarla seyrettikten sonra dizlerimi karnıma çekip sakince düşünmeye başladım. Esasında onun gitmesi benim işime gelirdi, bir şekilde buradan kaçmam daha kolay bir hâl alırdı. Önce işe tepsideki ilaçları saklayarak başladım. O ilaçlar benim işime yarayabilirdi. Tabii öncelikle onların ne işe yaradığını, nasıl bir etki bıraktığını anlamam gerekiyordu. İlaçlardan birini daha önce verdikleri için bende uyku yaptığını anlamam uzun sürmemişti. Demek ki uyku hapı gibi bir şeydi. Onu diğer kapsüllerden ayrı bir yere koydum. Tepsideki yemekleri ise yemeye hiç niyetim yoktu.

Aşağı, mutfağa indim ve tepsideki yemeklerin ziyan olmasına üzülsem de hepsini çöpe döktüm. Mutfak dolaplarını kurcalayıp paketli gıdalardan bir şeyler ayarlamaya çalıştım. Bebeğim için kendimi aç bırakmamam gerekiyordu. Paketi açılmamış ekmekleri kemirmeye başladım. Çok acıkmıştım. Varlık içinde yokluk yaşıyor gibiydim.

Yarı aç yarı tok karnımı ekmekle doyurduktan sonra evi keşfe çıktım. Temkinli bir biçimde dışarıyı seyrettim. Kaç adam vardı, nerede duruyordu aklıma not etmeye çalışıyordum ama kafam hâlâ öyle karışıktı ve gidip geliyordu ki sağlıklı düşünmem, plan yapmam çok zordu benim için. Bahçeye çıktım ve dolaşır gibi yaparken kaçabileceğim bir yer var mı onu gözlemlemeye başladım. Çitleri takip ettikten sonra koruluklara çıkan bir yol tellerle çevriliydi. Şöyle bir düşündüm, akşam karanlığında o telleri kesebileceğim bir şey bulursam oradan kaçabilirdim. Ama riskliydi. Daha önce defalarca kaçtığım için bu konuda profesyonel olan benim için bile bebekle kaçmak her zamankinden çok zorlaşıyordu. Denemeden bilemezdim.

Gezinirken bulduğum küçük bir bahçe makası işimi görecekti, çaktırmadan yürüttüm. Hızlıca düşündüğüm planı gözden geçirdikten sonra yapmam gereken tek şey akşamı beklemekti. Vural olmadığı için kaçmam kolay görünüyordu. Başarabilir miydim bilmiyordum ama başka çarem yoktu.

Akşam olduğunda huzursuz bekleyişim son buldu. Harekete geçme vakti gelmişti. Etraftaki adamları gözlemledikten sonra planımı uygulamaya koydum. Usulca arka kapıdan çıkıp tellerin olduğu yere yürüdüm. Bahçe makasıyla telleri kesmeye çalışırken omzumda hissettiğim elle irkildim.

GÜNÜMÜZ • 24 ARALIK, 2021

❝Valentino❞

Günlerdir Lâl'den haber yoktu. Her taşın altına bakmıştım ama yoktu. Pietro araştırdığını söylüyordu ama bir türlü ona dair bilgi yoktu. Yer yarılmıştı da yerin dibine girmişti sanki. Yok olmuştu. Bense yeni yeni ayaklanıyordum, bu yüzden onu arama fırsatı bulamamıştım.

Bugün kendimi düne göre iyi hissediyordum. Yaramın hâlâ iyileştiği söylenemezdi ama bu belirsizliğe daha fazla tahammül edecek hâlim yoktu. Aynada çıplak gövdemdeki sargı bezini hafif kaldırıp yarama baktıktan sonra dolaptan rastgele aldığım gömleği giydim. Kollarımdaki düğmeleri iliklerken aralık kapıdan içeri giren Pietro'nun söylediklerini duymuyordum bile.

"Valentino, ne yaptığını sanıyorsun?"

"Lâl'i aramaya gidiyorum."

"Nerede arayacaksın onu? Biz gidebileceği yerlere baktırıyoruz zaten. Sokak sokak dolaşacak mısın?"

Ayaklanıp kapıya yöneldim. Dişlerimin arasından "Gerekirse onu da yaparım Pietro, çekil önümden." deyip onu ardımda bırakıp hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı indim. Arkamdan beni vazgeçirmek için konuşa konuşa gelen kuzenimi ciddiye almaksızın dış kapıyı açtığımda karşımda onu gördüğüme inanamıyordum. Önce rüya sansam da gerçekti. Karşımda kanlı canlı duruyordu Lâl.

...

*

YAZAR NOTU: Hi guysss! Nasılsınız, iyi misiniz canımlar? 💞 8 Bin okunmaya özel yeni bölümle geldim işte! Umarım beğenirsiniz. Biliyorsunuz her bölüm en çok ve en güzel yorumları yapan okurlarıma ithaf ediyorum bölümü, bu bölümün talihlileri de deniz_meniz , DuyguKurt8 , ArifeEsenUar , FatmaKuuolu , zeynocan6767 , yilmazilknur , Masumkedicik01 , darkisdark_ , asilaaaa88 , best_love12 okurlarım, bu bölümü sizlere ithaf ediyorum! 💫 Buraya bölüm hakkındaki yorumlarınızı bırakabilirsiniz, buraya da hayalinizdeki Lâlentino sahnelerini tabii ki. Sizce Lâl nasıl kaçıp gelmeyi başardı? Tam olarak buraya teorilerinizi yazabilirsiniz. Son olarak yeni bölüm tahminlerinizi de buraya bırakabilirsiniz. 💞 Ay bu arada Halikarnas'ta Bir Gece ve Napoli'de Bir Gece Playlistlerimize Spotify'dan ulaşabilirsiniz! Sizleri çok seviyorum, iyi ki varsınız! Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
YouTube: Gülay Sena Dündar

HİKÂYENİN INSTAGRAM HESAPLARI
@halikarnastabirgece
@lalalsancakofficial
@valentinoriccardoofficial
@lalentinofanclub

Loading...
0%