@buzlarkralicesi
|
PROLOG Bazen gerçekler, size yalanlara sarılı bir buket hâlinde gelebilir. Ve siz yalanlardan ayıramadığınız gerçekleri kabullenmemek için kendinizle çatışsanız bile, hayatın tokadı sizi en derin rüyanızdan uyandırabilir. Hayatın asıl numarası da bu değil midir zaten? Siz planlar yaparken başınıza getirdikleri. •☾• ❝Lâl❞ "Lâl, bunu yapmak istediğine emin misin?" Luigi'nin sorusuyla koridorda kollarımı birbirine sarmış bekleyen ben, sanki bana hitap edilmiyormuş gibi boşluğa bakıyordum. Vücudum uyuşmuş, beynim durmuş, bomboş hissediyordum. Bir yanda içim tir tir titrerken diğer yanda güçlü kalmaya çalışıyordum. Buna dayanabileceğimi sanmıyordum ama yine de "Evet, onu son kez görmek istiyorum." diyebildim. Söylediğime kendim bile inanamadım. Son kez mi? Dilim böyle söylüyordu ancak aklım, kalbim hâlâ orada yatan adama baktığımda çok şükür, o değilmiş demenin hayaliyle yaşıyordu. Bu imkânsız denebilecek ihtimale sarılmıştım. Luigi görüp teşhis etmesine rağmen o olmamasını umuyordum. Bir yanlışlık olmasını. İşin içinden benim bile aklımın eremeyeceği bir yanlış anlamanın çıkmasını. Pietro yanıma yaklaştı ve omzuma dokundu. "Bak, bazen... Bu pek de iyi bir fikir olmayabilir. Onu güzel hatırlaman için bu şekilde görmemen daha iyi olur belki." "Kendim görmezsem inanmam." Yutkundum. Görsem bile inanacağımı sanmıyordum. Böyle bir şeye inanmak, bunu kabullenmek nasıl bu kadar kolay olabilirdi ki? Luigi ve Pietro... Ne kadar kolay kabullenmişlerdi. Onlar ölümle yaşam arasında gidip gelen bu sistemin içine doğmuş olduğu için mevcut duruma alışma konusunda benden daha yürekli görünüyorlardı. İkisi de perişandı, çok üzgündü ama ayaktaydı. Olması gerektiği gibi. Bense sanki olanları küçük bir fanusun içinden izliyormuş gibiydim. Kalbim sıkışmış durumdaydı. Sanki şimdi onu görmezsem, onunla vedalaşmazsam hep bir gün dönmesini bekleyecekmişim gibi hissediyordum. Öldüğüne inanmayıp her an dönmesini pencere kenarında bekleyecekmişim gibi. Hâlâ içimde bir yerler o ölmedi diye bağırırken hem de. Israrla onu görme isteğime karşı Pietro ve Luigi boyun eğmek zorunda kaldılar. Hepimiz bunun bana iyi gelmeyeceğini biliyorduk ama yine de bunu yapacaktık. Wendy benimle gelmeyi teklif etse de istemedim. Odaya doğru ilerlemeden önce Pietro kolumdan nazikçe tutup durdurdu beni. "Bak, Lâl... Seni bir konuda uyarmam gerekiyor. Orada yatan... Yani o..." Yutkunup nefes alan adam benimle konuşmanın zorluğunu hissettiriyordu. Hâlâ içimde bir ses o Valentino değil demesini falan bekliyordu. Saçma bir şekilde. Kuzenini kaybetmenin acısını bile yaşayamadan bana karşı güçlü durmak zorunda hissediyordu. Farkındaydım. Her şeyin farkındaydım. "Ceset zarar gördüğü için pek iç açıcı görünmüyor. Gördüğünde fenalaşmaman için önden uyarmak istedim." Koridor uzunluğu boyunca ilerledik. Daha ne kadar ilerleyeceğimizi bilmiyordum ve çok üşüyordum. O değil. O değil. Orada yatan Valentino değil. Önünde durduğumuz açık kapının içinde yatan üstü kapalı cesede bakarken istemsizce bunları tekrarlayıp duruyordum. Sanki yeterince tekrarlarsam gerçek olacakmış gibi. İçeri girdiğimde kollarımı sıvazladım. Soğuktu. Ürperdim. Valentino soğuğu pek sevmezdi. Her şeye dayanıklıydı, buna soğuk da dâhil ama sevmezdi işte. Ben bunu hissederdim. Burası çok soğuktu. Burada yapamazdı. Aklımı kaybetmemek için derin bir nefes aldım ve morg görevlisinin cesedin başına gelmesini bekledim. Daha yüzünü görmeden o olmadığını kanıtlayacak şeyler arıyordum ama bulamıyordum. Beyaz örtüden taşan ayaklarının kemikli yapısına kadar benziyordu. Tüm benzerliklerini yok saydım. Luigi ve Pietro arkamda bekliyordu. Sanki bildikleri bir şeyin benim tarafımdan da onaylanmasını bekliyor gibiydiler. Morg görevlisi beyaz örtüyü indirdiğinde yüzü yara bere içinde neredeyse parçalanmış hâldeki cesede bakamadım. Başımı çevirdim. O an başım döndü. Görebildiğim tek şey ellerindeki dövmelerdi. Onun elleriydi. Dövmeler. Onun dövmeleriydi. Nefes alamadım. Midem bulandı. Ama bu bir iğrenme hissinden çok, beklenmedik bir gerçekle yüzleşmenin verdiği etkiye benziyordu. Ne hissettiğimi bile bilmezken ağlamakla bayılmak arasında kaldım. Bir yanım o olduğuna ikna olmuşken diğer yanım gözlerimle görsem bile inanmıyordu. Dizlerim tutmuyordu. Yere yığılmak üzere dizlerimin üzerine kâğıttan bir bebek gibi düşerken Pietro kollarımdan tuttu. Sonrasını hatırlamıyordum bile. ... • 1. BÖLÜM YAYIN TARİHİ: 20 EKİM 2023 • •☾• YAZAR NOTU: Hi guys! 🌙 Serimizin son kitabının prolog bölümüyle karşınızdayım! Öncelikle bu bölümü isilnisa0606 , nzfn53 , qazwsx12344 , HananHeyder , unamentedeloslibros , idillcnk , anormalbirelif , Kayazulbiye55 , zozkarlikli , pekKrml , heeymeell , AdaKirazl , Daphnedefne01 , medcezir_26 , BFA6136 , drinkwinebehigh , BurcuSeferoglu , Aleyna805105 , HuriyeGrglAydn , @ElifAltu , @macaelyesili okurlarıma armağan ediyorum. Son iki okurum etiketlerde çıkmadı maalesef. Etiketleyemediklerim sonraki bölümlerde kendinizi etiketlenmiş bulabilirsiniz. Prolog bölümümüz beklediğiniz gibi mi ilerledi? Şaşırdığınız şeyler oldu mu? Bu konudaki duygu ve düşüncelerinizi buraya yazabilirsiniz. İlk bölümde olabileceklerle ilgili tahminlerinizi de buraya alabilirim. Sizce serinin bu kitabında bizi ne gibi şeyler bekliyor olabilir? İlerleyen bölümler hakkındaki tahminlerinizi buraya yazabilirsiniz. 20 Ekim itibariyle yeni bölümlerimiz bir aksilik olmadığı sürece haftanın Cuma günleri gelecek. 💜 Bir aksilik olursa duyururum zaten. Son olarak sizleri aşırı aşırısı seviyorum. Çılgınca bir sevgiyle. 😍 Sevgiler, bol kokulu öpçükler! ❤️ ••• SOSYAL MEDYA HİKÂYENİN INSTAGRAM HESAPLARI |
0% |