@buzlarkralicesi
|
-17- Elindeki gazeteyi incelerken istifini bozmadan soğukkanlı kalmaya çalışan Tibet "Baba... Neyi açıklamamı bekliyorsun? Bunun spekülaasyon olduğu çok açık! Yalan haber bu." yanıtını verirken bir yandan Arya'ya baktı. Boşanacakları haberini vermek için aşağı indiklerinde karşılaştıkları durum şok edici bir tesadüftü. Sahte kocasına destek olur başına aşağı yukarı salladı başını kadın. "Evet Servet babacığım, her şeyden önce biz burada sizinle yaşıyoruz. Birbirimizi ne kadar sevdiğimizi, evliliğimizin ne derece gerçek olduğunu ve ne zorluklarla, ne engelleri aşarak evlendiğimizi siz biliyorsunuz." İkna edici konuşmasının işe yaradığını Servet Bey'in ılımlı bir yaklaşım sergileyerek onaylarcasına başını sallamasından anlamıştı. Kahvaltıdan sonra alelacele evden çıkarlarken şimdilik bu belayı da geçici olarak bertaraf etmişlerdi ancak arabada Tibet de Arya da şaşkındı. Geçen gün odalarında sahte evlilik anlaşmalarını konuşurlarken onları duyan gizemli kişi gelmişti akıllarına. Biri duydu mu duymadı mı diye düşünürlerken o gizemli kişinin gerçek olduğu bu haberle bir kez daha doğrulanmıştı. Arya telefonu çaldığında ve arayanın Mira olduğunu görünce bekletmeden aramayı yanıtladı. Muhtemelen gazetedeki haberi görmüş olmalıydı, bu yüzden arıyor ve bu konuda konuşacaktı. Henüz merhabalaşma faslına bile geçmeden konuya dan diye giriverdi Mira. "Arya, gazetedeki haberi gördünüz mü?" "Evet, maalesef gördük. Sabah sabah tadımız kaçtı." "Bu sahte evlilik konusunu öğrenen ve gazetelere yayan kişinin kim olduğunu buldum!" Arya dikkat kesilmiş bir biçimde telefonu hoparlöre aldı ve "Kimmiş sahte evlilik haberini yayan kişi?" diye sordu. Durumu az çok anlayan Tibet ise telefonun diğer ucunda konuşulanlara kulak vermişti. Mira ise lafı dolandırmadan "Şebnem tabii ki! Biz bunu nasıl düşünemedik anlamıyorum doğrusu. Hâlbuki her şey o kadar ortadaydı ki." diye söylendi pişmanlıktan dövünür gibi. Kuşkucu bir biçimde "Sen nereden öğrendin?" diye soran Arya'nın kafası soru işaretleriyle doluydu ama ikna olmadığını da söyleyemezdi. Şebnem'i tanımıyordu sonuçta, böyle bir şeyi yapabileceğine inanmak çok da zor olmasa gerekti. "Yemekteyken bizimleydi biliyorsun, bir ara lavaboya gitme bahanesiyle yukarı çıkmıştı, o sırada duymuş olmalı. Üstelik haberin yayınlandığı gazetede çalışıyor, dahasına ihtiyaç var mı sence?" "Tamam, sağ ol Mira ben şimdi kapatıyorum. Tibet'le yoldayız, basın açıklaması yapıp bu iddiaları reddedeceğiz." Başını iki yana sallayarak söylendi kadın. "Tam da boşanma kararı almışken bu haberin çıkması çok kötü oldu, çok." Arya telefonu kapattığında adama döndü. "Ne yapacağız şimdi Tibet?" "Bir şey yapmayacağız. Bir süre bu boşanma konusunu askıya almamız gerekiyor, eğer bu haber çıkar çıkmaz boşanmak istediğimizi söylersek ya da böyle bir karar alırsak dikkat çekeriz ve evliliğin sahte olduğuna dair şüpheleri güçlenir." "Evet, haklısın." "Bu sahte evlilik haberleri unutulduğunda boşanmak istediğimizi alıştıra alıştıra söyleriz." Arya'nın nabzını yoklayarak ekledi. "Tabii sana da uyarsa." "Tabii, sonuçta boşanmak için acelemiz yok değil mi? Bir süre daha bekleyelim." Tibet'in onaylar gibi başını sallaması üzerine koltuğa yaslandı Arya. Bu duruma ne kadar kızarsa kızsın aniden verdikleri bu boşanma kararını engellediği için henüz yeni tanıdığı Şebnem'e kızamıyordu. Çünkü aslında istemeden de olsa ona iyiliği dokunmuştu kızın. Tibet'e olan duygularını yok sayarak bir anda boşanma kararı almıştı ama bunu gerçekten istemediğini anlaması zor olmasa gerekti. Öte yandan yapılması gerekenin bu olduğunu da düşünüyordu, kalbi başka mantığı başka şey söylüyordu. Sonuçta Tibet'in ne karakterde biri olduğunu biliyordu, o çapkın ve hovarda bir adamdı. Romantik komedilerde âşık olunması, reelde ise uzak durulması gereken tehlikeli bir tipti. Âşık olduğunuzda ayvayı yiyeceğiniz tipte bir erkekti, acı ama gerçekti bu. Şimdi çıksa ve adama sana karşı duygularım var ya da sana âşık oldum deseydi muhtemelen Tibet ona götüyle gülerdi ya da koşarak uzaklaşırdı. Ayrıca biz bir anlaşma yaptık, şimdi ne âşık olması, her şeyi berbat mı etmek istiyorsun demekte de hakkı vardı sonuçta. Doğruydu, bir anlaşma yapmışlardı. Bu Arya'nın işiydi, bunun için Tibet ona ödeme yapmıştı ve bir sözleşme yapmışlardı. Âşık olmak da neyin nesiydi böyle? Aynı şeyleri eş zamanlı olarak Tibet de düşünüyordu. Arya'ya olan duygularını ona nasıl açabilirdi ki? Sonuç olarak o kötü şöhretli bir adamdı. Çapkındı, kadınların kalbini kıran bencil bir adamdı. Geçmişte böyle olduğunu inkâr etmenin âlemi yoktu. Şimdi farklı duygular hissetse bile Arya'yı duygularının samimi oluşuna dair nasıl ikna edebilirdi ki? Esasen Burç'la konuştuktan sonra biraz olsun cesaretlenmişti. Burç ve Alara'nın aşkı onun için biraz ilham vericiydi. Belki o da Arya'yla birlikte bu kadar mutlu olabilirdi, kim bilir? Uslanmış çapkın ve inatçı kız tasviri aklında dönüp dolaşırken Burç'un söyledikleri onu heveslendirmişti ve Arya'yla konuşmak için gerçekten can atmıştı. Tam buna zor da olsa niyetlendiği sırada Arya'nın boşanmak istediğini öğrenmişti. Belli ki Arya onunla aynı duyguları hissetmiyordu. Tüm bunlara rağmen ona duygularını açmalı mıydı? Bir de boşanamadıkları bu süreçte ona duygularını açarsa bir arada kalmak zorunda oldukları bu dönemde onları zora sokabilirdi. Arya kendisine karşı böyle duygular hisseden biriyle evli kalmak istemeyebilir, boşanmak için aceleci ve ısrarcı olabilir ya da sahte evliliklerini açığa çıkarabilirdi. Bunu göze alabilir miydi? Tüm bunlar küçük detaylardı ama bu ihtimallerin maskelediği gerçek soru şuydu; ya Arya kendisi gibi duygular hissetmiyorsa ve o duygularını açtığında Tibet'ten uzaklaşırsa? Ya Arya'yı bir daha göremezse? Şimdi sahte de olsa bir evlilikleri vardı. Yüz yüze bakıyorlardı, yan yanaydılar. Arya'yı görebiliyordu, onunla aynı evde, aynı odadaydı ve aynı yatağı kullanabiliyordu. Bu kadar yakınlarken duygularını açıp her şeyi mahvetme ihtimalini göze alabilir miydi? Sanmıyordu. Korkuyordu Tibet. Belki de en çok bunlardan korkuyordu. Arya'yı kaybetmekten korkuyordu. ... |
0% |