@buzlarkralicesi
|
-3- Neslişah Hanım şok olmuş bir şekilde oğlunun yüzüne bakıyordu. "Ne diyorsun sen Tibet? Böyle birdenbire-" Servet Bey ise bu duyduklarının bir rüya olmasından korkuyordu ve eski karısının bu rüyayı bozma ihtimaliyle tedirgin oldu."Ne birdenbiresi Neslişah, gelmiş 27 yaşına! Evlilik için en ideal yaşlar bunlar." Oğlu Tibet'in sırtına mutlulukla vurdu adam. Oldukça şaşkın ve neşeliydi ancak bu durumu sorgulamadı. "Aferin oğlum, kedi olalı bir fare yakaladın!" Tibet, annesi ve babası arasındaki çelişkili tepkilerle allak bullak olsa da duruma açıklık getirme gereği duydu. "Biraz ani oldu, farkındayım ama..." "Sen anana bakma oğlum!" diyerek araya girdi yaşlı adam. "Tipik oğlan annesi işte, seni bir kıza kaptırma korkusu yaşıyor." Oğlunun sonunda bir kadınla ciddi ilişki yaşıyor olmasından mutluluk duyuyordu. Hatta onunla evlilik düşünecek aşamaya gelmesinden neredeyse gurur duyacaktı. Ancak olayların bu kadar ani gelişmesi biraz kuşku uyandırmıyor da değildi hani. "Asıl benim merak ettiğim, ne ara tanıştın da âşık oldun? Hayatında ciddi biri olduğunu bile bilmiyorduk! Daha geçen haftaya kadar çeşit çeşit kadınla gazetelere çıkıyordun. Kız bir şey demiyor muydu bu gazetedeki sayfalarca habere?" Kendine güvenen hatta böbürlenen bir tavırla yanıt verdi Tibet. "Kendisi kıskanç biri değildir babacığım. Üstelik onu ne kadar çok sevdiğimi biliyor, bu durum onun için sorun olmuyor." Başını kaşıyarak hikâyedeki boşlukları doldurmaya koyuldu. Ne kadar başarılı olacağı meçhuldü tabii. "Aslında uzun zamandır onunla evlenmeyi düşünüyordum ama emin olamıyordum. Düşündüm, taşındım ve en doğru kişinin o olduğuna karar verdim." "Ne zaman tanıştırırsın bizi şanslı kızla? Kimdir, kimlerdendir?" Babasının heyecanlı ve hevesli davranışlarının aksine annesi Neslişah Hanım kafası karışmış ve isteksiz davranıyordu. "Oğlum, niye böyle ani bir karar aldın? Evlilik için erken değil mi senin için?" Bu kadar erken yaşta evlilik gibi ciddi bir karar aldığı için oğluna hafif bir öfke duyuyordu. Üstelik hayatındaki kızı da tanımıyordu! Servet Bey ise eski eşinin bu caydırıcı tavrından oldukça sıkılmış ve agresifleşmişti. "Bana bak Neslişah, böyle şeyler söyleyip de çocuğun kafasını bulandırma! Hem evlilik için erken falan değil. Hem ben onun yaşındayken seninle üç yıllık evliydik, sen de Tibet'e hamileydin." "Ben de o yüzden acele etmeyin diyorum ya zaten!" derken gözleriyle içinde bulundukları durumu ifade edercesine bakıyordu kadın. "Her evlilik bizimki gibi olacak diye bir şey yok Neslişah, uzatma." Pırıl ise heyecanlı ve meraklıydı. "Nasıl bir kız bu Tibet, anlatsana bize biraz." Yeni eşinin heyecanını paylaşan Servet Bey ise oğlunun verdiği bu evlilik kararına hâlâ inanamıyordu. "Kim bu kız bakalım, biraz anlat bize." Oğlunun anlatmasına fırsat dahi vermeden heyecanla omzuna abandı sevinçle. "Aferin sana, işte şimdi benim oğlum gibi davranmaya başladın!" Keyfi yerine gelen Tibet ise "Sağ ol babacığım." diyerek tebrikleri kabul etti. Bu evlilik kararını almak bile babası üzerindeki imajını birdenbire olumlu yönde değiştirivermişti. "Evleneceğim kızın adı Arya. Tanısanız, çok şeker bir kız!" ●●● Arya ise o esnada Mira'nın kuzeni Batur'a gözdağı veriyordu. Sahte nişanlısı o anki davranışlarına şahit olsaydı müstakbel karısını yine çok tatlı bir kız ifadesini kullanarak över miydi, bilinmezdi. "Bana bak senin ağzını burnunu kırarım Batur! Bir daha benimle dalga geç, bak bakalım yapıyor muyum dediklerimi yapmıyor muyum! Akıtırım pekmezini bak, uyarmadı deme!'' "Tamam be kuzen, bir şey demedik. Alt tarafı gerçek nişanlının müstakbel sahte kocandan haberi var mı diye sordum.'' Bıkkın bir yüz ifadesiyle gözlerini devirdi adam. "Bak söylerken bile yoruldum, o kadar karmaşık bir durum yani." "Batur, birincisi sen benim değil Mira'nın kuzenisin ve bu da seni acımadan gebertme hakkını bana yeterince veriyor bence. İkincisine gelince, benim kaotik özel yaşamım seni neden bu kadar ilgilendiriyor ki? Sen git, beş yıldır boş beleş yaşadığın hayatına bir düzen ver. Ne bileyim iş bul, sevgili yap falan." "Herkesin hayatına kimse karışamaz Aryacığım." "Sen benim hayatıma karışıyorsun ama hergele!" Eline gelen kırlenti adama fırlatırken bağırmaktan geri durmadı Arya. ''İşkembeni dökerim senin!'' ●●● Tibet ballandıra ballandıra ailesine Arya'yı anlatıyordu. Şimdi ilk etapta onu bir güzel allayıp pullaması ve parıltılı bir ambalajla müstakbel nişanlısını ailesine sunması gerekiyordu. ''Çok uysal bir kız, hani görseniz o kadar kanınız kaynar ki anlatamam ya.'' Servet Bey merakla çenesini kaşırken mutluydu. "Bu kadar övdün, bakalım anlattığın gibi biri çıkacak mı?" Ve tek dileği oğlunun ailesiyle tanıştıracağı kızın ise yaramaz, zıpır bir kız olmamasıydı. Çok bir şey beklemiyordu aslında, oğlunu yola getirecek dişli bir kız olmasının yanı sıra terbiyeli bir gelin istiyordu hepsi bu. "Bize göre mi, değil mi bilemiyorum ama... Sen seviyorsan tabi..." Neslişah Hanım ise eski kocasının aksine oğlundan duyduğu gerçekleri hazmedebilmiş değildi. Tipik bir oğlan annesi olarak aşamadığı endişeleri ve tedirginlikleri vardı. "Senden hiç böyle bir şey beklemezdim Tibet. Hiç beklemezdim." "Anneciğim, abartmayalım artık ama lütfen. Eninde sonunda ben de biriyle yuva kuracaktım, değil mi? Siz de bunu istemiyor muydunuz?" "Baban istiyordu, ben değil! Ben henüz erken buluyorum. Oğlum daha gençliğinin baharındasın ya!" "Anne ölüyormuşum gibi davranmasak nasıl olur acaba? Ben ruh eşimi buldum ve evleniyorum, hepsi bu! Sanki yüz kızartıcı bir suçtan hapse girmişim gibi tavır takınma artık rica ederim. Evlenip yuva kurmak suç mu?" "Hayır oğlum, değil de-" "Hayır, sen bir suçmuş gibi davranıyorsun da." "Beni anlamıyorsun Tibet. Evlilik senin sandığın gibi bir şey değil." Servet Bey eski eşinin iğneleyici sözlerinden ve imalı bakışlarından sıkılmıştı. "Neslişah, gereksiz yere üstüne gitme çocuğun! Herkesin evliliği bizim gibi olacak diye bir şey yok." Pırıl bu fırsattan istifade kocasının koluna girdi ve gülümsedi. "Belki Tibet'in evliliği bizimki gibi kusursuz ve mutlu bir evlilik olur, kim bilir..." Neslişah Hanım eski kocasının yeni eşine gözlerini devirerek baktıktan sonra henüz gerçek bir evlilik hakkında fikri olmayan bu aklı havada kadına hayatın malûm gerçeklerini anlatacak değildi. O da tıpkı kendisi gibi yaşayıp görecekti. Servet Bey ise bu evlilik için oldukça umutluydu. "Oğlumuz ilk kez birini böylesine sevmiş demek. Bize de saygı duymak düşer. Hem ben çok mutlu oldum, sonunda dualarım kabul oldu da bir gelinim olacak." Ortamda olumsuz düşüncesiyle yalnız bırakılan Neslişah Hanım ise içinden "İnşallah paçozun tekini karşıma çıkarmaz." diye dua etmekten başka bir çare bulamadı o an. Oğlunun hayatını koruma hususunda yapayalnızdı çünkü. "Yoksa uğraş uğraşabilirsen..." Tibet ilk etapta ailesinin çoğunluğu üzerinde Arya hakkında olumlu düşünceler bıraktığına inanıyor gibiydi ancak halâ aklında soru işaretleri vardı. Babası da dâhil herkes o kızı gerçekten sevdiğine inanıyordu artık. Geriye yalnızca onların yanında birbirilerine aşkla bakıp sevgi sözcükleri fısıldamak kalmıştı, onu da profesyonel bir oyuncu olan müstakbel karısıyla halledebilirdi. Akşamın ilerleyen saatlerinde kafasını dağıtmak için Aras'la takıldıkları bara gelmişti. Neyse ki kendini bazı endişelerden soyutlanıştı. Aras almıştı yanına iki kız, takılıyordu öyle her zamanki gibi. Tibet ise içkisini alıp şeytani bir gülümsemeyle yaklaştı yanına. "Ooo yine rekor denemeler ha Aras Bey?" Aras arkadaşını bir kenara çekip "Valla ikimize ayarladım, ama gelmeseydin diğerini de tabii öyle melül melül bırakmayacaktım." dedi pişkin bir ifadeyle. "Ya yapma şöyle şeyler oğlum. Şu dönem birileriyle gazeteler çıkmamam lazım." İçkisinden bir yudum aldıktan sonra merakla en yakın arkadaşına döndü Aras. "Sahi, ailenle konuşman nasıl geçti?" "Annem tipik bir oğlan annesi gibi atarlandı işte. Gelin geliyor ya, illa kaynanalık yapacak. Babam sevinçten halaya duracaktı az kalsın." Karşılıklı kısa bir kahkaha merasiminden sonra devam etti adam. "Şuan beni en çok düşündüren kısım, acaba Arya ve annem nasıl anlaşacaklar? Ya da daha doğrusu hangisi birbirinin hakkından gelecek?'' "Kanka senden korkulur, evde üçüncü dünya savaşı çıkaracaksın farkında değilsin valla!'' Keyifle güldü Aras. "Eğlencenin dibine vuracağız desene! Ne güzel işte, hayatımıza bir heyecan gelmiş olur.'' "Git allasen," derken Tibet arkadaşı kadar keyifli ve umursamaz sayılmazdı. "İki güne ya annem Arya'yı ya da Arya annemi boğazlar gibi geldi. Arya'nın karakterini göz önüne alırsak...'' Endişesini Aras'la paylaşmak ne denli doğruydu bilmiyordu ama açılmakta fayda buldu. "Açıkçası bu iş için doğru kişiyi mi seçtim emin değilim." "Cevap veriyorum kardeşim, kesinlikle doğru kişiyi seçmedin." Kahkahalar eşliğinde arkadaşıyla kadeh tokuşturdu Aras. Fakat karşısındaki genç adamın rahatlatılmaya ihtiyacı olduğu açıktı. "Bunları düşünme artık. Öyle ya da böyle birbirilerine katlanmayı öğrenecekler.'' Dostunun gülüşlerine karşılık verirken tedirginliklerinden arınmaya çalışsa da bunun kolay olmadığını biliyordu Tibet. Ancak her zaman zevzekliği ilke edinmiş arkadaşı Aras bir konuda haklıydı galiba. Arya ve annesi... İkisi de birbirlerine katlanmayı öğreneceklerdi. Sonuçta her iki tarafın da farklı motivasyonları vardı bunun için. Biri tek oğlunu mutsuz etmemek için, diğeri ise ortağıyla kurduğu tezgâhı berbat etmemek adına fedakârlık yapacaktı en nihayetinde. ●●● Arya ve Mira pijamalarını giymiş, salonda oturuyorlardı. Cipsleri gayet sesli bir biçimde kemiren Arya arkadaşı evde yokken Batur'la aralarında geçen muhabbetten bahsetti biraz. "İşte durumu Batur'a anlatmışsın galiba. Öküz gibi dalga geçiyor kereste ya!" "Kanka kusura bakma da dalga geçilmeyecek gibi de değil hani. Yalancıktan evleniyorsun ama gerçek bir nişanlın var. Ve son gelişmeler ne durumda bilmiyorum ama sanırım hâlâ nişanlının olanlardan haberi yok." Güldü Mira. "Yemin ediyorum bu senaryoyu satacak olsak fena hâlde reyting rekorları kıran bir romantik komedi çıkar bundan, söylemedi deme." Elini çenesine götüren Arya, yakın arkadaşının alaycı tavrına aynı edayla karşılık verdi. "Peki, bu senaryo için Özcan Deniz'i mi uygun görürsün yoksa Mahsun Kırmızıgül'ü mü?" "Hiç düşünmeden yanıt veriyorum... Vıcık vıcık aşk koksun veya toplumsal bir mesaj versin istemediğimize göre ve doya doya komedi yaşatma amacı güttüğümüzü varsayarsak ben şansımı Gülse Birsel'den yana kullanırdım." derken omuz silkti Mira. Arya koltuğun üstündeki yastıkla Mira'nın kafasını paralayarak onu fark etmeden de olsa gülme krizine soktu. "Kanka dur ya, iki çift laf edelim!'' "Off seninle ciddi ciddi laf edilmiyor ki, hep şakaya vuruyorsun!" "İşte şakaya vurulmayacak gibi değil ya o yüzden Aryacığım." Dalgınca düşüncelere daldı genç kız. "Tibet bugün ailesiyle konuşacaktı, benden bahsedecekti. Nasıl gitti acaba konuşma?" Öte yandan boşa heveslenecek olan aileyi göz önüne getirince yaptığından biraz hicap duydu. "Yazık insanlara ya, boş yere umutlanıp mutlu olacaklar..." Alaycı bir ifadeyle "Aa boş yere olur mu hiç, boncuk gibi bir gelinleri oldu." yanıtını veren Mira içinde bulundukları durumu daha ne kadar eğlenceli hâle getiririm diye düşünen keyifçi bir zihniyete bürünmüş gibiydi. "Pırlanta gibi bir gelinleri oldu daha ne olsun?" Karşısındaki dostunun başı üstünde neon ışıklar yakmış gibi elleriyle manşet işareti yaptı. "Ev kızlarının sonuncusu Arya!" "Bak valla çarparım!'' "Yılın çifti olursunuz bence. Ciddiyim. Mesela Asmalı Konak'tan beri böyle bir çift görmemiştir memleket. Gazeteler manşet manşet sizden bahseder." Düşünceli bir ifadeyle devam etti Mira. "Şöyle bir manşet düşünüyorum mesela; 'Dinsizin hakkından imansız geldi!' yani bence duruma gayet uygun. Manşetin yanında da sizin evlilik fotoğrafı falan." "Valla Mira şuradan bir koyarım beynine kan gitmez bak uyarmadı deme sonra!" "Hep tehdit, hep tehdit! Bir kere de dediğini yap!" "Hapse girmek için çok gencim, üstüne alınma!" Kavga ede ede uyumuşlardı ve sabah olsuğunda Arya bedenen uyansa da tembel tembel yatakta yatıyordu. Telefonu çalınca yastığı kafasına sardı adeta ve ofladı. Tarih tekerrür ediyor gibiydi. "Off, her sabah da aynı işkence çekilmez ama ya!" Telefonu sinirle açtığı ses tonu ve tavırlarından açık bir biçimde okunuyordu. "Seninle tanıştığım günden beri ağız tadıyla bir gün bile uyuyamıyorum!" Keyifle "Beni bu kadar özlediğini bilseydim, daha erken arardım." derken alaycı bir tavır takınmıştı Tibet. "Bir de dalga geçiyor manyak yaa... Hayır, bugün ne oldu çok merak ediyorum. Bu sefer de yıldırım nikâhıyla evleneceğimizi mi haber veriyorsun, nedir yani?" "Yok. Ama fena fikir değil aslında." deyip güldü adam. "Sonra düşüneceğim bu mevzuyu. Şimdilik bir şey diyecektim. Sakin ol ve gazeteye bak.'' "Sence ben uyurken yanı başımda gazete bulunduracak kadar psikopat ruhlu biri miyim?'' "Halâ tembeller gibi yatıyorsun değil mi, yazık sana." "Asıl sana yazık, niye biliyor musun? Çünkü ben seni ilk bulduğum yerde dişlerini sökeceğim. Ben uykumdan olurken senin otuz iki diş sırıtmana katlanamıyorum.'' Tibet keyifle gülerek ''Yakacaksan sen yak beni sevgilim, ölümüm senin elinden olsun.'' dedi. Tıpkı bir Romeo gibi davranmaya alışmalıydı çünkü ailesinin yanında rol keserken buna ihtiyacı olacaktı. Öfkesini dizginlemeye çalışan Arya dişlerini sıktı. "Tamam, telefonu kapatıyorum çünkü her an telefonu duvara fırlatabilirim ve bir taksiye atlayarak şirkete gelip kafanı gözünü yarabilirim." "Dur, kapatma! Madem yanında gazete yok kısa kesiyorum, dünkü buluşmamızda gazeteciler bizi haber yapmış. Ünlü oldun, el salla!" Şoka uğradı Arya. "N-Ne?" Ne diyeceğini bilemiyordu o an. "Ciddi olamazsın!" Bunun sonuçlarını hayal bile edemiyordu. Durumun Arya için ciddiyetini anlayamayan adam ise meraklı bir ifadeyle "Niye bu kadar şaşırdın?" diye sordu. Arya'nın ise ona açıklama yapacak vakti bile yoktu. "Hemen kapat telefonu, görüşmem gereken biri var!" Tibet daha "Ne oluyor?" diye bile soramadan telefonun suratına kapanması şokunu atlatamamıştı. Neler oluyordu böyle? "Hayret, niye bu kadar tedirgin oldu ki?" Bir süre şaşkınlık yaşadıktan sonra omuz silkti adam. O deli manyak kızdan her şey bekleneceği için çok üstünde durmadı. ●●● Arya kıyamet kopmuş gibi bir hışımla yatakta doğrulduğunda telefonundan gazete haberine bakıyordu. Durumun çok vahim olduğunu görünce de elini alnına götürdü. "Allah kahretsin, bittim ben!" Birkaç dakika sonra ise tıpkı beklediği gibi telefon çalıyordu. "Yanlış, asıl şimdi bittim ben!" diyerek az önceki sözünde düzeltme yaptı kız. "Mahvoldum!" Telefonu korka korka açan Arya korkunun ecele çok da bir faydası olmadığının bilincindeydi. "A-Alo..." Telefonun diğer ucundaki kişi ise Arya'nın gerçek nişanlısı Yavuz'dan başkası değildi. Sesi ise oldukça şaşkın ve öfkeli geliyordu. "Sana inanamıyorum Arya, bunu bana nasıl yaparsın?" "Yavuz, dinle beni lütfen. Nasıl göründüğünün farkındayım ama asla öyle değil. Bir dinlersen..." "Benimle nişanlısın ama ünlü bir playboyla gazetelere çıkıyorsun! Nasıl göründüğü gibi değil, merak ediyorum doğrusu!" Arya ise durumu nasıl anlatacağını bile bilmiyordu ama asıl şimdi işler sarpa sarmıştı. Belki de mutlak olmayan hayatında bildiği tek şey buydu. ... |
0% |