Yeni Üyelik
8.
Bölüm

♚ Sahte Karım ve Kuyruklu Yalanımız | 4/1

@buzlarkralicesi

-4/1-

Arya bu konuşmanın er ya da geç yapılacağını bilse de hazırlıksız yakalanmanın verdiği panikle olayın neresinden tutacağını bilemedi. "Ya bak gerçekten açıklayabilirim. Bilmediğin şeyler var."

Oldukça öfkeli olan Yavuz ise hayatındaki kadının kapalı kutu gibi konuşmalarına anlam veremiyordu. "Hiçbir şey anlatmıyorsun ki, nerden bileyim?" Onu dinlemek istiyordu ama elindeki gazete haberine baktıkça kendini daha fazla aptal yerine koymayı da pek düşünmediği açıktı. "Artık seninle konuşacak bir şeyim olduğundan da emin değilim açıkçası." Alaycı bir ses tonuyla ekledi. "Sen kararını vermişsin, sana ünlü playboyla mutluluklar."

Nişanlısı tarafından telefonun suratına kapatılması üzerine şoka girmişti kız. İşlerin nasıl bu noktaya geldiğini hâlâ anlayamamıştı. "Allah'ım... Allah'ım neler oluyor yaa? Çıldırmak üzereyim, neler oluyor? Nerden çıktı bu gazete haberi?" Suçun kendisinde olduğunu çok iyi biliyordu. Böyle bir anlaşmaya henüz evet derken bile nişanlısına söylemiş olması gerekirdi. Konudan bahsetseydi tüm bunlar başına gelmezdi. Bu konuda tedbirsiz davrandığı için kendisine kızsa da daha çok kızdığı birileri vardı ki onlar da elbette bu haberi yapan gazetecilerdi. "Ya iyi de ben anlatacaktım zaten! Tabii şu lanet gazete haberi olmasaydı."

Yataktan hışımla kalkıp yürüyecekken ayağını komodinin köşesine çarptığında bugün uğursuz gününde olduğuna emin olmuştu. "Allah Kahretsin ya! Tüm aksilikler bugün olmak zorunda mı acaba?"

Genç kız odasından çıkıp mutfağa indiğinde Mira kahvaltı masasında gazeteye bakıyordu. Arya'yı görünce gazeteyi nereye saklayacağını şaşırmaktan ziyade ev arkadaşının önünde kağıt yığınını bir bayrak gibi sallamaktan çekinmedi. "Ünlü olmuşsun kanka, el salla!"

"Senden önce davrananlar oldu Miracığım, sağ ol!" Dalgacı ses tonunda yakın arkadaşı olarak kendisini uyarmamasından ötürü duyduğu öfke de seziliyordu aynı zamanda. "Nişanlımla kocam gece tarifesi açmışlar, ana haber bülteni gibi peş peşe aradılar beni! Yavuz da zaten ayrıldı benden! Ya ben bunu hak edecek ne yaptım yaa?''

Mira düşünür gibi yaparak bakışlarını tavana dikti. "Dur bakalım... Sen bunları hak edecek ne yapmış olabilirsin? Hım... Mesela şeyi saymalı mıyız, nişanlıyken başkasıyla evleniyor olmanı?"

Hemen arkasında kalan tekli koltuktan kaptığı kırlenti masadaki kıza fırlatan Arya yeterince sinirliydi. Bir de Mira'nın rahat ve alaycı tavırları üzerine tuz biber ekmişti. "Sen ne biçim arkadaşsın be kızım ya? Nişanlım beni terk etti diyorum hem de öyle telefonda, ayaküstü!"

"Kanka dönerse senindir, dönmezse de bir lahmacun söyleriz artık ne yapalım yani? Gerçi... Telefonda terk ettiğine göre de çok bir şey bekleme derim."

Burnundan soluyan Arya derin bir nefes alıp içinden ona kadar saydı. Karşısındaki kızın dünya yansa el kadar hasırı yanmayacaktı, belli olmuştu fakat kendisinin kaybedecek çok şeyi vardı. Senelerdir emek verdiği ilişkisi bir çırpıda bitip gitmişti. " Ne arkadaşım arkadaş, ne nişanlım..." Duraksadı ve düzeltti. "Gerçi nişanlım bir miktar haklı çünkü benim de nişanlım başkasıyla evlenseydi ben de biraz şey yapardım." Elini alnına götürüp isyan dolu bir ifadeyle feveran etti. "Canım dediklerim canımı aldı be!"

"Ağlama be kızım sen de amaaan! Konuşur çözersiniz, ne var ki bunda?"

"Ağlamıyorum ki ben ya!" Başta ağlamadığı doğru olsa da Mira'nın sözleri üzerine kendini tutamayıp ağlamaya başladı. "Hey ya Rabbim, ne yapacağım ben şimdi?"

O çaresizce sandalyeye oturunca Mira da durumun ciddiyetini kavrayıp üzülmüştü. "Ya bak... Ağlama ama ya. Hay Allah! Ben geleceği gördüm de ağlama dedim, görüyor musun bak? Neyse dur, Yavuz şimdi sinirli biraz. Bence şuan üstüne varma, sonra sakinleşince konuşursunuz zaten." Ne yalan söylesin, Mira Yavuz'dan en başından beri hazzetmezdi. Onda tekinsiz bir şeyler olduğuna inandığı için bu ayrılık da pek üzüleceği bir olay değildi. Fakat en değer verdiği dostu Arya'nın üzüntüsü onun da üzüntüsüydü elbette.

Kendinden emin bir edayla "Hayır Mira," dedi kız. "Onu tanıyorum ben. Yavuz bir kere karar verdi mi dönmez."

●●●

Tibet merdivenlerden aşağı inerken kahvaltıdakilerin tepkilerini göze alarak ve buna hazırlıklı bir biçimde teşrif etmişti masaya. Kendisine ait sandalyeye oturur oturmaz da babası gazeteyi masaya bıraktı.

Servet Bey'in bakışlarındaki kuşkucu ifade her an hesap sormaya ve fırçalamaya hazır gibiydi. "Bahsettiğin kız bu mu yoksa evleneceğin kızı bu gazetedeki kızla mı aldatıyorsun?"

Kısık gözlerle samimiyetsiz bir gülüş sergiledi Tibet. "Sana da günaydın babacığım. Ayrıca bildiğim kadarıyla aynı kadını kendisiyle aldatmam pek mümkün görünmüyor." Ters bakışlarla kendisini seyreden yaşlı adama açıklamakta fayda gördü. "Evet, bu haberdeki senin müstakbel gelinin babacığım."

Dilediği ve beklediği yanıtı alan Servet Bey gururla şişindikten sonra keyiflendi. Gazetedeki sarışın kızın fotoğrafını dikkatle inceledi "Eli yüzü düzgün, helâl süt emmiş bir kıza benziyor ama..." Gelin adayını ilk olarak gazete haberinde girmeyi beklemiyordu elbette yaşlı adam. Bu yüzden ne düşüneceğini, ne hissedeceğini bilemiyordu. Temkinli yaklaşmakta fayda var, diye düşündüğü için kesin bir yargıya varmadı. "E tabii tanımadan bir şey diyemeyiz."

Bu lafın üzerine Tibet'in küçük erkek kardeşi Baturalp, annesi Pırıl'ın "Hadi oğlum, aç ağzını artık!" diyerek kendisine uzattığı çatalı umursamadan babasının elindeki gazeteyi kapıp fotoğrafı inceledi. "Bayağı da güzel kız. Evlenmekten vazgeçersen haberim olsun abi ben kaçırmam bu kızı."

"Şuna da bak hele!" derken tatlı bir kızgınlıkla tebessüm etmemek için kendini zor tuttu Servet Bey. "Utanmıyor musun abinin müstakbel karısına göz koymaya, hınzır!"

"O da sahip çıksın kıza, kaçırmasın baba." Sağ eliyle önceki saçlarını karizmatik bir biçimde arkaya attı çocuk. "Kız beni gördüğünde fikri değişmese bari."

Masadaki herkes gülmekten katılırken Servet Bey beklenmedik bir haberle muhabbeti böldü. "Nişan için akrabalara haber saldım Tibet, haberin olsun. Önden halanla kuzenin gelecek. Siz de bu tanışma faslını fazla uzatmayın evladım, getir gelinimi bir an önce tanışalım yahu!"

"Olur babacığım... da... Biz nişan falan düşünmüyoruz, direkt evlenelim diyoruz."

"Nasıl yani?"

"Böyle söz, nişan falan vakit kaybetmek istemiyoruz. Arya'yla konuştuk, küçük bir törenle evlenelim diyoruz."

"Ben oğlumun düğününü öyle küçük bir törenle falan geçiştiremem hiç kusura bakmayın!" Aniden duraksadı ve kaşlarını çatarak oğluna döndü Servet Bey. "Siz niye evlilik için bu kadar acele ediyorsunuz? Yoksa sen bir haltlar mı yedin eşek sıpası?"

"Ne gibi babacığım?"

Her konuyu şıp diye anlayan kurnaz oğlunun bu konuda zekâ parıltısı göstermeyip saf bakışlarla karşılık vermesi üzerine utana sıkıla sabır çekti ihtiyar adam. "Tövbe tövbe! Konuşturma beni oğlum küçücük çocuğun yanında!" diyerek masadaki Baturalp'i gözleriyle işaret etti.

Pırıl ise tezcanlı ve geveze karakterinden kaynaklı olarak daha fazla dayanamadı. Yemek yiyen oğlunun kulaklarını elleriyle kapayarak kocası ve Tibet'e döndü. "Ya anla işte hayatım, baban kızı hamile falan mı bıraktın diyor, aaa!"

"Yav ne biçim konuşuyorsun hanım, küçücük çocuğun yanında!"

"Ay Servet, kapattım işte kulaklarını hayret bir şey!"

Tibet duruma uyanmış bir biçimde kati suretle itiraz etti. "Kesinlikle hayır babacığım! Yok öyle bir şey zaten Arya öyle bir kız değil." Babasının gözünde gelin adayının nasıl puan toplayacağını iyi biliyordu genç adam. Hamlelerini dikkatli bir şekilde yapıyordu. "Biz sadece birbirimizi tanıdığımızı düşünüyoruz ve daha fazla vakit kaybetmek istemiyoruz. Olay bundan ibaret yani."

Bir süre şüpheci bakışlarla sessizce oğlunu süzdükten sonra kararını verdi Servet Bey. "Eh, iyi bakalım. O zaman sen hemen getir benim gelinimi, bir tanışalım."

Zafer kazanmış bir komutan edasıyla başını salladı Tibet. "Tabii muhterem babacığım, ben biricik eş adayımı arayıp takvimimizden hemen bir gün planlayayım. Saygılar." Kibarlıktan kırılacak vaziyette konuşup yıkama yağlama yaparak masadan ayrılıp telefona sarıldı adam. Arya'yı arıyor fakat bir türlü ulaşamıyordu.

Neler olup bittiğine dair en ufak bir fikri olmayan adam merak içerisindeydi. Neden açmıyordu bu kız telefonunu? Hem de bu kadar güzel bir zamanlamada, böylesi acil bir konuya açıklık getirecekleri sırada?

Nereden bilebilirdi ki o an Arya'nın ne tür problemlerle boğuştuğunu...

...

*

YAZAR NOTU: Herkesin Ramazan bayramını en içten dileklerimle kutlarım canlarım! Bugün de sizleri unutmadım ve bayram şekeri tadında bir bölüm getirdim! 🍭🎊 Beğenmenizi umuyor, keyifli okumalar diliyorum. 🙏💖

Loading...
0%