Yeni Üyelik
12.
Bölüm

𖥸 Siyah Yıldızlar | 11

@buzlarkralicesi

-11-

❝Doğu❞

Nevşehir'den gelen önemli misafirlerimizle iş toplantısı içindeyken aniden o itin Ebru'yla içeri girmesini beklemiyordum. Gördüğüme şaşırmıştım. Tıpkı beni gören Ebru'nun da şaşırdığı gibi. Utanmadan bir de kızın elini tutmuştu. Yüzsüz köpek.

Masaya geçerlerken Ebru'nun sandalyesini çekip tam karşısına oturdu. Gözlerini Ebru'dan ayırmıyordu. İlk kez onunla aynı fikirdeydim çünkü Ebru bu gece çok şık ve güzeldi. Âdeta bir meleği andırıyordu. O adamla lânetlenmiş bir melek.

Yakın bir tanışıklığımız yokmuş gibi davranmak zorundaydık, bu yüzden birebir göz kontağı kurmamaya çalışıyordum. Ancak orada neler döndüğünü de merak ediyordum. Çünkü kısa bakışlarımda bile Ebru'nun bahsettiği gibi Akel'in ona kur yaptığını, masada elini yakalamaya çalıştığını, sürekli yakınlık kurma gayesinde olduğunu net bir biçimde görebiliyordum. Hatta belli belirsiz konuşmalarını bile duyabilecek kadar yakındı masalarımız. Akel'in beni fark edip etmediğini ise tam olarak bilmiyordum. Benim için fark etmezdi. Ondan korkum yoktu.

Akel'in aldattığı karısına yüzsüzce yakınlık gösterip romantik hareketlerde bulunmasına ve Ebru'nun bunu rahatsız olsa da çaresiz biçimde kabullenişine dişlerimi sıkarak seyirci kalmak zorundaydım. Şimdi bulunabileceğim herhangi bir hamle planımızı gelecekte geri dönülemez bir noktaya götürebilirdi.

O pislik elini kızınkinin üstüne koyup "Buraya geldiğim için çok mutluyum." dediğinde ne kadar ikiyüzlü bir şerefsiz olduğu bir kenara, Ebru'nun yüzündeki bulantı hissini gördüm. Kendimi onun yerine koyduğumda benim de midem bulanırdı bu duruma. O kadın benim için katlanıyordu bu duruma. Müşterek planımız için.

Yanımdaki adam "Değil mi Doğucuğum?" diye sorduğunda toplantıdan tamamen koptuğumu anladım. Bir kulağım orada olmasına rağmen tam olarak anlamadığım cümleye nezaketen başımı sallamakla yetindim.

İki masadaki konuşmalar birbirine karışıyor gibi hissediyordum ama radarıma ilk takılan elbette Akel'in Ebru'ya döktüğü dillerdi. "Son zamanlarda seni çok ihmal ettim, biliyorum. Ama bu değişecek. Bundan sonra tüm zamanlarımı sana ayırmak istiyorum." Metresine ayırdığı zamanlardan sıkılmış olmalıydı. Adi herif. Ebru'nun esir aldığı elini okşarken masaya tutunan elimi sıktıkça sıktım. Elimde olsaydı o an o elini kırar, kafasını masaya vura vura onu gebertirdim.

Onun garsonla kulaktan kulağa oynamasının ardından bir hinlik çıkacağını biliyordum. Tahmin ettiğim gibi de oldu. "Benimle dans eder misin? Eskisi gibi."

Bir intikam planımız olmasaydı onu bu cendereden çıkarırdım. "Akel, yapmasak olmaz mı?" derken isteksizliği ve kurtarılma arzusu açıktı. O da benim gibiydi. İntikam planımıza sadık kalmak uğruna katlanmak istemediği şeylere katlanıyordu. Çünkü sonucunun öldürücü bir darbeyle tamamlanacağını biliyordu.

"Lütfen, Ebru."

Karşısındaki adamın bencil arzularını tatmin etmek zorunda hisseden kadın usulca yerinden kalkıp elinden tutan adama uyum sağlamaya zorladı kendini. Ayaklarının geri geri gittiğini görebiliyordum. O eli tutarken ne tür bir azap çektiğini. Kocasının iğrenç eli belini sararken midesine kramplar girdiğini de tahmin etmek zor değildi. Onu böyle bir duruma mecbur ettiğim için ben de mide bulantısı hissediyordum. Kendimi duruşsuz bir adam gibi hissettiriyordu Akel iti.

Ona onun gibi karşılık vermeye mecbur kaldığım için kendime kızgındım. Arkadan dolanıp işler çevirmek hiç benlik değildi. Ama kuralsızlığa karşı savaşırken yine kuralsızlığı silah olarak kullanmanız gerekirdi. Hayatın ve savaşın düzeni böyleydi. Ve bazı savaşların şerefli kuralları olmazdı çünkü karşınızdaki hile yapan bir şerefsizken yenilmeniz çok olasıydı.

Aramızdaki boşlukta yavaş ritimli romantik bir dansa kendini kaptıran herif "Sana yeniden âşık oluyorum, Ebru." dedi kıza. Öyle kısık söylemişti ki belli belirsiz duydum. Yakın olmasaydık duyabileceğim türden bir şey değildi ancak kendimi onlara öyle adamıştım ki tüm dikkatim oradaydı. Toplantıdan tamamen kopmuştum. Hele sözlerinin ardından aniden Ebru'nun dudaklarına yapıştığında nefesimi tuttum. Başımı çevirdim, daha fazla bu manzaraya seyirci kalmak istemedim.

Kısa süre sonra ayrıldıklarını, Ebru'nun iki adım geri attığını görsem de tekrar oraya bakmamaya çalıştım. Yanımda sürekli benim onayımı alarak toplantıya katılımımı sağlamaya çalışan adamsa "Ne kadar romantik bir çift değil mi?" dedi Akel ve Ebru'yu göstererek. "Ne âşıklar..."

Bir yanıt vermedim. Sadece nezaketen dudaklarımı düz bir çizgi şeklinde birbirine bastırdım. Konuşacak olsaydım şirazem kayardı, emindim buna. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğreneli uzun yıllar olmuştu. Artık aşk evliliklerinin her zaman göründüğü kadar masum ve tutkulu ilerlemediğini, Akel gibi adamların âşık rolü yapıp Ebru gibi karılarını aldattığını ve bundan zerre utanç, pişmanlık duymadığını defalarca görmüştüm. Şahit olmak değiştirmeye yetmiyordu. Herkes kendi duruşunu belli ediyordu. Kaç kuruşluk adam olduğunu gösteriyordu. Akel'in kaç kuruş ettiği de ortadaydı.

Toplantının son detaylarını konuştuktan sonra masadakiler yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Biz bize kaldığımızda bir iki kadeh bir şeyler içmeye başladık. Gecenin ilerleyen saatlerinde Akel yine kene gibi yapıştığı Ebru'yla mekândan çıkarken öfkeli bir nefes verdim. Normal şartlarda evli çiftlerin bu tür romantik yemek geceleri nasıl biter biliyordum. Bunu düşünmek bile benim için mahremdi ama içimde bir acaba vardı. Acaba Ebru intikam uğruna bu geceyi kotarmak için evliliğin gereklerini yerine getiren itaatkâr bir eş olur muydu? Sanmamakla birlikte bu şüphe içimi kemirmeden yerimde duramıyordum.

Eve döndüğümde yol boyunca sessizliğimden ve mekânda Akel'i gördüğünden durumu anlamıştı Refik. Sinirlendiğimde nasıl biri olduğumu bildiği için sesini çıkarmıyordu.

Bense burnumdan soluyordum. Akel'in Ebru'yu dudaklarından şehvetle öptüğü o bir saniye beynimde dönüp duruyordu. Bozuk bir plak gibi. Ceketimi hışımla çıkarıp koltuğa fırlattığımda gece boyu dişlerimi sıkmaktan ağzımın içi zonkluyordu. Bunu düşünmek, sorgulamak bile bana düşmezdi. Her şeye rağmen Ebru evli bir kadındı. Bunu biliyordum. Tüm bunları biliyordum ama düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Ve öfke nöbetlerime de engel olamıyordum. Ebru'nun Akel'le eve döndüğü gerçeğiyle yüzleştiğim için öfkeliydim. O öpücüğün ardının gelmesinden ötürü her şeye öfkeliydim. İçinde bulunduğumuz duruma, aptal intikam anlaşmamıza, her şeye. En çok da kendime.

❝Ebru

Eve döndüğümüzde evin tüm ışıkları kapalıydı. Belkıs anne uyumuştu. Biz de vakit kaybetmeden odamıza çıktık. Odamız. Eskiden bu kelime beni ne çok heyecanlandırırdı. O zamanlar Akel'in ilk ve tek aşkım olduğuna inanıyordum. Bir elmanın iki yarısı olduğumuza. Birbirimize ait olduğumuza. Belli ki buna tek inanan benmişim. Sevgili kocam başkalarıyla gönül eğlendirip evliliğimize, aşkımıza ihanet etmekte bir sakınca görmemiş.

Çok merak ediyordum doğrusu, aynı durumda Akel olsaydı, onu aldattığımı düşünseydi tepkisi ne olurdu? Çünkü beni aldattığına dair yüzleştiğimizi her hayal ettiğimde bunu normalleştireceğine neredeyse emin oluyordum. Hatta ezbere cümleleri bile hazırlı kafamın içinde. Bir gecelik bir şeydi. Bir anlamı yoktu. Duygu yoktu. Sanki duygu olmayınca aldatmak sayılmıyormuş gibi.

Zaten bütün erkekler aynı yalanları söylerdi. Merak ettiğim bir şey daha, bizi aptal mı sanıyorlardı? Buna inanacak kadar aptal mıydık gözlerinde? Biz kadınlar aptal değildik. Sadece âşıktık. Bazılarımızın gözü çabuk açılırken bazılarımız gerçeklerle yüzleşemeyecek kadar âşık ve kırılgandı. Bu yüzden göz yumanlar vardı ve erkekler de onları aptal sanıyorlardı. Şuan Akel'in beni her şeyden habersiz bir aptal sandığı gibi. Asıl aptalın kendisi olduğunu bilmiyordu. Henüz.

Ceketini çıkarıp büyük bir keyifle yatak odasına giren Akel'in aksine ben gergindim. Tüm gece amacını ve isteğini gizlemeyen bu adamın bir kez daha bana dokunmasına tahammülüm yoktu. Yemekte bile bana her dokunmaya kalktığında midemden yukarı tekinsiz bir safra yükseliyormuş gibi hissediyordum. Yüzüne tazyikli bir şekilde kusmadığıma müteşekkirdim çünkü ona bakarken duygum buydu.

Hiçbir şey olmamış gibi sessizce aynanın önünde takılarımı çıkarmaya başladım. Anlamazdan geldim ama bana yaklaşacağına, kendini hatırlatacağına adım gibi emindim. Keşke öyle bir şey olmasaydı. Ama Akel'in ciğerini biliyordum. Şansını deneyecekti. Keşke yanımda at sakinleştiricisi falan olsaydı da içeceğine atıp sabaha kadar zıbarmasını sağlayabilseydim. Bazen onun sessiz sedasız ortalardan yok olmasını istediğim bile oluyordu. Kendiliğinden ölüp gitmesini falan. Neler düşündürtüyordu bana.

Ölmek onun gibi bir şeytan için kurtuluş olurdu. Düşündüğüm zaman ben onun ölmesini istemiyordum aslında. Hayatımdan çıkıp sonsuza dek acı çekmesini istiyordum. Bu yüzdendi hiç tanımadığım bir adamla intikam anlaşmasına tutuşmam.

Küpelerimi çıkarırken Akel tam da tahmin ettiğim gibi bana yaklaşıp arkamdan sarıldı. Aynadaki yansımasından gözlerindeki şehvet parıltılarını görebiliyordum. O da gizlemiyordu zaten. Dudaklarını boynuma gömdüğünde kendimi geri çekmeye çalıştım ama olmadı. Bana dokunmak, benimle birlikte olmak istiyordu. Bense onun varlığından bile yoğun bir mide bulantısı duyuyordum.

Ben kendimi geri çektikçe boynumdan ayrılan dudakları kulağımın arkasına eğildi. Bir yandan öperken diğer yandan "Daha ne kadar benden uzak duracaksın Ebru?" diye mırıldanıyordu. "Ben senin kocanım." Kokumu içine çekip iç geçirdi. "Bu gece seni öyle çok istiyorum ki..."

Bir elini sıyırdığı eteğimin içine daldırdığında kendimi net bir biçimde geri çektim. "Akel, lütfen."

Yüzü donuk bir tebessümle buz keserken yüzüme bakıyordu. "Ne oluyoruz Ebru?" Kaşlarını çatarken histerik bir biçimde gülüyordu. "Naz mı yapıyorsun, nedir yani olayın?"

"Ne nazı?"

Kaşları havalanan Akel, anlamazdan gelmemi yemedi. "Bak ben böyle şeylere gelemem yalnız."

"Gelemezsen sen bilirsin Akel."

"Ne bu böyle ya? Ergen çocuklar gibi. Biz evliyiz Ebru, evli! Ben senin kocanım. Elbette beni mutlu edeceksin!"

Sesini yükselttiğinde panikle susturdum onu. "Akel annen var evde! Sessiz ol, duyacak."

"Duyarsa duysun! Bu gayet doğal bir şey!" Bana iyice yaklaşıp meydan okur gibi gözlerime baktı. "Artık sevgili değiliz Ebru. Evlilik böyle bir şey."

Bense dişlerimin arasından "Evlilikte sevişmenin beni mutlu edeceksin şeklinde bir taleple dayatılması gerektiği nikâh cüzdanının hiçbir yerinde yazmıyor, bil isterim. Bu bir iş ilişkisi ya da alışveriş değil. Ben istemediğim takdirde bana dokunamazsın." diyerek karşılık verdim. Bu sözlerimin altı dolu bir zemine oturması için de "Ayrıca özel günümdeyim. Yani seninle olamam, anlıyor musun?" bahanesini uydurdum. Keşke en başımdan aklıma gelseydi. Bu kadar patırtı olmazdı.

Son cümleme herhangi bir cevap bulamadığı için burnundan soluyan adam yanakları dümdüz olana kadar dişlerini sıktı. Bense üstümü değiştirip yatağa döndüğümde yastığımı aldım. Aynı burnundan soluyan ifadeyle "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.

"Evliliği kadının erkeği doyurmakla görevli bir hizmetçi olarak gören biriyle bu gece aynı yatakta yatabileceğimi sanmıyorum. Zira bu gece yeterince midem bulandı."

Yastığımı alıp oturma odasına gitmek zorunda kaldım. Misafir odasında Belkıs anne kalıyordu, salonda yatarsam da sabah erken kalkan Belkıs anne hemen görür ve ne olduğunu sorardı. Benim için en mantıklısı oturma odasıydı. Yastığımı koltuğa koyup battaniyeye sarınarak uyumaya çalıştım. Akel'in bu mide bulandırıcı yüzüyle üç yılın sonunda karşılaştığım için afallamıştım. Böyle birini nasıl sevdiğime dair bir kez daha kendime kızdım.

...

YAZAR NOTU: Hi guys! 💙 Yeni bölümümüze hoş geldiniz! Nasıl, özlemiş misiniz Siyah Yıldızlar'ı? Peki, sizce bu aldatılma olayı nerede ve nasıl patlak verecek? Tahminlerinizi buraya yazabilirsiniz. Ay daha neler neler sormak geliyor içimden de ağzımdan spoiler kaçırmaktan korkuyorum. 🙊 Son olarak buraya istek sahnelerinizi koyuverin de vedalaşalım. 🌸 Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
Ek Instagram: iambuzlarkralicesi
YouTube: Gülay Sena Dündar
Tiktok: @buzlarkralicesiofficial

Loading...
0%