@buzlarkralicesi
|
-5- ❝Ebru❞ Hiçbir şey olmamış gibi eve dönmek benim için zordu. Hem de gördüğüm şeylerden sonra. Kapının önüne geldiğimde midemden yukarı bir safra hissi gırtladığımı zorluyordu sanki. Midem bulanıyordu. Yeniden onunla yaşadığımız eve girmek, onun yattığı yatağa uzanmak iğrenç bir duyguydu hem de bildiklerime rağmen. Onun ihaneti, kafama inmiş sert bir tokmaktı. Ve ben buna rağmen nefesimi tutmuş o evden içeri giriyordum çünkü intikam planımız için soğukkanlı olmak zorundaydım. Bir amacım vardı. Ve almam gereken buz gibi soğuk bir intikam. İçeri girdiğimde Akel elleri belinde, salonun ortasında deli gibi dönüp dolaşıyordu. Beni beklediği belliydi. Aylardan sonra bir evliliği olduğunu hatırlayıp eve gelmişti. Ne hoş. Neredeyse gözlerim yaşaracaktı. Beni görür görmez hızlı adımlarla yanıma geldi. Burnundan soluyordu. "Neredesin sen Allah aşkına? Aramadığım yer kalmadı. Başına bir şey geldi sandım." Bense onun gibi tepkili olmaktan çok uzaktım. Ceketimi soyup askıya astım. "Karını düşünmen ne ince..." diye mırıldandım yalnızca. Yüzüme dikkatle bakan adam "İyi misin sen?" diye sordu. O an öfkesinin yerini merak almış gibiydi. Belki de benden böyle bir cevap beklemiyordu. Bebeği söyleyip söylememe konusunda kısa bir kararsızlık yaşadım o sessizlikte. Belki bilmeye hakkı vardı. Belki o da bu bebeğin babası olduğu için öğrenmeliydi ama sonra yaptığı şey aklıma geldiğinde gözümde o hakkını da kaybetti. Zaten öğrendiğinde benim kadar etkilenip üzüleceğini de sanmıyordum. Onun canını acıtmak için bile söylemeye gerek olmayan bir detaydı bu. Sonunda anlamıştım. Bu evlilikteki sorunun bebek olmadığını yani. Karşımdaki adamın bu bebeği hak etmediğini. O baba olmayı hak etmiyordu. Belki de bu güzel haberi aldığım gibi kaybetmemin bir olması da bu yüzdendi. Zavallı masum bir bebeğin böyle bir ailede büyümemesi gerektiğini düşünüp almıştı elimizden Allah. Onu hak etmediğimiz için. Artık bunları düşünmek anlamsızdı. Giden geri gelmezdi. Ama gidenin bana verdiği hasarı, bu evlilikte bana yapılan haksızlığı Akel'e ödetecektim. Ondan kaybettiğim bebeğimin ve ihanetinin bedelini en acı intikamı alarak ödetmeden de durmayacaktım. Buz gibi soğuk bir ifadeyle "İyiyim. İşlerim vardı, geciktim." dedim sadece. Ne onun ihanetine seyirci olduğumdan ne de onun yüzünden kaybettiğim bebekten bahsetmedim. Oysa ben hayatımı tehlikeye atmak pahasına onun bebeğini doğurmaya hazırdım. Ne aptalmışım. Hesap sorar gibi "Ne işiymiş bu?" soran adama baktım. Eski Ebru olsa alttan alır, açıklardı. Aman evliliğim bozulmasın, aman Akel'in kalbi kırılmasın diye diye kendi kalbimi tuzla buz etmiştim haberi yoktu adamın. Artık bunu hak etmiyordu. O yüzden ona hak ettiği dilde davranmaya karar vermiştim. Tek kaşım havaya kalktı hesap sorar hâlinden zerre etkilenmeden. "Hep sen mi gecikeceksin eve? Bugün de benim işlerim vardı, ben geciktim işte." Hep alttan alan karısının yumuşak başlı hareketlerine alışmış olacaktı ki dumura uğradı Akel Bey. "Tamam canım, bir şey demedim." yanıtını verdi şaşkınlığını gizlemeksizin. Ensesini kaşırken gündemi değiştirerek "2 gün sonra annem geliyor bu arada." dedi. Yüzüne bile bakmadan "Tabii, gelsin. Başımın üstünde yeri var." dedim sadece. Belkıs anneyi severdim ben. Bir gün olsun bana kırıcı bir laf etmemişti. Kızı gibi görmüştü beni hep. Yine de bu yanlış zamanlamada gelmesi pek hoşuma gitmemişti. Tam da oğlunu bitireceğim sırada. Neyse ki o bir geldi mi gitmeyen tiplerden değildi. Nerede ne kadar kalması gerektiğini bilen bir kadındı. Evli çiftlerin evinde uzun kalmayacağını bilecek kadar tanıyordum onu. Daha fazla kalıp olacakları görmesini pek istemiyordum doğrusu. Benim Belkıs anneyle bir derdim yoktu. Ama Akel'le kapanması güç bir intikam defterim vardı ve bu hesap kabarıktı. Bana uzaylı görmüş gibi bakan adamı umursamaksızın çantamı aldım ve "Ben yatıyorum, yorucu bir gündü." diyerek merdivenlere yöneldim. Akel'se aceleyle beni durdurdu. "Ebru, bir dakika." Hâlâ yeni Ebru'nun tavırlarına olan şaşkınlığını atlatabilmiş değildi ve bu sorunun peşini bırakacak gibi durmuyordu. "Sen iyi misin?" diye yineledi sorusunu. "İyiyim dedim ya, kaç defa söyleyeceğim?" İstemsiz de olsa ona öfkemi ve nefretimi gizleyemiyordum. O da anlıyordu bir şeylerin ters gittiğini. Aslında umurumda sayılmazdı. Sadece intikam planımı sekteye uğratacak bir şey olsun istemediğim için her şey yolundaymış gibi davranıyordum. Yoksa bu evliliğin sonunda bir boşanma olacaktı. Akel bundan kaçamazdı. Belki kaçmak da istemezdi. Bilemem. Her zaman evde kök söktüren Akel Bey bu kez sakince "Tamam, bir şey demedim." derken yüzünde hâlâ beni çözmeye çalışan ve garipseyen bir ifade vardı. "Sen bugün biraz gergin misin?" "Yorgunum dedim ya Akel." "Tamam." Mutfak tezgâhına uzandı heyecanla. "Bak, bunlar sana." Tezgâhtan aldığı çiçek ve kutuyu bana uzattı. Sanki onun iğrenç hediyelerini artık umursuyormuşum gibi. Ne zamandır bana, karısına hediye almak şöyle dursun, bir çift güzel sözü bile çok gören Akel Bey'in bugün romantik olası tutmuş. Hâlâ üstünde o kadının kokusu varken hem de. Arsız. Ahlâksız. İsteksiz de olsa aldım. Yüzümde hiçbir heyecan belirtisi olmadığını gören adam "Açsana." dediğinde o çiçeği kafasında paralamamak için kendimi zor tuttum. Çiçeği koltuğa koydum benim için anlamsız bir şey gibi. Kutuyu açtım. Tahmin ettiğim gibi ceketinin iç cebinde yakaladığım künye değildi bu. Akel Bey karısına ayrı, sevgilisine ayrı hediye almış. Aaa ama karısına bonkör davranmayı ihmal etmemiş. Kutuya baktım anlamsız gözlerle. İçinde pahalı bir kolye vardı. Bunun da benim için bir anlamı yoktu. Bana karşı sadık olmayan bir adamın saray da olsa hediyesinin gözümde bir önemi yoktu. Ondan iğrenmiştim. Midem bulanmıştı. Gördüklerimden sonra onu yeniden sevebilmemin imkânı yoktu. Hep korkardım. Aramızdaki aşk ya biterse? Ya önce Akel sevmekten vazgeçerse ne yapardım ben diye korkup dururdum. En korktuğum şey de o beni sevmekten vazgeçse bile benim ona olan aşkımın bitmeyeceğiydi. Benim ondan vazgeçemeyeceğimdi. Ama yaşadıklarımdan sonra benim bile şaşırdığım bir hızla nefret etmiştim ondan. Soğumuştum. Soğumak ne kelime, tiksinmiştim. Yara bandını çeker gibi hızlıca uzaklaşmıştım ondan. Şuan böyle olabildiğim için kendimi öyle güçlü hissediyordum ki. Meğer beni güçsüz düşüren Akel'e olan sevgim ve bağlılığımmış. Öğrenmem biraz acı oldu. Hevesli olmadığım açık bir ifadeyle "Teşekkür ederim." dedim yalnızca. Yeterince yorgun ve tükenmiş hâldeydim. Kimseyi tavır ve davranışlarımla tatmin etmeye ayıracak enerjim yoktu. Akel tıpkı tahmin ettiğim gibi şaşırdı. "Bu kadar mı?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. Eski Ebru olsa seviçten havalara uçar, etekleri zil çala çala kocasının boynuna atlardı. Çünkü eski Ebru aptaldı. Kocası sadece onu seviyor sanıyordu. Sadece onu düşünüp ona hediyeler aldığını zannedip bir kuru dala bile mutlu oluyordu. Ama yeni Ebru'nun gözleri açılmıştı. Hem de bir günde. Kollarını açan adam yüzüme baktı. "E kocana sarılmayacak mısın?" Daha fazla gerilmeyelim, kavga çıkarmasın diye isteksizce sarıldım. O an midem daha çok bulandı. Onunla işim bitene kadar nasıl rol yapacağımı düşündüm durdum. Ben böyle biri değildim ki. İçim dışım birdi. Rol yapamazdım. İyi bir oyuncu değildim Akel gibi. Ama almam gereken intikam bunu gerektiriyordu. Akel Çelik'i içten bitirmek için buna mecburdum. Kollarından ayrıldığım adamın yüzüne bile bakmadan odaya çıktım. Soyunup dökündüm. Pijamalarımı giyip yatağa uzandım. Öyle yorgundum ki. Tüm vücudum sızlıyordu. Bugün benim için en büyük kâbuslardan bile daha kötüydü. Önce müthiş bir haberle aydınlanmıştım, bebeğim olacağını öğrenmiştim. Sonra gördüğüm acı gerçeklerle gözlerim açılmış, bana verilen bu hediye bir anda benden geri alınmıştı. Bir günde zengin olup fakirleşmek gibiydi bu. Darmadağın olmuştum. Her yanım kırık döküktü. İmkânım olsa günlerce yataktan çıkmazdım. Aslında bebek için istersem rapor alabilirdim ama o zaman da Akel duyardı ve ben bunu istemiyordum. Onunla uğraşamazdım. Zihnimdeki düşünceler deli gibi yatakta dönmeme sebep olup uyutmazken onun içeri girdiğini duydum. Gözlerimi kapatıp uyuma numarası yaptım. Yeniden onunla diyaloğa girmek istemiyordum. Yüzünü bile görmek istemiyordum. Bazı takırtı tukurtu seslerinden sonra Akel'in de yatağa uzandığını hissettim ama yerimden kımıldamadım bile. Uyuduğumu düşünsün istedim. Ama o yüzsüzce yatakta arkamdan sarıldı. Kur falan yapmaya çalışıyordu bir de. İğrençti. Kollarını bedenime sarmasından inanılmaz bir rahatsızlık duydum. Geri çekildim. "Akel, çok sıcak." Adamın bedenimden ayrılan elleri duraksadıktan bir süre sonra dudaklarını boynumda hissettim. Kusmama ramak kalmıştı. Yerimden doğruldum hafifçe. "Ne yapıyorsun?" Bakışları imalıydı. "Açık değil mi?" Belime sarıldı elleri. "Seni çok özledim." Dudakları benimkilere kapanmak üzereyken geri çekildim ve onun şaşkın yüzünü umursamadan yeniden yerime uzandım. Onun cevap bekleyen bakışları beni zerre ilgilendirmiyordu. "Yorgunum dedim ya Akel." "Kocan yorgunluğunu alır şimdi." Yeniden denemesine fırsat vermeden bıçak gibi keskin bir ses tonuyla yineledim. "Akel, lütfen." Yatağın en ucuna çekildim. "İyi geceler." Başımı yastığa koyduğumda tüm bu olanların bir kâbus olmasını dilerken çok mu acınasıydım? Her şeyin bir kâbus olması beni mutlu eder miydi? Eski, düşe kalka yürüyen evliliğe dönmek beni ne kadar mutlu edebilirdi ki? Belki de bazı rüyalardan uyanmak daha iyiydi. Gerçekti, can acıtırdı ama iyileştiğinde hayata kaldığın yerden devam edebilirdin. Seni yarım yamalak yaraların acısıyla bırakmazdı. Ne ölüm ne yaşam olmadan arafta kalmazdın. Böylesi daha iyiydi. Çünkü hayat her şeye rağmen yaşanmaya değerdi. ... * YAZAR NOTU: Hi guyss! ⭐ Uzun zamandır beyin yakan hikâyelerin yanı sıra böyle rahatlatıcı ve dinlendirici bir hikâye yazmıyordum, bana da çok iyi geldi Siyah Yıldızlar. 💕 Onun her bölümünü yazarken dinleniyorum. Ve yeni bölümlerde sizi daha güzel bölümler bekliyor olacağım için yazarken daha da heyecanlanıyorum. Siz bu bölümü okurken ne hissettiniz? Buraya yazabilirsiniz. Sizce Ebru ve Doğu'nun birlikte girdiği bu intikam oyunlarında ilk adımları ne olacak? Doğu'nun kafasında ne plan var? Buraya yazabilirsiniz. Peki, ya Akel cephesinde? Akel'in bir sonraki adımı ne olacak? Buraya yazabilirsiniz. Nasıl davranacak Ebru'ya, neler olacak sizce? Kendisine ihanet ettiğini karısının bildiği gerçeğiyle nasıl yüzleşecek? Ebru'nun her şeyi öğrendiğini nasıl öğrenecek acaba? Tahmin ve teorilerinizi buraya yazabilirsiniz. İlerleyen bölümler hakkındaki duygu, düşünce ve tahminlerinizi bekliyor olacağım. Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘 ••• SOSYAL MEDYA |
0% |