@buzlarkralicesi
|
-6- Tüm gece uyku tutmamıştı Akel'i. Dün akşam olanlara anlam veremiyordu. Sabahın beşinde yataktan kalktığında mışıl mışıl uyuyan karısına baktı. Sanki dün akşam haberi bile olmadan onun tam zıddı bir ikiziyle değiştirilmiş gibiydi. Eski uysal, sıcakkanlı, evde onu karşılamak için bekleyen kadın gitmiş, yüzüne bile bakmayan, umursamaz bir kadın gelivermişti. Şaşkındı. Şok içindeydi. Bir günde bu kadar değişim fazla değil miydi? Duştan çıkıp aşağı indiğinde titreşimde olan telefonu çalıyordu. Cebinden çıkarıp baktı. Yeşim'di. Herhâlde dün söylediklerinden pişmanlık duymuştu sakinleşince. O hep bunu yapardı. Önce sinirle her şeyi sayıp döker, sonra da arar gönül alırdı. Ama bu kez açmadı Akel. Meşgule verdi. Şimdi daha büyük bir sorunu vardı. Ebru. Onun nesi vardı böyle? Normalde böyle kaprislere hiç gelemezdi Akel. Zaten normalde de karısı böyle biri değildi. Ama dün kendi gözleriyle görmüştü. Ebru iyi değildi. Sıradan bir günde bu kaprislerin yarısını bile yapsa bağırır çağırır, kavga çıkarırdı Akel ama dün akşam gördüğü kadın bambaşkaydı. Yüzü bembeyaz, gözünün feri sönmüş, hâlsiz, bitkindi. En önemlisi de kendisine karşı ilgisizdi. Anlam veremiyordu. Belki de yorgun olduğu için öyleydi. Gece iyice dinlenip sabah uyandığında eski sevgi dolu, sıcak karısı olurdu. Hazır erken kalkmışken bir jest yapmaya karar verdi Akel. Mutfağa girdi. Pek anlamasa da eski günlerdeki gibi kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Kahvaltılıkları masaya dizdi, iki yumurtadan omlet yaptı. Çayı da demledi. Dünkü çiçeklerden bir tanesini de küçük cam vazoya koyup masanın tam ortasına yerleştirdi. Servis tabaklarını koyarken merdivenlerden aşağı inen Ebru'yu gördü. "Günaydın." dedi Akel. Her günkü sirke satan yüzünden eser yoktu. Sıcak bir günaydındı bu. "Günaydın." Ondaki bu değişimin karısı da farkındaydı. Dün akşamdan beri içine melek kaçmış gibiydi. Niyeyse. Ama umurunda olmadığı için bu tiyatroyu izlemeye pek niyetli değildi Ebru. "Bu ne?" diye sordu masayı işaret ederek. Hiç huyu değildi kocasının. Erken kalkacak da kahvaltı hazırlayacak. Bir de masanın ortasına çiçek koymuştu. Ne komik. Marifetmiş gibi "Kahvaltı hazırladım." dedi böbürlenerek. Ancak karısından beklediği sıcak tepkiyi alamayınca açıkladı. "Hep birlikte bir şey yapmamamızdan, eve geç gelmemden şikâyet etmiyor muydun?" Bezgin bir ifadeyle gözlerini devirerek karşılık verdi Ebru. "Aylardır şikâyet ediyorum, Akel. Şimdi ne değişti?" Omuz silkti hâlâ içinde bulunduğu durumun şokunu atlatamayan Akel. "Karımla kahvaltı etmek istiyorum." "Benim gitmem lazım. Okula gecikiyorum." Merakla kolundaki saate baktı adam. "E daha yığınla zaman var dersin başlamasına." dedi sorgularcasına. "Zümre toplantımız var. Hoşça kal." Akel'in bir şey söylemesine fırsat dahi vermeden aceleyle kapıdan çıktı. Donup kalmıştı adam. Sanki bir yabancı gibiydi karısı. İlk defa böyle oluyordu. Hep peşinden koşulan, yaptıkları alttan alınan kendisiyken birdenbire karısının bu umursamaz tavırları kanına dokunmuştu. Anlaşılan Ebru'nunki bir gece dinlenip düzelebileceği bir şey değildi. Ne olmuştu da 180 derece değişmişti bu kadın? Anlamak güçtü. Yoksa bir şeylerden mi şüpheleniyordu? Ama bu mümkün değildi ki. Akel çok dikkatli davranıyordu. Aldığı hediyelerin faturalarına kadar her şeye dikkat ediyordu Ebru anlamasın diye. Belki de başka bir şey vardı. Bir dakika. Yeşim bir şeyler söylemiş olabilir miydi? Kıskançlığı tuttuysa da Ebru'ya bir şeyler çıtlattıysa. Bu kıyamet olurdu. Hemen telefonuna sarıldı. O aramasını reddettiği kadını aradı aceleyle. İkinci çalışta açan Yeşim rahat bir tavırla "Demek Akel Bey kürkçü dükkanına dönmeye karar verdi." derken kendini ağırdan satacağının sinyallerini veriyordu ama Akel şuan bununla ilgilenmiyordu. Onun tek derdi Ebru'ya ağzından bir şey kaçırıp kaçırmadığıydı. "Sen Ebru'ya bir şey mi söyledin?" "Ne söyleyeceğim senin bitli karına ya?" "Yeşim doğru konuş!" Öfkeyle homurdandı. "Dün akşamdan beri garip davranıyor. Bana bak, bizden şüpheleniyor olabilir mi?" "Saçmalama Akel, niye böyle bir şey yapayım ki?" Doğru, niye yapsın ki? Nasılsa pahalı hediyelerden ve zengin biriyle ilişki yaşamaktan son derece hoşlanıyordu. Anlık bir öfkeyle tüm bunları kaybedecek göz yoktu Yeşim'de. İkna olmuştu Akel. Ama bir şeyler olduğunu anlamayacak kadar da aptal değildi. "İyi, tamam." Telefonu kapatmak üzereyken Yeşim'in aceleci sesiyle duraksadı. "Eee ne zaman buluşuyoruz?" "Ne buluşması kızım bir dur ya, offf!" Telefonu suratına kapattıktan sonra durup düşündü. Ebru'ya neler olduğunu anlamaya çalıştı. Durduk yere bu değişimin sebebini çözmek mümkün değildi. Eğer ilişkilerini bilmiyorsa da şüpheleniyor olabilirdi. Ve bu da evliliğini bitirirdi. Ebru böyle bir şeyi hayatta affetmezdi. Ne yaptığı o an dank etmişti sanki aklına. Ebru'yu tamamen kaybetme tehlikesiyle o an yüz yüze gelmişti. Evli olduğu kadın Yeşim olsaydı, onu aldatsaydı bile görmezden gelirdi. Ama Ebru öyle değildi. Gözü parada pulda değildi. Asıl sorun da buydu ya. Belki pahalı hediyelerle gözünü boyayabileceği biri olsaydı işler daha kolay olurdu. Ebru'ysa bu profile çok uzak bir kadındı. Peki ya başka bir şey varsa? Dün gece kendisini reddedişi geldi aklına. Ebru'yu tanımlayan bir hareket değildi bu. Artık onu istemiyor muydu? Sevmiyor muydu? Normalde her türlü kaprisine, kavgasına katlanan kadın şimdi hiç yapıcı davranmazken aklına gelen tek ihtimal bu kalmıştı. Ebru ondan soğumuş olabilir miydi? Eldeki kuş artık elde değil miydi yoksa? ❝Ebru❞ Tam okula gitmek için arabayı çalıştıracakken telefonum çaldı. Arayan yabancı bir numaraydı. Bir öğrenci velisi mi acaba diye düşündüm. Anlayamasam da merakım galip geldi, açtım. "Alo." Meraklı ses tonumdan kendisini tanımadığımı anlamış olacak ki "Merhaba, ben Doğu." dedi adam. Sesinden tanımıştım ilk etapta. "Kaydet istersen numaramı." "Olur, kaydederim." "İyi misin?" "İyiyim, teşekkürler." "Açıkçası dünden sonra seni merak ettim ama arayıp zor duruma sokmak istemedim. Yanında o vardır diye-" "İnce düşüncen için sağ ol. Şimdi okula geçeceğim. Evden erken çıkmak için zümre toplantım var diye bahane uydurdum. Suratını bile görmeye tahammülüm yok." Doğu denen bu adamla ortak olduğumuz sırlar vardı. Muhtelemen ikimizin de ön göremediği bir yerden bağlanmıştık birbirimize. İki iş ortağı gibi. Ya da iki suç ortağı gibi. Hangisi içinde bulunduğumuz duruma daha uyumluydu bilemiyordum doğrusu. Benim en zorlu günüme tanıklık ettiği için içimdeki öfkeyi ve nefreti gizleme gereği duymadan döküvermiştim içimi. Burnumdan soludum dün geceyi hatırlarken. "Bir de utanmadan çiçek, hediye falan almış. Kahvaltı hazırlamalar falan. İkiyüzlü, ahlâksız pislik." "Vicdan azabındandır o." Adamın sakin ve rahat ifadeyle söylediklerini sorguladım kafamda. "Ne?" Doğu ise "Vicdan azabındandır." diye tekrarladıktan sonra açıkladı. "Erkekler karılarını aldatınca vicdanını temizlemek ve susturmak için sık sık yapar bunu. Tabii bir de şüphe çekmemek için." O an karşımdaki adamın da bir erkek olduğunu hatırlamam uzun sürmedi. Kimi kime şikâyet ediyorsam. Bu kadar bilmiş bilmiş konuştuğuna göre kendisi de o erkeklerden biri olmalıydı. Zaten aldatmayan erkek mi vardı? Bence yoktu. En azından yaşananlardan sonra ben böyle düşünüyordum. Tüm erkeklere güvenimi yeterince kaybetmiştim. Kinayeden uzak, onu çözdüğümü gizlemeyen bir ifadeyle karşılık verdim. "Ha tabii, erkekleri sizden iyi kim bilecek?" Hattın diğer ucundaki adamsa yaptığı gafın yeni farkına varır gibi kendini açıklama çabasına düştü ama sesinde panik yoktu. Her zamanki sakinliğiyle konuşuyordu. "Yanlış anladın, ben öyle biri değilim. Beni kocanla aynı kefeye koyma." Sanki beni görüyormuş gibi umursamazca omuz silktim. "Tamam canım bana ne zaten. Onu karın ya da nişanlın düşünsün." Sonuçta herkesin ahlâk bekçisi ben olamazdım. Benim derdim bana yetiyordu. "Evli ya da nişanlı olup olmadığımı mı merak ediyorsun?" Bunun flörtöz bir soru olduğunu hissettiğim ve hâlâ evli olduğum için öfkelendim. "Ne münasebet? Benim senin ilişkinle ne alakam olacak? Lütfen üslubuna dikkat et. Ben hâlâ evli bir kadınım." Kısa bir sessizliğin ardından şaşkınca çıktı sesi. "Tamam, sustum, özür dilerim." Adamı bir dövmediğim kaldığı için artık sanıyordum ki söyleyeceği cümleleri daha dikkatle seçerek kullanacaktı. "Seninle görüşmemiz lazım." Yeniden yanlış anlamamdan çekinmiş olacak ki alelacele ekledi. "Planımızın detayları için." Kolumdaki saate baktım. "Öğleden sonra 2 dersim var, sonra boşum." "Güzel. Ama halka açık alanlarda buluşamayız, biliyorsun. Bu hem senin için iyi olmaz hem de birlikte görünmememiz gerekiyor. İşbirliğimiz gizli kalmalı." Biraz çekinerek ekledi. "Yanlış anlamazsan benim çiftlik evinde görüşelim." Duraksadım. Evli bir kadın olarak başka bir erkekle evde görüşmem yakışık almazdı. Ama kocamın beni aldattığını varsayarsak kimseye bir sadakat borcum yoktu. Hepsinden önemlisi, ben kendimi biliyordum. Ben bana ihanet eden adama bile evliyken bunu yapacak kadın değildim. Kimsenin de bana ters davranmasına müsaade etmezdim. Doğu Efendi de buna yeltenirse ağzının payını alırdı. Kimsenin karşısında o eski kırılgan Ebru yoktu. Herkes buna alışacaktı zamanla. Kendine güvenen bir kadın olarak karşılık verdim. "Niye yanlış anlayayım canım? Tamam, gelirim." "Akel geç geldiğinde şüphelenmez mi?" Dudaklarım kıvrıldı kinle. "Arkadaşımla oynadığı aşk oyunu beynini öyle sulandırmış ki hiçbir şey anlamaz. Zaten akşamları geç gelir o." "Tamam o hâlde, öğleden sonra görüşmek üzere." "Hoşça kal." Telefonu kapattıktan sonra arabayı çalıştırdım ve okulun yolunu tuttum. Ben köklü değişimlere inanan biri değilimdir. En azından bu zamana kadar değildim. Ancak insanın içine aşk gibi, merhamet gibi bazı duygular öldüğünde değişim kaçınılmazmış. Bunu anladım. Akel benim içimde öyle bir şeyi öldürmüştü ki, tekrar yaşatıp filizlendirmenin mümkün olmadığı, geri alınamaz bir şeyi kaybetmeme neden olmuştu. Öyle ki, o hayatımdan çıktığında bile kazanamayacağım bir şeyi yok etmişti içimde. Belki o yüzdendir ki eski Ebru içimde bir gecede ölmüştü. Şimdi can bulan yeni Ebru ise Akel Çelik'in canına okumaya yeminliydi. ... YAZAR NOTU: Hi guys! 🌟 Nasılsınız millet? Yeni bölümümüzü yine geciktirmeden getirdim. Bölümler biraz kısa, farkındayım ama zaten kısa oldukları için bu kadar sık geliyorlar. 😁 Hikâye ilerledikçe daha da uzayacaktır. 😌 Şimdi bölümümüze odaklanalım. Yeni bölümde bizleri neler bekliyor sizce? Buraya yazabilirsiniz. Doğu ve Ebru'nun ilişkisi ne boyutta olacak ya da tam olarak hangi evrede yakınlaşacak? Kıymetli düşüncelerinizi burada paylaşabilirsiniz. Şimdilik benden bu kadar, nasılsa daha çok gevezelik yapacağız. 💥 Sevgiler, bol kokulu öpçükler! ••• SOSYAL MEDYA |
0% |