Yeni Üyelik
47.
Bölüm

❦ Tutku Meyvesi | 23/1

@buzlarkralicesi

-23/1-

Kısa tatilleri bittiği için buruk hissetse de bu tatilin sonunda birçok şeyin sonuçlanacağını bildiği için mutluluk duyuyordu Nağme. Her şeyin olumlu bir sonuca varacağını düşünmek ve bu umudu içinde büyütmek istiyordu. Üzerinde hissettiği bakışlara döndü.

Yağız ise muhteşem geçen tatilin ardından genç kadının aklından neler geçtiğini merak ediyordu. Çünkü mutlu olduğu kadar karmakarışık duygular içerisinde olduğunu hissedebiliyordu. Düşünceliydi bakışları. "Ne düşünüyorsun?"

Kendisine yöneltilen soruyla "Tuhaf." yanıtını verdi Nağme. Gerçekten tuhaf hissediyordu. Mutluydu ama bu mutluluğu hak etmediğini, şuan mutlu olmaması gerektiğini de biliyordu. Öte yandan sonuca varması gereken olayların olduğunu da girebiliyordu. Örneğin Yağız'ın boşanma meselesi. Sonra abisinden sakladığı ikinci yaşantısı. İkinci şıkkın ise ne zaman sonuca varacağı hiç belli değildi. Abisiyle, ailesiyle böyle bir konuyu konuşması hiç kolay değildi. Bu yüzden düşünmemeye çalıştı. Kendisine sorar gibi merakla bakan adama "Kafam karışık Yağız." demekle yetindi.

"Neden? Çok güzel bir tatil geçirdik." Duraksadı. "Bak, eğer boşanma konusunda soru işaretleri varsa kafanda, en kısa zamanda çözülecek bu iş. Emin olabilirsin. Seni böyle zor bir durumda bırakma gibi bir niyetim yok."

"Mesele sadece ben değilim Yağız. Aynı zamanda karın da var. Bu boşanmada üzülecek bir kadın var. Mutsuz olacak. Geri dönüyoruz, biliyorum sorunlardan kaçamayız ama döndüğümüzde hiçbir şey kolay olmayacak."

"Kolay olmayacağını ben de biliyorum Nağme. Ama biz birlikte olduğumuz sürece her türlü sorunla başa çıkabilir. Bu güce sahibiz." Uzanıp genç kadının elini tuttu. "Bana çok güzel bir tatil armağan ettin. Bunun için teşekkür ederim."

Başını adamın göğsüne yasladığında düşüncelerinden kurtulması henüz mümkün olmamıştı. Bu iş olumlu bir şekilde sonuçlanmadığı takdirde rahatlayamayacaktı. Üstelik Yağız boşansa da geride kalan mutsuz kadının varlığını unutması pek kolay olmayacaktı.

Araba çiftlik evinin önünde durduğunda burayı ne kadar özlediğini düşündü kız. Kapıyı açıp aşağı indiğinde temiz havayı içine çekti huzurla. Buranın havası ona iyi geliyordu. Her şeyin başladığı yerdeydi. Bu evin onda ayrı bir yeri vardı. Huzuru da burada bulmayı umuyordu. Tıpkı bu boşanmayı herkesin en az hasarla atlatmasını umduğu gibi.

Yağız ile birlikte içeri girerlerken Ayvaz bagajdaki eşyaları eve taşıyordu. Kaçamak bakışları çifti süzen genç adam birkaç hafta öncesine kadar iki yabancı gibi olan Yağız ve Nağme'nin bu kadar yakınlaşmasına pek anlam verememişti ancak her zaman babasının da dediği gibi bunlar onu ilgilendiren meseleler değildi. Herkes yerini bilmeliydi. Düzen ancak böyle sağlanırdı. Peki ya patronuyla bu kadın arasındaki gizemli ilişkiyi nasıl görmezden gelebilirdi ki?

Yukarıdaki odalarına çıktıklarında rahat bir oh çekerek yatağa oturdu Nağme. Kendini uzun ve gergin bir sürecin ardından rahat ve huzurlu hissediyordu. "Bu tatil gerçekten bize çok iyi geldi."

Yağız da neşeli yüzüyle bunu doğruluyor gibiydi. Hayalinde Nağme'yle geçireceği daha nice tatiller vardı. Hepsi zamanı geldiğinde olacaktı. Şimdi ise kuracakları yeni geleceğin temelini temizleme vaktiydi. Bugün şirkette toplantısı vardı ve Aylin'le yüz yüze gelmişken hazırlattığı boşanma protokolünü ona imzalatacaktı. Böylece anlaşmalı bir boşanmayla her şey kavgasız gürültüsüz çözülecekti. Nağme'nin de bu durumdan oldukça tedirgin olduğunu biliyordu. Rahatsızlığını hissedebiliyordu. Hiç alakası olmasa bile bu boşanmadan kendini sorumlu tutuyordu ama öyle değildi. Görünürde öyle durduğunun farkındaydı ama bir evliliğin iç yüzünü o iki kişiden başka kim bilebilirdi ki? Yürümüyordu işte. Yürümemişti. Bunda Aylin'in de suçu yoktu, ona saygısı sonsuzdu. Bunca yıllık karısıydı. Fakat birbirilerine duygularının ve tahammüllerinin bittiğini de görebiliyordu. Evliliklerindeki engellere karşı savaşıyorlardı artık, savaşamıyorlardı. Bu uzun zamandan beri böyleydi. Nağme'den önce bile. Bir de işin içine anneler girdi mi iyice çıkılmaz bir yola sürükleniyorlardı. Ayrı dünyaların iki insanı oldukları yetmiyormuş gibi hem Aylin'in annesi hem de kendi annesi ortalığı daha çok ateşe vermişlerdi her fırsatta.

Bir bebek...

Belki bir bebek her şeyi düzeltir diye düşünüp koyulmuşlardı yola ama hiçbir faydası olmayacağını anlamaları uzun sürmemişti. Oysa Aylin'in bile anne olmaya hazır hissetmediği ortaya çıkmıştı. Sırf Yağız'ı ve evliliklerini kurtarmak için istemediği hâlde anne olmaya zorlamıştı kendini. E zorla güzellik olacak hâli de yoktu. Er ya da geç saçılmıştı gerçekler her bir yana. Bundan böyle yapılması gereken tek şey vardı, sevgi ve saygı çerçevesinde bu evliliği bitirmek. Aylin de bundan yana olduğuna göre zorlanacaklarını sanmıyordu adam.

Nağme'ye gelince... Evliliğini kurtaracak ve soyunu devam ettirecek bebeğin onu gerçek aşka götüreceğini elbette bilemezdi Yağız. Ancak bu sayede hayatının şansını yakaladığına da inanamıyordu. Bu gerçekti. Karşısında ışıl ışıl duran, yatağının üstünde bir pırlanta gibi oturan kadın onun hayatının kadınıydı. Şansıydı. Şimdilik sonsuza dek birlikte olacaklarına dair iddialı bir konuşma geçmemişti aralarında. Zamanın ne göstereceği bilinmezdi. Fakat Yağız'a sorulsa o kadınıyla, Nağme'yle sonsuza dek bir hayat düşlerdi. Umuyordu ki karşısındaki kadın da bunu düşlesin.

Tebessümle "Şimdi çıkmam gerekiyor, şirkette toplantım var." dedi Yağız. "Akşama gecikmem."

"Tamam."

"Sıkılmazsın umarım."

"Yo, her zaman yaptığım gibi oyalanacak bir şeyler bulurum." Hafifçe esnerken "Zaten yol yorgunluğundan uykuluyum. Biraz uyur dinlenirim." derken yatağın kenarına kıvrılmıştı bile. Uzanıp yanağına bir öpücük konduran adama gözlerini hafifçe aralayarak gülümsedi. Acayip derecede uykusu olduğu için yerinden kımıldamadan başını yastığa koydu ve kendini uykunun sakin kollarına bıraktı.

Yağız ise aracına binip şirkete doğru gittiği sırada her şeyin süt liman oluşundan hoşnuttu ve bundan mutluluk duyuyordu. Tek temennisi, bunun fırtına öncesi bir sessizlik olmamasıydı. Bugün her şey yolunda giderse onu güzel günler bekliyordu. Belki de çoktan bitmesi gereken bu evlilik hem kendisini hem de Aylin'i çok daha mutlu bir hayata sürükleyecekti.

Toplantı saati yaklaşmıştı. Bu yüzden kendi odasına uğramadan direkt toplantı odasına doğru yürüdü. İçeri girdiğinde elbette toplantı henüz başlamamıştı. Odada Aylin ve Sonia'dan başka kimse yoktu. Karısının Sonia'yla gizleme gereği duymadan kinli bakışlarını sezse de renk vermedi, görmezden geldi. "Henüz herkes gelmemişken seninle biraz konuşmak istiyorum Aylin."

Sonia "Ben sizi yalnız bırakayım." dese de Aylin'in alaycı bakışlarına karşılık durdu. Soru dolu gözlerine yanıt vermesini bekliyordu.

Alaycı bir gülüşle "Aaa aşk olsun, boşanacağımızı bilmiyormuş gibi davranma allasen." diyen Aylin ise imalı gözlerle kadını süzdü. "Sen burada olup biten her şeyi bilirsin." Bunu hâlâ nasıl başardığını bilmese de Sonia'ydı bu, şirkette ajanları bile olabilirdi. Gücünün nereden geldiğini kestirmek zordu. "Ailemizle ilgili her konunun içindesin zaten, kal lütfen. Dert değil." Meydan okuyan bakışlarını üvey kardeşindense kocasına yağdırmayı tercih etti. Belli ki bugün meselesi her zaman olduğu gibi Sonia'yla değil bizzat kocası Yağız'la idi.

Yağız mert bir şekilde "Sonia'ya boşanacağımızı ben söyledim." deyiverdi. "Zaten sonunda boşanacağımız için saklama gereği duymadım." Kapının çalışı ve içeri giren personelin dosyayı bırakıp çıkışı ile beklenen an yaklaşıyordu. Boşanma protokolü eline ulaşmıştı ve az sonra Aylin'e imzalatacağı için gergin ve heyecanlı hissediyordu. Bir aksilik çıkmamasını umuyordu. Sonuçta Aylin'di bu, ne yapacağı pek belli olmuyordu.

"Ah, pardon Yağızcığım unutmuşum Sonia'yla derin bir dostluk kurduğunuzu."

Sonia ise iki arada bir derede kalmış gibi ne dışarı çıkmıştı ne de bir yere oturmuştu. Olduğu yerden bu çifti soğukkanlılıkla seyrediyordu. Yağız'ın üvey kardeşine uzattığı dosyadaydı gözü. Onun ne olduğunu adı gibi bilse de Aylin'in imzalayacağına bir türlü emin olamıyordu. Zira yüz ifadesinden yine bir oyun peşinde olduğu ya da bir şeylere öfke duyduğu açıktı.

"Aylin, daha önce de konuştuğumuz gibi boşanma protokolü. İstersen imzalamadan önce bir incele. İkimiz de aynı kanaatte olduğumuza göre fazla uzamasın bu mevzu." Boşanma protokolünü karısına uzattığında onun bakışlarındaki alevlenmenin gizemini çözmeye çalışıyor gibiydi.

Genç kadın ise gözlerini kısmış kocasına bakıyordu. Bu bir ömür gibi süren bakışmadan sonra boşanma protokolünü masaya bıraktı. Kendisini merakla süzen adama "Ondan önce sanırım bir sorumu yanıtlaman gerekecek." dedi bir derdi olduğunu gizlemeksizin.

"Nedir?"

"Cemiyetten bir arkadaşım Antalya'da bir otelde seni bir kadınla görmüş." İddialı bir biçimde tek kaşını kaldırdı Aylin. Kendinden emin, hesap soran bir havası vardı. "Umarım bu konuda bana bir açıklaman vardır."

Karı koca birbirine iki savaşçı gibi bakan Yağız ve Aylin'in arasında kalan Sonia ise bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Müdahale etmezse her şeyin daha da sarpa saracağını biliyordu. Hemen bir şekilde olaya el koymalıydı yoksa Yağız çat diye her şeyi söyleyebilirdi. O yalandan pek anlamazdı, düz bir insandı. Kadın entrikaları gibi lafı evirip çevirmeyi de bilmezdi. Karısı duruma uyandığına göre her şeyi büyük bir dürüstlükle söylerdi ki bu her ikisi için de hiç iyi olmazdı. Aylin Yağız'dan boşanıp nikâhını vermeyeceği gibi her fırsatta Nağme'yi arayıp bulur ve mahvederdi. Elbette bunlar onu birinci dereceden ilgilendiren şeyler değildi fakat hem üvey kardeşi Aylin'den hazzetmediği için otomatik olarak karşı tarafa geçmek durumundaydı hem de Yağız onun yakın arkadaşıydı. En zor zamanlarında yanında olan adama borcunu ödemenin tam zamanıydı. "O kadın bendim." deyiverdi aniden. Bu yanıtı beklemeyen iki kişi de kendisine dönüvermişti.

Yağız kılını kıpırdatmayıp hiçbir şey söylemediği gibi herhangi bir tepki de vermiyordu. Sadece duruma el koyan Sonia'ya dönmüştü bakışları.

"Ne demek o kadın bendim?" Soru dolu bakışlarıyla üvey kardeşine bakan Aylin şaşkındı ve kafası karman çorman olmuştu. Durumu analiz etmeye çalışıyordu. Parçaları birleştirmesi ise zaman alacaktı. Sonia'nın Yağız'la otelde baş başa ne işi vardı?

"Doğru duydun, o kadın bendim." Su içer gibi rahatlıkla yalan söyleyen kadın tebessüm etti soğukkanlılıkla. Öyle poker face davranıyordu ki karşısında yalanı kaç kilometre öteden yakalayan Aylin bile saf saf kendisine bakıyordu. "Fransızlarla toplantıdaydık biz. Antalya'da aynı otelde kaldık." Yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için "Sevgilim Marco da benimleydi." diye ekleyerek başını salladı. Aylin'in böyle bir şey düşünmeyeceğini bilse de paranoyaklığı tutar diye açıklama gereksinimi duydu. "Hem ziyaret hem ticaret yani. Aslında senin de haberin olacaktı ama ani çıkan bir toplantı oldu. Zaten şirketi temsilen iki kişi yeterliydi. Yağız'la toplantıya katılacağımız kesinleşince bu fırsattan istifade Marco'yla küçük bir kaçamak yapalım dedik. Olay tamamıyla bundan ibaret." Rahat bir biçimde "İstersen oteli arayıp teyit edebilirsin." diyerek hiçbir şüpheye yer bırakmadı Sonia.

Böyle bir yanıt beklemiyordu Aylin. İşin iç yüzünün böyle olduğunu hiç düşünmemişti. Cemiyetten bir arkadaşının kendisini arayıp eşi Yağız'ı bir kadınla otelde gördüğünü söylediğinde beyninden vurulmuşa dönmüştü. Tüm bunlar ne anlama geliyordu? Acilen Yağız'la konuşması gerekiyordu. Duyduklarından sonra düşündüğü ilk şey bunlar olmuştu. Şimdiyse Sonia bambaşka bir şey söylüyordu. İşlerin hiç de göründüğü gibi olmadığını iddia ediyordu. İçindeki şüphe eskisi kadar güçlü olmasa da tam olarak geçmiş de sayılmazdı. Bu yüzden kabul ettiği bu anlaşmalı boşanma için çok da acele etmeme kararı aldı. Dosyayı aldı Aylin. "Protokolü inceleyip sana dönerim Yağız. Acele etmenin gereği yok."

Odadan çıkan karısının ardından baktı ve Sonia'ya döndü adam. Haberlerin bu kadar çabuk yayılacağını hiç düşünmemişti. Allah'tan Sonia durumu kurtarmıştı da her şey daha da sarpa sarmamıştı. Öte yandan böyle yalan dolu işler ona göre sayılmazdı. Nağme'yle bir arada olmak için hiç yapmam dediği şeyleri yapmıştı, bu doğruydu ama genellikle yalanı sevmeyen bir yapıya sahipti. Bu yüzden Aylin'in karşısına geçip her şeyi olduğu gibi anlatmayı düşündü. Hayatımda biri var, demeyi. Kapıya doğru yürürken Sonia'nın merakla sorduğu "Nereye?" sorusuna karşılık olduğu yerde durup kadına baktı. "Sonia teşekkür ederim, dostum olarak beni de Nağme'yi de kolladın. Sana minnettarım. Ama artık daha fazla yalana tahammülüm kalmadı. Aylin'le gidip açık açık konuşacağım."

"Saçmalama Yağız, ne diyorsun sen?"

"Bu tür aptallıklarla uğraşmak istemiyorum artık. Bırak, incelediği yerden kopsun."

"Delirdin mi sen?" Adamın kolundan kararlılıkla tuttu. "Bak, eğer böyle bir şeyi yaparsan sadece sen zarar görmezsin. Nağme'yi de zor duruma sokarsın. Çünkü Aylin'e hayatımda biri var dersen çıldıracak ve bu itiraf ona yetmeyecektir. İhaneti gururuna yedirmeyeceği için gidip o kadının kim olduğunu araştırıp bulacak. Sence Aylin Nağme'yi ifşa etmeden durur mu?" Nağme'yle hiç yüz yüze gelmemişti Sonia, açıkçası onun zarar görmesiyle de o kadar ilgilendiği yoktu. Yüz yüze gelmese de araştırmalarıyla, fotoğraflarından gördüğü kadarıyla tanıyordu onu. Yağız'la tanışmadan önce muhafazakâr yaşamı olan sıradan bir kızdı. Sade bir yaşantısı vardı. Ondan ziyade Yağız için endişeleniyordu. Aylin böyle bir itirafı duyduktan sonra adamdan boşanmamak için ne gerekiyorsa yapacaktı, üvey kardeşini bu kadar iyi tanıyordu. Kolundan tuttuğu adamın gözlerine baktı. "Bunu yapma Yağız, geri dönüşü olmaz."

"Aylin Nağme'ye hiçbir şey yapamaz. Ben yanında olduğum sürece-"

"Sen de çok iyi biliyorsun ki elinden geleni yapar. Ve bu da Nağme'yi huzursuz etmeye yeter. Hatta kızın ailesini bulur ve onu zor duruma sokmak için elinden ne geliyorsa yapar, bunu sen de biliyorsun." Kararlılığını korudu Sonia. "Aylin'i sınama Yağız. Hele ki hayatının kadınına rastlamışken bunu deneme bile. Sen zararda çıkarsın."

"İyi de Sonia böyle yalanlarla nereye kadar?"

"Sen bana güven Yağız. Bekle. Sular durulsun, rüzgâr tersine dönecek. Sadece bana güvenmeyi dene, olur mu? Bu zamana kadar hiçbir şekilde senin kötülüğün için bir adım atmadım, yine atmayacağımı biliyorsun. Benim de güvendiğim bir şey var ki böyle konuşuyorum değil mi?" Temkinli bakışlarla kendisini süzen adama "Bekle." diyerek tekrar etti. "Nağme için."

Aklı karmakarışık olan Yağız ise bir konuda Sonia'nın haklı olduğunu biliyordu. Eğer Aylin'e dürüstçe davransaydı bunun bir cezası olacaktı ve bu cezayı yalnızca kendisi değil, Nağme de çekecekti. O ise bunu hak etmeyecek kadar masumdu. Buna izin veremezdi.

...

*

YAZAR NOTU: Canımlar, heyecan ve merakla yeni bölüm beklediğinizi görmüyorum sanmayın, tabii ki farkındayım. ♥️ Bu yüzden size Wattpad'den zar zor da olsa bugün bölüm yetiştirmeye çalıştım ama siz bölüm kısa demeden önce açıklanmamı yapayım, asıl bölüm günümüz bu olmayacak elbette. Bundan sonra bir aksilik çıkmadığı takdirde Pazartesi günleri Tutku Meyvesi'ne yeni bölümler gelmeye devam edecek! Şayet bir aksilik olduğunda sizleri haberdar ederim zaten. Lütfen duyuruları ve duvarımdaki yazıları takip edin, aksi takdirde gelen tüm mesajlara tek tek cevap vermem pek mümkün olmuyor ve üzülüyorum. ♥️ Sizleri çok seviyorum. Sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

Loading...
0%