Yeni Üyelik
57.
Bölüm

❦ Tutku Meyvesi | 27/2

@buzlarkralicesi

-27/2-

Kaskatı kesilmişti Yağız. Karşısında Nağme'yi ilk gördüğünde hayal sanmıştı. Onun burada olmasının tek açıklaması buydu çünkü. Şaşkınlığını atmaya çalışırken telefonu çaldı. Çiftlik evinden arıyorlardı. Tek kelime etmeden aramayı yanıtladı.

Melda Hanım endişeli bir ses tonuyla nefes almadan konuşmaya başlamıştı bile. "Yağız Bey, sabahtan beri sizi arıyoruz. Anca ulaşabildik. Nağme Hanım Aylin Hanım'la gitti. Sizi defalarca aradık, ulaşamadık. Nağme Hanım da aramış ama telefonunuz kapalıymış sanırım."

Her şey olup bittikten sonra haberi olan Yağız ise "Tamam Melda Hanım, haberim var. Teşekkürler." diyerek telefonu kapattı. Normal şartlarda kendisine haber verilmemesine çok öfkelenirdi. Nitekim öfkelenmişti de ancak bu kendisinden kaynaklanan bir sorun olduğu için kızgınlığı da kendisineydi. Şuan içinde bulunduğu tabloya ise inanmak çok güçtü. Nağme'ye döndüğünde hem kapana kısılmış hem de kendisine öfkeli göründüğünü fark etti. Aylin'e baktı, durumdan hiç de rahatsız görünmüyordu hatta bu durumun müsebbibi kendisiymiş gibi bir hâli vardı. Zaten başka kim olabilirdi ki?

Hiçbir şey olmamış gibi işten gelen eşini karşılayan bir kadın edasıyla "Hoş geldin Yağızcığım, ceketini almamı ister misin?" diyerek yanıt beklemeden adamın ceketini çıkarıp aldı.

Homurdanırcasına "Hoş bulduk." diyen adam ise hem şaşkın hem de öfkeliydi. "Aylin, biraz konuşabilir miyiz?" Artık bu duruma bir açıklık getirmenin zamanı gelmişti de geçiyordu bile. Öncelikle kendisine haber vermeden Nağme'yi buraya getirmesinin hesabını soracaktı. Daha sonra da bebeğin annesinin Nağme olduğunu söyleyecekti. Bu iş çok uzamıştı ve uzamaya devan ettikçe Yağız'ın sinirleri daha da geriliyordu. "Benimle yukarı gelir misin?"

"Yağız, canım bu konuşmayı sonraya ertelesek nasıl olur? Bu akşam misafirlerimiz var."

"Ne misafiri?"

"Annen Semiha Hanım ve kardeşin Dilan geliyor. Yemeğe kardeşimi de çağırdım."

"Neden bana haber vermedin? Gidip onları alırdım."

"Sabahtan beri sana ulaşılamıyor ki hayatım. Ayrıca ben şoförü gönderip aldırdım merak etme sen."

Onaylarcasına başını salladı adam. "Onlar gelene kadar konuşabiliriz bence Aylin." Israr ettikçe aynı kararlılıkla konuşmaktan kaçınan karısı ise Yağız'ın öfkesini kontrol altına almakta güçlük çekmesine sebep oluyordu. İnatla işleri daha da zora sokmasına ne demeliydi?

"Yağız, bir sürü hazırlık var ilgilenmem gereken. Daha sonra konuşalım Allah aşkına."

Dayanamayıp karısını bir kenara çeken genç adam ise dişlerinin arasından mırıldandı. "Bana fikrimi sormadan Nağme'yi buraya nasıl getirirsin?"

"Hamileliği ilerledikçe yalnız kalmasını da bebeğimin benden uzakta büyümesini de istemedim. Ne var bunda?"

"Aylin, bilmediğin şeyler var ve öğrenmemekte ısrar ediyorsun."

"Allah aşkına Yağız, daha sonra konuşuruz. Şimdi sırası mı? Misafirlerimiz yolda, geliyor. Nağme'nin yanında tartışmayalım bunları. Hadi yukarı çık üstünü değiştir, misafirlerimiz gelince yemeğe oturacağız."

Sakin kalmaya çalışan Yağız Aylin'e öfkeli bir bakış attıktan sonra merdivenlerden yukarı çıktı. Birkaç dakika sonra Nağme bu durumun neresinden tutsa elinde kalacağının bilincindeydi ve işlerin bu kadar karışmış olduğuna inanamıyordu. "Aylin Hanım, lavabo ne tarafta acaba?"

"Yukarıda, solda canım."

Lavabonun yerini biliyordu Nağme. Bile bile yukarı çıkmak için sormuştu. Bu konuyu ayaküstü de olsa Yağız'la konuşmalıydı. Böyle bir durumun içinde kalmak istemiyordu. Gördüğü kadarıyla Yağız'ın çabaladığı şey de buydu. Konuşmaya çalıştığı hâlde Aylin tarafından geçiştirildiğinden öfkeliydi ama Nağme buna daha fazla dayanabileceğini sanmıyordu. Kendi bebeğini bir başka kadının sahiplenmesine katlanamazdı. Bunu yapamazdı. Karşısındaki kadının üzülmesini de istemiyordu ama sırf o üzülmesin diye bebeğini kendi bebeği sanmasına izin veremezdi. Hem gerçekleri ne kadar çabuk öğrenirse Aylin bu durumu o kadar az hasarla atlatırdı. Ancak bunu kendisinden değil, kocası olarak Yağız'dan duymalıydı. Bu yüzden merdivenleri çıkan kadın etrafı kollayarak usulca Yağız'ın bulunduğu odaya girdi.

Arkasına dönen ve Nağme'yi karşısında gören adam ise ne diyeceğini bilemiyordu doğrusu. "Nağme, gerçekten üzgünüm. Seni bu duruma soktuğum için özür dilerim."

"Bak Yağız, bu durumu bir an önce çözmen gerektiğinin farkındasın değil mi? Aylin karnımdaki bebeği kendisinin sanıyor?"

"Biliyorum, farkındayım. Anlatmaya çalıştım ama sürekli bir şeyler çıktı. Günlerdir benden kaçıyor. Sanki her şeyin farkındaymış da duymak istemiyormuş gibi tuhaf davranıyor. Ama ben de bu durumdan son derece rahatsızım Nağme, emin ol. En kısa sürede bunu çözeceğim."

"İyi de nasıl? Sen bunu söylediğinde ya Aylin işleri inada bindirir boşanmaktan vazgeçerse? O zaman ne yapacağız?"

"Bu sonucu değiştirmez Nağme, onu sevmiyorum ve o da bunu çok iyi biliyor. Bizi bir arada tutan tek şey bu bebek şuan. En azından Aylin için durum bu. Ben onu alıp karşıma konuştuğumda son bağları da koparmış olacağım. Bebeğin kendisine ait olmadığını öğrendiğinde çok üzülüp hayal kırıklığına uğrayacak ama en azından bu evliliğin yürümeyeceğini de anlayacak."

"Yağız, yalan bir mutluluktansa gerçek bir mutsuzluk her zaman için iyidir." Adamın omzuna dokundu ve "Sen en doğrusunu yapıyorsun." dedi usulca. O sırada bir kadın sesiyle Yağız'ın omzundaki elini alelacele çekiverdi.

Gelen ise kapıyı tıklatarak içeri giren yardımcıydı. "Yağız Bey, akşam yemeği hazır. Misafirler de geldi, Aylin Hanım sizleri çağırıyor."

Sakince "Tamam," demekle yetindi Yağız. "Geliyoruz."

Nağme ise yardımcının onları münasebetsiz bir biçimde görmüş olmasından tedirgindi. "Bizi gördü mü?"

"Görmesi neyi değiştirir?"

"Yağız, saçmalama. Sen konuşmadan gidip Aylin'e anlatırsa yanlış anlaşılabilir, işler daha da karışır."

"Abartma Nağme, müstehcen bir şekilde yakalanmışız gibi davranmanı gerektirecek bir şey yok. Ayrıca bu evdeki kimse evin içinde de dışında da laf taşıyamaz. Sözleşmelerinde bu tür katı kurallarımız var, aksi hâlde başlarına ne geleceğini iyi bilirler." Soğukkanlı bir edayla çıkışa doğru yürürken ekledi. "Ayrıca bundan çok daha önemli dertlerimiz olduğunun farkındasındır umarım."

"Farkındayım ve her geçen dakika daha da geriliyorum. Burada olmamalıyım. Gelmemek için çok direndim ama Aylin o kadar kibar bir şekilde ısrar etti ki kabul etmeme gibi bir lüks bırakmadı."

Karşılaştıklarından beri nasıl olur da buraya gelirsin, Aylin'i nasıl dinlersin diye herhangi bir sitemde bulunmamış adam ise her şeyin bilincindeydi ve karısını herkesten iyi tanımanın verdiği bir bilgelikle başını salladı. "Biliyorum Nağme, açıklamana gerek yok. İşine geldiğinde ne kadar tatlı dilli ve ikna edici olduğunu çok iyi biliyorum. Bana Aylin'i anlatma." Böyle bir duruma düştüğü ve sevdiği kadını da düşürdüğü için üzgündü. Sadece üzgün kelimesi de yeterli sayılmazdı aslında. Her şeyi başlatan kendisi olmuştu. İhaneti ve tüm günah sarmalını. Ancak geçmişi değiştiremeyeceği için geleceği düzeltmesi gerektiğinin de farkındaydı. Nağme'yi tanıdığı için pişman değildi ama en büyük isteği olan babalık duygusunun bu şekilde gerçekleşmiş olması ve sebebin de kendisi olması en büyük pişmanlıklarından biriydi. Şimdi tüm yanlış anlaşılmaları düzeltme zamanıydı fakat hepsinin bir çırpıda olmayacağını biliyordu. En azından Aylin'e anlatmaya çalışıp anlatamadığı, sürekli bir şeylerin çıktığı bu süreçte bunun böyle olduğunu anlamıştı.

Merdivenlerden aşağı indiklerinde Yağız'ın annesi Semiha Hanım ve kız kardeşi masaya oturmak üzereydi. Kapıdan içeri yeni giren Tuna ise koridordan büyük salona ilerlerken merdivenlerden inen Nağme'yle yüz yüze gelince şaşkınlıkla donakaldı. Nağme'nin ise şaşkınlık konusunda ondan geri kalır yanı yoktu. Tuna'nın burada ne işi olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Aylin kardeşimi çağırdım derken Sonia'nın gelmesini bekliyordu ancak karşısında Tuna'yı görünce bir türlü ilişki kuramadı. Bu nasıl bir tesadüftü ya da nasıl bir oyundu? Ve Tuna Aylin ile Yağız'ı nereden tanıyordu?

...

*

YAZAR NOTU: Eveeet arkadaşlar, öncellikle hello! 💖 Bu sefer not kısmını fazla uzatmayacağım dediğim her zaman bir bakıyorum not kısmı yine uzamış. Mesleki deformasyon. 😂 Öncelikle sizleri çok sevdiğimi belirtmek isterim. Yeni bölümümüzü nasıl buldunuz? Buraya yazabilirsiniz. Veee buraya da her zamanki gibi hayalinizdeki Nağme & Yağız sahnelerini yazabilirsiniz. İlerleyen bölümlerde o sahnelere yer verebilirim. ✨
Kısa duyurularımdan bahsedeyim. Bu hikâye yakında bitiyor fakat bu taşıyıcı anne serisinin bittiği anlamına gelmiyor, sadece Nağme ve Yağız'ın hikâyesi bitiyor. Bu hikâyeden kısa bir süre dinlendikten sonra taşıyıcı anne serisinin ikinci kitabı Lilium Kokusu devam bölümleriyle çok yakında sizlerle olacak. 💖 Bunun yanı sıra sizlere Halikarnas'ta Bir Gece hikâyemi de tavsiye etmek istiyorum, buradaki çoğu kişi zaten beğeniyle takip ediyor, yorumlarda görüyorum ama henüz okumayanlar bir göz atsın isterim. Kim bilir, yeni favori hikâyeniz HBG olur.🤩
Son olarak... Bilenler bilir, eskiden YouTube'da videolar çekiyordum ama bir süre ara vermiştim. Şimdi tekrar eğlenceli videolarımla YouTube'dayım. Beğeni ve yorumlarınızı, desteklerinizi bekliyorum. Gelirseniz çok sevinirim. Bu benim için çok önemli. YouTube hesabımın adı Gülay Sena Dündar. Bu hikâyenin biteceği için biraz duygusalım çünkü burada çok güzel okurlar kazandım, umarım takipte kalırsınız. Final hakkındaki tahmin ve teorilerinizi de buraya bekliyorum. Sizleri çok seviyorum, sevgiler, bol kokulu öpçükler! 😘

Loading...
0%