Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@caglaozturk

13 yıl önce

"Anne nerdesin"dedi Güneş annesi cevap vermedi.

"Anne"dedi neşeli bir sesle Güneş.Yine cevap gelmedi

"Fatoş kızın sana sesleniyor"dedi evdeki hizmetçi somurtan bir tavırla ve yine cevap gelmedi Güneş ağlamaya başladı

"Ayye nerydesin"Artık hıckırıyodu Güneş

"Ne var be ne var, aynı babansın herşeye ağlıyorsun"dedi Fatma Güneş'in ağlaması kesildi

"Gidiyorum ben leyla sende yanımda geliyorsun bitti"dedi ve hizmetçinin kolundan tuttup kapıyı açtı ve dısarı cıktılar.Güneş ilk dafa ağlamadı çünkü babasına benzemek en son isteğeceği şeydi

Şimdiki Zaman

Yine bankta uyanıyorum ama artık alıştım yani alışmam gereken şeylere alışmışım.Ayağa kalktım q yiyecek bir şeyler bulmak için.Bir markette girdim adı çok abidik kubidik bişeydi adı "Arananlar" bundan herkes korkardı ama ben aynı umursamazlıkla devam ettim markette 6 kız (benle beraber) 5 erkek vardı.Aniden havada bir bulut oluştu.Herkes teker teker yere düserken ben öylece duruyordum.İlaçlara bağışıklığım vardı.Aniden arkamda elinde çekiç tuttan bir adam belirdi arkama bakmakla çekici kafama indirmesi bir oldu, sonrasını tahmin ettmişsinizdir sessiz bir karanlık

Uyandığımda bir ormandaydık yerde yatıyorduk yine yine ve yine ben ilk önce uyanmıştım kafam kanıyordu, ama umursamadım.Ardından herkes teker teker uyanmaya başladı ortamda bir ölü sesizliği oluştu sonrada bağırrışlar

"Nasıl çıkacaz burdan"

"Nerdeyiz biz ya"

"Ağlayacağım burası nereya"

"ALLAH'IM ne günah işledimde buradayım"

"Bi durum birazdan anlarız"ben sessizce mırıldandım

"Sorular gittikçe artıyor"herkes anında bana döndü ortamda ölüm sesizliğini bozan bir kızın hıçkırk sesleriydi.Anındaben hariç bütün kızlar peşine koştu.Hepsi onu sakinleştirmeye calışıyordu ben sıkıntıdan elimi cebime soktuğum an bir kağıt geldi elime.Kağıdı açıp içimden okumaya başladım.

"Kural 1: Arkadaşlarını ve kendini hayatta tut"

Buda ne demek oluyordu etrafa baktım kaos vardı.Kağıdın devamını açtım ve okumaya devam ettim

"Kural 2:arkadaşlarına bu kağıtları okutma"

"Kural 3:Eğer arkadaşların zarar gelirse ölürsün"

Son cümleyi okuduktan sonra ağlayan kızın yanına koştum

"Bana bak"dedim tırmalayacı bir sesle

"Efendim"dedi kız hıckırıklarının arasından

"Ağlamayı bırak çünkü burada ağlarsan eğer hiçbir sonuca ulaşamayacağız ve ilerleme kaydedemeyeceğiz gelin şimdi hep beraber bir işbirliği içerisinde olalım" ne kadar demek istemesemde

"Biz bir grubuz artık ve buradan çıkmamız için Bizim grup olarak hareket etmemiz gerekiyor"diye devam ettim

"O yüzden burada zırlamayı bırakıp açın kulaklarınızı açın gözlerinizi doğaya bir bakın hayatta kalmamız gerekiyor"dedim ardından sarı saçlı bir oğlan cıktı

"Doğru söylüyor ama ilk başta birbirimizi tanımak zorundayız şimdi herkes teker teker isimlerini ve yaşlarını söylesin yaşlarını söylemek istemeyenler de söylemesin"dedi çocuk onu bilmişti bu ya fazla bilmişti ben ona şimdi asabını verirdim de neyse susuyorum

"Ben Buğlem Taşçı 18 yaşındayım"

"Ben Özgür Aydın 21 yaşındayım"

"Ben Efe Baygın 16 yaşındayım"

"Ben Hakan koçak 17 yaşındayım"

"Ben Arel Alptuğ Çelik 20 yaşındayım"

"Ben Koray Yılmaz 22 yaşındayım"

"Ben Ada Naz yüksek 15 yaşındayım"

"Ben Nida Ata 19 yaşındayım"

"Ben ama Erdem Kılıç 19 yaşındayım"

"Ben Naz Tekin 18 yaşındayım"

"Be Asel Çelik Arel'le kardeşiz 16 yaşındayım"

tüm bakışları bana çevirince mecburen cevap vermek zorunda kaldım

Ben Güneş Y-Yalçın 16 yaşındayım"

kekelemiştim çünkü babamın soyadını almak beni birazcık sinirlendiriyordu

 

"Şimdi bu grubumuzun başkanı Güneş olsun o zaman çünkü o bize bu haklı verdi o olsun"dedi Nida yani hıçkırıklı kız artık adı oydu hıçkırıklı kız diyecektim ona ama hepsi onaylar gibi kafa salladı ardından benim ağzımdan. Emirler yağdı

"O zaman Arel ve Koray burada ki odunlardan, Ateş yakmaya çalışacaksınız yani ben de çakmak var size veririm size odun toplarsınız"

"Efe ve Hakan size yiyecek bir şeyler bulmak için şu karşıdaki dereye gidin"

"Buğlem Ada ve nida siz de bir sığınabileceğimiz bir yer bulun ama kaybolmayın"

"Naz Umay üşümemek için bir şeyler yapmaya çalışın"en zor görevi bendeydi onları hayatta tutmak

"Sen ne yapacaksın"diey soru yükseltti Buğlem

"Ben hepinizin yaptığı şeyin toplamını yapacağım"doğruydu herkesin gittiği yönlere baktım.Herhangi bir teklike yoktu

2 saat sonra

Yemkleri yapmıstık ben bir tane kuzu avlamaşımtım şaka değil ve o herkese yetmişti.Bir mağra bulmuşlardı orda oturuyorduk ben kuzunun derilerini soyup yatak gibi bir şey yapmıştım tabii herkes iyiydi diye bana bakarken ben mecburen bunu yapmak zorunda kalmıştım hayatlarını bana borçlar yani neyse şuan yumuşak bir zeminde oturuyorduk ama tek bir sorun vardı.Nasıl ısınacağız şuan ateş yanıyordu ama akşam ne yapacaktık? Bilmiyorum ama bir çaresini bulucam.Ardından giyimli kuşamlı 7 adam girdi bende hemen komutları agzımdan döktüm.

"Arel sen asel'i koru Efe sen Ada'yı koru Hakan sen Naz'ı koru Koray sen Umay'ı koru Özgür sen Buğlem'i koru Nida sen benim arkama"dedim hepsi verdiğim komutları yerine getirmişlerdi ardından adam bir yumruk vurdu gözlühüme denk geldi gözlüğüm yere düstü.Ben hiç bişey görmüyordum ama karanlıkta reflekslerim daha iyi adamın vurduğu yumruğu yakaladım ve karnına geçirdim ardından ayağını kaldırınca yere eğildim ayağından tutup yere serdim

"Güneş tut"dedi bende tutmuştum ve sonra elimin sızladığını hissetim ben bıçak mı tutmuştum refleksler bu kadar da iyi çalışmamalıymış ardından elimden bıçak alındığını gördüm nasıl gördüm sen gözlerim kapalıydı ama hissettim

"Güneş"diye bağıran Hakan'ın sesini duyduğumda sonumun geldiğini anladım ardından karnımda ufak bir sızıntı hissettim ardından yanıma yaklaşan birini ve bir bıçak sesi evet ben bıçaklanmamıştım gözlük kırılmış mıydı Nida gözlüğümü verdiğinde ben hariç bütün kızların normal olduğunu görünce oh diye bir nefes verdim kimse zarar görmemişti sadece Arel'nin burnu kanamıştı bunun içinde beni öldürmezler herhalde diye düşünüyorum artık. Üstüm başım kan revan içindeydi Hakan bana korkulu gözlerle bakıyordu karnım kesilmişti ama çok ufak bir kesikti yüzünde herhangi bir şey yoktu Bir de elim kesilmişti Koray yüzünden bıçak atılır mı kardeşim ya bütün adamlar yerde yatarken hepsi bana koşa koşa sarıldı bu samimiyet neydi ya Of neyse ardından bir duman görüldü hepimiz dumanın olduğu yere doğru baktık sonra ben dumanda bir şey varsa eğer bomba varsa diye o onu uzaklaştırmak için koştum hepsi arkamdan bağırırken ben koşmaya devam ettim kutuydu kutuyu açtığımda içinde ilk yardım çantası ve sular vardı hemen kutuyu alıp mağaraya doğru koştum ve içinde hepimize yetecek kadar battaniye ve mont vardı. Hepimiz montları giydik ilk yardım çantası ile pansumanlarımızı yaptık yani kendi pansumanımı sonra da yorganların içine girdik çok yorulmuştuk ama hala neden burada olduğumuzu bilmiyorduk neydi birinci kural

"Hayatta kal"

Artık gülüyorum çünkü onları korumayı en çok ben başarmıştım onları korumayı başarmıştım mutluydum mutluluğum kadar da hüzünlüydüm çünkü ben hiçbirine bu kadar yakın olmamıştım ve onların zarar görmesini engelleyecek hiçbir şey yapmamıştım eskiden Güneş yani ben kalpsiz biriyken şimdi kalpli biri olmuştum artık hepsine bir kalbim vardı. Bu düşüncenin huzuruyla gözlerimi yumdum ve rüyalara daldım

8 saat sonra

Pamuklarla sarılmış gibi uyandım bir yataktaydım bildiğimiz bir yatak bir yatak beynim dondu üzerimde pijamalar neredeydim ben hemen dolabı açtım kıyafetlere baktım üzerime bir kazak ve kot pantolonu geçirdim boğazıma da bir fular taktım ve odadan çıktım aşağı indiğimde bizim ekip vardı ekibimizin adı artık

"Hayatta kal"

Aşağı indiğimde hepsi oturmuştu ve bazı kişiler vardı yemeğimizi yedik yemeği yerken kimse ses çıkarmadı kimse konuşmadı çünkü hala nerede olduğumuzu çözmeye çalışıyorduk ses yükselten bir adamdı kim olduğunu bilmiyorduk

"Merhaba çocuklar ben Hüseyin Balkan sizi ormana götüren benim evet bana çok kızgın olabilirsiniz ama o adamlar bizden değildi bilmiyoruz şimdi size söyleyeceklerim biraz sizi sinirlendirilebilir biz sizi kaçırdık çünkü bir televizyon programı yapmamız lazımdı ve bunu size söylemedik bir günlük bir televizyon programıydı ve siz kaçırdığımız herkesten daha cesaretliydiniz lider yaptığımız kişi her zaman kaçardı kimseyi korumazdı ya da herkes dağılırdı geri onları getirmek zorunda kalırdık ama siz hiç dağılmadınız birbirinizi kovaladınız Güneş seni tebrik ediyorum bugün sizi bir sahneye çıkaracağız bütün herkes sizinle tanışacak ve siz birbirinize anlatacak evet sadece bir gün bir televizyon programı yaptık ve bunu bütün ülkeler yaptı ama sadece bizim ülkemiz başarılı oldu ve bunun için konferans salonuna gideceğiz hepiniz konuşma yapacaksınız birbirinizi ailelerinizi tanıtacaksın"dedi ya hepimiz pür dikkat onu dinliyorduk ardından odamıza çıkıp hazırlanmaya başladık

4 saat sonra

Konuşmamızı yapmak için konferans salonuna gittik herkes konuşmasını yaptı herkesin konuşması mutlu aileler biçimdeydi tek Arel ve Asel'in hikayesi güzel değildi ardından sahnede isimim okundu

"Güneş Yalçın"sahneye doğru ilerledim ve mikrofonu aldım

"Merhaba ben Güneş Yalçın 16 yaşındayım herkesin güzel hikayelerine karşı benim hikayem çok güzel değil o yüzden sıkılırsanız çıkabilirsiniz"

"Sen babam tarafından şiddet görmüş insanın ama ben doğduğumda şiddet görmedim ben doğmadan önce şiddet gördüm nasıl diyeceksiniz anneme ilaçlar yuttururmuş o yüzden ilaçlar bağışıklığım yüksekmiş ve başım ağrıdığında hiçbir ilaç alamıyorum beklemek zorundayım annem ben 3 yaşındayken beni terk etti Leyla teyze ile hatırlamadığını sanıyorlar ama hatırlıyorum minik bir çocuk niye terk edilir ben evdeydim evet sağ olsun kendisi evin faturalarını ödüyordu da üşümüyordum en azından kendim yemek yapmayı orada öğrenmiştim 10 yaşıma gelince eve haciz geldi çıkmak zorunda kaldım kendi paramı kazandım yemekleri öyle aldım ama ev alamadım banklarda yattım ama kıyafet aldım yemek aldım su aldım okula gittim ihtiyaçlarımı kendim karşıladım bir şekilde bu hayatı yaşadım ben hep kalpsiz olduğuma inanırdım biri bana yalvarsa da onu korumazdım ama orada bana not kağıtları verdiler not kağıtlarında

Kural 1: arkadaşlarının ve kendini hayatta

Kural 2: arkadaşlarını bu kağıtları okutma"

Kural 3: arkadaşlarına zarar gelirse ölürsün

Ben zaten ölmeyi göze almıştım hayır ben şu şekilde ölmeyi göze almıştım arkadaşlarıma zarar gelerek değil onlara kendimi feda ederek ölmeyi göze almıştım beni kalpsiz olduğuma inanmaktan kurtardılar insanları sevmeyi öğrettiler hepsine minnettarım o bir gün benim hayatımı değiştiren son nokta oldu beni dinlediğiniz için teşekkürler"deyip salonun kapısından çıktım ve konferans salonunda arkadaşlarımın yanına oturdum büyük bir alkış kapıyordu herkes birbirine bakıyordu gülüyordu alkışlıyordu ağlayanlar da vardı aralarında ama hepsi mutluydu

Ardından hepimiz sahneye çıktık el ele tutuştuk ve mikrofon da bağırdık

"Birlikte olursan başaramayacağın hiçbir şey yok"hepimiz o kadar güzel olmuştuk ki benim üstümde beyaz bir elbise vardı naz'ın üzerinde masmavi kelebekli bir elbise vardı asel'in üzerinde Asel gibi kıpkırmızı Asel görünümlü bir elbise vardı Umay frambuaz bir elbise tercih etmişti Buğlem her zamanki gibi pembe bir elbise ne beklerdik ya ondan Ada pembenin açık tonuydu Nida ise simsiyah bir elbise giymişti erkeklerde takım elbise giymişti hep siyahtı ama tek farklı renk olan arelindi onunki yeşildi ama neden yeşil olduğunu şimdi anlıyorum kardeşini sonradan bulmuş ve kardeşinin gözlerinin rengi yeşildi bu bizim hikayemizde Mezaramız olacağı sanacağımız bir yerden mutlu olarak çıkmıştık işte bu tam da benim hikayemde mutsuzluklarla dolu bir hikaye yazmak isterken mutluluklarla dolu bir hikaye yazmıştı kendine hikayemin yeni parçasıydı ekip birliktelik başarı ve önemlisi

"MUTLULUK"

"YAZARDAN SON SÖZ"

İnsan bazen kalpsiz olabileceğine inanır mutsuz olabileceğine inanır mutlu olmak nedir bilmediğine inanır ama mutluluğu bulduğunda mutsuzluğu bir daha tatmayacaktır güneşin hikayesi de buydu mutsuzluğa kapılmış bir çocuk mutluluğu görünce ışıldadı mutluluk insanı gençleştirir mutsuzluk insanı çökertir herkesin bir kalbi vardır ama o kalp mutsuz olunca değil mutlu olunca atar.

 

​​​​​​

 

 

 

 

Loading...
0%