Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Acı Gerçekler

@cagtucu_sinem

ÇAĞAN EFE AK'tan

 

Leya'nın kalbi durmuştu... Bir monitöre bir Leya'ya bakıyordum sonra cama doğru baktım ve bağırmaya başladım.

 

ÇAĞAN: DOKTOOOR!! LEYA! Leya sakın yapma kardeşim şimdi olmaz! Şimdi değil! DOKTOR!!

 

Tuana ve yanında diğer doktor ve hemşireler içeriye girdi beni çıkarmaya başladılar, Yağız camın önündeydi, o da aynı benim gibi çıldırmış durumdaydı. Yanına gittim o ağlıyordu ama ben ağlayamıyordum, gözlerim dolmuştu ama o yaşın oradan düşmesine izin vermiyordum. Boğazımda bir düğüm olmuştu sanki ne nefes alabiliyordum ne de konuşabiliyordum.

 

Doktor eline şok cihazını alıp hemen Leya'nın kalbine şok verdi yine dönmedi, 250'ye ayarladılar... Yine dönmedi.

 

ÇAĞAN: Hadi Leya... Hadi kardeşim bırakma bizi küçücük çocuğunu bırakma daha anasının kucağına gelemedi hadi yapma bunu.

 

En sonunda ekrandaki çizgiler oynamaya başlamıştı... Leya hayata geri dönmüş vazgeçmemişti. Yağız'ın nasıl derin nefes aldığını görmüştüm. Doktor içeriden çıktı onun da gözleri doluydu.

 

TUANA: Böyle komplikasyon olması gayet normal çünkü Leya doğum yaparken çok fazla sıkıntı çekti ve haliyle sürekli nefesi kesildi, kalbi yoruldu ama şimdi iyi durumu birazdan normal odaya alırız.

 

Yağız ellerini dua edercesine kaldırdı, bende gözlerimi kapattım.

 

YAĞIZ: Ooh Allah'ım çok şükür sana.

 

Doktor'la göz göze geldik kalbim çarpmaya başlamıştı ama nedeni neydi ?

 

Neden ona bakarken kalbim bir anda çarmaya başlamıştı?

 

Bakışmamızı bölen Yağız'ın sesiydi, (En güzel anların katilisin Yağız😂) göz devirerek baktım bıyık altından gülüyordu.

 

ÇAĞAN: Ne var Lan ne ?! Yine ne istiyorsun ? Başladın yine araya girmeye!

 

Yağız gülerek elini omzuma koydu Doktor'a baktığımda gülümsüyordu. Yağız'ın eline vurarak omzumdan ittirdim.

 

ÇAĞAN: Yağız bir s........ git a*k yaa

 

Yağız gülerek boğazını temizledi ve ciddileşti.

 

YAĞIZ: Yenge içeriye girebilir miyim ? Müsaade varsa eğer?

 

TUANA: Tabi ki Yağız'cım girebilirsin. De şu Yenge deme meselesini bir kaldırsak mı? Bana adımla hitap et mesela.

 

ÇAĞAN: Eğer öyle birşey yaparsa gebertirim onu.

 

Öyle dememle Tuana bana baktı, ve konuşmaya başladı.

 

TUANA: Pardon da! Sanane, sen ne diye karışıyorsun ki?!

 

ÇAĞAN: Kocan olarak karışıyorum öyle birşey diyemez!

 

Tuana bunu dememle bana doğru yaklaştı aramızda sadece birkaç santim mesafe kalmıştı ki durdu ve konuşmaya başladı.

 

TUANA: Birincisi kocam olman imkansız çünkü biz kağıt üzerinde evliyiz "sadece imzalarımız yan yana durabilir biz asla" demiştin hatırlıyorsan. Ne oldu da fikrin değişti onu anlamadım? İkincisi sadece kağıt üzerinde evli olduğun bir kadına karışmak gibi bir lüksün olamaz noktaa.

 

Bu kadar yakınlık sabrımı fazlasıyla sınıyordu, gözlerim istemsizce dudaklarına kaydı. Dediklerinde sonuna kadar haklıydı, ama ben ona istediğini vermeyecektim ona aşık olmak gibi bir hata da asla yapmayacaktım. Bizim sadece imzalarımız yan yana durabilir biz asla durmayacaktık yerimi de haddimi de unutmamam lazımdı.

 

ÇAĞAN: Neyse ne! Diyemez dedim o kadar bu konu da burada kapandı!

 

TUANA: Kapan-

 

ÇAĞAN: Kapandı dediysem kapandı Doktor!!

 

Ben öyle dedikten sonra ters ters gözlerime bakmış ve gitmişti.

 

~2 Gün Sonra~

 

TUANA NAZ AK'tan

 

Leya'nın durumu iyiydi ve hastaneden çıkmıştık, arabayla eve gidiyorduk. Çağan yine her zamanki gibi uzak duruyordu, o gün ki konuşmadan sonra daha da uzaklaşmıştı benden, sessizliği bölen Leya'nın sesi olmuştu.

 

LEYA: Yağız baksana şuna ne kadar tatlı değil mi?

 

Yağız arkada Leya'nın yanına oturmuştu bebek onun kucağındaydı çünkü Leya daha yeni atlatmıştı. Bende aynadan onları izliyordum.

 

YAĞIZ: Evet boncuğum hem de o kadar tatlı ki. Ohh mis gibi de kokuyor.

 

Bu hallerini görünce gülümsedim Yağız'ın onu kendi çocuğuymuş gibi sahiplenmesi gözümden kaçmıyordu, Leya için canını bile verirdi, o kadar ki aşıktı. Bunu dışardan görebiliyordum, yan tarafıma baktımda Çağan ile göz göze geldik, ilk gözlerini kaçıran ben oldum. Çünkü artık kafam karışıyordu, bir iyi bir kötü davranıyordu, o yüzden onun bu gel gitli hallerini çekecek değildim.

 

Eve gelmiştik ben direk Leya'nın yanına geçtim elinden tutup odasına götürdüm ve hazır olan yatağına yatırdım, yanına da ki beşiğe de bebeğini yatırmıştık. İçeriye İsmail Bey ve Melike Hanım girdi.

 

İSMAİL: Leya kızım nasıl oldun iyi misin biraz daha?

 

LEYA: Nasıl olmamı bekliyorsunuz sevgili babacığım? O kadar şey yaşanmışken benim nasıl olmamı bekliyorsunuz? Şimdi mi aklınıza geldim baba önceden gelip de bir kere yaa! İnsan bir kere gelip de kızının başını okşar ya birşey demene de gerek yok ya bir kere gelip başını okşar insan! Şimdi mi aklına geldim ben baba?! İlla gelip sorman için benim böyle ağır bir olay mı yaşamam gerekiyordu?!-

 

Çağan direkt Leya'nın sözünü kesti.

 

ÇAĞAN: Leya karşında babam var düzgün konuş, almayım ayağımın altına!

 

Çağan bunu söyleyince Leya hafifçe güldü ardından konuşmaya başladı.

 

LEYA: Yalan mı yaa?! Ne o Çağan Efe Ak zorunuza mı gitti bu söylediklerim?! Sende aynı değil misin?! Bir gün bile sen gelip sordun mu, kardeşim birşeye ihtiyacın var mı, bir sıkıntın var mı ?! Diye gelip sordun mu ya?! Senin bildiğin ancak bağırıp çağırmak, insanları terslemek, senin iyiliğini düşünenleri hep elinin tersiyle itmek!.. Sizin ikinizin bildiği ancak bu başka hiç birşey değil!

 

Çağan konuşmaya başlayacakken araya girdim, ama Yağız beni durdurdu kafasını sallayarak "Bırak içini döksün" der gibi.

 

İSMAİL: Leya. Kızım bak sonuna kadar haklısın. Ben sizi dışarıya karşı korumak isterken, aslında en büyük zararı da size veren bendim-

 

YAĞIZ: Yenge gel biz çıkalım onlar ailece konuşsunlar-

 

İSMAİL: Kal oğlum sizde benim, bizim ailemizsiniz o yüzden ne olacaksa hep beraber yaşayacağız o yüzden kalın. Çağan abinin bir suçu yok onu da bu hale getiren bendim, ama o hep bu suçu annenden bildi ve yıllarca ona anne demedi, her şeyin sorumlusu aslında sadece benim. Affet beni kızım, affet belki bundan öncesinde birşey yapamadım ama bu saatten sonra söz elimden geleni yapacağım sizin için gerekirse kendi canımı ortaya koyacağım...

 

İsmail Bey tek tek hepimizin yüzüne baktı ve çıktı, Melike Hanım Leya'nın başından öptü sonra o da odadan çıktı. Leya'nın gözleri doluydu yanına oturdum ve ona sarıldım, o da bana sarıldı.

 

TUANA: Tamam güzelim tamam ağla, ağla rahatlarsın, geçecek bunların hepsi sen hiç merak etme.

 

Çağan odadan çıkmıştı, Leya kafasını kaldırdı ağlamıştı.

 

LEYA: Yenge abimin arkasından git ağır konuştum ona karşı da, o birşey demez hep içine atar git onun yanına sen.

 

Leya'nın başından öptüm ve Yağız'a baktım o da kafasını salladı, odadan çıkıp Çağan'ın yanına gittim odadaydı, terasa çıkmış elleri cebindeydi, bende yanına doğru gittim ve durdum.

 

ÇAĞAN: Hayırdır Doktor, niye geldin?!

 

TUANA: Sen nasıl birisin ya? Cidden soruyorum bak nasıl birisin sen? Hayır yani çözemiyorum ben artık seni?

 

Gözlerimin içine bakıyordu.

 

TUANA: Hayır yani bir gün iyisin, iki gün kötüsün. Ne yapmaya çalışıyorsun sen Çağan ben onu anlayamıyorum ya? İçerde ki o kız, kardeşin o kadar haklı ki inan bana, ya sen değil miydin hastane köşelerinde bağıran? "Doktor kardeşim ölüyor doktor" diyen. Şimdi ne değişti yine niye eski Çağan oldun ?!

 

ÇAĞAN: Vardır belki de benim kendime göre kararlarım Doktor! Hak edene hak ettiği gibi davranacaksın, bu kadar basit.

 

Sinirlenmiştim bunu söylemesine, ne demekti ya "Hak edene hak ettiği gibi davranacaksın" tek kaşımı kaldırmıştım sinirden, konuşmaya başladım.

 

TUANA: Sen benle kafa mı buluyorsun yaa?!! Ne yaptım da ben sana bana bu şekilde davranıyorsun sen ?!!! Hak ettiğim neymiş benim?!! Bana da söyle ben de duyayım?!! Çünkü benim artık bir sabrım kalmadı! Kafam darmadağınık ya-

 

Bıyık altından gülümsüyordu ve bu beni iyice çileden çıkarmıştı ellerimle hafifçe göğsüne vuruyordum.

 

TUANA: Tam olarak hangi konuşmam seni güldürdü acaba çok merak ettim de ben?!!!

 

Üzerime doğru geliyordu ve bende geriye doğru gidiyordum, en sonunda belim terasın trabzanlarına değdi tam düşecekken Çağan beni tutup yakaladı ve belimden tuttu, yine çok yakındık birbirimize, gözleri dudaklarıma kayıyordu, aynı şekilde benim de...

 

MELİKE AK'tan

 

İsmail çalışma odasındaydı kapıyı çalmadan direkt içeriye girdim gözlerim doluydu, beni görünce ayağa kalktı.

 

İSMAİL: Sevgilim gel buyur.

 

MELİKE: Kızıma bu iğrençliği yapan iti bana bul İsmail cezasını bizzat ben keseceğim...

 

~BÖLÜM SONU~

 

Sizlerden ricam oy ve yorum yapmayı unutmayınız 🤗

Loading...
0%