Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Sadece Kağıt Üzerinde

@cagtucu_sinem

TUANA NAZ AK'tan

 

İkimizin de gözleri dudaklarımıza kayıyordu, eğer biraz daha böyle durmaya devam edersek bunun sonu hiç ama hiç iyi olmayacaktı. İki elimle zorla da olsa Çağan'ı ittim.

 

TUANA: Sakın bir daha benim üzerime gelmeye kalkma!! Madem hakedene hakettiği gibi davranıyorsun, bundan fazlası da olmasın mümkünse aramızda! Laflarınla beni kendinden soğutmaya çalışıyorsun onu anladık, neden yaptığına dair fikrim yok ama uğraşma boşver, nasılsa kağıt üzerinde evliyiz bence daha fazlasına da gerek yok...

 

Bu sözleri söyledikten sonra odaya girdim kıyafetlerimi alıp banyoya girdim ve suyu açtım, kapıyı kapattıktan sonra arkasına yaslandım gözlerim dolmuştu, benim kalbim neden acıyordu ? Elimi kalbime doğru götürdüm nefes almaya çalıştım gözlerimden yaşlar bir bir akıyordu, derin bir nefes alıp üzerimi çıkardım ve duşa girdim.

 

ÇAĞAN EFE AK'tan

 

Sözleri... O kadar haklıydı ki. Kendimden nefret ediyordum, ama ben böyle bir adamım; duyguları olmayan, kimseye karşı sevgi göstermeyen ve kimseden sevgi istemeyen. Hele ki aşk... Benim lügatımda yeri bile olamazdı, o zaman duyguları olmayan ben; neden o gün doktoru kıskanmıştım ?

 

Ellerimi trabzanlara koymuştum gözlerimi sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldım, işaret ve baş parmağımla şakaklarımı ovaladım kendi kendime konuştum.

 

ÇAĞAN: Sakin ol Çağan, sakin ol.

 

Odanın kapısını çaldılar "Gel!" Dediğimde içeriye giren yakın korumam Selim'di.

 

SELİM: Abi kusura bakma rahatsız ettim ama İsmail Bey sizi ve Yağız Bey'i toplantı odasına bekliyor.

 

ÇAĞAN: Tamam sen çık geliyorum ben hemen.

 

Selim başını sallayarak odadan çıktı bende içeriye girip üzerimdeki gömleği çıkartmış ve yatağın üzerine koymuştum dolaptan yeni gömlek alıp üzerime giyecektim ki banyodan Doktor çıktı ve hemen arkasını döndü.

 

TUANA: N'apıyorsun sen ya?! Gidip giyinme odasında giyinsene üzerini!

 

Yaklaşıp tam yakınında durdum, saçlarını kurutmamıştı, baş parmağımla omzuna dokundum.

 

ÇAĞAN: Bana bak, bana! Benimle konuşurken yüzüme bakıp konuşacaksın!

 

TUANA: (Sessizce) Sanki tek derdimiz buymuş gibi!

 

ÇAĞAN:Duyamadım Doktor ne dedin?!

 

Yüzüme dönmüştü bilerek yakın durup beni delirtmeye çalışıyordu.

 

TUANA: Git üzerini giyinme odasında giyin, artık tek değilsin bende varım bu odada.

 

ÇAĞAN: İstediğim yerde istediğim şekilde giyinirim Doktor buna sen karışamazsın! Sende buna alışsan iyi edersin! Hem ne de olsa Kocan'ım-

 

TUANA: Sen benim gerçekte Kocam falan değilsin bunu aklına sok! Sadece kağıt üzerinde evliyiz biz gerçekte ne ben senin Karın'ım ne de sen benim Kocam'sın!

 

Ben tam birşey diyecekken içeriye dan diye Yağız girdi. (En güzel anların katilisin Yağız demiştim 😂)

 

YAĞIZ: Ay pardon yaa ben öyle bir anda girdim ama 🤭

 

ÇAĞAN: Hay ben senin ebeni sikeyim Yağız! Olum kapı çalma adetin yok mu lan senin ?! Ne böyle destursuz giriyorsun odaya?!

 

Yağız bıyık altından gülümsüyordu.

 

YAĞIZ: Abi tamam sakin ol. İsmail amca çağırmış bizi onun yanına gideceğiz diye haber vereyim dedim.

 

Elimle yüzümü kapatmıştım sabır dilenir gibi, Tuana odadan çıkmıştı konuşmaya başladım.

 

ÇAĞAN: Aynı haberden bana da geldi kardeşim biliyorum, hadi gidelim.

 

Kapıdan çıkacakken Yağız beni durdurdu.

 

YAĞIZ: Kardeşim şaka bir yana da iyi misin sen?

 

ÇAĞAN: Bilmiyorum kardeşim, inan bana ne halde olduğumu bende bilmiyorum. Neyse yaa konuşuruz sonra, hadi gidelim babam daha fazla beklemesin.

 

Aşağıya indik salonda kimse yoktu Doktor'a baktığımda bahçede oturmuş kahvesini yudumluyordu. Toplantı odasına girdim, içeride Melike Hanım da vardı. Babamın yerinde bu sefer o oturuyordu.

 

İSMAİL: Oğlum, geçin oturun şöyle konuşacaklarımız var sizinle.

 

Yerimize oturmuş babama bakıyordum Melike Hanım'ın burda ne işi var? diye.

 

MELİKE: Boşuna babana bakma Çağan, sizi ben çağırttım, ama bilerek babanın ismini verdim e malum ben çağırsam gelmezdin çünkü-

 

ÇAĞAN: Konuya mı girsen Melike Hanım artık!

 

MELİKE: Neyse tamam başlayalım, öncelikle Emir Uzunlar nerede ? Neden hâlâ bulunamadı?

 

YAĞIZ: Arattırıyoruz Teyze bakmadığımız yer kalmadı, sanki her yarıldı da yerin içine girdi şerefsiz köpek. Ah bir bulsam onu lime lime edeceğim de işte!

 

ÇAĞAN: Hâlâ bir haber yok Yağız'ın da dediği gibi! Hayır bir yerlerde kendini gizliyor ama! Bulunca bu sefer elimden kaçışı yok, kardeşime yaşattıkları yetti zaten!

 

İSMAİL: Bunu araştırdınız mı siz? Neyi var hani kendisi tek başına yapamaz bu kadar şeyi, arkasını kollayan biri vardır illaki.

 

MELİKE: Ben orasına karışmıyorum derdi ne bizimle onu öğrenmek istiyorum! Neden aramızda en masum olana, kızıma bunları yaşattı?! Sizinle derdi var belli ki!

 

Odanın kapısı tıklatıldı, içeriye elinde dosyayla Selim girdi ve dosyayı babamın önüne bırakıp dışarıya çıkıyordu ki durdurdum.

 

ÇAĞAN: Selim sen dur! Kal burda sende dinle, en azından neler yapacağımıza karar veririz!

 

SELİM: Emredersiniz Çağan Bey.

 

Babam dosyayı açıp içindekileri bize aktarmaya başladı.

 

İSMAİL: Emir Uzunlar 28 yaşında, doğum yeri İzmir, anne adı Süheyla, baba adı Musa...

 

Musa dedikten sonra babam durakladı, Melike Hanım eline dokundu.

 

MELİKE: İsmail ne oldu? Niye devam etmiyorsun?

 

İSMAİL: Bu Musa, bana bir yerden tanıdık geliyor sanki tanıyorum ben bunu... Selim bu Musa Uzunlar kim bana onu araştır hemen!

 

SELİM: Hemen araştırıyoruz Efendim.

 

Selim babamın komutuyla hemen dışarı çıktı, Melike Hanım ayağa kalktı.

 

MELİKE: İsmail ne oluyor?

 

İSMAİL: Birşey yok hayatım Selim bana sonuçları getirdiğinde o zaman konuşuruz, şimdi dağılalım bence-

 

Melike Hanım sinirlenmiş ve babamın yanına doğru gitmişti sesini yükselterek konuşmaya başladı.

 

MELİKE:Ne demek birşey yok ya?! Neden bir anda sustun, neden hemen dağılıyoruz ve bu Musa kim?!

 

ÇAĞAN: Sesinin tınısına dikkat et Melike Hanım!

 

Melike Hanım sinirle bana baktı.

 

MELİKE: Bu babanla benim aramda olan mesele Çağan sen karışma!

 

ÇAĞAN: Senin derdin ne yaa?! Ne diye bu mafya işlerine karışırsın ki?!

 

MELİKE: BENİM KIZIMIN CANINI YAKANIN CANINI YAKMAYIM MI?! HESABINI SORMAYIM MI?!

 

Babam Melike Hanım'ı sakinleştiriyordu, onu ilk defa böyle görmüştüm ve ne yazık ki haklıydı. İçeriye birden Tuana girdi bağırma sesine gelmişti, Melike Hanım'a baktığımda gözleri doluydu ve tekrar konuşmaya başladı.

 

MELİKE: Ben her gün birinize birşey olacak diye öldüm öldüm dirildim, hâlâ da aynı, hâlâ korkuyorum acaba şu kapıdan kim yaralı gelecek ?! Kimin ölüm haberi gelecek diye korkmadan edemiyorum! Sen bana düşman olduğun hâlde, çünkü sen kabul etsen de, etmesen de benim oğlumsun! Yağız'da öyle-

 

Melike Hanım birden susmuştu eli kalbine doğru gitti, babam, Tuana ve Yağız ona doğru koştu bense olduğum yerde duruyordum, ne yapacağımı bilememiştim.

 

TUANA:Tamam siz bana bırakın, açılın şöyle. İsmail Bey ilacı falan var mı? Önce bir tansiyonuna bakalım.

 

Tansiyon aletini getirip tansiyonuna baktılar ve biraz yüksek çıkmıştı, Tuana ilaç verdi ben hâlâ olduğum yerde duruyordum Tuana yüzüme sinirle bakmıştı. Melike Hanım'ı salona götürdüler bende en sonunda hareket edebilmiştim odadan, bahçeye çıkmıştım.

 

TUANA: Ben Melike Hanım'ın bazı ilaçları eksik onu almaya gidiyorum!

 

ÇAĞAN: Sen ne alınması gerekiyorsa adamlara söyle onlar alsın!

 

TUANA: Çağan boğuluyorum zaten bırak iki dakika hava alayım, zaten adamlar da yanımda!

 

ÇAĞAN: İyi tamam git ama çabuk geri dön, oyalanma ne olur ne olmaz.

 

Tuana gitmişti bende arkasından öylece bakakalmıştım.

 

TUANA NAZ AK'tan

 

Arabaya binmiştim yanıma Leya'yı almıştım ama bebek evdeydi, en azından o da hava alırdı benimle beraber, adamlarda arkamızdaydı. Eczanenin önüne geldim ve arabayı durdurdum.

 

TUANA: Leya'cım ben hemen ilaçları alıp geliyorum, dondurma alalım yer miyiz beraber?

 

LEYA: Olur yengecim bekliyorum seni.

 

Arabadan indim ve eczaneye girdim ilaçları alıp yan tarafta bulunan markete girdim dondurmaları alıp arabaya doğru ilerliyordum ki biri kolumdan tutup bana tokat atmıştı, elimde ki eşyalar yere düşmüştü bende hemen adamın bacak arasına tekme vurmuştum, ama daha kaçamadan diğer adamlar beni yakalamıştı.

 

Bizim adamlar arabadan inip hemen ellerine silahlarını aldılar, silahtan çıkan kurşunlardan biri koluma isabet etmişti, acıyla bağırdım.

 

TUANA: İMDAAT YARDIM EDİİİİN! LEYAA!!

 

Kafama sert birşeyle vurmuşlardı en son hatırladığım Leya'nın benim için çırpınışlarıydı, hemen arabaya bindirmişlerdi, bilincim kapanmıştı.

 

ÇAĞAN EFE AK'tan

 

Mutfağa su içmeye girdim, elime bardağı alıp su doldurdum ve içmeye başladım bir anda bardak elimden düşüp parçalara ayrıldı, kalbime bir sancı girmişti elimi kalbime götürdüm.

 

Hissediyordum kötü birşey olmuştu...

 

BÖLÜM SONU...

 

Sizce Tuana'ya ne oldu? Kim onu kaçırdı?

 

Çağan neden böyle davranıyor?

 

Sizce Melike haklı mı?

 

Yağız'a çok sövüyorsunuz dimi? 🤭 Ama Yağız daha çok en güzel anların katili olacak 😂

 

Sizlerden ricam lütfen ama lütfen destek olun. O kadarda uğraşıyorum ben sizin için. 🤗

Loading...
0%