@candy_.5588besl
|
Selam! Yeni kitabımla karşınızdayım.ÖLÜME FISILDAYAN ADAM'a benzer bir hikayee... Bölümler upuzun ve belirli günlerde gelecektir. Artık bir düzene oturtmak istiyorum. BAŞLAMA TARİHİ:21.10.2024 Bu bölümün müziği:"Esmeray:UNUTAMA BENİ..."
DEFALARCA BİLEKLERİNİ KESMEYE KALKAN, ŞU GÜN KENDİMİ ÖLDÜRECEĞİM DEYİP, O GÜNÜ İPLE ÇEKEN...KENDİNİ ASMAYA ÇALIŞAN BİR İNSANIN MENTAL SAĞLIĞI NE KADAR YERİNDE OLABİLİR? BEN 23 YAŞINDA HAYATIMIN BAHARINDA BİR GENÇ KIZDIM. MİRAY YAZGI... Gayet de güzel giden bir ilişkim vardı. Ayazla yaklaşık 2 senedir sevgiliydik.
Ta ki, gözlerimin önünde bir kadınla ilişkiye girene kadar. O günden bu yana tam 1 yıl geçmişti. Ben, bakireliğimi korumak istediğim için kimseyle bir ilişki yaşamamıştım. Ki bu benim için çok kolay bir şey değil. İnsan ister istemez zorlanıyor. Zaten Ayazla da ciddi düşündüğümüz için ilişkiye girmek istememiştim. Aradan bir ya da iki hafta sonra Ayaz beni bir mekana çağırdı. Hevesle hazırlanıp gitmiştim. İçeri girince gelen inleme, hakaret, bağırma seslerinden ilk başta direkt anlamıştım ne olduğunu. Gözlerimi yummuştum sıkıca. Ama durmayıp içeri girmiştim. Girdiğimde bana söylediği şeyler yüreğimi dağlamıştı. "O senin gibi değil! Bak, evli ama başkası ile birlikte oluyor! Senden nefret ediyorum MİRAY!" gibi daha bir çok hakaret içeren sözler söylemişti. O günden beri iyi değilim. Defalarca intihar etmeye kalkıştım ama ev arkadaşım bana engel oldu. Ailem ise umrumda değil di. Bemde onların umurunda değildim zaten. Annem, aslında dışarıdan görseniz üvey annem sanırsınız. Bana ilk başlarda çok şefkatli davranmış,kardeşim doğuncada bir köşeye fırlatmıştı. En sonunda beni evlatlıktan reddedince o son darbe oldu. Evi terk ettim. İlanlardan bir kızın ev arkadaşı aradığını gördüm. Ve o gündür bu gündür, ev arkadaşım Aylin ile yaşıyorum. Evde bir sürü balık besliyorum. İki kedimiz var. Bir de köpeğimi. Ev kısacası, tabiri caizse ben depresyondan bir süre daha çıkamazsam ev hayvanat bahçesine dönüşecek... "Miray?" Aylin'in sesiyle oturduğum koltukta toparlanıp, elimdeki bıçakla oynamaya devam ettim. Evet bıçak dedim. Ne zaman canım ölmek isterse o zaman kendimi öldüreceğim diye. "Miray? İyimisin? Yine mi!?" diye sitem dolu cümle kuran Nilay'a baktım. (isimleri rastgele seçtim uyumlu olmuş LDKSİLDKDLDİSX) Zifiri siyaf saçları, aynı şekilde simsiyah gözleri vardı. Yüzü pürüssüzdü. Kilosu da yoktu. Kısacası her özelliği mükemmeldi. Ayriyetten onu çok seven bir sevgilisi de vardı. Çok seviyorlardı birbirlerini. O kadar güzel haliyle yine kilosundan ve cildinden dolayı yakınır, haftalarca diyet yapar, adını bilmediğim cilt bskım kürleri yapardı ve hepsi de işe yarardı. Ayriyetten ailesi de vardı. Onu çok seven... Bebeği gibi... Her işi yapabiliyordu, eli her işe yakışıyordu. İşe yarıyordu. Benim gibi avara değildi. Gelelim bana... Kızıl, yıpranmış saçkarım ve berbat bir yeşil olan gözleri olan çirkin bir kızdım. Bunu kendime hakaret olarak söylemiyorum. Öyle olduğum için söylüyorum. Ayriyetten bir hastalığımda var:Regl sırasında gelişen bir hastalık. Ölümcül bir karın ağrısıyla baş etmeye çalışıyorum regl sırasında. Ve sanırım bu gidişle annemin demesi gibi beni kimse beğenmeyecek ve evde kalacağım... Aslında evlenmek gibi bir niyetim asla yok. Eskiden vardı... Ayazla çok ciddi düşünüyorduk. O da istiyordu benimle evlenip, çocuklarının olmasını. Bende beraber yaşlanalım istiyordum. Ama kader, kısmet... Allah yaptıysa her zaman vardır bir bildiği... "Ne yine mi Aylin?" dedim yapmacık bir ses tonuyla. 8 yıldır aynı evde yaşıyorduk. Benden bıkar sanmıştım ama o tam tersine ben iyileşeyim,kendime geleyim diye her şeyi yapıyor... "Ama Miray... Konuştuk bunları... Ysşam kadar güzel bir şey varmı bu dünya da?" Başımı hızla salladım. Vardı. "Ölüm." dedim hızla. Nilay üzgün gözlerle bana bakıyordu. "Sen düşünme beni... Hadi işe geç kalacaksın." dedim Nilay'a. Nilay başını salladı ve çantasını alıp evden çıktı. İşte asıl maceram şimdi başlıyordu. O gün gelmişti. İntihar edecektim. Kendimi asarak. Salonumuzda, tavanda bir çengel var. Oraya ip bağlayıp artık bu pis dünyadan, insanların acımasızlığından kaçmsk istiyorum. Önce yerini sadece benim bildiğim ipi aldım ve çengele geçirdim. Altıma bir tabure aldım ve çıktım. İpi boynumdan geçirdim. İşte şimdi... Derin nefes aldım ve kendimi bıraktım. Tam o sırada kapı deli gibi bir tekmeyle kırıldı. Karşımda nefes nefese kalmış iki adam duruyordu. Biri durdu ama biri bana doğru koştu. Ve hemen beni kucaklayıp ipten kurtardı. Lanet olsun! "Sen... Manyaksın!" dedi nefes nefese. Gözyaşlarım çoğaldı. Ve kendimi uzun zamandır ağlamadığım için bıraktım. Hıçkıra hıçkıra ağladım.... Evime neden girdiğini bile bilmediğim adamların yanımda, çocukluktan beri ağlamamış olan ben şu an hıçkıra hıçkıra, sakya sümük ağlıyordum. Rezil olma olasılığı aklımın ötesinden bile geçmedi çünkü artık üzerimde ki yük çok ağırdı. Her ne kadar Aylin onu hafifletmeyede uğraşsa, ki biraz rahatlamıltım o zamanlar. Hala yük vardı omuzlarımda. Dayanamıyordum. Dolmuştum. Göğsüme kadar dolmuştum. Bir an durmakla yetindim sadece. Birden durdum. Sanırım bende kişilik bozukluğu vardı. Kendime inanamıyordum. Adamlardan biri yanımda dururken, diğeri gördüğ şoku atlatmaya çalışıyordu. Kapının önünde durmuş bizi izliyordu. "İyimisin? Var mı bir insanın?"dedi yanımda oturan adam. Başımı olumsuz anlamda salladım. Belli belirsiz bir gülüş fırlattım ortaya. İkiside bana garip garip bakıyordu. Sanırsam beni deli falan zannediyorlardı. Ama bu benim gram umurumda değil. Deliydim zaten. Deli olmayan biri neden canına kıymak istesin ki? İşte ben istiyordum. O yüzden doktora bile gerek kalmadan kendime deli tehşisi koyabilirdim. Ki, doktora bile gitsem doktor bana bakmaya bile tenezzül etmeden koskoca yazılı bir DELİ RAPORU verip eve ya da tımarhaneye gönderirdi. "Biz... Neden girdiysek buraya! Kaçmak için yaptık. Kusura bakma. İstersen biz çıkalım sen tekrar as ken-" Tam lafını bitirecekken arkada duran adam sinirle kükredi. "Lan! Muratcan ne saçmalıyorsun sen!? Bak bacım... Büyük ihtimalle bu dünyada ki yüklerden ve kötülüklerden bıkıp, öbür dünya da daha rahat olurum dedin ve intihara kalkıştın ama intiharın sonu direkt cehennem. Bunun bilincinde ol." dedi adam tek nefeste. Şok olmuştum. Birden konuşunca. Yanımda, adının Muratcn olduğunu öğrendiğim adam bana şu an şefkatle bakıyordu. Diğer adam yine konuşmaya başladı." Muratcan,polisleri atlattık. Hadi gidiyoruz. "dedi. Muratcan konuşmaya başladı." Abi manyak mısın sen? Şimdi de ben gelmiyorum. Bu kızcağızı burada bırakacak değilim. "dedi. Diğer adam kısık gözlerle beni inceledi." Yarım saatin var. Hazırlanmak için. Ondan sonra kaçacağız. "dedi. Ne diye emrivaki yapmıştı? Ama... Aylin... " Bir kız arkadaşım var... Kardeşim gibi... O da gelse olur mu? " " Şu an nerede? "dedi Muratcan. " İşte ama ararsam hemen gelir. "dedim. " Tamam ara. "dedi diğer adam.
...
Aylin şu an evdeydi ve durumu anlatmıştım. "Miray? Benim tanıdığım Miray değilsin sen. Emin misin? Bak... Her kararında yanındayım ama...-" Adını hala bilmediğim adam Aylin'in lafını hiddetle kesmişti. "Hadi! Zamanımız yok! Sizin yüzünüzden yakalanacağız!" dedi. Bende hemen Aylin'le kendime hazırladığım çantayı alıp kapıyı açtım. İkk Aylin sonra Muratcan sonra ise adını bilmediğim adam çıktı. Eski evimden... Anahtarımı ne olur ne olmaz çantama atmıştım. Ama geri dönebileceğimi sanmıyordum... Yeni yaşamıma...
*
Yolda gidiyorduk. Allahıma şükür arabaları vardı. Nilay ile arka koltuğa oturmuştuk. Başımı cama yasladım ve gözlerimi kapattım... * "Gel lan buraya! Ben demedim mi sana bir daha odama girersen seni soğuk hava deposuna kilitlerim diye!? Dedim! Sen kaşındın gel buraya!" Küçük kız ağlayarak babasından kaçıyordu. Eğer onu o depoya kilitlerse büyük ihtimalle kızcağız ölecekti. Ama odasına giren o kız değil di... Küçük kız kardeşiydi. Babası en son kızı yakaladı. Ve kolumdan tuttuğu gibi depoya götürdü. (restorantları var o yüzden de soğuk hava deposu var.) Kız ağlayıp, yalvarıyordu ama nafile. Allahtan tahmin ettiği kadar soğuk değil di. Küçük kız orada kaç saat kaldığını hatırlamıyordu... Bu küçük kız Miraydı... * "Baba... Dur yapma girmedim ben odana... Kardeşim(hıçkırık) girdi. Ben yapmadım. (hıçkırık)." Biri tarafından dürtülmeye başladım. "Güzelim... Hadi uyan canım. Kabus gördün..."diye seslendi Nilay. Yerimden sıçrayarak uyandım. Araba durmuştu. Kapı açıktı. Nilay kapımın önünde diz çökmüş, arkasında da adını bilmediğim adam ve Muratcan duruyordu. İkiside bana acılı acılı bakıyordu. Ama o adını bilmediğim adamın bakışları hala aynıydı ama hiç çekmiyordu bakışkarını üzerimden. Arkaya baktığımda«ONUR BEYLİ DİNLENME TESİSİ» yazıyordu. Bolu'ya gelmiştik. (gerçek bir yer ama şehir yanlış olabilir.) Şehir dışına çoktan çıkmıştık. Acaba nereye gidecektik? "Bolu'ya mı geldik?" dedim. Muratcan onaylayan bir mırıltı çıkardı. Diğer adam hala bana bakıyordu. En sonunda kontrolünü kaynetmiş gibi bakışlarını başka yere çevirdiğinde nedense içimde kötü bir huzursuzluk oluştu.
Nedeni neydi!? " Aç mısın? Yemek yemeye durduk. "dedi Muratcan. Kafamı evet anlamında salladım. Buraya önceden bir arkadaşımı görmeye gelmiştim. O yüzden bu dinlenme tesisini biliyordum.
" Güzel mekan seçimi. "dedim yanımda olduğunu zannettiğim Muratcan'a. Ama yanımda değildi. Bir dakika? Ne! Yanımda adını bilmediğim adam vardı. Bana hala aynı şekilde ifadesiz bakıyordu.
Bende ona dönüp, başımla selam verip adımlarımı büyüterek içeri girmeye çalıştım, lakin o buna izin vermedi. Kolumdan tutarak beni durdurdu. "Barış."
Birden afalladım. Barış neydi be!? "Ne?" Bana uzunca baktı ve şunları söyledi. "Adım Barış. Memnun oldum. Eh! Pek iyi bir tanışma olmadı ama, yapacak bir şey yok. Hadi Muratcan acıkmıştır. Gidelim." dedi. Ben hala olanların şokunu atlatmaya çalışıyordum.
Ama Barış kolumu tuttuğu için peşinden sürükleniyordum. İçeri girdiğimizde herkes bize bakıyordu. İçeride süs eşyaları satan yerlerde vardı. Muratcan'la Nilay, yemek almak için sıra beklerken ben kendimi züccaciyede buldum. İçeride çok güzel şeyler vardı.
Tam kasaya gidecekken arkadan bir el beni durdurdu. Barış gelmişti. "Ödemeyi aklının ucundan bile geçirme." dedi aynı soğuk sesiyle. Kasaya beraber gittik. Aldığım şeyler genellikle çanta, takı, toka ıvır zıvır eşyaydı. Kasadaki amca:"İşte senin gibi sevdiğine güzel bakan adam kalmamıştır yeğenim. Aferin sana. İyi bak gelin kızıma! "dedi. Ne!? Amca of ya!
Barış itiraz eder sanıyorken," Sağolasın amcam. Seviyorum, haydi kolay gelsin sana. "dedi.
Şivesi garip bir şiveydi. Acaba nereliydi?
Olanların şokunu atlatamamışken Muratcanların yanına gelmiştik. Bana mercimek çorbası ile pilav almıştı Aylin. Favorim...
Yemeğimi yerken herkes bir anda ayaklandı. Anlamaz gözlerle onlara baktım. "Hadi gidiyoruz bir bitiremedin. Amma uyuşuksun!" diye bağırdı insanların içinbe bana Barış. Ama... Neden ki...
Birşey demeden kalktım. Gözlerim hafif dolmuştu ama hemen sildim. Ben gerçekten işe yaramaz bir kızdım... İşte bu yüzden ne yapıp edip kendimi öldürecektim.
Yani... Umarım...
Muratcan zoruma gittiğini anlamış olacak ki, elini sırtıma koyup sıvazladı.
Ona teşekkür eder gibi başımı salladım sonrasında Aylinle beraber arabaya bindik. Yolculuğumuz tekrar başlamıştı...
Bir ara ağladım ama sessizce... Babamın ve annemin yaptıkları aklıma geliyordu... Tüylerim diken diken oldu. Ve kendimi sarsılarak ağlamaya bıraktım. Arabanın durduğunu hissettim. Barış sağa çekmişti. Arabadan inip kapıyı açtı. Anlamayan gözlerle baktım. "Ağlayacaksan in! Ben senin sesini çekip duramam!"diye bağırdı. Muratcan engel olmaya çalıştı ama ben elimle ona 'dur' komutu verince durdu. Arabadan indim. Aylin de indi. Bagajdan çantamı alıp, onlara Allah'a emanet ol bile demeden yürümeye başladık. Arkadan Muratcan ve Barış'ın konuşmaları geliyordu. Duyuyordum da. "Abi ne yaptın!?" demişti Muratcan. "Gittikleri gibi beş dakika sonra geri gelecekler Muratcan. İzle ve gör." Hah! Sen öyle san! Daha yeni tanıdığım adama nasıl da güvenmiştim! Lanet olsun!
Aylinle beraber yürümeye devam ettik. En sonunda bilmediğimiz bir patikaya çıktık. "Oooo... Güzellikler? Ne işiniz var burada?"
Yabancı bir ses?...
Yabancı değil di! Bu... Ayazın sesiydi...
Ya bize birşey yaparsa? "Ne haber Miraycığım? Yoksa sürtüğümmü demeliyim?"
Peşimizden gelmeye başladı. İçimden Allah'a yalvarıyordum.
Aylin ağlamaya başlamıştı. Lanet olsun!
Gelip beni yere yatırdı. Evet... Sanırım tahmin ettiğim şeyi yapacaktı...
BARIŞ...
Ağladığını duyunca yine ifadesizdim. Ve belki korkar diye arabayı sağa çekip aşağıya indim. Kapıyı açıp ona bağırdım. Ama tahmin etmediğim bişe şekilde, indi ikiside.
Gittiler... Muratcan ne kadar bana bağırsada gittikleri gibi geri döneceklerini biliyordum...
Ama dönmediler... "Siktir! Oğlum senin yüzünden! Siktir git Barış! CEHENNEMİN DİBİNE GİT!"
Ya başlarına birşey gelirse? İşte o zaman daha 2 gündür tanıdığım kız yüzünden vicdan azabı çekerdim. Sikeyim! Of!
"Kalk lan kalk! Aramaya gidelim." dedim panikle. Muratcan sinirle soludu. "Bu saatten sonra bok bulursun kızları! Of Barış! Amacın neydi de kırdın kızın gururunu? Bırak ağlasın! Harbi malsın sen! Yürü gidelim." demesiyle ayaklandık. Ormanın derinliklerine doğru bir patika vardı. Oradan yürümeye başladık. Evet! Bulmuştuk. Ama çığlık seslerinden." Koş Barış! Koş! "diye koşmaya başladı Muratcan.
MİRAY...
Ayazdan kurtulmak için çığlık atıp onu odunlarla dövmeye başlamıştık. İleriden erkek sesleri gelmeye bsşlayınca durduk. Ayazda bayılmıştı zaten.
Adım sesleri gelince, korkumuz daha da arttı." Miray! Nilay!" diye bir ses duyduk. Muratcanın sesine benziyordu. Sonra koşma sesleri. İki adım sesi...
"Geldik! Bekleyin!"diye seslendi Muratcan.
Olduğumuz yerde kaldık. Sanırım kilitlenmiştim. Yere yattım ve cenin pozisyonunda donup kaldım. Ne zaman kendimi güvende hissetmesem, bu pozisyonda nerede olursam olayım yatıyordum olduğum yere.
İkiside geldiğinde Muratcan ilk Nilay'a baktı, sonra benim yanıma çöktü. "İyimisin be kızım? Miray? Orada mısın? Of Barış! Ebeni sikiyim senin!" diye bağırdı.
"Daha iki gün önce tanıştığın insanlara güvenilmeyeceğini bana çok iyi öğrettiniz. Sağ olun." dedim zar zor çıkan sesimle. Muratcan kederle baktı bana. " Bizi bırakın ve siktir olup gidin! Sizinle gelende kabahat!" diye bağırdı Aylin. Üzülmüştüm kıza...
" Sizi bırakmayacağız! "dedi Barış." Sizi daha aksine... Daha güvenli bir yere götüreceğiz."dedi.
Şokla olduğum pozisyondan çıktım." Ne o? Kaçıracak mısınız bizi?! Yok öyle! "diye bağırdık ikimizde Aylin'le." Gerekirse zorla, gerekirse isteğinizle. Rizeye gideceğiz. "dedi.
NEY NEY NEY!?
ASLA VE KATHA!
Derin nefes alıp konuştum." Zorla güzellik olmaz Barış! Haydi Allah'a emanet olun ikinizde. Hayde, hayde! "
Barış, baktı olmayacak,beni kucakladı. Az önceye kadar bana soğuk yaoan adam şimdi bana takmıştı. Bu adam kesin bipolardı! "İndirsene beni be! İndir! İndir!" diye bağırdım. " Hayır. " " İndir ! " " Hayır! " " İndir! " "Senin inadını sikeyim Miray!"
Bölüm : 18.12.2024 05:05 tarihinde eklendi |