@canimsenhayirdir
|
Lo naber. günün 3. bölümüne velkom. Yorum yapın oy verin ddaaa Oy: 5 Yorum: 10 Şarkı: dinleyi verin gari
Irmak’tan Hızla evden çıkarken bir yandan da evin kapısını kitiliyordum. Çöpü de elime aldıktan sonra hızla aşağı indim. Efsun ile beraber abimin yanına gidip Haktan’ın çalıştığı yeri öğrenecektim. Evet, yine yaramaz ben. Çök kutusunun önüne geldiğime çöpü attım. Bu sırada gözlendiğimi hissettim. Etrafa bakındığımda üstünde kabanı olan bir dede vardı sadece. Bankta oturuyor, telefonda biri ile konuşuyordu. Garip olan ise beni baştan aşağı süzmesiydi. Umursamadan hızla taksiye bindim. Çok geçmeden karakola varmıştım. Ve Efsun oradaydı. Bana sinirli sinirli bakıyordu. E tabii, yarım saat geç kalmıştım. Üstümdeki monta sarılırken ona doğru ilerledim. Saçım atkuyruğuydu. Üstümde ise bol bir uzun kollu tişört ve altımda kargo pantolon vardı. Efsun’un yanına vardığımda beni baştan aşağı süzdü. Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Bir şey demeden elimden tutup içeri çekiştirdi. Ben sürüklenirken bir bedene çarptım. Ağzımdan minik bir çığlık kaçarken geri çekilik kime çarptığıma baktım. Çünkü kime çarptıysam maşallah taş gibi kasları vardı. Benden nerdeyse 10 santim uzun, kumral, ela gözlü bir taştı. Bu adam bana bir yerden tanıdık gelmişti. Kumral saçları önüne dökülmüştü hafifçe. Nasıl desem, yakışıklıydı. “Ay, çok pardon.” Dedim hızla. Bir süre gözlerime öylece baktı, bende onun gözlerine. Tam benim kriterlerime de uyuyordu ha. Da biz Hint filminde miyiz? Bu ne böyle yarım saat bakışmak. Birkaç kez göz kırpıştırdı. Sonrasında ise, “Pardon,” deyip hızla ilerledi. Arkasından öylece baktım. Bu adam, çok yakışıklıydı. Hem de çok… Birinin kolumu çekiştirmesi ile önüme döndüm. Efsun bana imalı imalı sırıtarak bakıyordu. “Ne bakıyorsun?” dedim hafif bir sinirle. “Sen hayırdır?” dedi. “Bilmiyorum bende,” dedim oflayarak. “Gözümü ısırdı, göz yanılması herhalde.” Dediğimde dudağına dişlerini geçirdi. Bir şey saklıyor gibiydi. Bu sefer kolumu bıraktığında ben onun kolunu tuttum ve içeriye çekiştirdim. Ve tüm ekip oturuyordu. Abimin sırtı bana dönük olmadığı için beni fark etmemişti. Beni fark eden Gökalp ise gülerek bana bakıyordu. Efsun’un kolunu bıraktım. O da kenara geçip beni izlemeye başladı. Abim konuşmaya o kadar dalmıştı ki beni fark etmemişti hâlâ. İyice yaklaştım ona. Bir elimi omzuna koyduğumda elleri havada kaldı. Ve sıçrayarak bana doğru döndü. Afilli bir küfür savurmayı da unutmamıştı. Tüm ekibi ise gülme krizi tutmuştu. “Lan, Irmak! Ne işin var senin burada!” dediğinde sevimlice gülümsedim. “Sence abiciğim,” dediğimde anladı ve ofladı. En sinirli bakışlarını Gökalp’e atarken ayaklandı. Omzumdan tutup iki adım ilerlememi sağladı. Ve bana konuş dercesine baktı. “Şaka mı yapıyorsun? Affedersin ama köpeklerinki gibi kulağınız var. Ben burada fısıldasam Götalp duyar yani.” “Sus da ne söyleyeceksen söyle.” Ellerimi önümde birleştirip sağa sola sallanmaya başladım. “Abi,” dedim i harfini uzatarak. “Baş belası,” dedi o da benim gibi uzatarak. Şirin hâlimden çıkıp omzuna silleyi geçirdim. “Baş belası sensin, her gün başka bir karakolda topluyoruz seni.” Dediğime inanmamış olacak ki alayla bana baktı. Ben de inanmamıştım buna. Tam tersi olmalıydı bu. Bu sırada Götalp güldüğünde ikimizde sinirli bakışlarımızı ona çevirdik. Bakışlarımızı gördüğünde yutkunarak sustu. “Ben mi sen mi?” dedim abim bana dönerken. Ah canım abim. Keşke sen diyebilecek yüzsüzlük olsa bende. “Ay neyse,” diye başımı sağa sola salladım. Ve tekrar cilveli hâlime döndüm. “Ya abi, şimdi bir şey soracağım ama kızma.” “Kısa tut,” deyip omzunu yanındaki duvara yasladı. Bende kısa tutup söyledim. “Haktan’ın çalıştığı yer nerede?” Söylediğim şey ona ağır gelmiş olacak ki öksürük krizine girdi. Efsun hızla abime su verdi. Abim suyu diklerken sırtına vurdum. Suyu içerken kolumu itti. Pet bardağı buruşturup avucunun içinde yumruk yaptı. “Sen Haktan’ın çalıştığı ne yapacaksın abiciğim?” dedi dişlerinin arasından. Çok sinirli duruyordu. Fakat benim daha fazla sinirli olduğumu bilmiyordu. Parmak uçlarıma yükselirken yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Bana boş boş bakarken yanağına minik bir öpücük bıraktım. Geri çekildiğimde yumuşamışa benziyordu. “Lütfen.” Dedim melül melül bakarken. “Az önce çıkıp gitti.” Dediğinde taş kesildim. Nasıl kaçırırdım. Lakin arkamdan duyduğum ses ile daha da şoka girdim. Efsun, “Hatta az önce çarptığın kişi oydu.” Dedi. Dengemi kaybedip sendelerken Efsun’a döndüm. Ciddi ciddi bakıyordu. Elim yüzüme çıktı. Yani o taş kaslar onun muydu? Ellerimi başıma attım. Ve en acılı hâlimle, “Ne!” dedim. Hızla abime döndüğümde gülerek bana bakıyordu. Hatta dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. Sırtımı duvara yaslarken yavaşça yere çöktüm. Nasıl… Ela gözlüme mi çarpmıştım ben. O yüzden bana uzun uzun baktı… ÇÜNKÜ BENİ TANIYORDU! Hızla cebimden telefonu çıkarıp ona mesaj atacaktım ki abim namı diğer baş belam telefonu elimden çekti. “Adamı rahatsız etme.” Hızla ayağı kalkıp telefonuma uzanmaya çalıştım. Lakin abim 1.91 boyunda olunca zor oluyordu. “Ya abi!” diye çığırdan çıktım sonunda. “Ya bir kere âşık olmuşuz bıraksana ya.” Dedim fakat dediğimin yanlış olduğunu çok geçmeden anladım. Abim bana tip tip bakarken yutkundum ve geri bir adım attım. Hızla elinden telefonu alırken koşarak kaçmaya başladım. Hussain Bold, rekorunu kırabilirim şu an. Arkama dönüp baktığımda abimin koşarak bana geldiğini gördüm. Koşmaya devam ederken dengem bozuldu. Az kalsın yere kapaklanıyordum ama bozuntuya vermeden devam ettim. Hızla dışarıdaki bir banka çıkıp çitlerin üstünden atlıyordum ki birinin beni belimden yakalamasıyla bu girişimim yarıda kaldı. “Abi! Bırak!” diye cırladım fakat nafileydi. Bu sırada gözüme bir şey takıldı. Otoparkta olan ela gözlüm, arabasının önünde bir polisle konuşuyordu. Son şansımdı. Abimin kolunu ısırdığımda kısık sesle inledi fakat beni tutmaya devam etti. O bir yandan küfür ederken ben cırlıyordum. Bu sırada ela gözlümün bakışları buraya kaydı. E bu kadar gürültüye ben de bakardım. Beni ve abimi görünce kaşları çatılmıştı. “Ya abi ne olur ya!” diye bağırdım üzgün bir şekilde. Dinlemedi beni. Bu sırada etrafımıza devriyede olan birkaç polis doluştu. Abim onlara beni eve bırakmasını söylerken bana gıcık gıcık gülümsedi. Diğer polisler ise beni kollarımdan tutup yürütmeye başladılar. Abime son umutla baktım ama o kararlıydı. Polislere yalvardım bu sefer. “Ya iki saniye otoparka gitsem ne olur,” onlarda umursamadılar. Beni arabaya tıkıştırdıkları sırada ela gözlümle bakışlarımız kesişti. Olanları anlamış gibi bakıyordu. Gülümseyerek bana göz kırptığında bu son damla oldu…
Bir bölümün daha sonu Haktan'ın bir götü kalktı gibi??? oy vermezseniz yeni bölüm yok bu sefer (şüpheli) Irmak yerinde olsanız en yapardınız? Cevapları bekliyorum Kendinize iyi bakın öptümmmmm |
0% |