Yeni Üyelik
29.
Bölüm

19. ya nolur bikere başka yokkk

@canimsenhayirdir

SELAMIN HELLÜÜÜÜ

Hav ar yu ne var yu

ya babama cartier bileklik al dedim gitmiş bana hani şu düğünlerde takılan bilezikler olur ya onun gibi bişeler almış

alakaları yok yani

neyse yorum yazıp oy vermeyi unutmaynnn

İyi okumalar...

Oy:10

Yorum: 20

Şarkı: kudur baby

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Irmak’tan

Gözlerimin üstünden tır geçmiş gibi ağrıyordu. Ne oluyordu? Aralamaya çalıştım gözlerimi. İlte olmsdı. Bir daha denediğimde aralamıştım. Burnumda hastane kokusu vardı, karşımda ise beyaz bir tavan. Öksürdüm şiddetle. Bu öksürük boğazımı acıtmıştı. Kaşlarımı çattım bu yüzden. Etrafa bakındım. Kimse yoktu.

Bu sırada odanın kapısının açıldığını işittim. Başımı hafifçe kaldırıp gelene baktım. Abimdi. Bana baktığında uyanık olduğumu fark etti. “Irmak,” diye mırıldanıp hızla yanıma koştu. Bana sarıldığında sıkıca sarıldım ona. Öyle sıkı sarılıyordu beni içine sokmak gibiydi. Bende aynı onun gibi sarıldım. Başımı boynuna gömüp derin bir nefes çektim.

Geri çekildiğinde gözlerinin dolu olduğunu gördüm. İçim burkulmuştu aniden.

“Abi,” dedim kısık sesim ile. Sesim niye kısıktı. Ne olmuştu bana?

“Efendim güzelim?” dedi. Sesinde bariz neşe vardı.

“Bana ne oldu?” Sorduğum soruya karşın tek kaşı havaya kalktı.

“Hatırlamıyor musun?” dediğinde başımı iki yana salladım. Bu sırada odaya Gözde abla, Götalp ve Efsun girmişti.

Efsun bir hışımda yanıma gelip sıkı sıkı sarıldı bana. “Çok korktum, Irmak. Çok,” Omuzumda bir ıslaklık hissettim. Efsun ağlıyordu. Ne olmuş ki bana, bir ben bilmiyorum bana ne olduğunu galiba?

Kafasını geri çekip yüzündeki yaşları sildim. “Kız niye ağlıyorsun? Kitap karakterlerine bu kadar ağlamamıştın.” Dediğimde gülmüştü.

“Bana ne oldu?” diye sordum tekrardan. Efsun’un da tek kaşı havaya kalkarken abime baktı. Sonra ise bana.

“Bir düşün.” Dediğinde beynimi çalıştırmaya çalıştım.

“Sus. Konişma çoh.”

“Senin abini komalık edenler var ya, biz oyuz işte.”

“Ne oldu abim, iyi misin?”

“Sebepsizce seninle sevgili olma hayalleri kuruyorum, ergenler gibi. Evet, ciddiyim. Oradan sapıkmış gibi durabilirim ama bence bunlar çok masum istekler…”

NE! BİR SANİYE.

Aklıma gelen şey ile yerimden doğruldum. Canım acımıştı ama aklıma gelen daha önemliydi.

“YSL topuklu ayakkabılarım nerede?” Ve tüm odadakilerin tip tip bakıları bana döndü. “Ne,” dedim. “Daha taksiti bitmemişti onların.” Umursamadılar bu sorumu. Bende boş verdim. Götalp ve Gözde ablanın bana sarılma faslından sonra boş sohbet ettik.

Ben gülmekten gözümden gelen yaşları silerken Efsun’un kolu dürtmesi ile irkildim. Ona döndüğümde bana bir şey uzatıyordu: Telefon, LAN!

Hızla elinden çekip inceledim. Bu benim telefonum değildi. Efsun’a döndüm. “E bu benim telefonum değil.”

“Kırdın ya, kanka sen iyi misin?” Elini gözümün önünde salladı. Hızla elini aşağı indirdim.

“Evet, iyiyim. Gayet de kendimdeyim. Asıl siz iyi misiniz?” Ben hariç odadaki herkes birbirine baktı. Bir şey gizliyorlar gibiydiler. Ne sakladıklarına dair hiçbir fikrim yoktu.

“Aman,” dedi Gökalp. Hızla yanıma gelip oturdu ve elini omzuma attı. “Efsun ve mallıkları işte, boş ver sen onu.” Bu sırada kapının açılmasıyla herkesin bakışları kapıya döndü. Selim abiydi bu. Neydi, abimin lise arkadaşı. Gökalp yanımdan kalkarken Selim abi çekmecelerin oraya yöneldi. Çekmeceyi karıştırırken; “Ee Irmak, nasılsın bakalım?” dedi.

“İyiyim,” dedim. Uyandığıma şaşırmamış gibi duruyordu. Çekmeceden bir tüp ve iğne çıkarmıştı. Bu sırada Gözde abla ve abim odadan çıkmıştı. Selim abiye kolaylık oldun diye kolumu uzattım. Gülümserken hızla bir tüp kanı aldı. Sonra ise Gökalp’e uzattı tüpü. “Al bunu, labarotuvara götür.” Gökalp elindeki kan dolu tüpe baktı önce. Sonra ise hızla odadan çıktı. Selim abi bana döndü bu sefer.

“Bir şeyler hatırlayabiliyor musun?” Neden herkes bu soruyu soruyordu?

“Hayır,” dedim. Bakışları ileri daldı anlığına. Sonra ise odadan çıktı. Efsun’un çişi geldiği için gittiğinde odada tek kalmıştım. Telefonu incelediğimde herşeyin yerli yerinde olduğunu fark ettim. Ve aklıma o düştü. Neredeydi? Neden gelmemişti? Bir şey mi olmuştu? Mesaj perilerimde geldiğinden ona yazdım.

 

Siz: Pişt

Siz: gözlerine qurban olduğum

Siz: neredesin????

Haktanım: Uyandın mı sen?

Siz: YOK YA HALA UYUYORUM

Siz: Hatta rüyamda Putini gördüm

Haktanım: tamam sakin ol

Haktanım: Nasılsın

Haktanım: Bir yerlerin ağrıyo mu

Siz: Yok iyiyim

Haktanım: iyi

Haktanım: İnşallah hatırlamıyordur (Gönderilmedi)

Haktanım: Şeyi hatırlıyormusun

Siz: Neyi?

Siz: açık ol yawrum (Gönderilmedi)

Haktanım: sen bişe hatırlıyor musun

Siz: hayırdır ya niye aynı soru soruluyo bana (Gönderilmedi)

Siz: NE OLUYOR LAN BU AŞAĞILIK EVDE (Gönderilmedi)

Siz: Hayır

Haktanım: ÇOk ŞÜKÜR YARABBİ (Gönderilmedi)

Siz: Sen nerdesin

Siz: yoksun burada

Haktanım: davam vardı bi tane onun için geldim

Siz: şuan nasıl yazıyon

Haktanım: kafedeyim arkadaşlarla

Haktanım:

Siz: acaba bu arklar kız mı?? (Gönderilmedi)

Siz: Haktan

Haktanım: Efendim

Siz: sıkıldım ben burada

Haktanım: ee

Siz: gitmek istesem abim izin vrmez

Haktanım: eve git

Siz: eve de gidememkine

Siz: beni alsana

Siz: nolurrkine

Siz: odada kimse yokkine

Haktanım: olmazkine

Haktanım: abin ağzıma sıçarkine

Siz: ya taklit etme

Siz:

Haktanım: Bilmem ki

Siz: nolurrr çok sıkılıyorummmmmmmmmmmmm

Haktanım: kıyamıyorumkine… (Gönderilmedi)

Haktanım: bekle geliyorum

Siz: yaşasınnn

🎀🎀🎀

Irmak’tan

Haktan’a o son mesajı atalı 6 dakika olmuştu. İnstagramda gezinmiştim biraz. Okurlarımdan mesaj vardı hep. Beni düşünmeleri mutlu ediyordu, içimi sıcacık yapıyordu.

Kapının aniden açılması ile irkildim. Gelen Haktan’ı. ZAFER DE BİZİMDİ. Bakışlarımız kesişti. Sarılmak istedim ona. Sıkı sıkı hem de. Ayağı kalkmaya yeltenmiştim ki Haktan hızla yanıma gelip beni durdurdu.

“Kalkma,” dedi. Yanımda durdu öylece. O bana baktı, ben ona. En sonunda dayanamayıp ilk sarılan ben oldu. O da bana sıkı sıkı sarıldı. Burnuma o muntazam kokusu dolarken minik bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan. Hoşuma gidiyordu sebepsizce. Her şeyi ile seviyordum onu. Kaydırak gibi burnu, kumral saçları, ela gözleri, her şeyi… Düşüncelerimle iyice mutlu olurken sarıldım sıkıca. Bu kadar sıkı sarılışıma şaşırmıştı. Ne için sarıldığımı sorguluyordu büyük ihtimal. Ne düşündüğünü umursamadım. Sarıldım sadece.

En sonunda geri çekildiğimde yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu. Boyum yetsin diye dizlerimin üzerine çıkmıştım sarılırken.

“Ne oldu da bana sarılasın geldi?” dediğinde yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum.

“Hiç,” dedim uzatarak. “Sarılasım geldi. Hem sarılmayı çok severim ben.” Kısa bir anlığına dudağının sol kenarı yukarı doğru kıvrıldı. “Ee,” dedim. “Gitmiyor muyuz?”

“Doktordan izin almayı unuttum.” Dediğinde şaşkın şaşkın ona baktım.

“Şaka,” dedi hızla. Kaşlarımı çatıp ona sövecekken bedenimin havalanması ile kısık bir çığlık attım. Hâlâ sesim kısıktı.

Düşmemek adına kollarımı boynuna doladım. Şaşkınlıktan iri iri açılmış gözlerimle ona baktım. “Ne yapıyorsun, bir gören olacak.”

“Yoo,” dedi pişkin pişkin. “Bir gören olmayacak.”

“Niyeymiş?” dedim bende merakla.

“Çünkü ben Emir değilim, sende Feriha değilsin.” Bu sefer o kıkırdarken ben ona şaşkın şaşkın bakıyordum. Kollarının arasına da iyice kurulmuştum fark etmeden. Omzuna silleyi geçirdim sinirle. O iyice gülerken ben bir tane daha geçirdim. Bir tane daha.

“Ya ben ciddiyim. Ya abim görürse?”

“Sen çağırmadın mı beni kızım? Senin çağırdığını söylerim.” Şaşkınlığım iyice büyürken o iyice güldü.

“Şaka yaptım, söylemem.”

“Sen bir daha şaka yapma,” dedim sinirle. “Hiç güzel değil senin şakaların.” Üstünde gezindi bakışlarım. Üstünde krem bir gömlek vardı, altında ise siyah bir kumaş pantolon. Benimde üstümde aynı şeyler vardı ama ben daha vahim hâldeydim. Bu sinirimi bozsa da aldırış etmedim. Dışarıya çıktığımızda üşüdüğümü hissettim. Hava kapkaranlıktı. Telefondan saate bakmayı da akıl etmemiştim. Gözüme ilişen şey ile beynime, garip bir fikir iletti kalbim. Beynim diretsene ben yaptım.

Haktan’ın koluna uzanıp akıllı saatine iki kez dokundum. Ekran açıldı. 2.52.

“Oha,” dediğimde Haktan bana baktı. “Senin uykun yok mu?”

“Yok,” dedi tekrar bakışları önüne dönerken. Boştaki elimi alnına attım. Ateşi yoktu. Nasıl uykusu yoktu o zaman.

“İyiyim,” dedi ben sormadan. Arabanın yanına geldiğimizde beni ön koltuğa bindirdi. Kemerimi bağlayacağım sırada o önüme uzanınca duraksadım. Bunu şu an yapmaması gerekiyordu. Benim kemerimi taktıktan sonra kendi tarafına geçti. 15 dakika süren yolculuğun ardından bir evin önünde durduk. Bir saniye ne? Beni kendi evine mi getirmişti?

“Beni kendi evine mi getirdin?” dediği ona şaşkın şaşın bakarken.

“Nereye getirmemi bekliyordun?”

“Ne bileyim,” dedim hâlâ şaşkınken. “Gezeriz diye sanmıştım.”

“Doktor evde oturmanı söyledi,” derken sesi yumuşacıktı. Eritti içimi usulca. “Kötü olmanı istemem.” O arabadan indiğinde bende indim. Ayaklarım çıplaktım ama umursamadım. Yürüyeceğim sırada bacağımın ağrıması ile dengemi kuramadım. Yanımdaki arabaya tutundum. Haktan hızla yanıma gelmişti. “Niye kalktın?” deyip beni tekrar kucakladı. İtiraz etmedim bu sefer zira her yerim ağrıyordu. Ağır adımlarla evin kapısına doğru yürüdü. Ev triblexti. Bayağı büyüktü. Başımı hafifçe arkaya atıp eve bakmayı denedim. Yok, olmuyordu kardeşim. Bu nedir böyle? Şato mu?

“Kıvranıp durma,” dedi Haktan. “Kapıyı açamıyorum.”

“Bu evi nasıl aldın?” dediğinde bakışlarını bana çevirmedi bile. Kapıyı araladığında ise ayağı ile iteledi kapıyı. Ve burnuma Haktan’ın kokusu oldu. Ciğerlerim şenlik yaşarken ben evi incelemeye başlamıştım. Geniş bir evdi. Haktan’a göre sağ tarafta salon vardı. Bir L koltuk, Arkası ful kitaplıktı. Haktan’ın sol tarafında ise ada mutfak vardı. Haktan’ın L koltuğun önünde duracağını sandım fakat öyle olmadı. Üst kata çıkmaya başladı. Bir odanın önünde durduğunda, “Kapıyı açsana,” dediğinde elimi kapının kulbuna uzatıp araladım. Burnuma daha yoğun Haktan’ın kokusu dolarken kalbim hızlanmıştı. Burası onun odasıydı.

Bakışlarım ona kaydığında o önüne bakıyordu. Yatağının önüne geldiğinde beni yatağında oturur şekilde bıraktı. Dolabının önene geçir kıyafet çıkardı. Gerçi kıyafetleri bana nasıl olacaksa. Kıyafetlerini bana uzatırken konuştu; “Hava soğuk, üstündekilerle üşürsün. Kapıdayım ben.” Deyip hızla odadan çıktı. Bir süre arkasından baktım. Kendime geldiğimde hızla üstüme bana verdiklerini geçirdim. Beyaz bir sweat ve gri bir eşofman. Eşofman bol geldiği için iplerini sıkı sıkı bağlamıştım. Adamın önünde donum düşsün istemezdim.

Kapıyı açtığımda karşıdaki duvara yaslanmış şekilde buldum onu. Bakışlarını bana çevirdiğinde üstümdekilere baktı. Yüzünde minik bir gülümseme oluştu.

“Ne,” dedim. “Senin gibi Herkül değiliz.” Bu sefer sesli güldüğünde trip atmak istedim ama olmadı. Güldüm bende.

Salona indik ikimizde. Fakat ben verandasını gördüğümde o tarafa doğru koştum. Canım önünde durduğumda söylenmeye başladım.

“Babam, annemi dinleseydi 5 değil, 10 katlı evimiz olurdu. Ah baba ah.”

“Bahçeye çıkmak ister misin?” derken bir yandan yanıma gelmişti Haktan.

“Olur,” dediğimde verandanın kapısını araladı. Şahaneydi. Ben babama söylenmeye devam ederken bahçeye çoktan çıkmış, sallanan koltuğa oturmuştuk. Babam yüzünden bunu da alamamıştık. Bunun içinde babama söylenmeye devam ederken en sonunda Haktan beni susturdu.

“Yeter, baban çarpılacak en sonunda.” Haklıydı. Sustum bu yüzden. Çok uyku basmıştı bu sefer. Direnmeye çalıştım. KOOOOOCAM YANIMDA CNM NE DE OLSA YANE.

“Yıldızları sever misin?” dedim bir anda. Bakışlarımı ona çevirdiğimde o zaten bana bakıyordu.

“Severim, sen?” dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım.

“Bak,” diyerek parmağı ile bir yıldızı gösterdi. “Kutup yıldızı oradaki.” Gerçekten de öyleydi. Parıl parıl parlıyordu.

“Çok güzel…” diye mırıldandım. Çok uykum vardı. “Senin uykun mu geldi?” dedi Haktan şaşkın şaşkın. E normaldi. Hiç uyumayan benim uykum gelmişti.

“Yoo,” derken şarhoş gibiydim.

“Geç içeride yat, üşürsün.” Dedi fakat dinlemedim.

“Aa, bak.” Dedim çatallaşan sesimle. “Şu yıldız da çok güzel.” Kalkmayacağımı anladığında zorlamadı. Yanıma oturdu. Bende kedi misali başımı omzuna yasladım zira ona ihtiyacım vardı.

“Evet,” dedi. “Güzelmiş.” Göz kapaklarım ağırlaşırken gözlerimi açık tutmaya çalıştım.

“Şu da,” dedim. Elimi kaldıracaktım fakat beceremedim. Göz kapaklarım daha da ağırlaşırken uykunun beni ele geçirmesine izin verdim…

 

 

 

 

 

 

Ana bölüm bitti.

Karnım ağrıyo mk kıvrana kıvrana yere düştüm BHIUHHUBIHJIHBJ

Bölümm nasıldııı???

Soner'in tepkisini az çok tahmin ediyorsunuzdur

Irmak için model arıyorum ama yok (watpadden bulamıyorum çünkü mal gibi uygulamayı sildim...)

Okuduğunuz wattpad kitapları neler, yazsanıza merk ettim

Öptümm görüşürüzz

Loading...
0%