32. Bölüm

21. İYELİK EKİİİİ

★𝐓𝐚𝐝𝐨𝐰★
canimsenhayirdir

Hellüüü.

Bişe diyim mi sizden yaşça küçüğüm kesinlikle.

Hemde çoooooooooooooooooooook.

AY neyse konumuz bu değil. YB GELDİ LOOOOOOOOOO

umarım seversiniz

İyi okumalar...

Oy:10

Yorum: 20

Şarkı: Durum Leyla

 

 

 

 

 

 

 

 

Haktanım: Acaba hatırlıyor musun sen yoğun bakımdayken dediklerimi (Gönderilmedi)

Haktanım: Benden hoşlandığını biliyorum (Gönderilmedi)

Haktanım: ki bu beni mutlu ediyor (Gönderilmedi)

Haktanım: ama kendi hislerimden emin değilim (Gönderilmedi)

Haktanım: Ama söz (Gönderilmedi)

Haktanım: kendimden emin olduğum zaman seni öpeceğim (Gönderilmedi)

Haktanım: Sonra ise sadece benim olacaksın (Gönderilmedi)

Haktanım: o selim piçi de sana ne verdiyse aynısını ona yedireceğim (Gönderilmedi)

Haktanım: senin canın bir yanınca benim bin yanıyor (Gönderilmedi)

Haktanım: sen sadece seni öpeceğim günü bekle (Gönderilmedi)

Haktanım: Irmak

Haktanım: iyi misin?

Haktanım: 3 gündür yazmıyon

Siz: iyiyim ya

Haktanım: Emin misin

Siz: AY İYİYİM

Haktanım: He şöyle be

Haktanım: günüm aydınlandı (Gönderilmedi)

Siz: karnım ağrıyo sadece

Haktanım: selim ecelini kendin çağırıdın (Gönderilmedi)

Haktanım: bir şeye ihtiyacın var mı

Siz: yok ya galiba

Haktanım: yanına geleyim mi

Siz: AY NOLUYOO NOLUYOOO (Gönderilmedi)

Siz: OLUR

Haktanım: geliyorum o zaman

Haktanım: bir şey alayım mı ister misin???

Siz: şuan canım hiç bir şey istemiyo

Haktanım: geliyorum

Haktanım çevrimdışı

 

🎀🎀🎀

Irmak’tan

Haktan eve gelmişti. O salonda film seçiyordu. Ben ise patlamış mısır patlatıyordum. Karnımda garip bir ağrı vardı. Çok fena bir ağrı hem de.

Patlamış mısırları tabaklara koyup salona geçtim. Haktan’ın yanına oturdum. Ona baktığımda o bana bakıyordu. “Ee,” derken onun tabağını onun kucağına bıraktım. “Ne seçtin?”

“Shrek,” dedi. Gülümsedim. Çok severdim Shrek efendiyi. Haktan filmi başlattığında patlamış mısırlara gömüldük. Ben güldüm, o izledi; ben söylendim, o dinledi. Böyle geçti film. Shrek’in öpüşme sahnesi geldiğinde ise gözlerimi kapattım.

“Ciddi misin?” dedi Haktan. Bende olsam bende derdim yani onca şeyi hayal ettikten sonra. Elimi ekranı görmeyecek şekilde yüzüme tuttum ve Haktan’a baktım.

“Sağ olsun abimler, gözümün önünde yiyişip durdukları için iğreniyorum.” Haktan ile öpüşürken de mi iğreneceksin? NE ALAKA İÇ SES? O başka.

Bu sırada televizyondan inleme sesi geldiğinde yalandan öğürdüm. Başımı ekrana çevirdim ne olduğuna bakmak için fakat görmez olaydım.

“Lan ebenizi şişeye sokayım sizin ben. Abim bitti siz başladınız! Ay!” Haktan bana gülerken bir şey fark ettim. Gülüşü çok güzeldi. Hem de çok…

Kumandaya uzanıp filmi durdurduğumda Haktan da gülüşünü durdurmuştu. Bakışlarımız kesişti.

“Abimleri basalım mı?” dedim aniden. Bu bana da ani olmuştu.

“Olmaz,” dedi hemen. Karşılıklı oturmuşum kocamla, yaptığım planlara bak hele.

“Ya neden!” dedim sinirle. “İçimin yağları erir valla.”

Üstümdekilere bir BOOMBASTİC SİDE EYE bakışları attı. Bende üstüme baktım.

“Bunlarla mı geleceksin?” Ve gereken cevabı yapıştırdım.

“Tabii ki de evet.” Kenan Doğulu pijamam vardı üstümde. Bunu ben yapmıştım. Ay ama çok güzel oldu.

“E hadi kalk o zaman,”

 

🎀🎀🎀

Hızla arabadan inip karakola doğru koşmaya başladım. Arkamdan Haktan durmam için bağırıyordu ama dinlemedim. İçeri koştum.

Kapıdan geçeceğim sırada iki polisin kolumdan tutması ile girişimim yarıda kaldı. İkisine de baktım. Beni eve bırakanlardı bunlar.

“Abim mi yine?” dedim oflayarak.

“Evet,” dedi sağımdaki.

“Peki ben durur muyum sizce?” dedim.

“Hayır,” dedi soldaki.

“E BIRAKIN BENİ O ZAMAN!” diye bağırmak zorunda kaldım. İkiside birbirine baktı önce. Sonra ise arkama baktılar. Ve yavaşça bıraktılar beni. Arkamda bir gölge hissettiğimde arkama dönme gereksinimi buldum. Fakat yüzümü bir şeye, pardon taşa çarpında gerilemek zorunda kaldım. Burnuma dolan koku ile kime çarptığımı anladım. Umursamamaya çalışarak arkamı döndüm ve abimin olduğu yerin yolunu tuttum.

Bizimkilerin olduğu yere geldim fakat abimler yoktu. Sedef vardı bir.

“Sedef, abim nerede?”

“Sorguda o,” Bakışlarını bana çevirdi. “Bence rahatsız etme çok sinirliydi.”

“Ay bana ne?” deyip sorgu odasının olduğu yere doğru yöneldim. Haktan ise beni takip ediyordu. Tam odaya girecektim ki arkamdan birinin elini ağzıma kapatıp beni yan taraftaki elektrik odasına çekmesiyle kanım buz tuttu. Korkmuştum. Eli ile ağzımı kapatan kişiye çevirdim bakışlarımı. Haktan’dı.

“Ne yapıyorsun?” dedim fakat eli yüzünden sesim boğuk çıkmıştı.

“İç işleri bakanı burada. Seni görürlerse sen de yanarsın abin de.” Gözlerim vahşetle açılırken elini yavaşça ağzımdan çekti. Daracık bir yerdi burası. “Ne kadar burada duracağız?” dedim. Hem rutubet kokuyordu burası. Hiç mi bakılmamıştı buraya?

“Bende bilmiyorum.” Bu sırada yüzlerimizin gereğinden fazla yakın olduğunu fark ettim. Bayağı fazlaydı hem de. Biraz daha yaklaşsa burunlarımız birbirine değecekti.

“Ee,” dedim. “Ne yapacağız şimdi? Ya hiç gitmezse? Ya burada kalırsak? Ya-”

“Sakin ol,” diyen tok sesi böldü sorularımı. Bu sırada tepemizde duran ışık yanıp yanıp sönüyordu. Bir süre öylece durduk. Elektrik sisteminden çıkan ses derin soluklarımıza eşlik ediyordu. Ve bu sırada korktuğum oldu. Kendine hayrı olmayan ışık patladı.

“Ay bu patladı!” dedim endişe ile.

“Oha, şaka yapıyorsun?” dedi Haktan dalga geçercesine. Sinirlenip silleyi geçirdim. Ama neresine vurduğumu bende görmemiştim.

“Haktan,”

“Hım,”

“Ben karanlıktan korkuyorum.”

“Ne?”

“Evet,”

“Ee, ne yapayım?”

“Sana sarılabilir miyim?”

“Ne alakası var?”

“İşte, korkunca birine sarılasım geliyor hep.”

“Bu nasıl alışkanlık? Yazar olduğum için kitap yazıyorum gibi saçma bir şey.”

“Ya dalga geçme, korkuyorum.” Ofladığını işittim.

“Gel, neredesin?”

“Buradayım, asıl sen neredesin?”

“Cehennemdeyim Irmak! Gelecek misin?”

“Eğer bir yerde sen varsan ben hep varım canım.” Bu sırada ona sarılabilmiştim. Kollarımı sıkıca beline sardım. Onun da ellerini sırtımda hissettiğimde ister istemez gülümsedim. Seviyordum ben bu adamı. Başımı göğsüne yasladım. Durduk öyle. Ne konuştuk, ne düşündük. Sarıldık sadece. Belki de bu anı bozmak istemedik. Benim ellerim beline iyice sarılırken okun ellerinin sırtımı okşadığını hissediyordum hafif hafif.

E hayat bu, dedi ki; “Çok mutlusun sen galiba, al sana mutluluk, AL SANA!” ve bulunduğumuz odanın kapısı aralandı. Bir görevliydi. Bir bana baktı, birde Haktan’a. Tekrar bana baktığında tek kaşımı kaldırdım. Bakışları aramızda mekik dokurken odadan çıktı.

Çenemi tam kalbinin olduğu yere yaslayıp alttan alttan ona baktım. “Gitmişler midir?”

“Bilmem?”

“Bakalım mı?”

“Sen dur o zaman burada,”

“Neden ben?”

“Sen mi gideceksin Irmak?”

“Yoo,”

“Ee, o zaman?”

“Öf, tamam.” Diyerek pes ettim. Kollarımı üzülerek belinden ayırdığımda kapıyı araladı. Etrafa bakındıktan sonra elini arkaya uzatım elimi tuttu. Ben ne olduğunu anlamaz iken elektrik odasından çıkmış bulunduk.

“Abini görecek misin?” dedi Haktan durup bana bakarken.

“Evet,” Adımlarını bizimkilerin olduğu yere yönlendirdi. Ve odada 4 kişi vardı. Abim, Sedef, Gözde abla ve Götalp.

Abim ile Gözde abla kenarda yiyişiyorlardı. Götalp telefonuna bakıyordu. Sedef ise biriyle konuşuyordu. Haktan’a döndüm.

“Iyk, çok sıkıcı ortam.” Sesimi duyan, maşallah köpek gibi kulakları olan abim hızla başını bizim olduğu yöne çevirdi.

“Ya sabır,” Gözde ablaya döndü. “Bana rüya olduğunu söyle,”

“Ne?” dedi Gözde abla. Abim onun beynini de emmişti.

“Şu görüntünün,” diyerek çenesiyle bizi gösterdi abim. Gözde abla buraya baktı. Arkamdaki Haktan’a başı ile selam verirken bana göz kırptı. Tekrar abime döndü.

“Gerçek maalesef.”

“Allah’ım,” diye böğüren abim yüzünden herkes yerinden sıçramıştı. Biz hariç. “Sana geliyorum Rabb’im!”

“Ay abi daha çok gençsin ne ölüyorsu-”

“Irmak!” diye bağırdığında ben gülüyordum. “Siz ne zamandır buradasınız?”

“Çok oldu, elektrik od-” diyordum ki bir el ağzımı kapayınca sözlerim yarım kaldı. Haktan’a tip bir bakış atarken o umursamadan konuştu.

“Daha yeni geldik,” üstten üstten bana baktık. “Değil mi Irmakcığım?” Bir saniye ne? IRMAKCIĞIM MI? İYELİK EKİ ALMIŞTI İSMİM. WOAAAAAAAAAAAAAAAAAA.

Bakışlarımı ondan çekip abime baktım. Garip garip bakıyordu bize. Başımı aşağı yukarı salladım. Haktan elini ağzımdan çektiğinde yine konuştum;

“Abi biliyor musun size çok benzeyen iki kişi buldum.”

“Kim onlar?” dedi bezmiş şekilde.

“Shrek ve Fiona,”

“Irmak!” Ben kahkaha atarak koşarken abimde peşime takıldı…

 

 

 

 

 

 

Bölüm bitti yaa. Ya çıldırasım geliyo. Çok büyük ikileme düştüm.

Burcunuz neee????

Haktan sizce Selime ne yapacak??

Cevapları bekliyorumm

Öptümmmmmm :))

Bölüm : 16.11.2024 10:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...