Nabersinizzz umarım iyisinizdirrr
Şahane bir bölüm değil bence çünkü içime sinmedi ama yine de iyi (şüpheli)
Bugün bir olay oılmuş varyaaaa
Şimdi ilk iki ders müzikti ilk dersinde serbest kaldık kitap okuduk (5 kişiyiz) neyse ikinci dersinde sınıf öğretmenimiz olan matematikçi girdi izin aldı işte ödev vermişti anlamadığımız soruları çözüp bizi gönderecek. 3. dersin ortasına kadar yaptık ve bitti. Hoca bizi gönderecek sırayla aşağı inin dedi. İlk ben indim. Sonra müdür beni yakalamasın mı. Neyse ismimle seslendi ne yapıyosun fln eve gidyom hocm dedim e niye geldin dedi ben zort ne söylim dedim ödev bahanesi attım. Dedi öğlen arası eve gidersin. Öğretmenler odasından öğretmnini çağır onunla sınıfa git. Öğrenmenler odasına gittim (normalda 3. ders türkçe ama matçı girdi) Ay sonra bir arkım daha inmiş. hoca da bekle ben geliom dedi. Müdürün yanına gittim. Hoca birazdan gelcek dedim o da bağırdı git öğretmen,n seninşle gelsin. (müdürlerde annem babam tanışıyo hemşeriyiz ve samimiyiz bide başarılıyım tanınan öğrencilerdenim.) neyse mat öğretmeni ben ve arkm sınıfa çıktık diğerleryle kaçış planı yaptık. Ben dilenci olduğumuzu söyleyp kaçmayı bile düşündüm. Kaçmalıyız çünkü okulda çok az kişi var ve ne yapalım biz saat beşe kadar orada boş boş ders i,şleyen yok. Sonra hoca dedi ben lavaboya gidiomuş gibi yapim müdür yoksa yanınıza gelcem yavaşça kaçın. Gezdi geli, ilk biri gitti. Sonra bizde indik ama arka yoldan eve gidioz hepimiz çünkü görürlerse sıçarlar ağzımıa. Yolu uzatp geldik çok gergindi aw ben bunu niye anlattım destan oldu cdfgvcdf
İnsan uçurtması için bir ip seçmeliydi. Kötü bir ip seçmemeliydi. Yoksa uçurtması elinden kayıp giderdi. Ben kendi ipimi seçmiştim. Benim ipim Haktan’dı. En sadık ipim oydu.
Kolumda ince bir sızı vardı. Sırtım ise kolumdan hallice. Sol gözümü ise hissetmiyordum. Boğazım ise yırtılmış gibi ağrıyordu. Ne oluyordu ulan?
Uğultu şeklinde sesler işitiyordum etrafta. Dikkat kesildim bu seslere.
“A doktor bey, sonuçlar neler?” Bu annemin sesiydi.
“Hastaya kan testi yaptırdık. Hasta önceden de bu hastaneye gelmişti yine, uyuşturucu verilmişti ona?”
“Evet,” bu Haktan’ın sesiydi. Neredeydi? Onu görmem lazımdı.
“Hastaya uyuşturucuyu yenmesi için bir ilaç verilmiş. Ama bu ilacın içinde de uyuşturucu mevcut. Hem de fazlasıyla. Şöyle açıklayayım. Hastanın şu ana kadar yaşıyor olması bir mucize.”
Bir süre sessizlik oldu. Bu sessizliği ise Haktan’ın sesi böldü. “Selim yaptı,” Sesi öyle sinirli çıkıyordu ki sinirini buradan hissetmiştim.
“Profesör Doktor Selim Güneri mi?” diye sordu doktor.
“Evet,” dedi abim. Hepsinin sesi aşırı yorgun çıkıyordu.
“Kan testinin sonucu ameliyathanede elimize ulaştığından o an hastanın midesini de yıkadık ek olarak. Peki hastada aşırı uyuma, baş dönmesi gibi etkenler var mıydı?”
“Uyuşturucu kanından tam olarak çıkmadı, ama bu belirtiler neredeyse görünmez hâle geldi. Birkaç ilaç yazacağım hastaya. Düzenli kullanıldığı sürece uyuşturucu yok olacaktır. Başka bir sorunuz var mı?” dedi doktor.
“Yok, teşekkür ederiz.” Dedi annem.
“Geçmiş olsun tekrardan,” dedikten sonra bir kapı kapanma sesi işittim. Odadan çıkmıştı.
“Ben o kanı bozuğu bulmaya gidiyorum.” Dedi abim. Ve kapı tekrardan kapandı.
“Ferit amcamla Gökalp nerede?” diyen Efsun’un sesini işittim bu sefer. Çok özlemiştim hepsini.
“Ferit’i acil bir durumdan dolayı çağırdılar. Gökalp’te onunla gitti.” Dedi annem. Birkaç adım sesi işittim. “Oğlum, kaç gündür uyumuyorsun. Bir şey yiyip içtiğinde yok. Bak tost alayım sana bari,” Derin bir nefes verme sesini işittim. “He Haktan oğlum, haydi.”
“Cidden. Gayet iyiyim, gerek yok.”
“Ne iyisi?” diyerek arada daldı Efsun. “Çöktün be bu 5 günde. Azıcık uyusan şurada, o bile yeter.”
“Irmak uyanmadan uyumayacağım. Hem uykum da yok ki. Nereden çıkardınız?”
“Seni dışarıdan biri görse aynı tespiti koyar.” Artık onları görmek istiyordum. Elimi hareket ettirmek istedim lakin elimi tutan bir elden dolayı hareket ettiremedim. Ve bu arada, kendimi sarhoş gibi hissediyordum? Ne oluyordu ulen?
“Eli hareket etti!” dedi Haktan yükselen sesi ile. Bir anda sesine can gelmişti. “Hareket etti!”
“Ne, ciddi misin?” dedi Efsun.
“Evet, hareket etti.” Dedi Haktan sesindeki neşeyi saklayamazken. Bir an önce görmek istediğim için elimi tekrar hareket ettirmeyi denedim. Ve bu sefer işaret parmağımı hareket ettirmeyi galiba başarmıştım.1
“Yine hareket etti.” Dedi Haktanım.
“Evet, hareket ediyor.” Dedi Efsun onu onaylayarak. Tekrar denemek istedim lakin hareket ettirmeyi denediğim sol kolum fena şekilde sızlayınca huzursuzca mırıldandım. Hâlbuki az önce bu elimin parmağını hareket ettirmiştim.
“Ay çok şükür Allah’ım.” Diye mırıldandı annem. Konuşmak istedim ama boğazım feci şekilde zonkluyordu. Ve sağ gözümü yavaşça araladım. Sol gözümde bir perde vardı, aralanmıyordu. Tavanla bakıştım bir süre, sonra ise bakışlarımı ilk soluma çevirdim. Sonra ise sağıma. Sağımda Efsun, solumda Haktan ve Haktan’ın yanında annem vardı. Konuşmayı denediğimde ise ergenlerden hallice olan sesimle konuştum.
“Lan,” yutkundum. “Bana ne oldu? Ölüp dirildim mi yoksa?”1
“Narkoz etkisinde,” diye mırıldanan Efsun’un sesini işittim. Ne memuru narkoz bey? Bakışlarımı Efsun’a çevirdim. Elinde bir şey vardı. Bebek gibi tutuyordu. O kimin bebeğiydi?1
“Kanka, 15. Çocuğunu doğurdun. Hayırlı olsun.” İrileşti gözlerim.
“Ne?” dedim. Haktan’ın kısık sesle kıkırdadığını işittim. “Ben ne ara o kadar çocuk doğurdum Efsun?” dedim. Şaşkınlıklar içerisindeydim. 15. Bebeğim miydi? Benim rahmim yırtılmamış mıydı?
“Kimden?” dedim. Efsun bana imalı bir bakış attı.
“Haktan’ı aldatıp geçen sene evlendiğin adam var ya, kocanı da mı hatırlamıyorsun!”
“Kocam kim benim? Hem ben Haktan’ı mı aldattım? Nasıl aldattım?”
“Ya kocam 91. Abdulhamit’i hatırlamıyor musun kızım!” dedi azarlarcasına. Dilini damağına durup onaylamaz şekilde baktı bana. “Terbiyesiz. Hem suçlu hem güçlü.”
“Yalan atma. Ben neden Haktan’ı aldatayım. O zaman Haktan niye burada?” diyerek Ela gözlüme baktığımda beni gülümseyerek izliyordu. “Haktan, ben seni aldattım mı?” dediğimde Efsun’a baktı. Sonra ise bana. “Evet, 3 çocukla terk ettin beni.” Anneme baktım bu sefer. “Ben de ne kadar şerefsiz çıktım. Anne haklıymışsın.” O da dua ederken beni izliyordu. Bir anda göğsümün üstüne konulan şeyle duraksadım. Bu peçeteydi. E bu muydu bebek.
“Anaa, ne olmuş buna?” dedim. Sağ elimi zorlukla kaldırdım. Peçeteyi tuttum. Mutasyona uğramış bebem!1
“Ya mutasyona uğramış bu bebe! Bunun neresi sevilecek ki? Hayır, bir şey de diyemiyorum. Al şunu Efsun,” diyerek Efsun’a fırlatmayı denedim ama mecalim olmadığı için fırlatamamıştım. Efsun bebemi yerden aldı. “Bu senin evladın, evladın! Senin çocuğun olunca böyle mi yapacaksın. Mağaradan çıkmış dağ ayısı!”
“Ne?” dedim dediği şeyi anlamaz iken. Ne yani, bebeğim yok muydu benim?
“Salak, şaka yaptım.” Boş boş yüzüne baktım.
“Salak, neden korkutuyorsun beni. Bende diyorum 91. Abdulhamit kim?” Güldü Efsun. “Bir şeyler hatırlıyor musun?” diyen Haktan ile bakışlarımı ona çevirdim. Biraz düşündüm. Murat, abim, Erkan, işkence çeken Serhat. Haktan. İşkence çeken Haktan ve abim. Başımı sağa sola salladım hafifçe ve kendime geldim. “Evet,” dedim bitkin bir sesle.
Adem elması kavislenirken bakışları endişe doluydu. “Her şeyi mi?”
“Her şeyi.” Odaya derin bir sessizlik çöktü. Huzursuz bir sessizlik. Bu huzursuzluğu dağıtmak adına, “Bir şey diyeceğim. Ben kendimi sarhoş gibi hissetmem normal mi?”
“Senin tıp okuduğundan şüpheliyim.” Dedi Efsun. “Hani narkoz etkisindesin,”
“Kaç yıl geçti üzerinden oğlum,” Başıma ağrı atınca kaşlarımı çattım. “6 yıl geçti üzerinden. Hem ben yarım bırakmadım mı?”
“Irmak tıp mı okudu?” dedi Haktan. Sesinde bariz şaşkınlık vardı. Ona dönerken dudağımın sol kenarı yukarı doğru kıvrıldı. “Bir ara heveslendim. Üniversite dördüncü sınıfa kadar okudum. Tam sınavlar falan derken vazgeçtim. Ondan sonra bir işe başladım kafede. Ama müşteriye biraz sövdüğüm için kovuldum. Sonra ise kitap yazmaya başladım.” Sağ elimi kaldırmayı denedim yavaşça. Ama takatim yoktu. Bacaklarım dahil hiçbir şey hissetmiyordum. Bu sırada içeriye bir asisten doktor girdi.
“Geçmiş olsun,” dedi. Bana baktı. “Irmak hanım, ayağı kalkabilecek gücünüz var mı?”
Başımı hayır anlamında sallarken, “Neden?” dedim.
“Ona göre sonda takılacak.” Karşımdaki doktora irileşmiş gözlerimle bakarken afilli bir küfür mırıldandım. Yanımdaki Haktan hariç kimse duymamıştı.
“Ay ne sondası! Kalkarım ben. Hem ben bir kere daha kaçırılmıştım. Bunlar bana vız gelir tırs gider. Ama sakın bana sonda demeyin.” Bizimkilere baktım. “Ay kaldırın beni. Sonda monda diyor.”
“Evet,” Haktan ayağı kalkarken bende dikelmeye çalıştım ama sırtım fena bir şekilde sızlayınca dişlerimi sıktım. Sondalar kapatılmalıydı.
Uzun ama çok uzun çabalar sonrasına ayağı kalkmıştım. Doktoru ikna edince ise kendimi Haktan’a bırakmıştım.
~
“Artık kusacak mısın?” dedi Haktan.
“Ya midem bulanmıyor ki!” dedim. Odada kimse kalmamıştı. Bir benle Haktan kalmıştık. Haktan da beni tuvaletin önüne oturtturup narkozu atmam için kusturmaya çalışıyordu.
“Hem,” Yanaklarıma sıcak basmıştı. “Utanırım.” Dedim kısık sesle.
“Cidden mi? Benden mi utanıyorsun? Benden utanma, güzelim.” Yüzüne çapkın bir gülüş yerleşti. Ani bir şekilde dudağıma minik bir buse bırakıp geri çekildi. “Ama beni öperken, böyle utanmıyorsun.” Yanaklarım iyice kızarırken omzuna silleyi geçirdim. “Onunla bu bir mi?”
“Bak, beni çok farklı şeyler yaptırmaya zorlama. E mi hayatımın anlamı?” beynimde farklı farklı senaryolar geçti. Tövbe ya.
“Benden günah gitti. Daha kötü olacaksın yoksa.” Bir elini sırtıma koyup öne eğilmemi sağladı. Ne yaptığını anlayamadan işaret ve orta parmağını birleştirip ağzıma soktu. Evet. Onu itmeye çalışsam da nafileydi. Kısa bir süre sonra ise içim dışıma çıkmıştı. Kustuğum süreçte sırtımı sıvazlamıştı bıkmadan. Sifonu çekti ilk önce. Ayağı çok kalkmadan yandaki musluğa doğru elini uzatıp eline su sürdü ve yüzümü silmeye başladı. Kenardaki peçeteyle ağzımı sildikten sonra ise tekrar dudaklarıma mink bir buse bıraktı. Buse minikti ama etkisi büyüktü.
“Güzel gözlüm,” dedi o da gözlerini gözlerimden ayırmazken. Bakıştık bir süre. Ben bu adamı çok seviyordum ya.
“Seni çok seviyorum.” Deyip ona sıkıca sarıldığımda o da yaralarıma dikkat ederek bana sarıldı. Kokusunu çektim derince içime.
“Oradayken,” dedim ve yutkundum. Geri çekildim. Ellerimi tutup eline hapsetti. “O depomsu yerdeyken halisülayson mu gördüm, bilmiyorum ama senin sesini işittim.” Başımı sağ omzuma yatırdım. “Beni kurtarmaya ilk sen geleceğini söylüyordun. Ve ilk sen geldin. İlk sen…” Göz bebekleri titredi. Öyle bir bakıyordu ki bakışlarıyla sarmalıyordu beni. Avucundaki ellerimi dudaklarına yaklaştırdı ve öptü. “Ben seni bırakmam ki,” bir kez daha öptü. “Seni nasıl bırakayım ki, sen geldiğinde hayatıma renk geldi. Neşe geldi. Ben sensiz bir hiçim güzel gözlüm.” Bu sefer ellerimi bırakıp yüzümün her bir zerresini öptü. Sol gözümdeki bandaj her şeyi engellese de umursamadım. Mutluluk, anda saklıydı.4
“Şu yaralar hemen iyileşse,” dedi yüzümü avuçları arasına alırken. “Seninle öyle şeyler yapacağım ki,”1
“Ne gibi şeyler?” dedim arsızca. İkimizde neden bahsettiğini biliyorduk.
“Hayır, sadece seninle güzel…”6
Bnece çok çok çok çok çok çok çokkkkkk kötü ama eccük eyi9
Smut yazmak istiyom buna o yüzden kitappede mesaj attım hala dönüt gelmedi ühhüüü3
Gilles_dek diye bir hesp var adam KA-RİZ-MA Ölürümmm (artık sarışın seviyom(bazılarını))2
Öpüldünüzzzz4
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![]() | @_asi_kiz 1h önce |
![]() | @miyavslyyw 3h önce |
![]() | @elisya09 4h önce |
![]() | @elisya09 4h önce |
![]() | @elisya09 4h önce |
![]() | @tornadocuk 2a önce |
![]() | @rablio 2a önce |
![]() | @canimsenhayirdir (Yazan) 2a önce |
![]() | @m.fatshd 2a önce |
![]() | @uykulubirgencyazar 2a önce |
57.55k Okunma |
5.43k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |