HERKESE SELAMMM
Ay nasılsınız, umarım iyisinizdirr
Bu bölümü @nektariguzeli'ne ithaf ediyorum onun kitabının son bölümünü okuduktan sonra bölüm fikri geldii
Bu arada onun da kitaplarını okuyun ŞA-HA-NE
Bölüm biraz kısa beni affedin çünkü ders çalışmam lazım:(((
YETER ULAN diyesim geliyor en son
Bakın, sinan kuzucudan matematik çözdüm. 1 sa 15 dk da 15 soru, 7 doğru 5 boş 3 yanlış VCFGTYHGBVCDFT BUNEEEE
BİRDE İLK ÜNİTEEE
Allah bana sabrı versin
İyi okumalar...
Oy: 32
Yorum: 42
Şarkı: Bana Dönek Demiş İtin Birisi (Çok uyumlu AEWSAQWSDWS)
Irmak’tan
Yatak odamızdaydık Haktan ile. Yatakta uzanmış, gülüşüyorduk. Bu sırada içeriden bir ağlama sesi geldi. Hızla Haktan’a baktım.
“Sude ağlıyor!” dedim panikle. Dikeldim hızla. Haktan’da hızla ayaklanırken bende ayaklanıp kızımızın odasına doğru koştum. İçeri girdiğimde ise kızım Sude, yatakta oturmuş ağlıyordu. Hızla yanına gidip yatağın kenarına yani Sude’nin yanına oturup sarıldım Sude’ye. Okşadım sırtını.
“Kızım, ne oldu? Ağlama. Kâbus mu gördün?” deyip geri çekildim ve yüzümü avuçlarım arasına aldım. Bu sırada Haktan’da gelip yanıma oturmuştu.
“Kızım, ne oldu?” dedi endişeyle.
“Konuş, lütfen annem.” Dedim. İçini çektikten sonra sıktığı yumruğunu öne doğru uzattı. “A-anne,” Haktan’a baktı. “Baba,”
“Efendim güzelim?” dedi Haktan.
“Ben az önce uyandım. Saçım rahatsız etti. Elimi saçıma attığımda ise bunlar geldi elime,” Ve sıktığı avucunu açtı. Bir sürü kumral saç vardı. Saçları dökülmüştü. Ama çok fazlaydı. Endişe dolu bakışlarımı Haktan’a çevirdiğimde o da bana endişeyle bakıyordu. Hızla Sude’ye döndüm.
“Tamam, sakin ol balım. Şimdi yat sen. Ben bir şeye bakacağım.” Dolu dolu gözlerle bana baktı.
“Tamam anne,” dedi ve uzandı. Altında şort olduğu için bacaklarını inceledim ilk. Bacağında minik minik iki üç tane şişlik vardı. Bu aralar kusuyordu hep. Endişem iyice artarken Sude’nin masmavi olan gözlerine baktım. Benim gözlerime benziyordu gözleri.
“Hiç halsiz hissediyor musun bu aralar?” dedim. Başı ile onayladığında ise hızla Haktan’a döndüm. Ama Haktan orada yoktu.
“Haktan,” dedim endişeyle. Sude’ye tekrar döndüm. Üstünü örtüp odanın kapısını kapatıp hızla çıktım. İlk yatak odasına baktım ama yoktu. Aşağı indim yavaşça. Mutfağın oraya girdim. Çok karanlıktı. Hiçbir şey gözükmüyordu. Işığı açıp yere baktığımda ise çığlık attım. Haktan kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Ve yanında dikelmiş Murat vardı. Gülümseyerek bana bakıyordu.
“S-sen,” dedim korkuyla. Elim ayağım titriyordu.
“Ya, ben geldim. Şimdi seni de öldüreceğim. Ama hemen değil, yavaş yavaş. İşkence çekerek.” Üstüme doğru koşmaya başladığında bende koşmaya başladım. Çok korkuyordum. Bir anda kendimi bir çölde koşarken buldum. Arkama baktığımda ise Murat vardı. Elinde çok keskin duran bir bıçak vardı. Tabii önüme bakmadan koştuğum için takılıp yere düştüm. Nefes nefese tekrar arkama baktığımda Murat’ın bıçağı bana saplamak için hazırlandığını gördüm. Çığlık attığımda ise derinlerden bir ses işittim.
“Irmak! Aç gözünü. Kâbus görüyorsun. Uyan. Lütfen!” Sese doğru koşmak istedim ama bir anda herşey karardı.
“Güzel gözlüm. Aç gözünü, ne olur!” Ses, Haktan’ın sesiydi bu. Gözlerimi aralamak istediğimde sağ gözümdeki bandaj kendini hatırlattı ve sol gözümü araladım. Haktan ve endişeli bakışları karşıladı beni.
“Güzelim, sakin ol. Herşey kâbustu.” Deyip terli saçlarımı geriye itti. Onun yardımıyla oturur pozisyona geçtim. Etrafa bakındığımda kendi odamda olduğumu anladım. Peki, Haktan’ın burada ne işi vardı?
“Haktan, senin burada ne işin var?” dedim puslu sesimle. Gülümsedi.
“Uyumuştun, seni evine getireyim dedim. Annen karşıladı beni, evde kimse yokmuş ve benim kalmamı söyledi. Bende kaldım. Aç mısın, bir şeyler hazırlayayım mı?” Başımı hayır anlamında salladım. Bandaj çok rahatsız etmeye başlamıştı.
“Haktan,” dedim üzgün üzgün.
“Efendim güzel gözlüm,” diye bana cevap verdi. Ama ben eriyip biterdim hep böyle konuşursa.
“Ben bandajı çıkartmak istiyorum. Çok rahatsız ediyor.” Elini tutup ona en melül bakışlarımı attım. İzin vermeyebilirdi çünkü. Ne olur ne olmaz.
“Ne olur, lütfen. Aşırı rahatsız ediyor.” Bakışları üstümde gezindi. Yutkundu ilk önce. Sonra ise, “Tamam,” dedi. Keyfim yerine gelirken hızla yüzünü avuçlarımın arasına alıp öpmeye başladım. Burnunu, dudağını yanağını, çenesini, alnını. Her bir zerresini. En sonunda öpücük seansım bittiğinde neşeli kahkahalarımla Haktan’ı kendim ile lavaboya sürükledim. Aynanın önüne geçtiğimizde bir anda Haktan’ın beni kaldırmasıyla ne olduğunu şaşırdım. Beni lavabonun üstüne oturtturmuştu.
“O zaman ben çıkaracağım. Biraz daha bir çift mavi göz görmezsem çıldıracağım.” Sözünü dinleyip kendimi ona bıraktım. Kenardaki kutudan makyaj pamuğu alıp suda ıslattı. Yavaşça bandajın etrafına sürmeye başladı. Öyle narin, öyle yumuşak davranıyordu ki. Kırılacak nadide bir parçaydım sanki.
“Seni ilk nerede gördüm biliyor musun?” dedi o güzelim sesi ile. Onun sesini yormasına gerek yoktu. O sussundu, ben onu bir ömür izlerdim.
“Nerede gördün?” dedim çocuksu bir merakla.
“Abin komaya girdiği zaman. Tabii, o zamanlar beni tanımıyordunuz. Babanla konuşuyordum. Bu sırada sen koşarak olduğumuz yere doğru gelmeye başladın. Ama Gökalp tuttu seni.” Derin bir nefes verdi. Pamuğu tutuşu sıklaştı. “Öyle, hatırlamazsın sen.”
“Aslında hatırlıyorum.” Dediğimde şaşırdığını belli edercesine kaşları havalandı ama işini pür dikkat yapmaya da devam etti. “Seni fark etmiştim. Dediğin gibi, seni tanımıyordum. Ama görmüştüm. Hayal meyal hatırlıyorum. Üstünde cübben vardı.” Dudakları yukarı kıvrıldı hafifçe.
Bandajı yavaşça çıkarmaya başladı. Bir haftadır banyo yapamamıştım gözüm yüzümden. Saçıma kuru şampuan sıkmakla ve vücudumu yıkamakla geçiştirmiştim. Haktan, bandajı en son çıkarttığında gözüm hâlâ kapalıydı. Açmayı denedim yavaşça. İlk deneyişimde olmadı tabii. Bir daha denediğimde ise hafif hafif sızlayarak aralandı. Haktan çok sevdiği gözüme sonunda kavuştuğundan dolayı oluşan sevincini belli edercesine dudaklarıma minik bir buse bırakıp geri çekildi.
Arkamdaki aynaya doğru dönüp gözüme baktım. Üst göz kapağıma ince, şeffaf bir yara bandı yapıştırılmıştı. Gözümdeki kanı temizlemişlerdi büyük bir olasılık ama kan lekeleri hafiften belli oluyordu.
Tam gözümü kaşımak için elimi kaldırdığımda Haktan hızla elimi tuttu. Yakalanmıştım. Ona döndüm tekrar.
“Ya ama çok kaşınıyor.” Tuttuğu elimi öptü.
“Doktor izin vermedi ama,” Ofladım sıkıntıyla. İşimiz vardı. Haktan beni kucağına alırken itiraz etmedim zira vücudum aşırı ağrıyordu. Ve migrenim kendini hissettirmeye başlamıştı.
“Migrenim tutacak yine,” dedim başımı göğsüne yaslarken.
“Dün çok ağladın, o yüzdendir.” Dedi. Alnıma bir öpücük kondurdu, sihir gibi ağrımı hafifletti. Mutfağa girdiğimizde beni sandalyeye oturtturdu. Başını eğip burnumun ucuna minik bir öpücük kondurdu. Anlamını bildiğimden bakışlarım onun elalarında kilitli kaldı.
“Anlamını biliyor musun?” dedim kısık bir sesle. Onaylarcasına mırıldanırken alnını alnıma yasladı, bu sırada gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. O da, ben de. Ve ikimizde aynı anda mırıldandık;
“İncinmiş duyguları onarmak ve özür dilemek için burundan öpülür…” Ne ara kapattığımı bilmediğim gözlerimi araladım. Elaları bir sürü duygu içeriyordu. Ama bakışlarının özeti şuydu; Özür dilerim.
Gözlerimin dolduğunu hissettim o an. Sarıldım ona sıkıca. O da bana sarıldı. Hayattaki tüm şansımı Haktan’la sevgili olmakta kullanmış olabilirdim.
~
Çekirdeğin çöpünü poşete atıp telefondan açtığımız diziyi izlemeye devam ettim. Haktan’ı çağırmışlardı. Haktan işe giderken beni de karakola bırakmıştı. Sıkılıyordum evde. Hem yalnız kalmaktan biraz da korkuyordum. Gördüğüm rüyanın da etkisindeydim zaten. Tanıdık birilerle dursam iyi olurdu.
“Bak bakayım sen bana, gel gel.” Dedi Hüsnü, Nazike’ye.
“Ne oluyor ya?” dedi Nazike de Hüsnü’ye bakarken.
“Bir haller var sende,” dedi Hüsnü kolunu buzdolabına yaslarken. Nazike Şule’ye baktı tedirgince. “Yoo, yoo.” Dedi Hüsnü’ye dönerken.
“Yok yok.” Dedi Hüsnü. “Bi’ böyle bir halt yemişsin ya da yiyecekmişsin gibi…” dedi.
“Bak şimdi ya,” dedi Nazike itiraz edercesine. Bu sırada yanımdaki Gökalp kolumu dürtüp konuştu.
“Lan, Soner başkomiserimle sen aynı Nazike ile Hüsnü’ye benziyorsunuz.” Dedi.
“Harbiden,” dedim ona dönerken. Evet, karakolda oturmuş Arka Sokaklar izliyorduk. Tek izlediğim dizi bu olabilirdi. Çok eğlenceli ama, ne yapayım?
“O zaman Gözde ablam Esra oluyor.” Dedim. Arkama yaslandım. Gökalp, Sedef , Efsun ve ben izliyorduk. Diğerleri bir yere gitmişlerdi ama bana söylememeye ant içmişler gibiydiler.
Bu sırada telefonuma gelen mesaj ile dizi durdu. Oflayıp mesajı açtım. Haktan’dan gelmişti. Gördüğüm mesaj ile çekirdeğin boğazımda kalması bir oldu.
Haktanım: Murat uyanmış. Duruşma yarın saat 17:30’da.
End the end
NASILDI
Çabuk cevap verin yoksa hüsnü sizi yer CDFRTGVFCDRGFV
Arka Sokaklar best dizi üstüne laf söyleyenin evine baskın yapıyorum:)))
Sizce bu kitaptaki karakterler hangi sizi/filmden hangi karakter vibesi veriye
Ben kaçanzii (ders var...)
Öpüldünüzzz
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
43.39k Okunma |
4.1k Oy |
0 Takip |
60 Bölümlü Kitap |