74. Bölüm

48. Rakılı çiğköfte ve BABA OLUYORUM!!

★𝐓𝐚𝐝𝐨𝐰★
canimsenhayirdir

HERKESE SELAMMM

NASILSINIZZ??? umarım iyisinşizdir

Yb geldii sevinin kız

Ay çok minnoş bir bölüm oldu ya

Ders çalışmayıp size bölüm yazıyorum şükür edin...

Çok çok çok çokçok az smut var (yok gibi)

Neyse sizi tutmayayım şahane bölümm

İyi okumalar...

Oy:34

Yorum:44

Şarkı: Birtanem

not: foto gözükmüyorsa affedin beni bilgisayarın suçu...

 

 

 

 

 

 

Irmaktan

“Diyarbekir yoluna ey Diyarbekir yoluna!” Şarkıyı söylerken bir yandan da çiğköfteyi yoğurmaya devam ediyordum. Evet, bizimkilerle rakı masası kurmuştuk. Aslında balık yapacaktık ama bir yerlerimiz yemediği için yapmamıştık. Onun yerine en iyi yaptığım şeyi, çiğköfte yapıyordum. Ve rakı da vardı. Peki, kimler olarak mı yapıyorduk?

Her zaman her anımda yanımda olan Efsun efendi,

Bize çiğköfte malzemesi alayım derken rakı sofrasına dahil olan Gözleme ablam,

Buraya nasıl geldiğini bilmeyen, ortamda çok masum duran ama şarkı açılınca içinden ateşli hatun çıkan Sedefcik,

Ve çiğköfteciniz, bu fikrin sahibi ben. Bence çok şahane bir ortamdı.

“Çiğköfteyi tavana atayım mı?” dedim şarkı söylemeyi keserek.

“Ben sorun etmem ama Soner boyadı buraları, o sorun edebilir.” Dedi Gözde ablam. Ofladım. Bu adam niye her anda vardı? Biri bunu bana açıklayabilir miydi?

Hızla bir parça çiğköfteyi elime alıp ayağı kalktım. Ayakta dans eden Efsun ile Sedef’in yanına gittim, durup kimin ağzına çiğköfte tıksam diye düşünüp en sonunda Sedef’e doğru yürüdüm. Ağzına çiğköfteyi tıkıştırdığımda duraksadı. Dans etmeyi bıraktı ve çiğnedi. Gözleri ışıldarken bana baktı. Ağzındaki lokma bitmediğinden tüm parmaklarını birleştirip lezzetli dercesine salladı aşağı yukarı. Gülümsedim. İkisi rakıdan bir yudum olsa da almışlardı. Ben ve Gözde ablam daha içmemiştik. Çünkü biz çiğköftenin ayarını tutturmaklar meşguldük.

“E hadi, oturun da yiyip içelim.” Dediğimde hepsi tepsinin etrafına dizildi. Rakılar tek tek doldurdu Sedef. Herkese bardağını verdi. Hızla bir yudum aldım rakıdan. Tadı, güzeldi lan! Acı ama güzeldi.

“Bir keresinde bizimkilerden gizlice rakı içmiştik, tabii lisedeyiz Efsun da var hatta.” Dedim. Efsun’a baktığımda hatırlamıştı anıyı. “Sonra tabii bizim kafalar gitti. Abim bizi topladı. Zaten 3 kişiydik.”

“Evet ya, sonra annemden bir dayak yemiştim varya,” dedi Efsun.

“Bizim yurtta da yasaktı, biz bir ekiptik işte. İçtik. Sonraki gün bize müdür bordo doblosunu temizletti.” Dedi Sedef konuya dahil olarak.

(Yn: bordo doblo diyorumm😊 anlayana diyorumm😊)

Gözde ablam dayanamayıp güldü. Bizde eşlik ettik.

“Bordo doblo mu?” deyip Efsun gür bir kahkaha patlattı. Gülmekten yerlere yapışıp salya sümük bir olurken Gözde ablam zar zor konuşmayı başardı. “Bende Soner ile yeni evlendiğimiz zaman içmiştim,” dedi. Gülmekten anlatamıyordu. “Oje istemiştim ondan. Bordo. Gidip kırmızı almış. Bende sinirimi çok para kıyıp aldığı viskiden çıkardım. Akşam gizlice içtim. Sonra ise koltukta sızmışım. Soner bir üzüldü, beni de ayıltmaya çalışıyor ama tipi çok komik. Aynı üzgün hamster’a benziyordu.” Dayanamayıp ben patladım bu sefer. Mal mal gülmeye bayılıyorduk.

Yarım saat sonra

Çiğköfte yemekten içim şişmiş bir şekilde ayakta abimin taklidini yapıyordum. Ve sarhoş olmuştum. Bir şişeyi resmen ben içmiştim. 3 şişe almıştık ne olur ne olmaz diye. Ve ben dayanamayıp o bir şişeyi kendim bitirmiştim. Evet, tam bir maldım.

Ve bizimkilerin arasında en sarhoş olan da bendim. Ben harbi maldım ya.

En sonunda ayakta durmaya üşenip, “Of, biraz da siz taklit edin.” Dedim ve kendimi koltuğa bıraktım. En az sarhoş olanımız Gözde ablamdı. Belki bir bardak bile içmemişti. Hamileydi çünkü. Sırf bizim hatırımıza azıcık içmişti.

Gözde ablam telefonunu alıp saate baktı. “Saat sabah iki. Ve Soner de gelmedi. Garip.”

“Bir şey mi oldu acaba?” dedi Sedef o naif sesi ile. Onunda hoşlandığı biri vardı ekipten. Bir ara onları da yapmalıydım.

“Ay durun ben mesaj atarım,” dedim gevşek gevşek. Telefonumu aradım etrafta. Ve telefon yine götümün altındaydı. Elime alıp telefonu açtım. Bir süre ekrana boş boş. Ne yapacağım aklıma geldiğinde ise mesaj yerine girdim. Abime mesaj atsam bana kızardı. Haktan’a atmak daha güvenli olacaktı.

Siz: hsktan

Siz: mğstakbwl kocscığım

Haktanım: Güzel gözlüm

Haktanım: Ne oldu?

Haktanım: iyi misin?

Siz: ys biz bişi ysptuk

Haktanım: Güzelim

Haktanım: içtiniz deme

Siz: synen ony yaptık

Siz:

Siz: nssılım

Haktanım: kimler var yanında

Siz: dur bskayım

Siz: bwn

Siz: göxde sblam

Siz: wfsun

Siz: sedwf

Haktanım: neredesin

Siz: niyw

Haktanım: söyle sen

Siz: güxelim dwrsen söylwrim

Haktanım: hadi güzelim

Siz: 😊

Siz: sbimin ebi

Haktanım: geliyorum

Siz: nw

Siz: hsyır

Haktanım: İtiraz etme

Siz: ofdfff

Haktanım: ah güzel gözlüm ah

Haktanım: abini, götalpi ve barışı arıyorum

Siz: sma yaa

Siz: kğstüm ben

 

Çevrimdışısınız

Başımı telefondan kaldırdım. Aşırı başım dönüyordu.

“Abim, kocam, Götalp ve Barış geliyor.” Götlap’i duyan Efsun’un ve Barış’ı duyan Sedef’in yanakları kızarmıştı. Barış’da ekiptendi. Çok takılmazdı bizle. Ama o da Sedef’e aşıktı. Bir ara ağzından kaçırmıştı. Tabii benden de kaçmamıştı.

“Sen kime mesaj attın?” dedi Efsun.

“Haktan’a,” dedim.

“Hani Soner abiye atıyordun?” dedi Sedef’te, baskı yapıyorlardı ayol!

“Abime mesaj atsam ağzıma sıçardı. Bu daha mantıklı.” dediğimde hepsi beni başı ile onayladı. Kenardaki dibi gelen şişeyi alıp kafaya diktim. Yanımdaki Gözde abla şişeyi elimden çekti.

“Çok içtin, yeter.”

“Dibindeki bitse,” Dediğimde duraksadı. Sonra şişeyi tekrar bana uzattı. Kısa bir süre sonra ise kapı zili sesi işitildi salonda.

“Kim kalkacak?” dedim.

“Valla ben kalkmam,” dedi Efsun. Onu Gözde ablam ile Sedef başı ile onayladı. Oflayıp ayağı kalkmayı denedim ama dengemi kuramayınca koltuğa tutundum. “Zaten ben köleyim, annem de evi temizletti. Ohh! Köle ne yapar, çalışır.” Diye söylene söylene kapıya gittim. Kapı da iki adım ötemizdeydi. Öyle sarhoş olmuştum.

(Yn: köle ne yapar, çalışır sözü annemin çalmayın lütfen DERFDCXSDEF)

Kapıyı açtığımda ise 4 yüz karşıladı beni. Bir sinir küpü abim, asık suratlı Barış, götünü çok merak ettiğim Götalp ve yakışıklı kocam.

Elimi belime atıp onlara baktım. “Ben köle miyim! Kendi kapınızı kendiniz açsanız ya,” Dengemi kuramadım anlığına, sendeledim. Haktan öne uzanacaktı ki onu abim tuttu. Bana öyle bir bakıyordu ki tırsmamak elde değildi.

Elimi kapıya yasladım. Gülümsedim sahtece. Başım aşırı dönüyordu. Abim içeri girdiğinde diğerleri de yavaşça içeri girdi. Abim kolumdan tuttu sertçe. Aynı sertlikle suratıma baktı.

“Senden çıktı bu fikir, değil mi?” Onayladım onu başımda. Mal gibi gülüyordum.

“Başıma belasın Irmak!” O bağırırken kıkırdadım. “Tatlı bir bela ama, değil mi?” Sesim nedense çocuksu çıkmıştı. Bu da abimin sinirini az da olsa dindirmeye yetmişti. Bu sırada yanımıza Gözde ablam geldi. Abim hızla beni bırakıp ona döndü.

“Sen bu işe nasıl karıştın?” dedi.

“Çiğköfte malzemeleri alacaktım kızlara, sonra bir anda kendimi onların arasında buldum.” Gözde ablama tip tip baktım. Hemen satmıştı beni.

Bu sırada kapıya doğru ilerleyen bir adet Barış ve kucağında Sedef vardı. “Ben gidiyorum Soner,” dedi. Cevabı beklemeden çıktı. Haktan kolumdan tutup beni içeriye doğru ilerletti. Tabii ben zar zor yürüyordum. Ayaklarım birbirine çarpıyordu. Sonunda salona vardığımızda Haktan beni kendisi ile koltuğa oturtturdu. Götalp ile Efsun da kenarda kavga ediyorlardı. Konu ise turşuydu.

“Limonla,”

“Hayır. Sirkeyle,”

“Irmak senin ben yapacağın işe sıçayım!” diyerek ortama giriş yaptı abim ve yanındaki Gözde ablam. Haktan’ın bir eli belimdeydi ve okşuyordu tenimi.

“Ay sus sen!” diye cırladım, ama başım dönünce sustum hızla. Haktan bu sefer sırtımı göğsüne yasladı. Kokusu burnuma dolarken az da olsa rahatladım.

“Çiğköfte güzelmiş, kim yaptı?” dedi Götlap.

“Ben,” dedim parmağımı kaldırmaya çalışarak ama parmağım kalkmadı. Azıcık havalanan parmağıma baktım dik dik. En sarhoş olan kişinin ben olduğumu hepsi anladı böylece.

“Kaç bardak içti bu?” dedi abim sıkıntıyla.

“Bir şişe,” dedi Gözde ablam. Hepsi bir anda bana baktı.

“Ne? Ne bakıyorsunuz ya?” dedim uzata uzata. Abim elini alnına attı.

“Allah’ım, sen sabır ver bana. Yoksa çok saçma şeyler olacak. Rabbim!” diye yalvardı adim resmen. Güldüm. “Haktan, al şunu götür. Yoksa elimde kalır.” Kocam verilen emri anında anlayıp beni tek hamlede kucakladı. Ben ne olduğunu anlamazken Haktan ilerlemeye başladı. Kısa sürede arabaya vardık. Haktan beni ön koltuğa oturttuğu sırada uzanıp dudaklarına minik bir buse bıraktım. Duraksayıp bana baktı.

“Şuan hiç sırası değil Güzel gözlüm.” Dedi. Nazlı nazlı ona baktım.

“Yaa, ama ya,” İçi gidercesine baktı bana. Yanağıma minik bir buse bıraktıktan sonra şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Sıza sıza en sonunda eve varmıştık. Yolda sızmıştım. Uyandığımda ise Haktan’ın kucağında onun evinin kapısına doğru kucağındaki benle ilerliyordu Haktan. Uyandığımı anında fark etmişti.

“Uyu sen güzelim,”

“Ama sen varsın,” dedim. Onunla vakit geçirmek istiyordum.

Dişlerini dudağına geçirdi. “Senin sarhoş olman belki de en fazla istediğim şey,” diye mırıldandı.

“Neden ki?” dedim merakla. Konuşmayı unutmuştum.

“Çok tatlı duruyorsun da o yüzden,” Bu adam beni sarhoşken de utandırıyordu! Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde omzuna güçsüz bir sille geçirdim. Başını eğip dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.

“Hızlı yürü,” dedim sahte bir kızgınlıkla. Onu öpmek istiyordum ve o izin vermiyordu. “Seni öpmek istiyorum!”

Dudağının sol kenarı yukarı doğru kıvrıldı. İçeri geçtikten sonra beni salondaki L koltuğa uzandırdı. Tam kalkacakken beni durdurdu.

“Kahve yapacağım, kendine gelmen için.” Yavru köpek bakışlarımı attım. Son kozumu oynuyordum onu öpmek için.

“Gitme,” dedim. Sıkıntıyla nefesini verdi. Sonra ise yanıma oturdu. Yavaş hareketlerle bende oturur pozisyona geçtim. Ama bu yetmediğinden kucağına oturdum yavaşça. Ve başımı göğsüne yasladım. O da hızla elini başıma koyup saçlarımı okşamaya başladı.

“Sen içince aşırı arsız oluyorsun he,” dedi. İyice sokuldum ona. Kendimi ona bastırdığımda sert bir nefes verdi.

“Nasıl oluyorum?” dedim salağa yatarak. Altımda sertleştiğini hissediyorum.

“Yapmasan mı güzelim?” dedi. Kendimi biraz daha bastırdım ona.

“Neyi?” dedim arsızca. Başımı göğsünden kaldırıp eliyle çenemden tuttu, ona bakmamı sağladı.

“Şuan kendinde değilsin ve iraden de yerinde değil. İstedin dışında bir şey yapmak istemiyorum.” Dedi. Kendini zor tuttuğu aşırı belliydi. Kıyamayıp onu dinledim. Ama bu onu öpmeme engel değildi. Bu yüzden de bir elimi ensesine atıp dudaklarımızı birleştirdim.

Bana istekle karşılık verirken bir elini baldırıma yerleştirdi. Diğerini ise yanağıma. Cuk diye oturdu yanağım eline. Tıpkı yapboz gibi…

Öpüşmemizin şehveti büyürken dili ağzımın içine giriş eyleminde bulundu.

Haktan benim hayatımdı, yaşama sebebimdi. Bir ömür onunla olsam ona doyamazdım. Hep te öyle olacaktı ona olan aşkım. Tıpkı yazdığım kitaptaki gibi, sonsuz bir aşkı bizim aşkımız…

Yazardan

Herkes gitmişti. Bir evde Gözde ve Soner kalmıştı. Gözde açıklamayı planlıyordu hemen. Yoksa daha fazla dayanamayacaktı. Hızla salonda oturan Soner’in yanına gitti. Yanına oturdu. Aşırı gergindi. Bunu Soner yanına oturduğu anda anlamış, kehribar gözlüsüne dönmüştü.

“Güzelim, iyi misin?” dedi. Yutkundu Gözde. Nasıl açıklayacaktı? Ya da Soner nasıl bir tepki verecekti?

“Soner,” dedi tüm gerginliğini kelimelere dökerken. Soner iyice ciddileşti. Çünkü Gözde genelde ona “Aşkım,” ya da “Hayatım,” diye seslenirdi. İsmiyle nadiren seslenirdi.

“Bir şey mi oldu? Olduysa hemen söyle? Irmak mı bir şey dedi?”

“Yok!” dedi hızla Gözde. Elleri titriyordu gerginlikten. “Şey,” dedi.

“Ney?” dedi Soner de merakla. Karısının neden bu halde olduğunu aşırı merak ediyordu.

“Hasta mısın? Yoksa regl mi oldun? Çikolata falan getireyim mi?” dedi endişeyle.

“Hayır,” dedi Gözde başını sağa sola sallarken. Soner bir elini Gözde’nin yanağına attı.

“Ne olduğunu söyle, korkutma beni-”

“Ben hamileyim!” Soner duyduğu kelimelerle dona kaldı. Hamile miydi? Bir süre Gözdeye boş boş baktı. Gözde’nin gerginliği iyice artıyordu.

“N-ne?” dedi Soner en sonunda. “S-sen ciddi m-mi-misin?” dedi. Konuşmayı unutmuştu.

“Evet,” dedi Gözde. Gözleri dolmuştu. “Baba oluyorsun.” Bu söz Soner’in gözlerinin dolmasına, hatta sol gözünden bir damla yaş akmasına yetti de arttı bile. Bakışları Gözde’nin karnına kaydı. Orada bir bebek vardı. Soner’in bebeği. Soner baba oluyordu…

Bakışlarını zar zor Gözde’nin karnından çekip Gözde’ye baktı. Hamile olması aklının ucundan geçmemişti. “B-baba oluyorum.” Dedi. Sesi titriyordu. Gözde ağlarken başını evet anlamında salladı. Hem gülüp hem ağlıyordu. “Baba oluyorum,” diye tekrar etti Soner. “Baba oluyorum!” Yaşlar gözlerinden kovayla dökülürcesine boşalırken bir yandan da gülüyordu. Gözde’ye sarıldı hızla ve dikkatlice. Gözde ona sarıldı sıkıca. Dünyadaki en güzel duygu bu olabilirdi.

Soner geri çekildikten sonra Gözde’nin ellerini ellerine hapsetti. “Sende anne oluyorsun,” dedi Soner. Sindirmeye çalışıyordu.

“Evet,” dedi Gözde. Kötü bir tepki vermemişti, şükürler ediyordu içinden.

“İnanamıyorum,” dedi Soner gülümserken Bakışları Gözdenin karnına kaydı. Bir elini Gözde’nin karnına atıp okşadı. Sonra ise Gözde’ye baktı tekrardan.

“Hayatımın anlamı,” dedi. “Bana bu duyguyu yaşattın ya, hakkını ödeyemem. Şuan öyle mutluyum ki,” dedi. Sonra ise dayanamayıp dudakları ile Gözdenin dudaklarını örttü.

Soner Serçel baba oluyordu.

 

 

 

 

 

AY AY AYYY BİTTİİ

NASILDIIIII

Çok minoşşşşş

Ölürüm ya

anne olma sevinci, bunu eşine açıklama sevinci kadar güzel bir sevinç yok diye yorumluyorum

Çok güzel değil mi amaaaaa

Bir karar aldım, eğer yakışıklı brii bulursam amelde mehzebini sorup tavlayacağım onu (barbaros yaaa)

SWESAQWE Bence şahane fikir

Bölümde de zten detaylar oldu öyle

Ben kaçanzi (acıktım...)

Öpüldünüzzzz

 

Bölüm : 28.01.2025 14:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...