"Seçilmiş kan, seçilmiş ruh, seçilmiş kader, seçilmiş ölüm. Kaçın o geliyor!

Karmaların karması, yüz tutmuş Dünya'ya. Gelirse Mondgek'a yeryüzü birleşecek gökyüzüne,

Öldürün onu gördüğünüz yerde.

Ölürün geçmişinizi,

Öldürün geleceğinizi!!"

"Siz kimsiniz?"

Karşımdaki kadın gittikçe benden uzaklaşıyordu.Kaçıyordu, Beyaz elbisesinin eteğini toplamış kaçıyordu. O uzaklaştıkça peşinden koşuyordum. Nefes nefese kalıp yere çöktüm, kalbim göğüs kafesime baskı yapmaya başladığında ağzıma metalik bir tat geldi.

"Mislina!"

Kolumun dürtülmesiyle kafamı masadan kaldırdım. Şükürler olsun ki bir rüyaydı.

Yanımda yakasında nöbetçi kartı olan bir erkek öğrenci bulunuyordu. Baklavalarını açıkta bırakan bir g-rop giymişti. Kızların giydiğine crop erkeklerin giydiğine g-rop diyorduk.

"Müdür odasından çağırılıyorsun."

Kahverengi saçlarımı masadan toplayıp üstüme çeki düzen verdim ve aklımdaki düşüncelerimle müdürün odasına doğru yol aldım.

Kız öğrenciler okuldaki bazı öğretmenlerle birlikte olup puan yükseltirlerdi. Bunu okul idaresi anlarsa kız müdür odasına çağrılırdı. Ben böyle birşey yapmamıştım.

Müdürün kapısını tıklatıp gel komutu alarak odaya girdim.

Yan yana dizilmiş üç sandalye görünce benden başka kişilerin de çağrıldığını anladım.

Müdür sevecen bir tavırla oturmamı isteyince yerime yerleştim.

Müdürün her iki tarafında olan takım elbiseli adamlar idari işlerin olduğunu gösteriyordu. Odaya girdiğimde çok olmasa da biraz enerjimin çekildigini hissettim. Kapı iki kere daha açıldığında yanıma diğer öğrenciler oturdu.

Biri mavi renklerde diğeri ise yeşil renklerde giyinmişti. Üçümüzde müdüre dönüp konuşmaya başlamasını bekledik.

"Şimdi çocuklar hepiniz neden burada olduğunuzu sorguluyorsunuz değil mi?, sizler seçtiğimiz öğrencilersiniz. Sizler ileride gerçekleşecek olan savaş için seçildiniz."

Söze girdiğimde bakışları üstüme topladım.

"Sıradan olan üç öğrenci mi size yardım edecek hocam?"

"Size enjekte edeceğimiz teknolojiyle artık sıradan olmayacaksınız."

Yanımda yeşilli olan öğrenci konuşmaya başladığında sözlerinin cesaret dolu olduğunu duydum.

"Biz birer oyuncak gibi öne sürülüp, öldürülmek istemiyoruz hocam!"

"Yanlış anlıyorsun Demir. Size öyle birşey demedim size bir güç bahşedeceğimi söyledim."

"İstemezsek?"dediğime gerilmişti.

"Hayatlarınıza aileleriniz olmadan devam edersiniz."

Bunu demesiyle aklıma babam ve kız kardeşim geldi. Ani bir tepkiyle;

"Kabul ediyorum." dedim.

"Kabul ediyorum."

"Kabul ediyorum."

Diğer cevaplarda peşi sıra geldiğinde müdürün dudakları kıvrıldı.