Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 3: #Geçit#

@cano_iste

 

Yarım saattir Toprak'a olanları anlatmaya çalışıyordum. Benim deli olduğum, fazla teknolojinin dokunduğu, çarpıldığım gibi birçok teori ileri sürmüştü. Bunları dinlemek beni güldürüp eğlense de buradan bir an önce ayrılmalıydık. Aklıma gelen şeyle hemen etrafa bakındım. Kamera olabilirdi ve bu yakalanmamıza sebep olurdu.

Demir ve Toprak'a bunu söylediğimde her yere baktık. Tanrı'ya şükür kamera yoktu.

"Toprak, Demir artık gitmemiz gerek illa ki birileri buraya gelecek. Daha fazla beklersek hiç fırsatımız ollmayacak."

"Mislina haklı Toprak artık şu akıl yürütmelerini sonra yaparsın."

Kolyeyi boynuma geçirdiğimde tam kalbimin üstüne geliyordu. Yavaşça gözlerimi kapattım ve çığlık atarcasına bağırdım;

"Agusta Ferguson."

Gözlerimi açıp baktığımda ortada geçit yoktu. Demir ve Toprak tabiri caizse bön bön suratıma bakıyordu.

Aynı şeyi tekrarladım ama bu sefer elimi kaldırdım ve avuç içimi duvara dönük konuma getirdim. Bütün gücün parmaklarıma geçtiğini hissedebiliyordum ve bu hoşuma gitmişti.

Bu sefer fısıltı halinde döküldü dudaklarımdan o kelimeler;

"Agusta Ferguson."

Mavi taşın kaynama noktasına geldiğini hissedebiliyordum. Göğsümü yakıp geçti.

Duvarda mavi bir geçit açılmaya başladı. Bir nokta büyüklüğünden devasa bir büyüklüğe ulaşmıştı.

Hepimiz birbirimize bakarken elimi iki tarafa uzattım. Tutmalarını istiyordum en azından birşey olursa hep beraber olmalıydık, onları sürükleyen bendim.

Elimi sıkıca tuttuklarında içimdeki güven duygusu arttı. Yüzümdeki gülümsemeyle geçide girdim.

Geçitten çıktığımızda hepimiz bir tarafa savrulduk. Kafamı kaldırdığımda bir tarafta baygın olan Demir'i ve diğer tarafta da yine baygın olan Toprak'ı gördüm.

Hayat bir saniyeliğine durdu. Ani bir hamleyle kalktığımda kolumun sıyrılmış olduğunu ve kanama halinde olduğunu gördüm ama önemli değildi arkadaşlarıma bakmam lazımdı. Tam adım atacakken bir ses beni durdurdu.

"Mislina!"

Arkamı döndüğümde gördüğüm; kızıl saçları kulağının hizasına gelen, kırmızı gözleri ışıl ışıl ışıldayan üzerinde kıpkırmızı ve upuzun bir pelerini bulunan duru güzellikteki bir kadındı.

"E-fendim."

"Seni tanıyorum. Benden korkmana gerek yok ben Ateş tanrısı Lucy. Sana birkaç husustan bahsedeceğim. Rata ağacı seni kendine çağıracak onu aramana gerek yok. O sana koruyucunu verecek."

" -arkasındaki ejdarhayı göstererek- o benim koruyucum. Sen burada avcı olarak kendini göstereceksin. Burada gruplar var; avcılar, şifacılar, element sahipleri,vampirler. Sen bu güçlerin hepsine sahipsin ama bunu söylersen seni öldürecekler o yüzden kendini avcı olarak göstereceksin. Avcılar özel kimselerdir. Onların özelliklerini kendinde görerek öğreneceksin koruyucun sana her şeyi anlatacak.

Cebinden bir kağıt çıkardı.

"Ahh!! Az kalsın unutuyordum tatlım bu kağıdı tek başınayken oku ve koruyucun hariç kimseye bahsetme."

Yavaş yavaş gitmeye hazırlanan Lucy'i durdurdum.

"Arkadaşlarım. Uyanmıyorlar!?"

"Ben kaybolduğum an uyanacaklar."dedi ve kırmızı bir toz bulutuna dönüşerek havalandı.

Elimdeki kağıdı kot şortumun cebine koydum. (Okullarda kıyafet serbest olduğu için üzerinde şort-crop var)

Demir ve Toprak yavaş yavaş kendilerine gelirken yere oturdum ve onların güçlerini toplamasını bekledim.

 

Nasıl ilerliyor?

Sizce rata agacının yanındayken ne olacak?

Peki kağıtta ne yazıyor?

Loading...
0%