@cansu44
|
**5. Bölüm: Aşkın ve Entrikanın Dansı** Sarayda günler ilerledikçe, aşk ve entrikalar birbirine karışıyordu. Her köşede gizli planlar yapılıyor, sarayın taş duvarları ardında tutkulu ve yasak ilişkiler filizleniyordu. Cemre, Padişah Remzi'nin dikkatini çekmek için bir süredir planlar yapıyordu. Sıradan bir köle olarak başladığı bu yolda, aklında tek bir hedef vardı: sarayda daha yüksek bir konuma gelmek. Yavaş yavaş Padişah’ın ilgisini kazanmayı başarmıştı. Her karşılaşmalarında ince bir mizahla sohbet ediyor, Padişah’ı güldürebiliyordu. Bir gün, Padişah Remzi’nin yalnız kaldığı bir anı yakalayarak, ona yaklaşma cesaretini buldu. Remzi, büyük bir pencereden dışarıya bakarken Cemre sessizce yanına geldi. "Padişahım," diye seslendi Cemre, yumuşak bir tonda. "Böyle yalnız durmak size yakışmıyor. Sarayın bu güzel manzarasını paylaşmak daha keyifli olmaz mıydı?" Remzi, başını çevirerek Cemre'ye baktı. "Cemre," dedi, yüzünde hafif bir gülümseme ile. "Sarayda herkesin derdi benimle paylaşmak istiyor galiba. Peki, söyle bakalım, senin aklında ne var?" Cemre, Remzi'nin bu ilgisinden cesaret alarak devam etti. "Ben sadece sizinle sohbet etmeyi istedim, Padişahım. Sizinle paylaşabileceğim çok şey olduğunu düşünüyorum," dedi, gözlerinde bir parıltı ile. Bu samimi yaklaşım, Remzi’nin ilgisini çekti. "Pekala, Cemre. Beni neden daha fazla tanımayasın? Sarayda dostlukların güçlenmesi gerektiğine inanırım," dedi. Bu konuşmanın ardından Cemre, Padişah’la daha sık görüşmeye başladı ve kısa sürede onun gözdesi haline gelerek 2. kata yükselme fırsatını yakaladı. Cemre, 2. kattaki yeni odasında yerini bulur bulmaz, Kumsal ve Dora ile tanıştı. İkisinin de ilgisini çeken bu yeni gelen, kısa sürede sarayın ikinci katında yeni arkadaşlıklar kurmayı başardı. Ancak Cemre'nin aklında sadece Remzi Padişah vardı. Onunla olan dostluğu, sarayda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlamıştı. Bu arada, Dora ve Remzi arasında gizli bir çekim filizleniyordu. Remzi, her karşılaşmalarında Dora’ya daha fazla ilgi gösteriyordu. Bir akşam, sarayın büyük salonunda Dora, Remzi’ye yaklaşarak konuştu. "Remzi," dedi Dora, hafif bir utangaçlıkla. "Son zamanlarda gözlerim hep seni arıyor. Sarayda birbirimize daha yakın olmamız gerektiğini düşünüyorum." Remzi, Dora’nın bu sözlerinden etkilenmişti. "Dora, seninle daha fazla vakit geçirmek bana da keyif verir," dedi ve elleri arasında onun ellerini tutarak hafifçe sıktı. Bu yakınlaşma, sarayın katı kurallarına aykırı olsa da, ikisi de bu yasak ilişkiye adım atmaktan çekinmiyordu. Bu sırada Frezya, sarayda disiplini sağlamak için her zamankinden daha sert kurallar koyuyordu. Halime’nin onu Padişah Remzi’ye şikayet ettiğini öğrenen Frezya, Halime’yi ayağına çağırarak onu sert bir şekilde azarladı. "Sen kim oluyorsun da beni Padişah’a şikayet ediyorsun, Halime?" diye bağırdı Frezya, sesinde öfkeyle. "Ben bu sarayın düzenini sağlamak için buradayım. Sana verilen görevleri yerine getirmediğinde elbette ki karşılığını alırsın." Halime, Frezya'nın karşısında titreyerek, "Frezya Hanım, sadece işimi yapmaya çalışıyordum. Sizi yanlış anlamış olabilirim," dedi. Ancak Frezya’nın sert bakışları altında daha fazla dayanamayarak başını eğdi. "Bir daha böyle bir hata yapmayacaksın, Halime. Eğer bir kez daha benim otoritemi sorgularsan, sarayda yerin olmayacak," dedi Frezya, sesini yükselterek. Halime, Frezya’nın bu sözleri karşısında derin bir korkuya kapıldı. Bu olaylardan sonra, Selin, Mail Bey’in önceden söylediklerini hatırlayarak şaşkınlıkla onu buldu. Mail’i tebrik ederek, "Mail Bey, sizin her dediğiniz çıkıyor. Sarayda olan bitenleri öngörmekte gerçekten ustasınız," dedi. Ancak Selin’in yüzündeki ifade, büyük bir sırrı barındırıyordu. Selin, sarayın dedikodu mekanizmasının tam ortasında yer alırken, birden hamile olduğunu öğrendi. Kimin bebeği olduğu büyük bir muamma haline geldi. Sarayın köşelerinde bu haber hızla yayıldı ve sonunda Egemen’in kulağına kadar geldi. Egemen, Selin’i sarayın tenha bir köşesine çekerek fısıldadı. "O bebeği aldır Selin, yoksa ikimiz de yanarız. Planı unutma; yönetime yakın olmalıyız. Bu çocuk, tüm planlarımızı alt üst edebilir." Selin, Egemen’e gözyaşlarıyla bakarak, "Aşkım, söz veriyorum, kimseye söylemeyeceğim. Plan da bozulmaz. Ama ne olur, bebeğimi bana bağışla," dedi, elleriyle onun ellerine sarılarak. Egemen, derin bir iç çekerek, "Peki Selin, ama bu sır sadece senin ve benim aramda kalacak. Planı bozmamalıyız," dedi. Selin’in hamileliği artık sadece ikisi arasında kalmış bir sırdı, ama bu sır, saraydaki geleceği de belirleyecekti. Bu arada, sarayda Frezya’nın yönetimi altında herkes gergin bir bekleyiş içindeydi. Aşk, entrika ve ihanet dolu bu sarayda, kimsenin güvenliği garantide değildi. Her an her şey değişebilir, dostluklar düşmanlığa dönüşebilirdi. Bu kaotik ortamda, her karakterin kendi ajandası vardı ve sarayın içindeki bu karmaşada, kimin galip geleceği belirsizdi. ---
|
0% |