@cansu44
|
Alara eve döndüğünde içinde tuhaf bir huzursuzluk vardı. İntikamını almış olmasına rağmen, düşündüğü rahatlama hissi bir türlü gelmiyordu. Zehra ve Kerem’i ayırmıştı, ama bu ona beklediği tatmini getirmemişti. Ailesi ona hep dürüst ve adil olmayı öğretmişti; şimdi ise içini kemiren bir pişmanlık vardı, fakat Alara bunu kabullenmeye henüz hazır değildi.
Odasına geçip yatağına uzandığında, telefonunun ekranı ışıldadı. Melis’ten gelen mesajlar, zihnindeki karmaşayı daha da derinleştiriyordu.
Melis: “Alara, Zehra’yla Kerem’i ayırdın, biliyorum. Zehra beni aradı. Onun yaptığı hataydı, kabul. Ama o hata yaptı diye sen de aynı hatayı yapmak zorunda mıydın? Ne kazandın bundan?”
Alara, mesajları okurken içinden bir parça kırıldı. Melis’in her cümlesi, ona kendi içindeki karanlık yüzünü gösteriyordu. Bir an duraksadı, parmakları klavyenin üzerinde titredi.
Alara: “Sende mi onu savunuyorsun, Melis?”
Melis: “Hayır, onu savunmuyorum. Sadece seni düşünüyorum. Kendi kendine zarar veriyorsun, farkında değilsin.”
Alara: “Benim korunmaya ihtiyacım yok! Eğer Zehra’nın yanına gidiyorsan, geri dönme!”
Telefonu sinirle bir kenara fırlattı. İçindeki kıskançlık, arkadaşlarına duyduğu öfkeden besleniyordu artık. Zehra’yı sadece Kerem’le yaşadıkları için değil, aynı zamanda Melis’i de ona kaptırdığı için kıskanıyordu. Hem intikam, hem kıskançlık, iç içe geçmişti.
Alara, bu düşünceler arasında boğulurken kafasında yeni bir plan belirdi. İki seçenek vardı. Ya Zehra ve Melis’in yaptığı her şeyi annelerine anlatacak ve onlara karşı bir koz kazanacaktı, ya da Melis’in yeni sevgilisi Ege ile yakınlaşarak onu ele geçirecekti. İlk olarak Ege’ye mesaj attı:
Alara: “Selam :)”
Ege, mesajına kısa bir süre sonra cevap verdi.
Ege: “Selam, naber?”
Alara: “Pek iyi değilim aslında. Arkadaşlarım ve okul yüzünden biraz kötü hissediyorum…”
Ege: “Üzgünüm duymana, konuşmak istersen buradayım.”
Alara: “Belki dışarıda konuşuruz, buluşalım mı?”
Ege, Alara’ya uzaktan bir tanıdık gibi görünüyordu. Onunla derin bir geçmişleri yoktu, ama o an Alara için tek önemli şey, Melis’e karşı üstün gelmekti. Evden gizlice çıkarak arka mahalledeki bir parka gitti. Ege, çardak gibi bir banka oturmuş onu bekliyordu. Yanına oturduğunda, Ege’nin samimiyeti Alara’yı bir an için şaşırttı.
Biraz sohbet ettikten sonra, Ege ona daha da yaklaştı. Elini tuttu, gözlerinin içine baktı ve bir anda dudaklarına eğildi. Alara, ne yapacağını bilemeden kendini bu öpücüğün içinde buldu. Kalbi hızla çarparken, bir yandan doğru olup olmadığını sorguluyordu. Bu öpücük sadece bir oyun muydu, yoksa gerçekten hoşlandığı bir an mıydı?
Gece eve döndüğünde kafası karmakarışıktı. Ege’yle yaşadığı yakınlaşma, içinde bir şeyleri değiştirmişti. Melis’e karşı bir zafer elde ettiğini düşünmesi gerekirken, içindeki boşluk daha da büyüyordu. Yatağına uzanıp tavana bakarken, içindeki bu karmaşadan nasıl kurtulacağını bilmiyordu. |
0% |