@caramel_latte
|
UYARI: KAN, ŞİDDET, HASTALIK, ÖLÜM, SAVAŞ İÇERİR!
-❄️- Gergince krallıktan ayrılmıştık. Eiden'da bizimleydi. Gizlice sızmıştı. Burnumu sıktım. Özel gemilerle gidiyorduk. 3 gemi mürettebatı, 3 araştırma ekibi, 2 donanma ve 2 kara asker birliği ile ilerliyorduk. Toprak kısmından geçerken Eiden kazan dairesine indi.
Geçerken durup biraz toprak krallığı donanmasıyla konuştuk. Artık evli olduğumuzdan beni hava krallığından görmüyorlardı... Ben hepsinin alayını yakacaktım. Daha doğrusu donduracaktım. Tüm ima sözleri sineye çekerek geçtim.
Blake: Zaferi tadınca sözlerini yutacaklar.
Blaze:Umarım.
Gergince başımı göğsüne yasladım. Gece olunca aşağı indik... Odamıza girdim. Eiden'ın yanına sokuldum.
Eiden: Sorun mu var?
Blaze: Toprak Krallığı. Yok efendim neymiş: Benim evlenmem harika olmuş. Benim gibi kızı harcamak istemezlermiş. Darısı Ateş Krallığınaymış. Tüm halkları alıcaklar mış mış.
Söylendim. Ağlayarak göğsüne sığındım. Yukarda ağlayamamıştım. Ailemle ilgili hakaretler... Yutkundum. Eiden saçlarımı öptü.
Eiden: Sakin ol bebeğim ne olur sakin ol. Geçicek.
3 HAFTA SONRA
Sonunda Buz Kayalıklarına varmıştık. Sıkıca giyindik. Tayt, termal pantolon, üstüne kar pantolonu. Çorap, termal çorap onların üstüne de, buraya özel su geçirmez çoraplar giymiştik. İçi tüylü, üstü su geçirmez, kaydırmaz botlarımız vardı. Üstümde yarım atlet, atlet, ince bir uzun kollu, kazak, ceket, polar bir ceket, su geçirmez mont vardı. Başımda kulaklık, bere, kapşon ve boynumda atkı vardı.
Blake ile sinirle Eiden'a bakıyorduk. Onu dövmemek için zor duruyorduk çünkü kendisi kısa kolluydu. Sadece su geçirmez ekipmanlar giymesi yetmişti ona. Biz lahan gibi kat kat giyinmişken...
Blake: Blaze havadan tarama yapamaz mısın?
Blaze: Gümüşünüz var mı?
Blake: Yok bende Eiden?
Eiden: Bende de yok.
Blaze: Gümüş yoksa güçlerimi kullanamıyorum...
İç çekerek ilerlemeye başladık. Bir kalıntı, mağara, eşya, çukur gibi bişi arıyorduk. Soğuk diyarın sihrini geri getirmeliydik. Ofladım.
Eiden: Sanırım uzakta bir şey var!
Karşı dağın tepesinde taşlar var gibiydi.... Kocaman kayalar! Heyecanla ilerleyecekken... Kocaman bir toprak parçası önümüzde yükseldi...
Eiden: Toprak krallığı!
Aniden bir hortum bize yaklaşmaya başladı. Hızlıca toprağa yaklaştıl. Şoktaydım...
Blaze: Hava krallığı ne alaka Eiden!
Eiden: Bilmiyorum Blaze.
Korkuyordum. Eiden ateşten bir çembere almıştı bizi. Bir ses duyuldu...
Taila: Gidin burdan! Burada hiçbir şey yok!
Blaze: Bir şey yoksa donarak ölmemize izin versene Toprak Varisi!
Taila: Gitmezseniz müttefik demeden Eiden ile sizide öldürürğm Hava Prensesi!
Zyran: O ölürse bende seni öldürürüm Taila!
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü... Abim... Toprak krallığıyla birlik miydi? Ağlamaya başladım. Öfke ve üzüntü aynı anda vucudumu ele geçirirken bedenime fazla geldi. Eiden ve Blake güçleriyle saldırıyordu ama kalkıp bakıcak gücüm yoktu... Yere düştüm. Gözlerim kapandı...
Uyandığımda dikili taşlara gelmiştik... Yaklaşık 20 metre olması gereken taşların 15 cm felan görünürdü... Biz ortalarındaydık. Başım biraz sisliydi. Yutkundum.
Eiden: Şükür uyandın.
Blake: Blaze kendine gel hadi.
Blaze: Ne oldu?
Umarım gördüklerim kabustur! Yoksa abi mabi demiycem varisi öldürücem! Bunu bana yapamazdı! Bize ihanet etmiş olamazdı!
Blake :Zorda olsa onları bayılttım ve kaçtık. Şimdi şu lanet kayaları çalıştırmamız lazım.
Blaze: Eiden rica etsem, olduğumuz yeri zemine indirir misin?
Eiden: Olur.
Ellerini yere koydu ve bir kısım yavaşça aşağı inmeye başladı. Elimdeki şeyle bizi havada tutuyordum... Elimde ne vardı benim! Panikle baktığımda hançeri gördüm... Abimin yüzüğü... Hançere dönüşebilirdi... Sırıttım. Almayı akıl etmiştiler. Yüzük haline getirip taktım. Aşağı inince büyük bir, yatay hortumla karları kaldırdım.
Blaze: Taşları dizin çabuk!
Hava kübbe yapmıştım. Aşağı düömeyeceklerdi. Taşları dizdik.
Pembe: Var Olmayan Ada Mavi: Su Mor: Kristal Adalar Kırmızı: Ateş Gümüş: Hava Beyaz: Buzul Turuncu: Kuruklar Kayaları Yeşil: Toprak
Oluşumu temsil eden taşları dizdik. Tek yapmamız gereken beklemekti. Çadır kurduk. İkisinede sarıldım. Eiden bizi sıcak tutuyordu. Getirdiğimiz tostu yemeye başladım.
Blake: Sonunda!
Eiden: Özgürlük herkese.
Blaze: İntikam. Beni inciten herkesten intikamımı alıcam.
Taşlara baktım. Bunlar krallıkların ruhlarıydılar... Saf güçtüler. Eşi benzerleri yoktu.
Uyku tulumlarımızı serdik ve yattık. Yarın umarım erimiş olurdu... |
0% |