UYARI: KAN, ŞİDDET, ÖLÜM, HASTALIK, SAVAŞ İÇERİR!

Yorgundum. Gerçekten bitkin düşmüştüm. Eiden ile Ateş krallığına dönüyorduk. Neden mi? Her şeyi düzeltmeye. Ancak ben hasta olmuştum! Geminin altındaki, odamda yatıyordum. Ateşler içinde yanıyordum.

Eiden: Lanet Blake şuan olmalıydı!

Söylenerek Blake'i aradı ve bir kaç not aldı. Hızlıca fırladı. Neler oluyordu? Burnum sızladığı için anlamamıştım. Bu burun niye baş ağrısı yapıyor? Ağızdan nefes alıyom ya hani? İnsan bedenini sorgulamamalıyım sanırım.

Eiden 10 dakika sonra elinde bir çay ile geldi. Yavaşça içmeye başladım. Bu sırada gemi sallandı. Kaçlarımı çattım.

Eiden: Burda dur Blaze.

Çıkacakken bir asker geldi. Kaşlarımı çattım.

Asker: Prensim, su krallığı deniz yaratıkları konışmak istiyor.

Eiden: Konuşalım bakalım. Onun başında kal sen.

Asker kapımda nöbet tutarken kalkıp giyindim. Elime kılıç alıp ona yaslanarak yürüdüm. Beni burada tutabilceğini sanıyorsa yanılıyordu kocam! Evet sonunda tekrar ilişkimize devam ediyorduk. Görüşmeyince bitmiyordu geçi ama olsun.

Asker: Prenses hasta halinizle çıkamazsınız!

Askerin seslenmesine karşılık sadece kılıcı ona savurdum. Güverteye çıktım. Eiden oturmuş o yaratıkların prensi ile konuşyordu. Yaklaştım ve sinirle baktım.

Blaze: Ne derdiniz var?

Öksürdüm. Eiden sinirle baktı. Kalkıp beni kendine yasladı. Sağ olsun ya.

Kai: Konuşmaya geldim. Bu iş bitmeli ama babalarımızı ikna edemiyoruz. Krallar devri bitmeli Blaze. Varisler devri yapmalıyız. Yaratıklar önemsenmiyor Blaze. Güçlerimizi zorla alıyorlar ve bu çok acıtıcı!

Blaze: Bunu sizler başlattınız Kai.

Sinirle konuştum. Eiden iç çekti. Beni oturtup Kai ile sarılınca. Öldürürüm ben bunu!

Eiden: Blaze, Kai artık neredeyse dönüşemiyor. Bizim amacımızda bunu yaşatmak.

Kai: Şuna bak solungaçlarımı kesti babam!

Evet haklıydı. Kendisi yapamazdı. Yutkundum. Kuyruğundan sarkan kumaş gibi solungaçları kesilmişti. İç çektim.

Blaze: Bir şekilde halledicez Kai. İletişimde kalalım henüz bir planım yok.

Kai: Senin her zaman planın vardı...

Acıyla gülümsedim. Eiden kafasını eğdi. Kai küfürler etti. Adamlarına döndü.

Kai: Gizlice ne kütüphaneyi araştırın! Bana bu laneti ve çözümünü bulun!

Hepsi suya atladı. Kai baktım. Acaba biliyor muydu?

Blaze: Kai, abim ile toprak varisi...

Kai: Geçmiş yaşamlarından beri sevgililer. Müstakbel eşimi çaldı. Merak etme ben başkasını seviyorum zaten ama senin için zor galiba?

Yanıma oturdu. Kafamı direğe yasladım. Gözlerim doldu. Eiden yanıma oturdu.

Eiden: Niye ihanet etti? Bunu neden yapsın? İlk Blaze'i sayıklamışken!

Kafamı Eiden'ın omzuna yasladım. Kai acıyla gülümsedi. Ellerini birleştirdi. Gözlerini yumarak iç çekti.

Kai: Geçmişte sevgiliydiler. Toprak kralı bunu duyunca kızını kilitlemiş. Benle evlensin istiyormuş. Babamdan zehri almış. Kızını günlerce gücü kaybolsun diye zehirlemiş. Asası olmadan kullanamıyor. En sonund itaat etmeye mahkum kalmış. Taila asla soğuk biri değildi. Narindi... Ancam artık öyle değil. Yaşadıkları onu bitirdi. Onu tanıyamaz oldum. Babalarımız sadece kraliyet soyu erkeklerinde belli başlı güçler olsun istiyor.

Blaze: Onları varya!

Sinirle yumruk sıktım. Peki niye buzullara gelmemizi istememişti? Abim amacımızı bilmiyordu ama Bora'yı tanıyordu. Gergindim...

Eiden: Niye Buzul krallığı sevmiyorlar peki?

Kai: Orayı bende anlamadım Eiden. Neden öyle bir şey yaptı? Taila ile görünmesi saçmaydı! Kim kız kardeşine böyle bir sebepten saldırırki?! Sanırım orda başka bir şey var. Sizin bile bilmediğiniz... Bora ile konuşmalısınız.

Kafamı salladım. Ne gizliyorsun abi? Gülümseyek bize el salladı ve suya atladı. Merakla Eiden'a baktım. Aşağıda konuşmuştu telefonla.

Blaze: Burada teknoloji mi var?

Eiden: Olduğunu ama tercih etmediğimizi söylemiştim ilk gün.

Üstünden kaç ay geçmişti o günün... Hay ama! O günde hastaydım. Ben niye hasta oluyorum ya? Bu kadar hasta olan biri değildim. Bu arada Blake ne önerdiyse iyi gelmişti...