@caramel_latte
|
UYARI: KAN, ŞİDDET, ÖLÜM, HASTALIK, SAVAŞ İÇERİR!
(RAHATSIZ EDİCİ SAHNE İÇERİR)
(Medya temsili. Blaze öyle değil) -💭- Gerçekten kötüydüm. Ağlayarak rüyamdan uyandım. Eiden'ın ölümünü görmüştüm. Etrafıma baktım... Eiden ile önceki yaşamımızda hazırladığımız odada değildim! Panikle etrafıma bakarken, kalbim inanılmaz derecede hızlı atıyordu. Gemideyken, konuştuğumuz yerde değildim. Gemidede değildim...
Taş duvarların olduğu, camsız, tek meşaleyle aydınlanan, iki ahşap kapısı olan (bir tanesinin kilidi var içerden), ufak bir masa, ufak bir taburesi, ince bir gardropu olan bir odadydım. Yatak daha açık bir ahşaptan yapılmıştı. Üzerimde kalın, mor ve keçeden yapılmış bir battaniye vardı. Çarşaf ipektendi, yastık kılıfıda, açık mor renge sahiptiler. Yastık ve yatak kuş tüyündendi sanırım. Halıda keçeden yapılmış gibiydi. Yuvarlak ve kocamandı. Başımı çevirince; yatağın yanında ufk bir sehpa fark ettim. Üzerinde şişe, su ve telefon vardı.
Gülümseyerek telefonu aldım. Kaşlarımı çattım. Ön kamerayı açıp kendime baktım... Gümüş gözler, gümüş saçlar, bembeyaz bir ten, gümül simler... Ufak bir çığlık atıp telefonu açtım. Eiden'ı aradım.
Eiden: Blaze!
Telefonda sesini duyunca rahatladım ve ağlamaya başladım. Şükürler olsun.
Blaze: E-Eiden nerdeyim? Sen nerdesin?
Eiden: Buzul krallıktasın. Sakin ol.
Neden? Krallıklar düşmüş müydü yoksa? Korkuyla atan kalbimi tuttum. Daha fazla ağlamaya başladım. Ya babam? O nasıldı? Helen? Cehenneme uyandıysam lütfen ben tekrar uyumak istiyorum! Tekrar o cehennemi yaşayamam!
Blaze: Krallık düşmedi değil mi?
Eiden: Saçmalama Blaze. Sen ağlıyor musun? Güzelim, balım, aşkım. Sakin olur musun?
Blaze: Niye burdayım o zaman!?
Çığlık atarak konuştum. Biraz rahatladım. Göz yaşlarımı sildim. Tek elimle kendime su koyup içtim. İnanamıyordum. Ne kadardır uyuyordum ben? Umarım yıllar olmamıştır. Aslında isterdim... Savaşın olmadığı kutlu yıllarda uyanmak!
Eiden: Tedbir amaçlı. Kadim cadılar gelip seni adlılar. Ayrıca 1 haftadır da savaştayız.
Blaze: NE! Eiden ne durumdayız?! Hiçbir şey hazırlamadık!
Korkuyla ayaklandım. Topuklu terliklerimi giyip yataktan fırladım. Fark ettim ki üzerimde ince gümişi bir gecelik var... Böyle dışarı çıkamayacağım için yorganın altına geri döndüm.
Eiden: Hallediyoruz. Bora her şeyi yoluna koyuyor biraz dinlenir misin?
Blaze: Beni görmeye gelicek misin?
Eiden: Elbette ve baban iyi. Seni affetti gerçeği biliyor.
Blaze: Onu sevdiğimi söyle.
Eiden: Numarasını atıyım kendin söyle. Gitmem lazım bebeğim. Seni çok seviyorum ve özledimm.
Blaze: Bende aşkım. Dikkatli ol.
Telefonu kapattı. Ağlamaya sessizce devam ettim. Bildirim geldi... Babamın numarasını atmıştı... Şuan aramak zor geldi. Biraz sakinlemeliydim... Kafamı arkaya yasladım. 1 hafta... Uyuduğum zaman boyunca 3 hafta sakin, 1 hafta savaşlı geçmişti... Eiden seni orda yalnız bıraktığım için üzgünüm.
Yorgundum. Hemde çok. Şuan kendimdim... Ancak hem o cehennemi, hemde dünyadaki ailemi hatırlamak can acıtıcıydı. Abim ne kadar şanslıydı. Ailesi iyiydi... Ancak ben dövülüp, aç bırakılmış, hakaretlere maruz kalmıştım.
Yorgundum. Bütün arkadaşlarımın ölümümü görmek ağırdı. Eiden nasıl başa çıkmıştı? Ah evet Helen yaşamış ama Eiden benden sonra ölmüştü. Su prensi onu kuruyarak öldürmüştü... Ben ise yanmıştım. Evet, Eiden ölünce dayanamamıştım. Bir kaç gün sonra, dikkatsizliğim yüzünden, toprak krallığının ele geçirdiği ateş büyüsüne ölmüştüm.
Abim donarak ölmüştü. Onu yaralı halde zincirleyip Buzul Kayalara atmıştılar. Blake ve Taila şans eseri ölmüştü. Alfların açtığı bir yanardağa düşmüştüler. Kai ise... Savaşta ama toprak halkının isyanı yüzünden solungaçları tıkanarak ölmüştü. Çünkü Su Kralı ve Toprak kralı gücünü vermek istemeyen toprak halkını su altında boğarak işkence ediyordu. |
0% |