UYARI: ŞİDDET, KAN, SAVAŞ, ÖLÜM, HASTALIK İÇERİR!

-👰🏻‍♀️-

Zaman... En büyük hazineydi. Ancak ihtiyaç duyulan zaman asla olmuyordu. Can sıkıntısından ölürdünüz ama o zaman geçmek bilmezdi. Büyük bir proje sunucaksınız, ufak bir hata oldu o süre anında dolar... Acınız varsada zaman size işkence eder.... Zamanı biz mi belirliyorduk? Bu olamazdı ama sabit kaldığınada inanmıyordum...

1 aydır düğün ile uğraşıyorduk. Masama oturdum ve makyajımı sildim. Saçımı saçıp, at kuyruğu yaptım. Bir aydır Blake benden uzak dursada şimdi durmayscaktı. Gerginlikten nefesimi tutuyordum. Eiden'ı özlemiştim! Kapı açıldı... Blake içeriye simsiyah takımıyla girdi. Gergince yanıma gelip oturdu.

Blaze: Nasılsın?

Blake: Gergin. Blaze bu iş olmayacak. Olmamalı.

Keder ile konuştu. Şaşkınca ve sevinçle ona baktım. Heyecanla boynuna atladım. Bana dokunmayacaktı.

Blaze: Cidden mi?

Gülerek kucağına yan oturttu. Kafamı boynuna yasladım. Kolları belime dolandı.

Blake: Bu anlaşmayı yapma sebebim kız arkadaşımı kurtarmak Blaze.

Blaze: Bizim tarafımıza gel.

Kıkırdadım. İç çekti. Yoksa esir miydi? Ne olmuştu? Hayat niye böyle kötü bir oyun oynuyordu? Aklıma gelenle ona baktım.

Blaze: Kız arkadaşın esir mi alındı?

Kaşlarımı çattım. Umarım alınmıştır! Yoksa... Soluğum kesildi. Aynı amaçta mıydık? Yutkundu. Sorguluyan bakışları keskince beni süzdü. Gözlerindeki sıvılar oynadı.

Blake: Buzul Varis.

Blaze: Bende onu kurtarmak için kabul ettim bu anlaşmayı!

Gülerek kucakladı ve döndürdü beni. Banyo kapısına bıraktı.

Blake: O halde sana güveniebilirimmm.

Blaze: Elbettee.

Gülerek yatağa yattı. Elbiselerimi çıkardık. Utansamda battaniyemiz vardı. Blake bana baktı.

Blake: Yarın role bürünmen için odadan çıkma.

Kafamı salladım. Sıkıca sarıldım. Oda bana sarıldı. Sabah acayip gergindim. Hizmetliler ile kalktık. Duş aldık ve yatağa tamamrn farklı bir çarşaf serdik. Giyindim ve yattım.

Blaze: Şımarık prensesi izlemek ister misin?

Blake: Nolur fazla zorlama.

Kafa salladım. Hizmetliler girince söylenmeye başladım. Sesimide biraz cırtlaklaştırdım.

Blaze: Nerde benim egzotik meyveli kahvaltım? İlaçta yok! Ne biçim iş yapıyorsunuz! Uyuşuklar! Derhal kahvaltım gelsin! 5 dakika içinde gelmezse yakarım sizi!

Blake şokla beni izlerken kızlar korkuyla ona yardım bakışları atıyordu. Sırıttı.

Blake: Karıma itaatsizliği hoş karşılamam.

Deyince, hepsi korkuyla fırladı. Kahkaha ile gülmeye başladık. Ay çok eğlenceliymiş.

Blaze: Şımarık prenses mi olsam? Çok zevkliymiş.

Blake: Lütfen asi prenses olarak devam et.

Kafamı salladım. Yanıma oturdu ve iç çekti. Kafasını göğsüme yasladı. Kederini hissediyordum. Saçlarını sevmeye başladım.

Blake: Onsuzluk çok zor Blaze.

Blaze: Niye onu hapseden krallığa ittaat ediyorsunuz?

Blake: Babam işte.

Ofladım. Zordu. Onun için daha zordu. Ben arkadaşımı ve sihri kurtarmak istiyordum. Bu uğurda bir süre aşkımdan ayrı kalmayı kabul etmiştşm ve çıldırıcaktım. O ise senelerdir onun acısını çekiyordu. Ağlamak istesemde engelledim. Niye biz bu kadar acı çekiyorduk ki? Kralların hatasından...

Gece olmuştu. Bir türlü uyuyamıyorduk. Saat tahminimce 02 civarıydı. Sabahlığımı giyip pencereye yaklaştım ki Eiden belirdi. Heyecanla boynuna atladım. İnanamıyorummm. Kalbim heyecanla atarken mutluluktan ağlayasım gelmişti.

Blaze: Eiden?

Eiden: Güzelim. O yok demi?

Paravanı açıp, yanımıza gelen Blake ile beni daha çok kendine bastırdı. Saçlarımı öptü. Sinirlendiğini hissettim.

Blaze: Kurtaracağımız kişi sevgilisi. O da aşkının acısıyla yanıyor.

Blake: Bora benim kız arkadaşımda Eiden. Onu istiyorum ve bu teklifi onun için hazırladım.

Rahatlayarak kollarını belime doladı. Huzurla gözlerini kapadı. Kafasını saçıma gömdü. Bende gözlerimi kapatarak ona sokuldum.

Eiden: Prensesi kurtarıcaz. Size söz veriyorum ama birbirinizide koruyun.

Kafa salladık. Kokusuyla mayışmıştım. Blake yanımıza yaklaştı. Eiden'ın omzunu tuttu.

Blake: Biraz eşinle vakit geçir. Ben uyurum.

Benim odama geçerken Eiden'ı yatağa çektim. Gülerek sohbet etmeyd başladık... Ancak uzun sürmedi... Babamlar... Perişan haldeydi. Yutkundum...