2. Bölüm

“Aman Tanrım Josh!”

Carmela Cont
carmelacont

Sadece yarım saat sonra kasaba şerifi ve tüm arkadaşlarım bizdeydi. Ama bir saniye, Josh neredeydi? “Şerif Decker, Josh iyi mi? Bugün hiç görmedim.” “Aslında Carmela bende senin bilmeni umut ediyordum.” “Nasıl yani kendi oğlunuzun nerede olduğunu bilmiyor musunuz?” Diye şaşkınlıkla sordum. “Beni yargılamadan önce ben şerifim bunu unutma elbette işlerim çok yoğun ve endişeliyim. “Haklısınız üzgünüm bay Decker.” Şerif kafa selamı verip anne ve babamın yanına yürüdü. “Gelişme olursa size haber veririm bay ve bayan Cont.” “Peki şerif iyi günler. Çocuklar siz de evlerinize dönseniz iyi olur Carmela’nın dinlenmeye ihtiyacı var.” Stiles; “haklısınız bayan Cont, seni seviyorum sevgilim bunu yapanı bulacağız endişelenme.” Diyip içten bir gülümsemeyle beni öpüp diğerleriyle beraber evden çıktı. Annemler kafamın dağılacağını düşünerek yine de doğum günümü kutladılar gün sonunda annem mutfakta, kardeşim odasında, babamda yatağındaydı, ben de odama çıkıp kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım. Bir kaç gün tekrar aynı şeyle karşılaşmaktan korkarak geçti ve bu süre zarfında kimse Josh’tan haber alamamıştı. Okula gitmeye devam ettim peşimde her zaman bir polis memuru vardı. Sınıfta oturmuş notlarımı gözden geçirirken Stiles’ın sesiyle kitaplarımı masadan kaldırdım. “Bugün nasılsın bakalım?” gülümseyerek cevap verdim “iyiyim, ya sen?” “İyiyim, sanırım.” Dedi düşünceli bir şekilde. Kaşlarımı çatarak; “bir sorun mu var?” “Hayır, önemsiz bir şey.” dedi kafasını iki yana sallayarak. “Peki.” Dedim üstüne gitmek istemeyerek. Saatler sonra eve gelmiştim polis arabasıyla.

“Gerçekten memur bey bu kadar yorulmanıza gerek yok neredeyse bir hafta oldu ve tuhaf hiç bir şey yok, muhtemelen aptalca bir eşşek şakasıydı.”

“Carmela bu benim işim, başına gelen şey bi eşşek şakasından fazlası olabilir, izin ver de görevimi layığıyla yerine getireyim.”

Kafamı sallayıp gülümsedikten sonra odama çıkıp kapımı kapattım, üzerimi değiştirmeye başladığım esnada telefonumun çaldığını fark ettim. Stiles’ın olmasını umut ederek telefonu elime aldım ve “özel numara yazısını görünce kalbim tekledi ardından kaskatı kesildim. Titreyerek telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

“Alo?” Sesim titriyordu ve ben bunu gizleyemiyordum.

“Beni özledin mi, Carmela?” Bu iğrenç tanıdık sesi biliyordum, bu o psikopattı.

“Ne istiyorsun benden, ne diye beni kovaladın, kimsin sen söyle artık!” Dedim bağırarak, gözümden bir damla yaş aktı ve hızlıca sildim.

“Ağlıyor musun? Yapma ama böyle eğlencesini kaçırıyorsun.” Korkuyla etrafıma baktım. Güvende değildim.

“Aşağıda bir polis var seni adi! Bu sefer o kadar kolay değil!”

“Ah şu bahsettiğin polis kapınızın önündeki kanlar içinde yatan polis mi?” Yapmış olamazdı, değil mi?

“Ne?” Güldü, derinden ve iğrenç bir şekilde.

“En son ne zaman seni kontrole geldi?”

“Yalan söylüyorsun. Bi polise zarar vermen imkansız!” Çaresizce inkar ediyor ve bağırıyordum.

“Emin misin? Neden camdan kontrol etmiyorsun.” Tereddütle cama yaklaştım perdeyi kenara ittirdim ve aşağıya baktım. “Aman tanrım!” Doğru söylüyordu polis memuru aşağıda cansız bir şekilde yatıyordu ve biraz ilerisinde o karanlık silüet bir eli kulağında bana el sallıyordu.

“Şimdi şerifi arıyorum seni pislik hak ettiğin cezayı alacaksın!”

“Hiç sanmıyorum, bunu yaparsan şu an mutfakta masumca yemek yapan annen cezasını çekmek zorunda kalır!” Onu kışkırtmıştım, şimdi ise sadece benim değil ailemin de canı tehlikedeydi.

“Ne istiyorsun adi sapık!” Durmadan ağlıyor ve bağırmaya devam ediyordum. “Yarım saat içinde ormandaki terk edilmiş köprüye gel, herhangi birine haber verirsen annene veda etmek zorunda kalırsın.” “Tamam, geleceğim.” dedim ve telefonu kapatıp montumu giydim. Alt kata inince anneme sarıldım. “Sorun ne tatlım ve bu saatte nereye gidiyorsun sen?” Meraklı bir şekilde bana bakıyordu.

“Natasha’ya uğrayacağım tatmam mı endişelenecek bir şey yok.” Dedim sahte bir gülümsemeyle.

“Pekala, polis memuru da seninle gelmeli ve sakın onu ekmeye çalışma.” Mutfaktan çıkarken arkamdan seslendi.

“Beni de haberdar etmeyi unutma.” Karşılık verdim; “Tamam anne!” Dedim ve evden çıktım. Polisin cesedini görünce midem bulandı ama ailemin güvenliği için dediğini yapıp istediği yere gitmeliydim. Mide bulantısıyla ağzımı tutarak cesedin üstünden atladım ve ormana giden yola doğru yürümeye başladım. 15 dakika sonra köprüdeydim ve soğuktan ellerim üşümeye başlamıştı, etrafıma bakınıp duruyordum ve korkudan titriyordum. Aradan biraz zaman geçti ve telefonumun o tanıdık melodisi kulağıma çalınmaya başladı, hızlıca açtım.

“Bakıyorumda gelmişsin Carmela bu çok cesurca.” Dedi gülerek.

“Dediğini yaptım ve geldim işte benden ne istiyorsun!” Bağırırken etrafıma bakınmaya da devam ediyordum.

“Bana bağırmayı alışkanlık haline getirmesen iyi olur, yoksa bedelini sevdiklerin ödeyecek.” Sinirlenmişti. Çaresizce ağlarken cevap verdim. “Üzgünüm ,tamam bağırmayacağım ama benden ne istiyorsun, neden ben?” Hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum.

“Sen özelsin, Carmela.” Şaşırdım.

“Ne? Anlamıyorum nasıl özelim?” Derin nefes aldı.

“Bunu zamanla öğreneceksin. Şimdi, yapman gereken bir şey var.” Burnumu çektim ve gözyaşlarımı sildim. ”dinliyorum.”

“Köprünün altına in orada sana bir sürprizim var. Onu bulduktan sonra istediğini yapabilirsin.”gülüyordu ve bu iğrençti, mide bulandırıcıydı.

“Pekala, iniyorum.” Dikkatli ve yavaş bir şekilde köprünün altına indim. İleride bir şey vardı ama ne değildi daha da yaklaştım ve gördüklerim karşısında dehşete düştüm.

“Bu son sohbetimiz olmayacak Carmela’cık.” Kahkaha attı ve kapattı. “Aman tanrım Josh!”

Son hatırladığım Josh’ın parçalanmış, kana bulanmış bedeni ve attığım kulak delici çığlıktı.

Bölüm : 08.12.2024 15:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...