Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@cataraklar

YENİ BÖLÜM GELDİ İYİ OKUMALAR...

*********

Şerefsiz Koray’a yazarken aynı zamanda odaya giren abime kızıyordum. En son Koray’a tehdit içeren mesajımı atıp abimin yemeğe çağırma senfonisine son vermesi için aşağı yemek masasına geçip oturdum. Annem masayı kurmuş hepimizin gelmesini bekliyordu. Masada fırında tavuk, pirinç pilavı ve salata vardı. Babam abimin tabağı tabağına yemesi gerektiği kadar tavuk, pilav ve salata doldururken annem bana sadece salata ve masada olmayan muhtemelen annemin özel olarak haşladığı brokoliler duruyordu. Ben bir masadaki tavuğa bir de tabağımda hiç yemek istemediğim o brokoliyle bakışıyordum.

Annem ise yemek istemediğimi anlamış olacak ki hemen söze girdi. “Ya yemeğini biti ya da yemeye işkence etmeyi bırakıp odana çık.” dediğinde masadan kalmayı tercih ettim ve odama çıktım. Odama çıktığımda aç olmama rağmen yemek yememiş olmak beni çok yormuştu bende biraz da olsa uzaklaşabileceğim bir aktivite yapmaya karar vererek yarın olacak sözlüye çalışmaya başladım.

Telefonuma gelen mesajla bütün dikkatim dağılırken bunun Koray olduğunu görüp bir gerildim. Önce sadece mesaj attığını gördüm sonrada mesaj platformuna girip ne yazdığına baktım. Yazdığı şey ile şok geçirmemek için zor duruyordum.

Şerefsiz Koray: Ben Koray değilim.

Mesajla kısa bir bakışma geçirdikten sonra sakince klavyeye aklımda oluşan cümleyi yazmaya başladım. Ben de senin bu dediğini yedim gerçekten...

Alisa: Ne demek ben Koray değilim ya saçmalama sence ben bu yalanı yer miyim yemem...

Yazdım cümlenin arkasında durmam sadece 5 dakikamı aldı çünkü onun attığı mesajla dudaklarım beş metre açık kaldı.

Şerefsiz Koray: Numarayı kimden aldın gerçekten bilmiyorum ama sana yanlış numarayı vermişler. Ben Koray değil Egeyim...

Bu mesajla düşüp bayılmam an meselesiydi. Nasıl olurdu ya? Ama ben bu numarayı sağlam kaynaklardan almıştım. Off offf

Koray’a mesaj atacakken Koray’a mesaj atmam gerekirken onun düşmanı olan Egeye yazmam ayrı bir ironiydi. Onun hemen kayıt etme şeklimi değiştirdim.

‘Şerefsiz Koray’ adlı kişiyi ‘Ege Demir’ olarak değiştirdiniz.

Hemen daha fazla rezil olmamak için mesaj sayfasından çıktım ve derslerimin yazılı olduğu kitaplara geri döndüm. Bu hatayı nasıl yapardım?

Ders çalışmayı saat 00.00 da bıraktığımda kapanmakta olan gözlerime daha fazla karşı koyamayarak masamda uyuyakalmıştım.

*******

Sabah kalktığımda boynum tutulmuştu. Onun acısıyla yüzümün buruşmasına engel olamadım. Telefonumdaki saate baktığımda sadece on beş dakika sonra dersin başlayacağını görerek banyoya koştum ve hemen elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Odama geri dönüp okul formamı giyindim ve dünden hazır olan çantamı hızla koluma takıp evden koşarak çıktım. Abim beni niye uyandırmamıştı ki...

Koştura koştura okula yetişmeye çalışıyordum. Okula vardığımda güvenlik son iki dakika da kapıyı kapatıyordu ki o kapatmadan içeri girdim. Hemen sınıfa çıkmam gerekiyordu çünkü ders fizikçi Meral hocanındı ve eğer derse geç kalırsam bana artık düşük puan verecekti. Tam sınıfın olduğu kata gelmiştim ki birinin bana çarpmasıyla yandığımı hissettim ve iki adım geriledim. Bana çarpan kişiden önüme bakmadığım için özür dileyecektim ki hemen konuşmaya başladı. “Kusura bakmayın bir anda siz çıkınca kontrolü sağlayamadım.” dediğinde hemen kafamı kaldırıp söylediklerini inkâr edecektim ki gördüğüm kişiyle kısa çaplı bir şok geçirdim ama bunu ona belli etmemeyi başarmıştım. Karşımda Ege Demir duruyordu...

“Asıl ben özür dilerim derse yetişmeye çalışırken oldu.” diyerek üstüme baktım ve kahve dökülen kısmımın yandığını hissettim. Umarım o kahve ağzıma girmemiştir çünkü kahveye alerjim vardı...

Daha fazla burada oyalanmak istemediğim için tam sınıfıma doğru gidecektim ki beni kolumdan tutup durdurdu. “Hey, nereye gidiyorsun. Üstünü değiştirelim kahve olmuş...” dediğinde kıkırdadım.

“Gerek yok sağ ol...” dediğimde sen bilirsin de gibi bir işaret yaptı ve arkasını dönüp gitti. Bende sınıfımın kapısını tıklattım. İçeriden gel komutu gelince içeri girdim. Meral Hoca bana kaşları çatık bir şekilde baktı ve konuşmaya başladı.

“Alisa kızım hiç gelmeseydin...” dedi büyük bir kinayeyle bende sessizce karşısında durdum o da hemen sözüne devam etti. “Dersime geç kaldın girme istemiyorum.” dediğinde bu dersin önemli bir konusu olduğu için yalvarırcasına konuşmaya başladım.

“Hocam valla isteyerek geç kalmadım üstüme kahve döküldü.” dediğimde bana umursamaz bakışlarını attığında ikna olmayacağını anladım ve sınıftan çıktım. Çıkmadan da Defneye üzgün bakışlar atmıştım.

Sınıftan çıktıktan sonra bahçeye çıktım ve sıralı banklardan birine oturdum. Telefonumu bırakmamıştım ama şimdi bir hoca görürse de disiplinlik olamazdım bu yüzden riske atmadım. Üstümdeki kahve lekesine baktığımda annemin diyecekleri aklıma dolmaya başladı.

“Bir kız çocuğu asla üstünü kirletmez...”

“Üstünü kirletmemeye dikkat et.”

“Okulda kahve gibi alerjik olduğun şeyleri içme dikkat et.”

Bu gibi daha tonlarca cümle...

Bir keresinde üstümde çamur lekesi gördü diye bana çok kızmıştı bende özellikle kavga ederken üstümü kirletmemeye bile özen gösterirken bu hiç olmamıştı. Umarım akşama yemek yiyebilirdim.

Ben bunların düşünürken bir anda birinin yanımda oturmasıyla sıçradım ve benim sıçramamla yanımda oturan kişi, yani Ege durdu ve açıklama yaptı. “Sakin benim...” dediğinde derin bir nefes aldım. Zebani gibi sessiz sessiz geliyor ya...

Ben sessizce oturmaya devam ederken o da elinde ki temiz gömleği bana uzattı. Ben bir elindeki gömleğe bir de suratına bakınca Ege Demir yine kişiliğine yakışır bir şekilde öküzce konuşmaya başladı. “Alsana şu gömleği, üstün pis gezemezsin herhalde okulda...” dediğinde şaşkınca konuşmaya başladım.

“Kimin bu gömlek?” dediğimde söze girdi.

“Benim...” dediğinde onun suratına ciddi olup olmadığına baktığımda, şaşkınlığıma şaşkınlık eklenmişti. Ege Demir, şu bizim okulun çete lideri, şu herkesin korktuğu çocuk bana gömleğini veriyordu ama ben tabi şu ondan hoşlanan tayfadan olmadığım için yanında elim ayağım falan titremiyordu. O tayfa da çok garibime gidiyordu da işte derdimi kime anlatayım a dostlar...

“E hadi ama al şu gömleği de değiş üstünü.” dediğinde konuşmaya başladım. Büyük bir bilmişlikle...

“Benim bildiğim Ege Demir hiçbir şeyi karşılıksız yapmaz.” dediğimde onun hakkında söylediğim bilgi hoşuna gitmiş olacak ki sırıttı ve konuşmaya başladı.

“Doğru biliyorsun ama bunları konuşmadan önce şunu giy.” dediğinde tekrar konuştum.

“Ne isteyeceğine bağlı.” dediğimde bana inatçı bir tavırla konuşmaya devam etti.

“Bak ismini bilmiyorum ama daha fazla inat etmeye devam edersen ben inadımı konuşturacağım ve bu hiç iyi bir fikir değil.” dediğinde elindeki gömleği aldım ve okulun içine girip ilk gördüğüm kızlar tuvaletine girdim.

Üstümdeki gömlek bana büyük gelmişti. O öküz Bey’in boyu bana nazaran fazla uzun olduğu için bu normaldi. Hemen gömleğin kollarını da katlayıp dışarı çıktığımda kapı önünde bir adet Ege Demir ve onun kazanmış bir tavırla olan gülümsemesi gözler önündeydi.

Ben ona tek kaşımı kaldırıp baktığımda gülümsemesi daha da büyüdü. Daha sonra konuşmak için kantine indiğimizde bomboş olan alanda rastgele bir masaya geçtik ve karşımdaki ukala Öküzün konuşmasını bekledim. O da benim bunu istediğimi anlayınca konuşmaya başladı.

“Şimdi bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama senden yardımıma karşılık bir yardım istiyorum.” dediğinde kaşlarım çatıldı. Nasıl yani okulun çete lideri Ege Demir benden yardım istiyordu öyle mi? Bunu okula gelmeden önce bana söyleseniz hayatta inanmazdım ama Ege’ye bakınca fazlasıyla ciddi göründüğünden işin boyutunun da büyük olduğunu anlayıp konuşmaya başladım.

“Bu yardımı, bana yardım ettiğin için mi yoksa yardım alabileceğin kimsen mi yoktu?” dediğimde söze o girdi.

“Haklısın çok kişiden yardım alabilirdim ama şu an kriterlere sen uyuyorsun.” dediğinde daha da şaşırdım.

“Sana nasıl yardımcı olabilirim ki ben?” dediğimde bana mahcup bir ifadeyle bakıp konuşmaya başladı.

“Biliyorsun ki ben bu okulda fazla popülerim ve bir sevgilim var olarak biliniyor.” dediğinde onun kendini açıklaması beni şaşırtırken aynı zamanda neden kendini açıkladığını da merak ettiğim için de dikkatimi ona vermiştim.

“Benim aslında bir sevgilim yok, daha doğrusu beni aldattı. Hem de senin de tanıdığın biriyle...” dediğinde merakla ona bakmaya devam ediyordum.

“Senin sevgilin hani şu herkesin hayran kaldığı kız, Melis değil mi?” dediğimde bana baktı ve konuşmaya başladı.

“Evet o ve beni düşmanımla aldattı.” dediğinde şokla ona baktım. Melis, Ege’yi Şerefsiz Korayla mı aldattı?

*******

Bu kitabın bölümleri iki günde bir gelecek haberiniz olsun.

Kitap hakkında yorumlarınız neler?

Loading...
0%