Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@cataraklar

Yeni bölümle karşınızdayım gençler iyi okumalar...

**********

Sabah Ata’nın beni dürtmesiyle kalkmıştım. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve hızla okul formamı giyip okul çantamı koluma taktım. Aşağıya indiğimde kan bağım olan ama asla normal muhabbet etmediğim insanlar kahvaltı yapıyordu. Bende onları pek takmadan evden dışarı çıktım. Okula doğru giderken Ata bana yetişmişti bu yüzden onunla okula girmiştim. Okul binasının içine girdiğimizde çoğu bakış yine Ata’nın üstündeydi. Hafta sonu basket maçı vardı ve benim ikizim çok güzel basketbol oynadığından maçı alacaklarından emindim.

Sınıfa girdiğimde birkaç bakış bana dönse de umursamadım ve canım arkadaşım Defne’nin yanına giderek ona sıkıca sarıldım. O da bana sarıldı ve konuşmaya başladı.

“Konuştunuz mu Ege ile?” diye sorduğunda ona kafamı hayır anlamında sallayıp, dikkatimi sınıfa yeni gelen hocaya verdim. Bir süre ders ilerledikten sonra nöbetçi öğrenci sınıfın kapısını tıklatıp, öğretmenden gel komutunu alarak içeri girdi ve konuşmaya başladı.

“Hocam Alisa Toprak’ı müdür çağırıyor.” dediğinde bakışlar bana döndü ben ise sakince yerimden kalkıp merakla müdürün odasına ilerledim. Müdür’ün odasına gelip kapıyı tıklattığımda içeride Koray’ın ve Ege’nin grubu karşı karşıya durmuş müdürden azar yiyorlardı. Müdür bana bakıp konuşmaya başladı.

“Alisa gel kızım, sana bir şey soracağım.” dediğinde ben arkada birbirine kenetlediğim ellerimle stresten kanatma derecesinde sıktığımın farkında değildim. Ben kafamı sallayıp konuşmaya başladım.

“Ne oldu hocam?” dediğimde söze girdi direkt.

“Şu oluyor okulun duvarına biri şu resmi çizmiş.” diyerek okul duvarındaki grafiti yazısı şeklinde Alisa yazmıştı. Ben şok içinde yazıya bakarken hoca konuşmaya başladı. “Kamera kayıtlarına baktığımızda bir grup görünüyor ve okuldaki tek grup şu iki hergelenin ekibi, sana da sormamız gereken şey sence bunu kim yapmış olabilir Ege mi yoksa Koray mı?” dediğinde şokla hocaya bakıyordum. Ben ne diyeceğimi bilemezken önce bakışlarım Egeye kaydı. Bana sadece ne olduğunu anlamak istercesine bakıyordu sanırım gözlerimde başka bir şey görmüştü. Bakışlarım Koray’a kaydığında sırıtıyordu bu da grafitiği onun yaptığına delildi ama eğer onu söylersem birine zarar verebilirdi. Sadece kısa bir süre düşündüm ardında aklıma gelen fikirle hemen role girdim.

“Hocam illa grup olduğunda bu çocukların ekibi mi yapmış olacak yapmayın Allah aşkına...” dediğimde odadakiler benim ne yaptığımı anlamaya çalışırken müdür söze girdi.

“Madem öyle diyorsun sen biliyorsun herhalde kimin yaptığını.” dediğinde bende role iyice kafaya takıp pişkince sırıtarak konuştum.

“Eserimi beğenmediniz mi hocam?” dediğimde hoca çatık kaşlarıyla bana baktı ve konuşmaya başladı.

“Sen mi yaptın?” dediğinde hemen söze girdim.

“Hocam beni bilirsiniz gizli işi severim ama göz önünde olmayı da severim şimdi açık konuşayım annem babam bıktı artık. Çocuk dövmemden bir uğraş bul kendine dedi bende buldum.” dediğimde bana sert sinir dolu bakışlarla bakan müdür aniden bağırdı.

“Kızım sen manyak mısın ya? Bunlar geride kalmadı mı artık? Seni o kadar psikoloğa yönlendirdik yok yine eti etmedi ya...” dediğinde etraftakilerin bakışı şaşkınlıkla açılmıştı. Benimle ilgili konuşmaya devam edecekti ki durdurdum onu...

“Hocam yetmez mi?” dediğimde odadakileri fark edip sustu ardından söze girdi.

“Tamam çocuklar siz dersinize, Alisa sende annen gelene kadar bahçeye derse girme.” dediğinde hemen söze girdim.

“Hocam annemi karıştırmasaydık.” dediğimde bana hemen cevap verdi.

“Onu bu işe bulaşmadan önce düşünecektin. Şimdi odamdan çık!” dediğinde onun dediğini yaparak odadan çıktım ve kapı önünde bekleyen Koray ve Ege’nin grubuna göz devirdim ardından Koray’a bakarak konuşmaya başladım.

“Ben yer miyim lan senin oyunu piç.” dediğimde sırıttı ve konuşmaya başladı.

“Sana dedim Alisa, dedim.” dediğinde ona en boş bakışımı atıp bahçeye gidecektim ki annemi görmemle arkamı dönüp Koray’a baktım.

“Sen çağırdın dimi?” dediğinde sırıtışı büyüdü. Ege ise aramızda olanları öğrenmek için sessizce izliyordu. Annem ise yanıma gelip konuşmaya başladı daha doğrusu bağırmaya.

“Sen az önce küfür mü ettin! Ya ben anlamıyorum, sen nasıl böyle oldun ya! Her şeyi yapmaya çalışıyorum ama olmuyor. Daha ne yapmalıyım normal kızlar ol diye Alisa ya! Düzeldin sanmıştım. Yine ne yaptın!” dediğinde ona konuşacaktım ki söze Koray atladı.

“Aylin Teyze okulun duvarına grafiti yapmış.” dediğinde annem gözlerini büyüttü ve suratımın yana kaymasıyla yüzüme inen bir tokat olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ben gözümü kapatıp açtım, kafamı kaldırdığımda Koray’ın bile şokla baktığını gördüm. Annem ise son sözlerini söyledi ve müdürün odasına girdi.

“Senden utanıyorum! Rezilsin!” deyip karşımdan çekilince oradan ayrıldım ve bahçede sırayla dizilmiş banklardan birine oturdum. Annem herkesin içinde bana tokat atmıştı. Müdürün dedikleri aklımda dönünce haklıydı. Artık sokağa çıkmıyordum çünkü çıkınca illa birini dövüyordum. Bu durumu annemler müdürle konuşunca müdür beni bir psikoloğa yönlendirmişti ama ben bu olayların geçtiğini sanmaları için sadece susmuştum... Her zaman ki gibi...

Ben bankta oturmuş düşünürken yanıma gelen kişileri üstüme düşen gölgelerle yeni algıladım. Yanımda oturan bir adet Ege ve ekibi...

Onlarla konuşmadan durdum ama daha fazla sessizlik onu sıkmış olacak olan bir kıvırcık çocuk konuşmaya başladı. “Hadi tanışalım yeni yenge, ben Ufuk.” dediğinde onun yenge demesiyle tüm bakışlar ne tepki vereceğim diye bana dönmüştü ama şu an tepki verecek halim olmadığı için uzattığı elini tutup halsizce konuştum. “Alisa...” dediğimde diğerlerinin de yüzü düştü. Tepki vermeyi başka bir zamana atmıştım yoksa kriz geçirebilirdim. Şu an hiç iyi bir zaman değildi...

Diğerleri de tek tek isimlerini söylemeye başladılar. “Ben Taylan...” diyen çocuk saçları simsiyah ve gözleri de onlara uyum sağlayarak koyu kahverengi tonlarındaydı. Onun yanında duran diğer çocukta konuşmaya başladı.

“Efe bende...” dediğinde sarı saçları ve mavi gözleriyle bu grubun en farklı kişisiydi. Onların söyledikleri havada kalmasın diye sakince konuşmaya başladı.

“Memnun oldum.” dediğimde onların bu halim modunu düşürmüştü. Böyle bir tanışma beklemiyorlardı muhtemelen...

Biz sessizce bankta otururken okuldan çıkan annemle ayağa kalktım ve yanına gittim. Tam konuşacaktım ki konuşmaya başladı. “Hayır seni dinlemek istemiyorum.” dediğinde dakikalardır akmak için bekleyen bir yaş bal rengi gözlerimden kayıp düştü.

“Anne...” dediğimde konuşmaya başladı.

“Bana anne deme ya, sakın bana anne deme!” iğrenircesine bana baktı ve dediği sözler beni kalbimin parçalarını daha da parçalamaya yetiyordu. Ben gözlerimden akan birkaç yaşı silip annemle konuşmaya başladım, artık içimde tutamıyordum. Krizi daha fazla tutamazdım. Tam gidiyordu ki onu tuttum.

“Bana bak yeter lan! Yemin ederim eğer böyle devam ederseniz sen dahil o evde olan herkesi o evdeyken yakarım anladın mı beni!” diye bağırdığımda suratıma bir tokat daha indi.

“Bir daha tokat atarsan hiç iyi şeyler olmayacak!” dediğimde meydan okurcasına bakıp bir tane daha attı. Ben artık kendime hâkim olamazken ona zarar gelmesin diye arkamı döndüm ve banklara geri oturdum. Annem ise beni umursamadan arkasını dönüp gitti. Bende mahallenin muhtarı Ahmet amcayı arayıp konuşmaya başladım.

“Ahmet amca bir şey soracağım. Bizim evi yaksam ne kadar yatarım?” diye sorduğumda şaşkınca konuşmaya başladı.

“Kızım yine kriz geçiriyorsun sanırım, ben en iyisi kapatayım.” deyip telefonu suratıma kapattığında sakinleşmeye çalışıyordum ama Ege’nin arkasında duran Taylan’la herkesin bakışları ona döndü.

“Yenge istersen kantinde oturalım.” dediğinde arkadan bir ses daha yükseldi.

“Yenge mi? Siz Ege ile sevgili misiniz?” diyen bir adet Koray.

*********

Yeni bölümde görüşmak üzere...

Loading...
0%