Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@cataraklar

iyi okumalar...

*********

Herkes şok içinde Koray’a bakarken ben Ege’ye bakıyordum. Onun benden uzaklaşmasını istemiyordum ki muhtemelen gerçeği öğrendiğinde bu oyuna son verecekti.

“Ne diyorsun sen ya nişanlım falan?” diyen Ege’ye gülerek konuştu Koray ve bana tek kaşı havada konuştu.

“A-a müstakbel nişanlım sana bu detayı söylemeyi unuttu sanırım...” dediğinde Ata’nın onun boğazına yapışması bir oldu. Efe, Taylan ve Ufuk abimi ondan ayırmaya çalışırken Ege bana kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Ben ise sadece gözlerimden akan yaşlarla ona bakıyordum. O beni anlardı değil mi? Benim istemediğimi anlardı değil mi?

O ise bakışlarına çok farklı duygular yerleştirdi, benim hiç görmek istemeyeceğim ve hep mahkûm olacağım o duygu; Hayal kırıklığı...

Zaten ben hep bir insanın hayal kırıklığı olacaktım, başkaları hep benim hakkımda bu duyguyu düşünecekti. Ege bana bir kez daha dönüp bakmadı ve arkasını dönüp okula girdi. Bende hemen on açıklama yapmak için arkasından koştum ama o sanki ben onun peşinden ağlayarak gelmiyormuşum gibi basketbol sahasına gitti. Bende yanına gidip açıklama yapacaktım ki sözümü kesti ve söze o girdi.

“Sakın bana bir açıklama yapmaya çalışma çünkü ben anlayacağımı anladım. Onun yanına git, yaklaşma bir daha bana...” dediğinde ona şok içinde baktım. Beni anlayamamıştı, beni görememişti, iç sesimi duyamamıştı...

O bu sözleri söylediğinde gözlerimden akan yaşlar arttı ama sakince ondan uzaklaştım. Hemen o sahadan ayrılıp bahçedeki banklardan birine tekrar oturdum. Ağlamam dindiğinde derse girmek için hareketlendim. Sınıfın önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. Hocanın gir demesiyle içeri girdim. İçerideki bütün öğrencilerin başları bana döndüğünde ben sakince konuşmaya başladım.

“Girebilir miyim hocam derse?” dediğimde kafasını olumlu salladı. Ben Defne’nin yanına geçtiğimde hiçbir şey sormamıştı çünkü büyük ihtimalle her şeyi Ata’dan öğrenmişti. Dersler su gibi aktığında çıkışta Ata’nın beni beklediğini gördüm. Beni kaçırmak için orada bekliyordu ama ben gitmeyecektim çünkü Ege bile bana bir gram değer verme tenezzülünde bulunmadıysa kimse bulunmazdı. Koray ile nişanlanacaktım, sevmesem bile...

Ata’ya bunların hepsini anlattım bana kızdı, bağırdı ama beni ikna edemeyince sessizce eve girdik odama girdiğimde ağlamaya başladım. Ata’da beni yalnız bırakmamıştı. “Alisa istemiyorsan hemen gidelim...” dediğinde ona dolu gözlerimle bakıp konuştum.

“Ata o beni dinlemedi bile, biliyor musun? Beni dinleme tenezzülünde bile bulunmadı. Açıklama yapmama izin vermedi...” dediğimde hıçkırıklarım arttı. Ata beni sakinleştirdi ve annemin odama girmesiyle ayrıldık. Elinde bir elbiseyle yanıma geldi ve sert bir sesle konuşmaya başladı.

“Bu elbiseyi giy fiziğini güzel gösterir.” dediğinde kafamı salladım. Ben elbiseyi giydim ve saçımı fön çektim. Aşağıdan gelen zil sesiyle aşağıya indim ve suratımda hiçbir mimik olmadan kapıyı açtım ve dudaklarımdan annem ve babama göre bir kıza yakışmayan cümleleri kurdum. Bütün mahalle bugün bu nişanı merak ediyordu çünkü mahallenin en güzel kızı nişanlanıyordu. Hepsi söylediklerimi duyacaktı ama bunu umursamadım.

“A-a sizin ne işiniz var burada? Biz yakışıklı bir bey bekliyorduk ama görüyorum ki siz yanınızda çirkin, iğrenç bir beyefendi olmaya çalışan birini getirmişsiniz...” dediğimde bütün mahalle kapı önünde beni ayıplarcasına bakıyordu. Serap teyzeler pek umursamadan içeri girdiler ve isteme merasimi oldu. Kahveyi normal yapmıştım çünkü bu hissi bu aptalla harcamayacaktım. Koray bütün gece beni süzüp durmuştu. Serap teyze kıkırdayarak konuşmaya başladı.

“Kız kıyamadın mı bizim oğlana niye tuz koymadın?” dediğimde direkt lafı yapıştırdım.

“Niye Serap teyze, ben oğlunuzu sevmiyorum ki, kahveye tuz koyan kız sevdiği erkek onu ne kadar seviyor onu test etmek için koyar. Ben ona normal kahve yaptım aynı ona olan duygularım gibi düz ve boş bir kahve...” dediğimde suratı düştü ama benimle tebessüm eden tek kişi ikizim Ata idi.

Koray’ın sinirlendiğini anlamıştım ama umurumda değildi. Yüzükler takılmak için vakit geldiğinde ben bir tuvalet için müsaade istedim ve Ata’ya göz kırptım. Hemen tuvalette ayakkabılarımı spor ayakkabılarla değiştirdim ardından saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım. Hemen tuvaletin karşısında bulunan misafir odasında bulunan sırt çantamı aldım ve misafir odasının bahçeye açılan kapısından dışarı çıktım ve evin ön bahçesine geçiş yapıp mahalleden çıkmak için son hız koştum. Koştum, koştum, koştum ve sadece koştum. Ta ki okulun önüne gelene kadar koştum. Ozan abim beni okul önünde bekleyecekti çünkü öyle konuşmuştuk. Evet yanlış duymadınız Ozan Abim yurt dışından beni kurtarmak için gelmişti. Onun arabasını görünce hızla arabaya bindim. Ona sıkıca sarıldığımda beni bırakmak istemezcesine sardı beni o da...

Sabaha kadar arabada İstanbul sokaklarını geziyorduk çünkü bundan sonrasını konuşmamıştık. Arabanın içinde yankılanan telefon zil sesiyle bakışlarım abimin telefonunun bağlı olduğu ekrana döndü. ‘Ata’ yazıyordu. Abim hızla telefonu açtı.

“Alo?” dedi sert sesiyle...

“Abi beni alabilirsin uyudu herkes...” dediğinde abime bakıp gülümsedim.

“Eminsin dimi?” dediğinde ikizim hemen konuştu.

“Eminim...” deyip telefonu kapattık. Arabayla kaçtığım evin önüne geldik, Ata kapıdan yavaşça çıktı ve hızla arabanın içine bindi. Abimde kimseye görünmemek adına arabayı son sürat çalıştırdı.

Arabayla okulun önüne geldiğimizde çıkışta abimin evine gideceğimiz için bizi o alacaktı. Okula gelmiştik çünkü bu sene sınav senemizdi, konu kaçırmamalıydık. Benzinlikte değiştirdiğim elbisemin olduğu çantayı arabada bıraktım ve okul çantamı alıp arabadan indim. Ata beni kolunun altına aldı ve okula giriş yaptık. Gözüm direkt Egelerin olduğu yere çarptı ama bunu o fark etmeden hemen kafamı eğdim ve okul binasına giriş yaptım. Biri sınıfa girmemi engellediğinde bunun Koray olduğunu fark ettim.

Gözlerim irileştiğinde bana bir tokat atmasıyla yerimde dondum. Ata sınıfta olduğu için bu olayları görmüyordu. Koridordaki herkes bize bakarken bazılarının acınası bakışlarını fark ettim. “Seni orospu, kim bilir kimin altına girdin dün gece, sen kimsin ha kim?” dediğinde ona kafamı dikleştirerek konuştum.

“Asıl sen kimsin ve bana vurma hakkına nerden sahip oluyorsun?” dediğimde herkesin duyacağı şekilde konuştu.

“Nişanlın olarak konuşuyorum.” dediğinde hemen onun bu söylemini doğruya çevirdim.

“Yanlışın var Koray, ben senin nişanlın değilim hiç olmadım olmayacağım...” dediğimde Ata geldi ve beni alıp o koridordan çıkardı.

Basket sahasına geldiğimizde Ata bana bir şeyler söylüyor bense sanki o konuşmuyormuş gibi basket oynuyordum. Tam basket atacaktım ki biri buna engel olmuştu. Kafamı kaldırıp engel olana baktığımda bunun Ege olduğunu fark ettim...

“Demek hiç nişanlanmadın Bal kız...”

***********

Loading...
0%