@cataraklar
|
Şimdi diyeceksiniz ki bu kitap nereden çıktı? Daha geçen aklıma geldi ve hemen yazıya döktüm. Şimdi sizden istediğim bu kitabı okuduktan sonra diğer kitaplarımı okuyan arkadaşlar emeğimin karşılığı olarak bir oyunuzu çok görmeyip diğer kitaplarıma da göz atın ve oy atmadıysanız atın çünkü oy sınırı geçmedikçe bölüm atmaycağım... Şimdi bu kitaba başlayabilirsiniz ve yorumlarınızı eksik etmeyin hatalarımı düzeltmekten çekinmeyin ki hatam var ise bileyim... Şimdiden teşekkürler, iyi okumalar... ******** Herkesin hayatında beklemediği ve aklının ucundan bile geçmeyeceği birçok olay olur. Bu değişmez bir gerçektir, benim de her insanoğlu gibi hayatımda beklenmedik şeyler gerçekleşebiliyor mesela şu an babam karşımda bana hayatım hakkında olan zedeleyici olayı bir müjdeymişçesine gülerek konuşurken anladım her şeyi... Önce olaylara geçmeden size biraz kendimden bahsedeyim, ben Petek Kara hayatımın daha baharında kendi ayakları üstünde durmak için savaşan bir öğretmen. Evet ben bir öğretmendim ama maalesef ki mesleğimi yapamıyorum çünkü birçok genç kızda olduğu gibi benimde etrafımda babamı ‘Senin bir genç kızın var maazallah başına bir şey gelir yazık olur gençliğine...’ diyerek dolduran belli başlı şahıslar vardı tabi ki, kimin yok ki... Mesleğimi yapmak için babama çok karşı çıkmışlığım olmuştu ama her biri hüsranla sonuçlanmıştı... Babam aslında dar görüşlü bir adam değildi ama dışarıda onu benim hakkımda doldurup başıma salan çok olmuştu mahallede, az dayak yememiştim babamdan onlar yüzünden, gerçi hala yiyordum ama ben akıllanır mıyım asla... Annem ise babama genellikle beni korur ve zarar görmemi engellerdi. Çok dertleştiğimiz olurdu kendisiyle, onun benden daha çok sıkıntısı daha çok derdi vardı. Hani anneler çocuklarından çok şeyi saklarlar ve onlara mutlu yüzlerini gösterirlerdi ya, benim annem öyle değildi bana iyi, kötü her şeyini anlatırdı. Bu huyu onunla beni her hâlükârda yakınlaştırır ve sırdaş olmamızı sağlardı. Babam ve annem görücü usulü evlenmiş ama ilk görüşte aşk derler ya annem tam da o lanete yakalanmış. Babam ise annemle evlenmesine rağmen, evlenmeden önce aşık olduğu kişide kalmıştı aklı... Hatta bunu hala dile getirir ve çok içtiğinde beni suçlar döverdi de... 20 yaşında olmama rağmen hala babamdan dayak yiyordum, ne kadar da acı değil mi?... Kimine göre evlenme yaşımı geçirmiştim, kimine göre ise tam zamanıydı ama bana göre daha zamanı değildi. Size başta babamın hayatım hakkında zedeleyici şeyler söylediğini ama bunu gülerek anlattığını söylemiştim ya işte şimdi onu size detaylıca anlatmaya geçiyorum. Babam eve geldiğinde pek mutluydu. Anneme bile aşkla bakıyordu siz düşünün yani... Annem daha fazla meraklandırmadan sorusunu babama çekine çekine sordu. “Poyraz nedir bu mutluluğun?” dediğinde bana baktı ve gülerek anneme cevabını verdi. “Hiç sorma Pelin ya çok mutluyum. Bugün babamlardan telefon aldım. Bizim memleketin en büyük aşiretlerinden biri babamdan kız istemiş, yani hani bir görelim marifetli güzelse alacağız manasında anladın mı? Babamda bu kısmete bizimkini uygun görmüş bugünden tezi yok bavulları hazırla, yarın yola çıkıyoruz.” dediğinde duyduklarımla şoka girdim. Nasıl yani daha benim fikrimi bile almamışlardı, beni gerçekten evlendirecekler miydi? Bakışlarımı anneme çevirdiğimde bana dolu gözlerle bakıyordu, sanki istemiyormuş gibi ama eğer ağzımı açıp tek kelime edersem babam annemin beni doldurduğunu düşünüp annemi dövecekti. Bu yüzden sessizce odama girdim ve kapımı kilitleyip her zaman yaptığım şeyi yaparak odamın kapısının ardına yaslanıp çöktüm ardından gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Dedemin beni seçmiş olmasının nedenini az çok tahmin edebiliyordum, bizim ailede benden güzel kız bulamazdınız, Ordu’da da az çok tanınır ve imrenilerek bakılırdım, sonuçta annem köyün en güzel, babam ise kendi köylerinde en yakışıklılarıydı ama şimdi bu güzelliğime bile lanet ediyordum. Keşke evin en çirkini olsaydım ama yine de evlenmeseydim... Daha kiminle evleneceğimi dahi bilmiyordum. Bilmediğim biriyle nasıl evlenecektim sahi... Tanımadığım kimseyle konuşmayan ben, tanımadığım kişilerle aynı evde mi yaşayacaktım?... Odamın içinde ağlayarak ne kadar zaman durdum bilmiyorum ama kapımın tıklatılmasıyla gözyaşlarımı sildim ve kendime çekidüzen verip kilitlediğim kapıyı açtım. Karşımda annem vardı ve bana kızaran gözleriyle bakıyordu. Ben de ona kızarık olduğunu tahmin ettiğim gözlerimle bakıp konuşmaya başladım. “Anne ben evlenmek istemiyorum!” deyip boynuna atladığımda bana sıkıca sarıldı ve fısıldamaya başladı. “Seni bu hayatta dünyaya getirdiğim için özür dilerim kızım...” dediğinde daha çok ağladık sonra babam aşağıdan bağırmaya başlamasın diye kendime bir valiz hazırladım. İçine her şeyimi koymuştum. Odamda özel ne varsa her şeyi çünkü bir daha bu odaya dönmeyebilirdim. Hemen odama son kez bakıp aşağıya annemlerin yanına indim. İkisi de hazırlanmış arabaya valiz taşıyorlardı. Bende valizimi yanlarına götürüp arabaya yerleştirmelerine yardım ettim sonra da arabaya binip yolculuğumuza başladık. Babamla dedem normal şartlarda küslerdi çünkü babam orada bana vuramadığı için dedemle sürekli kavga ederlerdi. Dedemin gözdesi gibi bir şeydim anlayacağınız yani... Yol boyunca ne olacağını kafamda kurup durdum zaten bir süre sonra uyuyakalmışım...
ORDU Gözlerimi açtığımda Ordu tabelasını görmem bir oldu. Ne kadar uyumuştum ben ya?... Yaklaşık yarım saat sonra dedemin evine gelmiştik. Kapıdaki korumalar hemen babamın arabasının yanına gelip bagajdan valizlerimizi aldı. Ben sakince konağa adımladığımda annemde benim peşimden geldi. Babam ise kapıda Hilmi Amcayla selamlaşıyordu, kendisi bizim konağın şoförüdür de ondan yoksa babam niye milletle selamlaşsın donuğun tekidir o. Konağa biz giriş yaptığımızda direkt salona yönlendirildik. Salona girdiğimde içerinin ne kadar kalabalık olduğunu anladım çünkü buradan herkes toplanmıştı. Dedem beni gördüğü gibi ayağa kalktı ve bana sarılmak için kollarını açtı. Bende hemen onun yanına koşup sımsıkı sarıldım ardında elini öptüm. Onun elini öpmemle konuşmaya başladı. “Benum keleş torunum hoş gelmişsun...” dediğinde ona kocaman gülümsedim ve karşılık verdim. “Hoş buldum dede.” dediğimde o da bana gülümsedi. Salondaki herkesle selamlaştığımızda dedem yorgun olduğumuzu söyleyip bizi hazırlattığı odalarımıza yolladı. Ben bana ait olan odama gidip hemen üstümü değiştirdim çünkü gelmişken gitmem gereken bir yer vardı. Saat öğlene geldiğinden istediğim gibi çıkabilirdim. Üstüme soğuk olduğundan mavi bir sweat tişört, altıma ise onun takımı olan bir eşofman giyip hemen odamdan dışarı çıktım. Aşağıya dedemin yanına gittiğimde beni görüp hemen yüzüne gülümsemesini kondurdu. “Dede ben yemek saatine kadar köyde biraz dolanabilir miyim?” dediğimde beni reddetmeyeceğini biliyordum ama yine de sormuştum. O da hemen beni azarlar şekilde baktı ve konuşmaya başladı. “Ne zaman sana karişmişumdur deyiver bakayum dedeye.” dediğinde ona hemen karşılık verdim. “Olur mu dedem, senden habersiz olmasın diye sordum yoksa bilmem mi senin bana sınır tanımadığını.” dediğimde bana gülümsedi, kimseye gülümsemediği gibi, sonra da yanında ki boşluğu gösterdi ve konuşmaya başladı. “Gel bakayum senunlen dede torun bir konuşalım.” dediğinde ona tamam anlamında kafa salladım ve yanına oturdum, benim oturmamla hemen söze girdi. “Bak benum cüzel torunum bilirim sen benim sözümün üstüne söz söylemezsin ama sende iyi bilirsin ki bende senin istemediğin bir şeyi yapmam, şimdi söyle bakalım dedeye sen evlenmek isteye misun istemeye misun?” dediğinde onun söylediklerinde haklı olduğunu fark ettim. Dedem benim istemediğim bir şeye beni zorlamazdı, şimdi diyeceksiniz ki o zaman neden çalışmana izin vermedi. Onun elinde olsa ona da izin verdirtirdi ama o olay tam da babam ve dedemin tartışma zamanına denk gelmişti bu yüzden o olaylardan sonra dedemle hiç konuşamamıştım. Şimdi ona evlenmek istemediğimi söylesem babam beni bu sefer yaşatmazdı bu yüzden ona yalan söylemek zorundaydım. “Evet dede normalde ben evlilik düşünmem bilirsin ama zaten biliyorsun yaşım geçti bu yüzden artık evlenmem gerek.” Hayır dede yaşım daha gencecik torunun evlenmek istemiyor... “Peki torunum sen nasıl dersen öyle olsun. O zaman yarın akşama hazır ol, önce seni bir görmek istiyorlar.” dediğinde onu başımla onayladım ve müsaade isteyerek yanından ayrıldım. Hemen evin dış kapısından çıktığımda yıllardır özlem duyduğum o toprak kokusunu içime çektim. Şimdi siz benim nereye gittiğimi merak ediyorsunuzdur, ben size hemen ondan da bahsedeyim. Benim yıllar önce burada bir arkadaş grubum vardı ama maalesef onlarla ayrıldığımda bağımız kopmamış ve telefonda konuşmaya devam etmiştik. Şimdi onlara burada olduğumu haber vermem lazımdı bu yüzden tek tek onların yanına gidecektim. Tabi birde yarın görücüye çıkacağımı da söylemem gerekliydi ama bunu aralarında birine yani benim sevgilim Sinan’a nasıl söyleyecektim işte bunu bilmiyordum. Evet benim bir sevgilim vardı ama onunla sadece telefonda görüşüyorduk, beni görünce sevinecekti tamam ama bu haberi alınca pek sevineceğini sanmıyordum. Kendisi Ordunun en büyük ikinci aşiretiydi ve Hanzade Aşiretinin tek oğluydu. Yani anlayacağınız ailesi evin tek oğlu için yapamayacağı şey yoktu. Aileme zarar vermez diye düşünüyordum ama umarım yanılmıyorumdur... Ezbere bildiğim sokakları tekrar yürürken içimde büyük bir huzur vardı. Yolumun üstünde Pınar’ın evi vardı, önce onun evine gidecektim. Beş dakikanın sonunda evin kapısının önündeydim. Zili çaldığımda içeriden adım sesleri yükseldi ve kapının açılması ve Pınar’ın üstüme atılması bir oldu. Beni sımsıkı sardı, az kalsın düşüyordum ama son anda dengemi kontrol altına aldım ve bende onu sımsıkı sardım. “Kızım buradasın şaka gibi ya!” dediğinde kahkaha attım ve ona karşılık olarak konuştum. “Bundan sonra hiç ayrılmayacağız!” dediğimde daha sıkı sarıldı ve benden ayrılıp hiç değişmeyen o özelliğini yeni gelmeme rağmen hemencecik kullandı, taramalı tüfek misali soru yağmuruna tutulmuştum ama önce sorularına cevap vermem için onunla yola çıkmalıydık çünkü yolumuz uzundu daha Kardelen’i alacaktık gerçi evde Umut abinin de olması lazım ama ... Pınar sarı saçlı, yeşil gözlü tatlı bir kızdı onu seçen çok erkek oldu ama birine bile bakmadı nedenini bilmesem de... “Umut abi nerde?” dediğimde hemen söze girdi. “Dur hemen çağırayım.” dedi ve hemen eve girdi. Bende bahçede onların gelmesini bekledim. Beş dakika sonra geldiklerinde Umut abiyi görmemle hemen üstüne resmen atıldım ve ona sımsıkı sarıldım. O da beni sarıp konuşmaya başladı. “Deli kız hoş geldin.” dediğinde ona gülümsedim ve cevap verdim. “Hoş buldum Umut abi.” dediğimde onlarda üstünü değiştirdi ve benimle Kardelen’i almak için yola çıktık tabi ben onlara yol boyunca olanlardan ve görücü meselesinden bahsettim. Umut abi yol boyunca saydırdı ama en sonunda ona kendi düşüncelerimden yani eğer kabul etmeseydim olacaklardan bahsedince beni haklı buldu. Pınar ise sessiz kaldı içten içe üzülüyordu biliyordum ama onu teselli edemezdim çünkü onu teselli edersem ağlardım ve bunu istemiyordum. Kardelen’in evine yaklaştığımızda Pınar bizden birkaç adım önde gidip zili çaldı. Aklınca tavır yapıyordu... Kardelen’in kapısı açıldığında yorgun bir Kardelenle karşılaşmayı beklemiyordum. Çok güzel olmuştu. Siyah saçlarını hiç kesmemiş ve mavi gözleri ışıl ışıldı, benimkinin aksine... Önce kafasını Pınarla konuşmak için kaldırdı ve beni görünce hemen çığlık attı. “Anne karşımda Petek var!” dediğinde içeriden Hatice teyze geldi ve kapıdan bana baktı. Beni gördüğü gibi üstüme atıldı ve sarıldı. Kardelen de annesi ayrıldığında hemen yanıma geldi ve bana sımsıkı sarıldı. Onu da yola çıkmak için hazırlanmasını bekledik. Hemen üstüne bir hırka atıp geldi ve yürümeye devam ettik. Ona da olanları anlattım ama o yaşının Pınar’a kıyasla daha küçük olmasına rağmen sadece benim için üzüldüğünü söyleyip konuyu kapattı. İşte bu kızı bunun için seviyordum. Yaşına göre olgun davranıyordu... Şimdiki durağımız Hanzadelerin eviydi. Onu görecek olmak beni sevindirse de gerçekleri söyleyecek olmak üzüyordu da... Umut abiye dönüp konuşmaya başladım. “Ya bir şey yaparsa?” dediğimde hemen kaşlarını çatıp konuşmaya başladı. “Hiçbir bok yapamaz o, onun önceden hareket etmemesi hata. Yani hata onun acele etmeliydi. Senin köyün en güzel kızı olduğunu biliyordu...” dediğinde kızlarda ona hak verdi. Bende onlardan güç alarak kapıyı çaldım. Kapıyı hizmetli abla açtığında ona kafamı salladım ve içeri girdim. İçeri girdiğimde Sinan’ın kız kardeşi Ahsen beni gördüğü gibi gözlerini belertti ve sanki gizli bir iş döndürüyorlarmış asına koşarak abisinin odasına doğru koştu. Bende ne olduğunu merak edip koşarak peşinden gittim ve Ahsen’in abisinin odasının önünde bağırarak konuştuğuna şahit oldum. “Abi hızlı çık Petek abla geri dönmüş seni böyle görürse bitersin, bütün ağa olma haylin biter.” dediğinde yerime çakıldım. Benim bunu duyduğumu anlayan Ahsen yavaşça arkasını döndü ve konuşmadan odanın kapısından çekildi. Ben ise duyduklarımın şokuna girdim. Arkamda olan Umut abi, Pınar ve Kardelen şoktaydı. Bunu beklemiyorlardı... Ben tüm cesaretimi toplayarak odanın içine adım attım ve gördüklerimle şoka girdim. Sinan beni aldatıyordu... Hem de hiç beklemediğim biriyle kuzenim Nisa ile... ********* İlk bölümden bombaları patlattım valla baya iyi gidecek gibi güzel bir okunma sayısı ve oy rekoru bekliyorum sizlere güveniyorum teşekkürler... |
0% |