Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@cataraklar

LAREN’İN AĞZINDAN

 

Sabah gözlerimi açtığımda yüzüme vuran güneş ışıklarıyla açmıştım. Yataktan kalkıp banyoya gidip rutin işlerimi hallettim. Aynadan kendime baktığımda gördüklerim hiç iç açıcı değildi. Göz altlarım morarmış ve bunun ağlamam yüzünden olduğunu biliyordum. Daha fazla kendime bakmayıp aşağıya bir şeyler yemek için indim. Yemek saatinde uyandığım için kendimi içimden isteksiz bir tebrik etmiştim.

 

Yemek odasına girdiğimde bütün ailenin masada beni beklediklerini gördüm herkes sesiz bir şekilde kapıda bitik bir ben görmeyi beklemiyorlardı ama gördüklerine şükür etsinlerdi. Masada iyileşme süreçleri boyunca bizimle kalacak olan Baranlarda vardı. Onlarda kötüydü ama benim kadar değildi.

 

Sessizce masaya oturdum ve bir şeyler atıştırmaya başlamamla herkes de yemeye başlamıştı. Sessiz bir kahvaltı yapmayı düşünürken bu sessizliği Baran’ın boğazını temizleyip konuşmasıyla bozuldu.

 

“Gökhan... Onu neden öldürdün?” demesiyle gözlerimi kapattım, yine o görüntü aklıma gelmişti ve bir süre bunu düşündüğümden cevap vermedi sonra zor da olsa konuşmaya çalıştı.

 

“Hak etmişti, bende hak ettiğini verdim.” dediğimde bana kızgın bir ifadeyle bakıp konuşmaya başladı.

 

“Sana mı düştü lan hak ettiğini vermek, sana mı düştü katil oldun lan katil iyice uçtun sen, bitti Laren bir daha dövüşmeyeceksin.” dediğinde ona döndüm ve onun aksine sakin bir şekilde konuşmaya devam ettim.

 

“Sanki ilk defa katil oluyormuşum gibi abartma ve zaten üniversite sınavı için hazırlık yapacağım istifamı yolladım Kerem’e, dövüş serüvenim bir süreliğine kapandı diğer işleri de Mert’e devrettim.” dediğimde başını salladı ve konuşmamız bitti. Yemekten sonra hepimiz bahçeye oturduk. Herkes bu kararımdan memnundu. Şimdi ne yapacağımı biliyordum önümde bir sınav vardı. Ona çalışıp en iyi bölümü kazanacaktım ve aşk duygusunu hayatımdan çıkaracaktım.

 

Bahçe de sessizce otururken konuşurken Kuzey Beyle sessizlik bozuldu. “Laren kızım, diyorum ki artık seni resmi olarak ailemizin üyesi yapmak istiyoruz eğer sende istersen en kısa sürede gidip soyadımı vereceğim.” dediğinde kafamı onaylar şekilde salladım onlara artık bir adım atmam gerekiyordu.

 

O benim onayladığıma sevinmiş olacak ki eşine baktı ve gülümsedi. En sonunda gözleri güzel olan kadın konuşmaya başladı. “Kızım peki artık bize kendini anlatmaya ne dersin çünkü biz senin hakkında pe bir şey bilmiyoruz.” dediğinde bunun zamanı geldiğini anlayıp konuşmaya başladım.

 

“Ben Laren Sönmez ya da Taşkın küçükken her şeyden yapıp yapmadığım sorulmadan suçlu bulunan ve her defasında dövülüp evden kovulma cezası alıp bütün günümü hatta haftamı dışarıda geçirirdim. Ben aslında okulda okumuyordum ta ki Arda ve Baranla tanışana kadar... Onlarla tanıştığımızda bir deniz kenarındaydık. Benim ne zaman canım sıkılsa denize giderdim bu benim için en güzel aktivite olurdu. Hatta artık bilerek dayak yiyordum, her cumartesi dışarı atılıp Ardalarla buluşuyordum. Bir gün yine Ardalarla buluşmak için dışarı atılmıştım evden ama o gün farklıydı çünkü o gün benim doğum günümdü. O lanetli gün Barlas’ın kardeşi intihar etmiş biz tekrar denizde buluştuğumuzda o yoktu, herkes üzgündü. Biz Barlas’ın yanına gidip onun yanında olacaktık ama Arda abim önce bana mum üfletmek istedi. Biz hepimiz arabaya bindik ama o motorlaydı. Sonra o kaza yaptı, zaman durdu sanki, o gün çok ağlamıştım, o kadar dayağa ağlamayan ben birkaç basit son söze ağlamıştım. Sonra beni Baran’a emanet edip öldü. Sonra Amiral Soykan ile tanıştım. O bana fazlasıyla ışık oldu ama ben o ışığı reddedip karanlığa sürüklenmeye devam ettim, dün onun yanına gittim. Her şeyi anlattım, benim onu dinlemememe rağmen yine de gelip bana sımsıkı sarıldı, o benim olmayan babamdı. Şimdi ise siz varsınız... Belki bir aile olabiliriz ben inanıyorum yaparız biz, şimdi önümde bir sınav var, ona çalışmam gerek ama uzun sürecek çünkü hiçbir şey bilmiyorum.” dediğimde Lavinya Hanım ağlıyordu.

 

Herkesin gözü dolmuştu ki abi tayfası tek tek konuşmaya başladı. “Ben seni matematiğe çalıştırırım istersen” dedi hiç böyle bir adım beklemediğim Karan. “Bende istersen fiziğe çalıştırırım.” dedi Iraz. “Bende istersen biyolojiye çalıştırırım.” dedi Tuğra. “Bende edebiyata çalıştırırım.” dedi Emre Abim. “Eğer sende istersen geometriye çalıştırabilirim.” dedi ikizim olan Aren. Hepsi bana umut dolu gözlerle bakıyorlardı onları sessiz bir şekilde onayladım. Hepsi içten içe sevinmişlerdi ama bunu belli etmemişlerdi.

 

Hepsine iyi anlamda adımlar atmıştım. Onları ailem olarak kabul etmiştim zaman her şeyin ilacıdır derler bende buna inanıyorum belki daha onlara anne, baba ya da abi dememiş olabilirdim ama onlar benim ailemdi bunu kabullenmiştim, kimseyi üzmeyecektim asıl yeni hayatım şimdi başlamıştı...

 

1 HAFTA SONRA

 

Taşkın ailesiyle oturmuş film gecesi yapıyorduk. Bu bir hafta boyunca bütün işlemleri halletmiştik. Kimliğim yenilenmiş ve açıktan liseye başlamıştım.

 

Beni abilerim çalıştırıyordu. Geçen hafta sonu ailecek piknik bile yapmıştık. Bunca zaman sonra ilk defa gülmüş ve eğlenmiştim. Bunun yanı sıra abilerimin beni paylaşamaması da ayrı bir olaydı ama ne yalan söyleyeyim bu hoşuma gitmiyor da değildi. Sevilmek, görülmek ve değer verildiğini görmek çok güzel duygulardı bunu yeni yeni tadıyordum ama aşırı güzeldi...

 

Bu süre zarfında bizim çocuklar tatile gitmişlerdi, biraz kafa dağıtmaya ihtiyaçları vardı bu yüzden onlara tek bir laf dahi söylememiştim. Bende ailemle bu süre zarfında vakit geçirmiş ve onları daha yakından tanıma fırsatı bulmuştum. Biz filme kendimizi o kadar kaptırmıştık ki kapının ziliyle hepimiz aynı anda sıçradık sonra kısa bir kahkaha atıp kapıyı açmaya Iraz kalktı. Sonra geri geldi ve bana bakarak konuşmaya başladı. “Laren kapıda biri seni görmek istiyor.” dediğinde bir kaldım. Ben kimseyi beklemiyordum ki kim bu şimdi?

 

Bu saatte kapıma kadar gelen münasebetsiz demek isterdim ama kapıda gördüğüm Ayça ve tüm yakışıklılığıyla ve heybetiyle karşımda Boran Duman yani Duman holdingin sahibi duruyordu bir süre kapı önünde öylece durdum.

 

“Sizin ne işiniz var burada?” dediğimde Boran içeri geçebilir miyiz anlamında kafasıyla işaret verdi, bende hemen kenara çekildim ve onların geçmesine izin verdim. Ayça’nın ağlamaktan gözleri kızarıktı. Onlar salona ilerlediler ve koltuklardan birine annemin demesiyle oturmuşlardı. Herkes şaşkındı... Bunların burada ne işi vardı? Ben konuşmaya başlamadan önce Ayçayı kucağıma alıp gözlerinden akan birkaç gözyaşını sildim ve onunla konuşmaya başladım.

 

“Ayça neden ağlıyorsun?” dediğimde bana ağlamaklı gözlerle baktı ve bana sarılıp gözlerini kapattı. Onun uykusu olduğuna kanaat getirip sorularımı bir kenara bırakıp ona sarıldım. O da bunu bekliyormuşçasına gözlerini kapattı ve uykuya daldı.

 

Bakışlarımı Boran Duman’a çevirdiğimde ifadesizlikle ona bakarken konuşmaya başladı. “Bu kız niye ağladı, onu sen mi ağlattın?” dediğimde hemen konuşmaya başladı.

 

“Ben ağlatmadım Laren, Amiral Soykan kızının gözleri önünde vurulmuş...” dediğinde kan beynime sıçradı ve inanamaz gözlerle bakışlarımı kucağımdaki Ayça’ya çevirdim. Anneme dönüp konuştum.

 

“Ayçayı al anne çıkar yukarı benim odama...” dediğimde bir süre durdu sonra kafasına olaylar dank edince hemen kucağımdan Ayçayı alıp salondan çıktı.

 

Ben durmadan konuşmaya başladım. “Ne demek çocuğun önünde vurmuşlar Amirali, manyak mısın sen? Böyle bir şey mümkün değil...” dediğimde bana ciddiyetle baktığında gerçek olduğunu anladım.

 

“Kim? Kim cesaret edebilir böyle bir şeye?” dediğimde konuşmaya başladı.

 

“Yok ya söyleyeyim de öldür, yemezler canım duydum ben senin namını bana sökmez...” dediğinde bağırmaya başladım.

 

“Ne demek lan bana sökmez senden hem rica etmedim fark ettiysen eğer, söyle şimdi kimmiş bu?” dediğimde bana önce inanamaz gözlerle baktı sonra da konuşmaya başladı.

 

“Sen beni tanımıyorsun...” dediğinde bir süre durdum.

 

“Yo çok da tanıyorum sen Duman Holdingin sahibi değil misin?” dediğimde kahkahalarla gülmeye başladı.

 

“Sen gerçekten beni tanımıyorsun, ben sana kendimi tanıtıyım o zaman Amiral Soykan Duman’ın oğluyum ben senden önce intikam alınması gerekiyorsa o kişi benim sen değil.” dediğinde bir süre kalakaldım. O Amiral ’in oğlu muydı?...

 

Ben düşüncelerdeyken konuşmaya başladı. “Senden yardım istemeye geldim, gemidekiler sana fazla güveniyor, sana gelmemi söylediler. İntikamımı beraber alalım senin gibi bende almak istiyorum lütfen...” dediğimde ona baktım sessizce, kemikli yüzünden fazlasıyla muhtaçlık akıyordu. Benden yardım isteğini geri çevirmezdim bu benim lügatimde yoktu bu yüzden kafamı onaylar biçimde sallayıp konuştum.

 

“Tamam sana yardım ederim, bir süre bu işlerden uzak kalacaktım söz vermiştim ama beni gelip kendi buluyor yapacak bir şey yok.” dediğimde o da konuşmaya başladı.

 

“Bir de babam sende kalmasını istemiş Ayça’nın sende kalacak vekalet sende yarın sosyal hizmetlerden gelip eve bakmaya gelecekler ama sen dersen-” sözünü kesip konuşmaya başladım.

 

“Biliyorum baban söylemişti daha önce sorun yok tamam.” dediğimde yüzünden minnet akarken ona bir şey değil bakışları atıyordum.

 

Yüz şekli her kızı ona aşık edecek cinstendi ama benim niyetim başkaydı onunla bir iş içerisinde olacaktık.

 

En sonunda benim yüzüme ezberlemek istercesine olan bakışlarından çıkıp konuşmaya başladı. “O zaman yarın görüşürüz.” dediğinde kafamı onaylar biçimde sallayıp kapıya doğru yürüdük. Onu geçirdim ve kapıyı kapattım.

 

Şimdi, daha az önce oturup güldüğümüz salonda sessizlik hakimdi. İçeri giren küçük bedenle yerimden kalkıp yanına yürüdüm.

 

“Ayça benim küçük kardeşim, gel sana ailemi tanıtayım. Onları seveceğine eminim çünkü onlar de seni sevecekler gel...” diyerek sesimi sevecen çıkarmaya çalıştım. O da beni kırmadı ve kafasını olumlu anlamda sallayıp bana gülümsedi. Sarı saçları dağılmıştı o yüzden konuşmaya başladım. “Saçlarını toplayalım mı?” dediğimde kafasını gülümseyerek salladı ama ben bunu teklif ederken saç toplamayı bilmediğimi hesaba katmamıştım. Kendi saçımı yapıyordum ama başkasınınkini hiç yapmamıştım... Yardım etmesi için anneme baktığımda, beni anladı ve sakince Ayçaya yaklaşıp sevecen bir sesle konuşmaya başladı.

 

“Ayça saçını ben toplayabilir miyim? Ben hiçbir kızın saçını daha önce toplamadım.” dediğinde Ayça kaşlarını çatıp bana baktı ve konuşmaya başladı.

 

“Nasıl yani sen şimdi hiç kızının saçını toplamadın mı ama Laren Abla?” dediğinde annem üzgünce konuşmaya başladı.

 

“O çok uzun bir hikaye, izin verir misin?” dediğinde Ayça kafasını olumlu anlamda salladı. Annem hemen arkasına geçip saçlarını açtı ve eline ne zaman aldığını bilmediğim tarakla nazikçe sarı ipeksi saçları taradı ve ardından örmeye başladı sonra Ayçaya telefonun kamera özelliğini açarak kendisini görmesini sağladım.

 

“Nasıl olmuş fıstık?” dediğimde güzel bir şekilde gülümseyip anneme teşekkür etti.

 

Annemde rica etti ve babamın yanına oturdu. Ayça kucağıma oturdu ve konuşmaya başladı. “Abla bir daha geri gelmeyecek değil mi?” dediğinde ona yalan söylemeyerek kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım. O önce biraz üzüldü ama sonra hiçbir şey olmamış gibi bana dönüp konuşmaya devam etti. “Ee hani beni ailenle tanıştıracaktın?” dediğinde ona güldüm ve konuştum.

 

“Bak şimdi şu tekli koltukta oturan sana çok güzel bakan adam, benim en büyük abim Karan, onun yanındaki büyük koltukta ikinci en büyük abim Tuğra, onun yanında üçüncü en abim Emre, onun yanında suratsız olan adam Iraz var o da benim en küçük abim, onun yanında da ikizim Aren oturuyor. Şurada az önce senin saçlarını ören kadın benim annem, onun yanında da babam var. Oldu mu?” dediğimde bir süre herkese uzun uzun baktı ardından bana döndü.

 

“Siz niye bu kadar kalabalıksınız?” dediğinde herkes kahkaha attı. O bana çatık kaşlarıyla baktı. “Niye gülüyorsun komik bir şey mi var?” dediğinde ona bir daha gülümsedim.

 

“Valla annem ve babama sor.” dediğimde annem ve babam kıpkırmızı olmuşlardı. Sonra Ayça onların yüzünü gördükten sonra gülmeye başladı onun gülmesi hepimizi güldürürken yavaş yavaş saat geç olmaya başladığı için beraber odalara dağıldık ama Ayça benim odamda benimle kalıyordu.

 

Yatmadan önce Ayçanın bir sözüyle beni uyku tutmamıştı. “Keşke bu bir rüya olsaydı.” dediğinde Barlas ölmeden önce benim kullandığım cümleyi söylemesi beni üzmüştü o daha küçücüktü, bunu kaldıramazdı. Üzgünken bile üzgün değilmiş gibi davranabiliyordu ama ben biliyordum o üzgündü.

 

Keşke dedim içimden onun için keşke böyle olmasaydı...

******

Bu güzel bir bölümdü benceee Boran Duman hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading...
0%