@cataraklar
|
LAREN’İN AĞZINDAN İçim biraz buruktu çünkü yanımda Ayça olmayacaktı biraz Amirale ihanet etmiş gibi olacaktım ama yapacak bir şeyim yoktu. Ayça yalnız hissediyordu ve o benim gibi olmamalıydı onun yanında bir abisi vardı...
Boranla anlaşmıştık en kısa sürede magazine görünecektik zaten beni son girdiğim dövüş maçında yüzü açık görenler her yere yüzümü yaymışlardı ve bu da yetmezmiş gibi gerçek olmayan asılsız haberlerle paralarına para katıyorlardı.
Neyse konumuz bu değildi herkese birbirimizi sevdiğimize inandıracaktık. Önce buna Baranlar olumsuz tepki verecekti ama yapacak bir şey yoktu. Üniversite sınavı için çalışmalarıma devam edecektim zaten şunun şurasında beş hafta kalmıştı. Bu sınavdan güzel puan alıp üniversiteyi donduracaktım.
Çünkü Amiral yazdığı mektubu gizli kelimelerle yazmıştı buda demek oluyor ki yanında güvenmediği kişiler vardı. Ona yardım etmeliydim ama önce şu Boranla sevgililik meselesini düzene sokmalıydım.
Akşama çıkacağımız yemek için elbise bakmalıydım ve bunun için bana yardım edebilecek tek kişi annemdi bu yüzden Ayçalar gittikten beridir oturduğum odamdan dışarı çıkıp aşağıya indim. Aşağıdaki konuşmalara bakılırsa abi tayfası hala gitmemişti. Salonda beni gören ailem bakışlarını bana çevirmiş soran gözlerle beni inceliyorlardı. Bende daha fazla onları merakta bırakmadan konuşmaya başladım.
"Anne bugün alışverişe çıkabilir miyiz akşama özel bir yemeğe katılacağım da..." dediğimde bana parıldayan zümrüt yeşili gözlerle bakıp hemen kafasını aşağı yukarı sallayıp konuşmaya başladı benimle alışverişe çıkacak olmasından dolayı olan heyecanı sesine de yansımıştı. "Tabi annem hemen hazırlanıyorum bekle beni burada." demesiyle hemen evdeki merdivenlere yöneldi ve çıkmaya başladı. Bende bahçeye çıkarak yanıma aldığım telefonumu cebimden çıkarıp rehberden Mert'i aradım.
"Efendim Laren Hanım"
"Mert beni iyi dinle bu akşam çıkacak olan magazinden sonra bütün depolardan adamları çek korumaların hepsini kapat bir tek kameralar açık kalsın ve gizli kamera kurmayı unutma." dememle sanki ona kendisini öldürmesini istemişim gibi tepki vermişti.
"Abla tamam her şeye tamam ama bu olmaz abla saçmaladın iyice depolardan adamları çekersek nasıl koruyacağız orayı bir de sadece gizli kameralar ve güvenlik kameralarıyla hayatta olmaz." benim iyice sinirlerim tepeme çıkmıştı.
"Ne zaman kontrolsüz bir hareket yaptım ben bir bildiğim var herhalde geri zekalı saçmalamaymış sen kiminle konuştuğunu hatırlamıyorsun herhalde Mert kendine gel!" dediğimde daha da sinirlendi ve benimde bağırmama yol açmıştı.
"Abla kumar oynamak bu saçmalama aklını başına al öyle hareket et ben yapmam bunu." dediğinde kendimi kaybetmiştim.
"Lan ne demek aklını başına geri zekalı kafana sıçtırtma şimdi işsiz gibi birde senle uğraşamam Mert, ben seninle mi uğraşacağım lan!" dediğimde içerden benim sesimi duyanlar bahçeye çıkmıştı. Benim sözlerim üzerine telefondan üç kere kapandığına dair bir ses çıktı. O benim suratıma telefon mu kapatmıştı. Sinirlenip rehberden Murat'ı buldum. Murat'ı yurtdışına göndermiştim oradaki işlerle o ilgileniyordu ben yurtdışına çıkamadığım için orası ondaydı. Üçüncü çalışta açılan telefonla bağırmaya başladım.
"Hayırdır Laren bir sorun mu var?"
"O kardeşin olacak şerefsize söyle benim tepemin tasını attırmasın Murat abi, ben diyorum ki seni buraya alıyım bu geri zeka yapamayacak burada..." dediğimde sanki O da bunu bekliyormuş gibi hemen kabul etti.
"Tamam abim sakin ben geliyorum oraya söylerim ona neyi yapmadıysa yapsın."
"Eyvallah abi sağ ol" deyip telefonu kapattım. Yüzüm ısınmıştı bunu hissediyordum ama yapacak bir şeyim yoktu. Zaten şu aralar kavga edebileceğim bir iç sesim yoktu hiçbir şeyi içimde tartışamıyordum o da Barlas'la terk etmişti beni...
Neyse kapının yanına gidecekken kapının önünde dizili olan aileyi unutmuş gibi küfretmiştim baya ama yapacak bir şey yoktu. Alışsınlardı. Onlarda bana baktılar ve sessizliğimizi bölen şey beni çağıran annem olmuştu. Tam evden çıkacakken kapıda bizi durduran abi tayfasıyla onlarında gelmek istediğini söylemesiyle onlara da tamam deyip arabalar dağıldık. Alışveriş merkezine geldiğimizde çok sık alışveriş yaptığım yere gelmiştik. Kapıdaki kadın beni görünce hemen yanıma gelip konuşmaya başladı.
"Hoş geldiniz Laren Hanım" dediklerinde onlara baş selamı verip beni tanıdıkları için hemen yönlendirdikleri özel tasarım bölümündeki elbiselere bakmaya başlamıştık. Ben hemen nasıl bir yere gideceğimi anlattım ama abi tayfasının kaşları çatılmıştı.
"Şimdi Sevgi Abla bana şöyle konuşulacak bir elbise lazım akşam özel bir yemeğe çıkacağım ve o yemekte özel biri var." deyip göz kırpmıştım. Hemen anlayan Sevgi Abla bana elbise ayarlamaya gitti. Yanıma geldiğinde elbisenin hazır olduğunu deneyebileceğimi söylemişti. Deneme kabinlerinden birine girip Sevgi Abla'nın hazırlattığı elbiseyi giyindim. Giyindiğim elbise fazlasıyla sade ve konuşulacak bir elbiseydi, siyah diz üstü ve sol tarafımda az bir yırtmacı vardı. Askılarında taşlardan oluşması onu konuşulur hale getirmişti. Bütün vücudumu saran bu elbise fiziğimi ortaya çıkarmıştı ve göğüs dekoltesi fazla olmadığından tam bana göreydi. Sevgi Abla resmen bu elbiseyi bana tasarlamıştı.
Deneme kabininden çıktım ve kendime bir kez daha bakıp anneme döndüm o da bana büyülenmiş gibi baktığından beğendiğini anlayıp soracağım soruyu yutmuştum. Sevgi Ablaya dönüp tam alacağımı söylerken konuşan Karan ile bakışlar ona döndü.
"Olmaz hiç beğenmedim hem bu elbise kısa ve yırtmacı var. Git başka bir tane dene." dediğinde onun bu sözlerine kahkaha attım ve ardından Sevgi Ablaya dönüp alacağımı söyledim. Böyle konuştuğuna göre o da beğenmişti. Bu yüzden de kıskanıyordu.
Elbisenin parasını ne kadar ben ödemek istesem de abi tayfası ısrarla kendileri ödemek istediği için hiçbir şey demedim. Mağazadan çıktıktan sürekli gittiğim o takı mağazasına girdim ve kolyeme uygun bir bileklik bakmaya başladım. Kolyem kırmızı renklerle yazılmış Yangın kelimesinden oluşan bir kolyeydi. Buna uygun olarak bir bileklik aradım ama bulamamıştım. Tam mağazadan çıkmak için gidecektim ki beni mağazada gören Meral Hanım yanıma yaklaşarak konuşmaya başladı.
"Hoş geldiniz Laren Hanım size nasıl yardımcı olabilirim aradığınız şeyi bulamamış gibisiniz..." dediğinde bende söze girdim.
"Hoş buldum Meral Hanım ben aslında geçen sene buradan aldığım kolyeye uygun bileklik arıyordum ama yok sanırım..." dediğimde hemen yüzünde beliren gülümsemeyle konuşmaya başladı.
"Bir dakikanızı rica ediyorum sanırım o kolyeyi tasarlayan arkadaş yanına bir bileklik göndermişti umarım satılmamıştır." diyerek arkasına dönüp hızlı adımlarla kasaya ilerledi. Kasanın alt kısmından birkaç kutu çıkardı ve arasında bulunan bir kutuda aradığı şeyi bulmuş olacak ki gözleri parıldamıştı.
Hızlı adımlarla yanıma gelip elindeki kutuyu bana verdi. Ben kutuyu açıp içinde bulunan kolyemin minyatür halini bilekliğe dökülmüş olduğunu gördüm ve gözlerim parıldadı. Kadına bakıp alacağımı söyledim ve abi tayfası yine beni rahat bırakmayarak kendileri ödemeyi tercih etmişti. Bu beni artık rahatsız etmişti ama onlar bana benim abilerim olduklarını söyleyip geçiştirmişlerdi.
En sonunda alışveriş merkezinden çıkıp arabalara dağıldık ve evin yolunu tuttuk. Eve yaklaştığımızda hemen odama girip hazırlanmaya başlamıştım çünkü bu akşam planımın başlayacağı akşamdı. Bu yüzden herkesi bu olaya inandıracaktık.
En son çıktığım maçta söylediklerimi herkes kayıt altına alıp paylaşmıştı ve yüzümü de görmüşlerdi bu yüzden Ünlü iş adamı olan Boran Duman'ın benimle çıkması fazlasıyla ses getirecek ve duyanlar duymayanlara anlatacaktı.
Akşam saat 20.00'de lüks bir restoranda rezervasyon yaptıracağını söyleyen Boran, beni yemeğe gitmeden bir saat önce alacağını da eklemişti. Makyajım bittiğinde saate baktım ve Boran'ın gelmesine yarım saat kaldığını gördüm.
Hızlıca elbisemi giyindim ve ardından hemen saçlarıma hızlı bir fön çektim saçlarım yeterince düzleşince, elbiseme uygun topuklu ayakkabı giydim. Boynuma yıllardır kullandığım benim simgemi taşıyan kolyeyi ve ona özel tasarlanmış bilekliği taktım. Çantamı da elime alıp içine telefonumu ve makyajımı tazelemek için ruj ve maskaramı aldım. Odadan çıkmadan son kez aynadan kendime bakıp güzel olduğuma kanaat getirdim ve odadan çıkıp merdivenlerden ağır ağır inmeye başladım.
Evde çalışan ablanın yanına gidip diğer aile üyelerinin nerde olduğunu sordum o da bana gülümseyerek yemek yediklerini söyledi.
Hızlı adımlarla yemek odasına girdiğimde masadaki herkesin bakışları bana dönmüştü. Hepsi büyülenmiş bir şekilde bana bakıyorlardı. Karamel rengi saçlarım düz bir şekilde omuzlarımda aşağıya dökülmüş yüzümdeki makyajın doğallığıyla muhteşem bir görüntü oluşmuştu. Yani şimdi beni kim görse böyle bakardı...
Tabi ela gözlerimi de unutmamak lazım bu konuda da annem ve babama prim veriyordum. Hepsi hala büyülenmiş bakışlarını üzerimden çekmemişlerdi. Tabi bu bakışları bozan ilk kişi ikizim Aren olmuştu.
"Oha lan çok güzel olmuş" dediğinde ona gülümsedim. Diğer aile üyeleri de iltifat etti ve onlara tek tek teşekkür ettim. Telefonuma gelen aramayla Boran'ın geldiğini anladım bu yüzden telefonu açmadım.
Abimler önce gitmemem için bana yalvardılar kapıyı kilitlediler ama en sonunda babam hepsine kızdı ve kapıyı açtırdı. Ben gülerek evden çıktım ve evin önünde beni siyah bir Audi RS 6'nın kaputuna yaslanmış Boran Duman karşıladı. Beni fark etmemişti arabanın kapısının önünde sigara içiyordu ve üstündeki siyah gömlek siyah pantolonla aşırı yakışıklı gözüktüğü inkâr edilemezdi. En sonunda kafasını bana döndürdü ve beni baştan aşağıya süzdü asla ama asla hiçbir şey okuyamadım mimiklerinden çünkü fazlasıyla farklı bakıyordu.
Beni süzmeyi bırakıp arabanın kapısını açtı ve benim binmem için bana baktı ve çapkın bir edayla konuşmaya başladı.
"Buyurun hanımefendi bu gece biraz sizi kaçıracağım ama sorun olmaz umarım..." dediğinde bende ona bakıp onun gibi konuşmaya başladım.
"Hiçbir mahsuru yok Bayım bu akşamımı size ayırdım." dediğimde ikimizde kahkaha attık. Ben bana açtığı kapıdan içeri bindim O da benim kapımı kapattı ve ardından yanımdaki sürücü koltuğuna kurulup arabayı çalıştırdı.
Arabada giderken büyük bir sessizlik vardı fakat bu sessizliği telefonuma gelen çağrı bozdu. Çantamın içinden telefonumu çıkardım ve ekranda yazan isim önce sorgulattı ama ardından tereddüt etmeden çağrıyı yanıtlayan yeşil tuşa bastım.
"Selam Laren nasılsın?" derken sesindeki sıkıntı beni bile germeye yetmişti.
"İyiyim Suat Bey siz nasılsınız?" dediğimde derin bir nefes aldı ve ardından konuşmaya başladı.
"İyi diyelim iyi olalım benim sana bir maruzatım olacaktı ama ne zaman müsait olursun yüz yüze görüşelim. Suat Bey bir boks antrenörüydü ve bir zamanlar çok ünlü boks sporuyla uğraşan kişilere antrenörlük yapmıştı bizde kendisiyle bir sporcusunu yenmemle tanışmıştık. Ama neden beni arayıp konuşmak istemişti işte bununla ilgili bir fikrim yoktu. Adamı daha fazla bekletmemek için konuşmaya başladım.
"Tabi Suat Bey en kısa sürede görüşelim." dediğimde yarın akşam yemeğine sözleştik ve telefonları kapattık.
Arabada bana sakince bakan Boranı fark ettim ve konuşmaya başladım.
"Magazinlerin birkaç sorusunu yanıtlayalım mı yoksa genelde senin gibi geçip gidelim mi?" dediğimde bana baktı ve konuşmaya başladı.
"Sen nasıl istersen." dediğinde kafamı salladım ve önüme döndüm anladığım kadarıyla konuşmak istemiyordu. Bende restoranda gelene kadar ona ayak uydurup sessizce akıp giden yolu izledim.
Restoranda geldiğimizde kapının önü magazincilerden görünmüyordu. Bir süre neden bu kadar çok olduklarını anlayamadım ama sonra Boran'ın konuşmasıyla on dönüp şaşkın bakışlar attım. "Sanırım bu benim hatam çünkü mekân sahibi benim arkadaşım ona yanımda sevgilimi getireceğimi söyledim ondan herkesi buraya toplamış çok üzgünüm..." dediğinde şaşkın bakışlarımdan kurtulup sorun olmadığına dair kafamı salladım ve ardından onun arabadan çıkmasıyla bende kapımı açtım.
Boranı gören magazinciler hemen mikrofonları ve kameraları buraya döndürmüşlerdi. Arabadan inen ben ile herkes bir süre sorduğu sorulara ara verdi ardından mikrofonlardan biri bana döndü ve bir kadının sorusuyla bütün bakışlar ona çevrildi çok merak edilen bir soru sormuştu.
"Yangın Hanım boks camiasında konuşulan bir konu hakkında soru sormak istiyorum herkes sizin bir katil olduğunuzu ve hatta artık maçlara çıkmayacağınızı söylüyorlar doğru mu?" dediğinde sakin bir sesle konuşmaya başladım.
"Öncelikle maçlara çıkıp çıkmayacağım kesin değil çünkü yeterince sağlıklıyım buna engel bir şey yok , katil konusuna gelecek olursak o kafes dövüşünde olacak her şeyi daha önceden bir sözleşme imzalayarak girdik ve bununda bilincindeydik, daha fazla soru almayayım teşekkürler..." deyip oradan uzaklaşmak için Boran'a baktım O da bunu anlamış hemen elini belime atıp bana yön verdi çevremizdeki korumalar Boran'ın olduğundan etrafımızdaki magazincileri uzaklaştırdılar bizde restoranda girdik ve kapının önünde bizi karşılayan uzun sarı dalgalı saçları beline kadar uzanan bir kızdı.
"Hoş geldiniz Boran Bey buyurun masanız hazır." dediğinde bizi yönlendirdiği masaya geçtiğimizde tam sandalyeye oturacakken sandalyemi çeken Boran'a baktım sonra güldüm ve oturdum. O benim gülmemle kimse görmeden kaşlarını çattı ve sinirli çıkan sesiyle konuşmaya başladı.
"Düştüğüm hallere bak alacağın olsun baba." dediğinde daha çok güldüm. Onun bunu demesiyle bende konuştum.
"Sen mi ben mi?" dediğimde ikimizde susup önümüzdeki menüye baktık. Ben menüde daha önce bu mekâna geldiğimde beğendiğim bir yemeği söyledim.
Boran da benimle aynı yemeği söyledikten sonra garson içecek sordu ikimizde kırmızı şarap dediğimizde birbirimize baktık.
Ardından yanımda bulunan camdan dışarıdaki deniz manzarasına baktım. Deniz beni huzurlu hissettiriyordu bu yüzden bu yer fazlasıyla güzel olmuştu. Deniz benim her acımda her mutluluğumda yanımdaydı bu yüzden onunla yarı bir bağımız vardı. Her anımda benim yanımdaydı bu yüzden en çok mavi rengini seviyordum...
Kafamı denizden çekip Boran'a çevirdiğimde onun bana baktığını görmüştüm. Ona bakıp konuşmaya başladım.
"Bari birbirimizi tanıyalım sonuçta bir süre sevgili olacağız." dediğimde kafasını salladı ve konuştu.
"O zaman sen sor ben cevaplayayım." dediğinde kafamı hay hay anlamında sallayıp aklımda ki sorulardan birini sordum.
"Ayça'dan başka bir kardeşin var ama Amiral bana hiç bahsetmedi o nerede?" dediğimde derin bir nefes verdi ardından konuştu.
"Ceren... Fransa'da bazı sebeplerden dolayı burada tehlikedeydi bende oraya yolladım." dediğinde kafamla onayladım sonra bir soruyla daha devam ettim.
"Peki küçükken sana hangi mesleği yapmak isterdin diye sorsalardı ne derdin?" dediğimde kırık bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.
"Bu iş hariç her işte...Çünkü bu iş bana pek mutluluk getirmedi." dediğinde biraz yanlış bir soru olduğunu anlamıştım.
İçses: Yani kızım sende hayret bir şeysin ilk defa buluşmaya çıktığın kişiye niye böyle sorular soruyorsun?
Sana ne istediğimi sorarım ama bu sefer haklısın sanırım hem sen niye geldin ya ben sensiz mutluydum.
İçses: Tabi canım yemem ben bunları canım ben senin içsesinim neler düşündüğünü biliyorum.
Off git ya...
Bu sessizlikten sıkılmıştım bu yüzden konuşmaya başladım. " E neyse sen sor bana illa merak ettiğin bir şey vardır." dediğimde bana baktı ve döküldü yaramı acıtan o sözler. "Babam mektupta 'Unutma Laren ben kızımı sana emanet ettim o senin hiç olma ihtimali olmayan çocuğunun yerinde olacak...' demişti tam olarak anlamamıştım ne demek bu?" dediğinde yutkundum. Sorduğu sözler kanıma dokunmuştu üzülmüştüm. Ama bu cevap vermeyeceğim anlamına gelmeyecekti.
"Benim çocuğum olmayacak çünkü iş kazası yani boks maçında biri ringe sokmaması gereken kesici bir alet sokmuş sonrada o bölgeme gelince..." devamı getirememiştim bunu anlayan Boran hemen bana doğru konuştu.
"Tamam devamını getirme bak yemekler bitsin istersen sahile gideriz." dediğinde kafamı salladım.
Bir beş dakika olan sessizliğin ardından bir garson siparişlerimizi getirmişti. Yemekte sessiz geçmişti. Yemeklerimiz bittiğinde Boran hesabı ödedi ve restorandın dışına çıktık. Kapıda bulunan magazinden aldığımız iltifatlarla gülümseyip teşekkür ettik ve ardından arabaya bindik. Sonra bir uçurumun yanına gelmiştik ama bu uçurumlardan farklı olarak bütün İstanbul ayaklarımızın altındaydı. Boğaz buradan çok net görünüyordu.
Arabadan indik ve arabanın kaputuna yaslanarak önümüzde bulunan manzarayı izledik. O cebinden bir paket sigara çıkardı yakmadan önce bana da teklif etti, bende elinden aldım ve cebinden çıkardığı çakmakla yaktı.
Dudaklarımdan geçip soluk boruma ulaşan zehirli gaz her hücremi zehirliyordu ama bunu umursamadım. O beni izliyordu bunun farkındaydım ama ben ona ısrarla bakışlarımı çevirmiyordum.
En sonunda çalan telefonumla, bu sessizlik bozuldu. Arayan Emre idi. Telefonu açmadım çünkü büyük ihtimalle magazini görmüşlerdi. Eve gidince konuşurduk. Israrla arayınca telefonu uçak moduna aldım.
Daha fazla burada durmamak için Boran'a döndüm ve konuşmaya başladım. "Gidebilir miyiz geç oldu?" dediğimde kafasını olumlu anlamda salladı. İkimizde sessizce arabaya geçtik sessiz geçen bir yolculuğun ardından evin kapısına gelmiştik. Ona teşekkür ettim ve arabadan indim. Evin içinden yüksek sesler yükseliyordu hadi bakalım başlıyorduk...
Evin kapısını çaldığımda içerdeki sesler kesilmişti. Kapıyı Iraz açmıştı. Bana sinirli bakışlarla bakıyordu. Ben ona bir şey demeden içeri geçtim bütün herkes ne olduğunu anlamak için bana bakıyordu. Bende açık olan televizyona bakıyordum. Son Dakika Gelişme olarak magazin haberlerini süslüyorduk. Büyük harflerle yazmışlardı.
'ÜNLÜ İŞ ADAMI BORAN DUMAN BU AKŞAM SEVGİLİSİ İLE GÖRÜNTÜLENDİ.'
Magazin programını sunan kadın konuşmaya başlamıştı. "Son dakika gelişmelerden bir ise Ünlü İş Adamı Boran Duman bu akşam sevgilisiyle kameralarımıza yakalanmışlardı. Fakat herkesi şaşırtan şey ise Ünlü İş Adamının sevgilisinin boks camiasının en güçlü ismi Yangın olmasıydı bakın işte o görüntüler..." gibi gibi daha bir sürü şey...
"Bize bir açıklama yapmayacak mısın Laren?" diyen Karanla konuşmaya başladım.
"Evet Boranla sevgiliyiz." dediğimde hepsi bana şaşkın bakışlarla bakmışlardı. İçimde fırtınalar kopuyordu çünkü bunu onlar söylemek isterdim ama söyleyemezdim evde dinleyici olabilirdi. Her şeyi garantilemeliydim...
Bu dediğimle herkes odasına çıkmıştı bende bahçede bulunan takımlardan birine oturdum ve bir sigara yaktım. Planlarım işliyordu ama bunu en kısa sürede aileme söylemem lazımdı. Yoksa onları kaybedecektim ve bir kayıp daha kaldıramazdım... ****** Akşamı bekleyemeyeceğim yaaaaa.... Peki sizden daha heyecanlı olamama kaç puan verirsinizzzz? |
0% |