Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm

@cataraklar

LAREN’İN AĞZINDAN

Herkes uyuduktan sonra sigara yakmıştım şu an beşinci sigaramı yakmış gökyüzündeki yıldızları izliyordum. Aklıma gelen anılarla gözümden akan yaşları tutmamıştım birkaç yaştan bir şey olmazdı dimi?...

 

Gözlerim gerçekten gökyüzündeki yıldızlar kadar güzel mi? Bunu bana söyleyen iki insan şu an toprağın altındaydı. Bunu bana söyleyen kişiler ölüyordu. Artık biri daha ölmesindi.

Bunları daha fazla düşünürsem kriz geçirebilirdim bu yüzden başka şeyler düşünmeye başladım. Ama arkamdan gelen adım sesleriyle birinin uyandığını anladım. Gözlerimi gökyüzünden ayırmadım ve yanımdaki boş yer çöktüğünde tahminimin doğru olduğunu anladım.

 

Yanımdaki oturan kişinin bana baktığını biliyordum ama ısrarla suratımı çevirmedim. Ben suratımı ona çevirmediğimde O konuşmaya başladı.

 

"Ben... Ben bir kız kardeşim olsun o kadar çok istemiştim annemler sizin Aren'le cinsiyetinizi söylediğinde havalara uçmuştum artık bir kız kardeşim olacaktı. Annemin karnına kafamı yaslayıp sürekli konuşurdum. Bunları yaparken annem bana sen çok iyi bir abi olacaksın derdi. O kız hayatımı mahvetmişti. Kız kardeşimi böyle hayal etmemiştim. Sonra onun bana yaşattıklarını sende yaşatırsın diye sabahlara kadar düşündüm ama sonra senin onun gibi olmadığını anladım. Laren... Hadi kardeşim ben seni şu kısacık sürede tanıdıysam bu tamamen yalan bir haber dimi? Doğru olma imkânı yok... Olmaz dimi hı?" Küçük bir çocuk gibi sorduğu soruya yanıtsız bırakmak olmadı diye düşünerek konuşmaya başladım.

 

"Doğru düşünmüşsün yalan o haber..." dediğimde derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

 

"Neden babamlara öyle söyledin?" dediğinde konuşmaya başladım.

 

"Çünkü bunu kimsenin bir süre bilmemesi gerekiyor eğer sana olan güvenimi boşa çıkarırsan bozuşuruz." dediğimde gözlerinde bir parıldama oldu ve hemen kafasını olumlu anlamda salladı.

 

"Yarın akşam aile yemeği olacak akrabaları çağırmış annemler onlarda görmüştür haberleri üstüne gelebilirler biraz eğer çok canını sıkarlarsa bana mesaj yaz seni kaçırırım oradan." dediğinde güldüm ve konuşmaya başladım.

 

"Ben yarın geç gelirim ki." Dediğimde hemen söze girdi.

 

"Neden?" dediğinde ben hemen nedenini söyledim.

 

"Yarın bir görüşmem varda ondan yarın yine beni magazinde görebilirsin." dediğimde bana ters ters baktı.

 

"Niye yine o Boran denen herifle mi buluşacaksın?" dediğinde kahkaha attım ve gülüşümü zar zor durdurup konuşmaya başladım.

 

"Hayır bu sefer ünlü bir antrenörle görüşmem var." dediğimde kafasını salladı. Sonra dedi ki "Kurtuluşun yok valla ben dedemi tanıyorsam seni görmeden gitmez kahvaltıda tanışırsın artık."

 

Bende küçük bir şekilde gülümsemeyle kendi kendime düşündüm. Akşam yemek eğer kısa sürerse erken gelirdim. Yarın erken kalkıp Boran'ın şirketine gidecektim, sonuçta onun sevgilisini oynuyordum, hakkını vermeliydim.

 

Yanımda oturan Karan abime döndüm ve uyumak istediğimi söyledim O da tamam diyerek kendine bir sigara yaktı. Ben de daha fazla orada durmayarak odama çıktım. Üstüme rahat kıyafetler geçirip uykuya teslim olmama sebebim olmadığından direkt kendimi göz kapaklarımın ardındaki karanlığa bıraktım.

 

💗

 

Sabah erkenden kalkıp günlük sporumu yapmıştım ardından aşağıda kahvaltı eden ailenin yanına geçmek için yemek odasına doğru adımladım. Dünkü olaydan sonra hepsi bana biraz sinirlenmişti ve şimdi nasıl tepki vereceklerini bilmiyordum bu yüzden her zamanki gibi enerjik bir şekilde günaydın diyerek odaya giriş yaptım. "Günaydın Taşkın Ailesi" dediğimde bana tek cevap veren Karan oldu.

 

"Günaydın güzelim..." dediğinde ona gülümsedim diğerleri ise bana soğuk bakışlar atıyordu annem ve babamda dahil...

 

Masaya oturdum ve sessiz sessiz kahvaltı etmeye başlamamızın üstünden 15 dakika geçmiş benim telefonumla sessizlik bozulmuştu. Ben ekranda yazan isme bakıp aramayı onayladım. Ekranda Suat Bey yazıyordu. Telefonu açtığım gibi konuşmaya başladım. "Günaydın Suat Bey" dediğimde bana karşılık olarak O da cevap verdi.

 

"Günaydın Laren Hanım size bir maruzatım olacaktı." dediğinde ona devam etmesi için konuşmaya başladım. "Tabi, sizi dinliyorum." dediğimde hemen lafa girdi.

 

"Akşam yemeğine eşli yani sevgilinizle gelseniz olur mu? Benim hanımda gelmek istiyor sizinle tanışmak için ama size bir sıkıntı olacaksa sadece bende gelebilirim." dediğinde bende hemen lafa girdim.

 

"Olur mu öyle şey tabi eşli yapalım, sıkıntı olmaz, bende eşinizle tanışmak isterim." dediğimde hemen saat ve buluşacağımız yeri söyleyip aramayı sonlandırdı.

 

Ben telefonu kapattıktan sonra masadakilerin gözlerinin bende olduğunu söyleyip konuşmaya başladım.

 

"Akşama önemli bir iş yemeğim var. Geç gelebilirim." dediğimde abi tayfasının -Karan hariç- kaşları çatıldı. Ama ilk sözü Iraz söyledi.

 

"Nereye? Yine o sevgilinle mi bu iş yemeği?" dediğinde onu onun sinirli sesinin aksine daha sakin bir sesle cevapladım.

 

"İş yemeği Ünlü bir boks antrenörüyle ve evet sevgilimde benimle gelecek çünkü eşli bir yemek." dediğimde biraz sinirlenmişti ama benim umurumda olmadı.

 

Hazırlanmam gerektiğini düşünerek odama çıkmak için masadakilerden izin isteyerek masadan ayrıldım. Odama geldiğimde önce ne yapacağımı düşündüm. Bugün akrabalar gelecekti ve büyük ihtimalle birazdan gelirlerdi. Ben akşam yemeği için evden ayrılır öyle devam ederdim ama önce Boran'a akşam yemeğini söylemeliydim. İki çalışta açılan telefonla sinirli bir Boran'ın sesiyle bir süre durdum.

 

"Efendim(!)?" demesi çok sinirli çıkmış ne olduğunu sorgulamamı sağlamıştı. Ama daha fazla dikkat çekmemek için hemen konuşmaya başladım.

 

"Boran akşama eşli yemeğim var müsaitsen gelebilir misin?" dediğimde hemen konuşmaya başladı.

 

"Kaçta?" dediğinde hala sinirliydi.

 

"Akşam saat 22.00'de seninle buluştuğumuz restoranda gelebilecek misin?" dediğimde bir süre düşündü sonra cevap verdi.

 

"Ya aslında benim 17.00'de bir iş yemeğim vardı bir saat süren ben seni ona çağıracaktım ama madem senin yemeğin var önce seninkine gidelim benimkini yarına erteleteyim." dediğinde önce bir düşündüm bir saat sürecek olan yemeği boşu boşuna erteletmenin bir manası yoktu hemen konuşmaya başladım.

 

"Erteletmene gerek yok aslında zaten maksimum bir saat sürecek boşu boşuna erteletme gideriz ona da." dediğimde tamam deyip telefonu kapattık.

 

Ben dolabımda akşam için giyebilecek bir şeyler aradım ve buldum da. Akşama siyah bir etek ve yarım kollu bir kırmızı tişörtle kombini tamamlayacaktım. Akşamki kombinim de tamamlandığına göre aşağıya inip eve gelen akrabalarla tanışmam gerekiyordu.

 

Aşağıya indiğimde Taşkın ailesi giyinip süslenmiş sohbet ediyorlardı. Bende akşam yemeğe gideceğim kombinim ile yanlarına inmiştim ama yanlarında fazlaca basit duruyordum. Onlara bakarak konuşmaya başladım.

 

"Çok önemli mi ne giydiğimiz?" dediğimde babam ve annem bana döndü ve annem söze girdi.

 

"Babaannen önem verir böyle şeylere maalesef önemli..." dediğinde ben saçma bir şey olduğunu belli eder bir tınıda konuşmaya başladım.

 

"Niye Kraliçe Elizabeth mi bu kadın hoş gerçi ben o olsa bile giyimime özen göstermem... Bence böyle iyiyim." dediğimde Karan abim konuşmaya başladı.

 

"Laren babaannemin çenesine dayanırım diyorsan böyle kal da bence git değiştir." dediğinde ben konuşmaya başladım.

 

"Kimse benim yanımda benim kafamı şişiremez sen rahat ol." dediğimde öyle olsun der gibi kafa salladı.

 

Salondaki sessizlik devam ederken kapının çalması ile herkes kapıya koşmuştu bende arkalarından sakin adımlarla ilerledim ve abi tayfasının yanında yerimi aldım. Aren benim yanımda durmuş resmen büyükten küçüğe sıralanmıştık.

 

Eve ilk giren kişi hiç yaşını göstermeyen yaklaşık 48 yaşında duran kadın kasıla kasıla sanki misafir değilmiş gibi annem, babam ve abilere elini öptürmüş en son bana geldiğinde bende elini öpmüştüm ama bana iğrenç bir şeymişim gibi bakarak konuşmaya başladı.

 

"Senin gerçek kız bu mu Kuzey, diğeri en azından edep ahlak bilir hürmet gösterirdi. Bu ne böyle giyimine bile özen göstermemiş, makyajı bile yok..."dediğinde bende şalterler attı ve karşımdakinin kim olduğu umurumda olmayarak konuşmaya başladım.

 

"Pardon da siz kimsiniz, benim büyüğüm olma dışında, sizin için giyimime özen göstermek değil makyaj bile yapmaya değmemiş demek ki yapmamışım." dediğimde abi tayfası bana yapmamam için kolumu arkadan cimcikliyorlardı. Bense hiçbir şey olmamış gibi diğer büyüklerle tanışmak için kafamı o babaanne denen kadını umursamamış gibi yapmıştım.

 

O da ağzında bir şeyler gevelemiş ama sonra bunu duyarak ona doğru konuşmaya başladım. "Anlamadım bir şey mi dediniz!?" dediğimde bana sinir bakışı atıp salona yöneldi.

 

Onun ardından güler yüzüyle az önce yaptığımdan dolayı gurur duyan bir adam karşıma geçip elini uzattı. Adam resmen babamın yaşlı haliydi. Bende ona onun gibi karşılık verip uzattığı elini öptüm.

 

Hepsi içeri girmişti ama isimlerini söylememişlerdi. Salona geçtik ve herkes bir köşede oturdu sonra söze babam girdi. "Kızım şimdi sana herkesi tanıtıyorum. Ayla Taşkın annem, Mahmut Taşkın babam, Kardeşim Kerim Taşkın ve eşi Sevim taşkın onların bir tane kızları var Eylem... Kız kardeşim Kader Yılmaz ve eşi Süleyman Yılmaz onlarında bir oğlu var Efe... Bizim taraf bu kadar." dediğinde hemen söze annem girdi.

 

"Benim annem Gülçin Yaman, babam Gökhan Yaman, kız kardeşim Lidya Korhan ve eşi Ayaz Korhan onların üç çocuğu var. Eren, Sezen ve Tarık... Abim Arda Yaman ve eşi Songül yaman onlarında üç çocuğu var. Akın ve Anıl ikiz bir de kardeşleri var onun adı da Talha...Biz de bu kadarız..." dediğinde kafamı salladım.

 

Herkesle tanıştıktan sonra benimde kendimi tanıtmam gerektiğini düşünerek boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.

 

"Ben Laren... Belki çocuklarınız beni tanıyorlardır. Boksla uğraşıyorum takma adım Yangın hatta çok kez sosyal medyada gündem konusu da oldum." dediğimde söze hemen Kader Hanım'ın oğlu Efe atladı.

 

"Tabi kızım seni kim tanımaz dünya tanıyor seni ama eğer bir sorun olmazsa bir şey sorabilir miyim?" dediğinde hemen kafamı olumlu anlamda salladığımda konuşmasına devam etti.

 

"Şimdi sen bir daha ringe çıkacak mısın?" dediğinde bir süre aklımda en son ringe çıktığımda olanlar canlandı fakat hemen yüz ifademi toplayıp konuşmaya başladım.

 

"Kısmet... Bir antrenörle görüşürsem uluslararasına çıkacağım." dediğimde gözlerini kocaman açtı ve böğürürcesine konuşmaya başladı.

 

"Nasıl yani şimdi sen ülkemizi mi temsil edeceksin?" dediğinde hemen kafamı onayladım.

 

O da hemen telefonla arkadaşlarını arayıp benim hakkımda konuşmaya başladı.

 

Tam Mahmut Bey söze girecekti ki benim telefonumun sesiyle konuşması bölündü.

 

"Çok pardon." deyip telefonu cevapladım arayan Borandı.

 

"Alo hazır mısın?" dediğinde kafamı salladım onun görmeyeceğini bilerek.

 

"Evet hazırım seni bekliyorum." dediğimde kapının önünde olduğunu söyledi ve telefonu kapattı. Bende salondaki insanlara doğru mahcup bir ifadeyle konuşmaya başladım.

 

"Çok özür dilerim sizinle bu akşam yemeğine katılamayacağım çünkü katılmam gereken iki toplantı var." dediğimde herkes sorun olmadığını gidebileceğimi söylerken herkes ters bir tepki veren Ayla hanımla bakışlar ona döndü.

 

"A-a nerde görülmüş kız başına gece gece dışarı çıkıldığı ben seni hiç sevmedim en kısa sürede evlen de kurtulalım senden bizim soyadımızı kirletme." dediğinde sinirden yüzümün ısındığını hissetmiştim.

 

"Eğer çok sizin soyadınızı taşımamı istemiyorsanız eşinizden ayrılın böylece sizinle aynı soyadı taşımamış olurum." dediğimde kıpkırmızı kesilmişti. Hiç umursamadan arkamı döndüm ve çantamı alıp dış kapıya ilerledim. Arkamdan edepsiz, terbiyesiz gibi bir sürü söz sarf ederken ben onu hiç takmıyordum bile.

 

Kapının önüne ilerledim ve kapının önünde bulunan taşlı çantamı aldım ve kapıyı açarak dışarı çıktım. Kapının önünde yine tüm ihtişamıyla duran Boran Duman vardı. Üstüne giydiği beyaz gömlek üstüne gri ceket ve altına ceket renginde bir pantolon giymiş yine arabanın kaputuna yaslanmıştı. Kafasını kaldırdığında beni görmüş ve beni baştan aşağıya süzmüştü. İlk defa etek giymiyordum ama O beni ilk defa etekle görüyordu.

 

Beni süzmeyi bitirmiş olacak ki bana döndü ve arabanın kapısını açarak yine ve yine centilmenlik yapmıştı. Bende ona ayak uydurarak arabaya bindim ve onun da arabaya binmesiyle araba çalıştı. Boran bana dönerek konuşmaya başladı.

 

"Bu toplantı benim için acayip önemli İspanyollarla bir anlaşma yapacağız eşli olacağı için benimle geleceksin eğer sıkılırım dersen-" dediğinde hemen sözünü kestim.

 

"Her şeye rağmen bu oyuna başladık biliyorsun ki onun için bu konuları bir daha konuşmayalım." dediğimde bana gülümsedi bende ona karşılık verdim.

 

Ardından bir holdingin önünde durduk. Holding İspanyolca yıldırımlara aitti bu yüzdende ismi Focos idi. En sonunda ikimizde içeri girdik ve bizi toplantı odasına yönlendirdiler. Boran benim elimi tutuyordu ve ben buna katlanmak zorunda olduğumdan dolayı sesimi çıkartmıyordum.

 

Biz içeri girdiğimizde İspanyol olan şahıslar ayağa kalkıp bize hoş geldiniz demişlerdi. Tamı tamına 4 dil biliyordum ve bu dillerden biri de İspanyolcaydı. Bu yüzden ne dediklerini de anlıyordum. Adamlar Boran'ın tercümanını bekliyorlardı ama tercüman ortalıklarda yoktu bu yüzden toplantı başlayamıyordu. Bende daha fazla beklememek için Boran'a döndüm ve konuşmaya başladım.

 

"Ne anlatacaksın bu adamlara?" dediğimde bana fiyat konuşacaklarını söyledi. Bende hemen konuşmaya başladım.

 

" Bana ne söylemek istediğini söyle..." dediğimde bana önce şaşkın bakışlar attı ardından konuşmaya başladı.

 

"Bizim fiyat beklentimizi karşılayacağınızı düşünüyor musunuz? "dediğinde İspanyolcaya çevirerek uzun uzun konuşmaya başladım.

 

"Merhabalar bence toplantıya başlayabiliriz. Ben Yangın beni tanıyorsunuzdur. Boks camiasının en ünlü boksörlerinden biriyim. Bu toplantıda sevgilimi yalnız bırakmak istemedim bu yüzdende bu toplantıda birlikte olacağız. Sanırım tercümanımız trafikten dolayı gecikti bu toplantıda size ben yardımcı olacağım. Toplantıya geçecek olursak Boran Bey diyor ki siz şirketin fiyat beklentisini karşılayabilecek miymişsiniz?" dediğimde adamlardan biri konuşmaya başladı.

 

"Merhaba Yangın Hanım sizi tanımayan yok gerçekten bizim oralarda fazla meşhursunuz gerçekten toplantıda sizinle olacak olmak bizim için bir onur... Sorunuza gelecek olursak şirketimiz ne kadar isterseniz karşılamaya hazırdır Boran Bey asla şüphe etmesin." dediğinde dediğinin aynısını Boran'a anlattım sonra o istediği fiyatı söyledi bende onlara çevirdim. Toplantı sonunda adamlar bana çok güzel konuştuğumu söylediler. Toplantı bittiğinde hemen arabaya bindik çünkü Suat Bey'i beş dakika bekletmiştik.

 

Restoranın önüne geldiğimizde adam masada eşiyle oturmuş birbirlerine aşk ile bakıyordu. Biz masaya yaklaştığımızda adam ayağa kalktı ve benimle ve Boranla el sıkıştı sonra biz biraz havadan sudan konuştuk sonra ben asıl konuyu konuşmak için konuşmaya başladım.

 

"Abi hoş güzel muhabbetler ediyoruz ama asıl meseleye mi gelsek." dediğimde kafasını olumlu anlamda salladı ve ardından söze girdi.

 

"Bak kızım seninle pek konuşmuşluğumuz yok ama ben sana bir teklifle geldim. Bir hafta sonra ciddi bir maç için teklif aldım. Ülkemizin en iyi sporcusunu alıp gelmemi istediler, ben normalde bu maçı kabul etmedim ama adamlar çok ısrarcı kaç kere kapıma adam dayadılar. Bende sıkıldım haliyle, yine de önünü kapatmayayım kabul eder misin diye sormak istem-" dediğinde sözünü kestim ve konuşmaya başladım.

 

"Kabul ediyorum." dediğimde gözlerini kocaman açtı ve aceleyle konuşmaya başladı.

 

"Laren bak kızım yanlış yapıyorsun bu maçta ölürsen sorumluluk kabul etmemek için belge imzalatıyorlar emin misin?" diye soru yönelttiğinde ben söze girdim.

 

"Eminim abi sen rahatta kal ben halledeceğim şu ana kadar boşuna kazanmadım ben bu maçları sen rahat ol." dediğimde öyle olsun der gibi kafasını salladı.

 

Biz biraz daha sohbet ettikten sonra çok geç olduğunu fark edip biz masadan kalktık ve arabaya yaklaştık. Bu sefer magazinciler yoktu çünkü restoran sahibinin haberi yoktu. Biz hemen arabaya bindik ve benim eve sürmeye başlayan Boranla arabadaki sessizlik bozuldu.

 

"İspanyolca konuşmayı nereden öğrendin?" dediğinde kafamı ona çevirip konuşmaya başladım.

 

"Beni hafife mi alıyorsunuz Boran Duman, unutmayın ki karşınızda ülkenin en iyi boksörü duruyor... Tabi ki İspanyolca bileceğim bunun üstüne daha 4 dil biliyorum." dediğimde erkeksi bir gülüşle bana karşılık vermiş ve ardından bu gülüşü artarak devam etmiş bana yüzündeki harika detaylardan biri olan gamzelerini bahşetmişti.

 

Onun gülüşünden sonra araba sessizliğe bürünmüş ve benim evime yaklaşmıştık. Araba durdu ve ben tam arabadan inecektim ki beni tuttu, ben beni tutan eline kısa bir bakış attıktan sonra yüzüne sorgularcasına bakmıştım.

 

"En kısa zamanda ailelerimizle yemeğe çıkalım, ben senin yanına annem ve kız kardeşlerimle geleceğim çünkü annem bana inanmıyor zaten benim yakın arkadaşlarımda inanmaz çünkü ben seni basına gösterdim aileme göstermediysem ciddi saymazlar tabi sende kabul edersen?" dediğinde ona yarım bir gülüşle karşılık verdim.

 

"Benim abilerim seni silahla kovalamak için zaman kolluyorlar Boran en kısa sürede onlara bir güven versen iyi edersin..." dediğimde kabul ettiğimi anlamış olacak ki yüzünde harika bir gülüşle kafasını salladı. Bende ona gülümseyip arabadan indim.

 

Tam eve girecek iken kafamı arkama çevirip ona el salladım gitmesi için oda kafasını sallayıp arabasıyla evimin önünden geçti. Ben arkasından baktım ve ardından vakit kaybetmeden eve doğru adımladım, tam eve girecekken saate baktım ve saatin gece 01.30 olduğunu görmemle gözlerimi kocaman açtım.

 

Saat bu kadar hızlı nasıl geçmişti anlamış değildim. Bizim evde misafir olduğu için kimseyi uyandırmamalıydım. Hemen kapıda duran birinin yanına adımladım. Ben uzun boylu ve oldukça yapılı olan adamın yanına vardığımda o hemen yüzüme bakarak konuşmaya başladı. "Buyurun küçük Hanım bir sorun mu var?" dediğinde hemen lafa girdim.

 

"Şey evin anahtarı sizde mevcut mu acaba evdeki herkes uyuyordur şimdi uyanmasınlar." dediğimde hemen kafasını olumlu anlamda sallayıp hemen cebinden bir anahtar çıkarıp ona uzatıp açtığım elime verdi. Ben teşekkür edercesine kafamı sallayıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtıktan sonra anahtarı beni bekleyen adama isabetli bir şekilde fırlattım o da yakalayıp cebine koydu.

 

Ben eve sessiz bir şekilde girdikten sonra yavaş yavaş odama doğru adımladım. Adımlarım odama doğru yaklaşırken benim odanın yanında bulunan odadan ağlama sesleri geliyordu. Önce bu sesin kime ait olduğunu anlamak için bir süre durdum ama sonra benim odamın yanında Aren'in odası olduğu aklıma geldi ve bir süre girip girmeme arasında kaldım. Sonra ise yavaşça odanın kapısını tıklattım. Odanın kapısını tıklatmamla bir süre odanın içinde sessizlik oldu büyük ihtimalle kendini toparlıyordu. Odanın içindeki sessizlikten sonra kapıyı gözleri kan çanağına dönmüş bir Aren açmıştı.

 

Ben ona içeri girebilir miyim bakışı attığımda o kapıyı sonuna kadar açıp içeri geçmem için yana çekildi. Benim odamın aksine onun odası bembeyazdı ve gerçekten çok güzel bir dekorasyona sahipti. Ben odayı incelemeyi bitirdiğimde yerde gördüğüm birden fazla bira şişesiyle bakışlarım Aren'e döndü.

 

"Neden ağlıyorsun ne oldu?" hem konuşuyor hem yanına adımlayarak karşı karşıya gelmemizi sağlıyordum. O bana baktı ve konuşmaya başladı.

 

"Ben... Ben çok kötü biri miyim Laren?" derken çenesi titremiş ve ağlamaya başlamıştı.

 

Bense sanki o ağlamıyormuş gibi direk cevap verdim. "Bazen... Ne oldu hadi anlat ikizine " dediğimde bana bakmadan ağlayarak anlatmaya başladı.

 

" Benim bir kız arkadaşım vardı ama ben onu sevmemişim, ihanet etmişim, sadece sevgililik için onla takılıyormuşum öyle yalan yanlış şeyler sıraladı, ama bunların hiçbiri gerçek değil gerçekten...Ben onu çok seviyorum..." dediğinde ona konumuzla çok alakasız bir konuşma yaptım ve gülmesini sağladım.

 

"Umarım kız güzeldir de ağladığına değiyordur aptal, eğer kız çirkinse seni eşek sudan gelinceye kadar döverim." dediğimde gözlerinden yaşlar akarken gülmeye başladı.

 

En sonunda gülmeyi bırakıp konuşmaya başladı. "Güzel... Hem de çok güzel ama o bu güzelliğinin farkında değil, sürekli çirkin olduğunu dile getiriyor ki bu çok yanlış bir düşünce... Bir de kendini benim gözümden görse keşke... O kadar harika ki ondan üstü yok bu dünyada..." dediğinde onun gerçekten âşık olduğunu anlamıştım.

 

Tam ona bir şey söyleyecekken bir horlama sesiyle kafam ondan tarafa döndü. Uyuyan bir Aren gördüğümde küçük bir kıkırtı çıkmıştı dudaklarımdan ardından yattığı yatakta üstünü örttüm ve odasının kapısını kapatıp kendi odama doğru adımladım. Odama girip üstüme rahat bir tişört altıma ise kısa bir şort giyip balkonda oturdum.

 

Baranlar hala aramadıklarına göre olanlardan haberleri yoktu. Bu benim işime de gelmişti açıkçası çünkü işimi daha kolay bitirecektim. Bir hafta sonra olacak maçı sadece Suat Bey için girecektim. O maçlardan sağ çıkıp bütün planlarımı düzene sokmam lazımdı...

 

Boranla olan sahte aşkımızı magazine malzeme etmiştik bu yüzden maça o da gelecekti. Bu yüzden en kısa sürede kendisini ailemle yemeğe oturtmalıydım çünkü o maça ailem beni tek göndermezdi. Kendi kendime kafamda plan oluşturmaya başladım. Yarın akşam akrabalarla yemeğimiz vardı. Ondan sonraki gün Boranın ailesi ile benim ailem bir yemeğe çıkar tanışırlar. Ardından Baranlarla da Boranı tanıştırır bu olayı sonlandırırım. Geri kalan günlerde gece gündüz antrenman yapar iyicene çalışırım.

 

Plan kafamda oturduğuna göre her şey tamamdı. Sadece uygulamak kalmıştı. Daha fazla balkonda oturmadan kalkıp yatağıma girdim ve kendimi gözlerimin ardındaki karanlığa teslim ettim.

 

💗

 

Sabahın erken saatine kurduğum alarmın sesiyle kalkıp spor kıyafetlerimi giydim. Bugün akrabalarla kahvaltı edecektim bu yüzden aşırı gergindim. Bide o babaanne denen Ayla Hanımın sesini duymak hiç istemiyordum ama yapacak bir şey yoktu bir süre katlanacaktık artık...

 

Merdivenlerden aşağı inerek bahçeye girdim. Önce biraz ısındım ve ardından sporuma şınav hareketiyle başladım. Şınav pozisyonunda 360 tane çektikten sonra mekiğe geçtim ve ondanda aynı sayıda çektikten sonra hızlıca barfiks için çardağın o tahta çubuğuna tutunarak hızlı bir şekilde çekmeye başladım. Ondan da 150 tane çektikten sonra çok yorulmuştum hemen duş almak için eve doğru adımladım.

 

Bahçenin salona açılan kapısına girdiğimde bütün ailenin televizyonda bir habere kitlenmiş bir şekilde baktıklarını gördüm. Haberin alt kısmında sıcak gelişme olarak sunulan magazin haberine baktığımda altında yazan yazıyla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı... Bu adamlar bu gelişmeyi hemen nasıl öğrenmişlerdi. Magazini sunan sarı saçlı kadın gülümseyerek konuşmaya başladı.

 

"Evet magazin severler bugünün sıcak gelişmelerinden biri Boks camiasının en ünlü ismi Yangın ile alakalı, Ünlü güzel geçtiğimiz haftalarda Ünlü iş adamı Boran Dumanla görüntülenmiş ve şimdi ise sevgilisiyle Ünlü bir boks antrenörü olan Suat Pekin’le bir anlaşma yaparlarken görüntülendi. Bakın işte Suat Pekin'i eşiyle malum yemek sonrası yakalayan magazincilere bakın ne konuşması yaptı." dedikten sonra ekrana gece vakti yemek sonrası çekilmiş bir görüntü verildi.

 

"Suat Bey, Yangın hanımla yeni işler mi planlandı?" diyen muhabir üstüne Suat Bey konuşmaya başladı.

 

"Evet, Yangın Hanımla çok güzel bir projeye adım atıyoruz en kısa sürede ülkemizi temsil edecek kişi olacak ve şunu da eklemek isterim ki ölüm pahasına bir maç olacak olan bu maça bunu göze alarak gireceğiz, ülkemizi yalnız bırakmadı. Bende kendisine antrenörlük edeceğim bu süreçte. Umarım güzel bir süreç olur hepimiz için şimdiden hayırlı olsun ve diğer yarışacak ülkelerdeki sporculara şimdiden geçmiş olsun diyorum çünkü Yangın'ı şu ana kadar hilesiz normal bir maçta yenebilen olmadı. Daha fazla açıklama yapmayayım teşekkürler iyi akşamlar..." dediğinde bütün muhabirler bu sözler üstüne Suat Bey'i alkışlamaya başladı.

 

Ben bizim ailede kötü tepki verecek sanmıştım ama bu sözlerin üzerine onlarda alkışlamaya başlamıştı. İlk defa birileri tarafından yaptığım bir şey alkışlanıyordu ve ben acayip mutluydum. Demek ki isteyince bazı insanların başarısı alkışlanıp takdir edilebilirdi ama beni şu ana kadar alkışlayan takdir eden kimse olmamıştı ama bundan sonra olacaktı... Çünkü arkamda aile diyebileceğim insanlar vardı...

***************

Akşama bir bölüm daha gelecek....

Loading...
0%