@cataraklar
|
Merhabalar uzun zamandır bölüm gelmiyor farkındayım ama okul başladı ve yoğun bir tempoda çalışıyorum arada bölüm atacağım kitabı takibe alırsanız kolay haberdar olursunuz. Umarım güzel okunur... ****** Ben hiç sevilmemiştim... Bu cümle çoğu kişiye acıklı gelebilir ama bunlar gerçeklerdi. Ben hep sevilmeyen, sadece çıkar için bile benimle olunan bir kızdım. Şimdi ise karşımda hoşlandığım çocuk bana benimle evlenmek hatta benimle yanmak istediğini söylüyordu. Karşımda benimle aile olmak isteyen biri vardı, hem de bir çocuğum olmayacağını bile bile... O şu an önümde diz çökmüş ve benim vereceğim cevaba umutla bakıyordu. Ben ise kararlılıkla yüzüne baktım ve konuşmaya başladım. “Beraber yakalım, beraber yanalım ama eğer bu yolda beni yakarsan küllerimden doğar seni yakana kadar durmam haberin olsun ona göre...” dediğimde bu cevabıma güldü ve konuşmaya başladı. “Böyle bir şey olmayacağı için şu parmağına evlenme yüzüğümüzü taksak da artık nişanlanma yoluna mı girsek...” dediğinde kahkaha attım bu acelesine sonra da sakince konuştum. “Acele etmeyelim bence çünkü bu yolda önümüze fazla taş çıkacak ve bizim önce yolumuzu temizlememiz lazım...” dediğimde dediğimi anlamış olacak ki konuşmaya başladı. “Merak etme biz bir olduktan sonra kimse bizi durduramaz...” dediğinde bana kararlılıkla bakan duman gözlerine güvenircesine baktım. Ondan sonra bakışlarım Amiralle kesişti. Bana ‘sana demiştim.’ der gibi baktı ve konuşmaya başladı. Geçmişten Bir Kesit Laren’in Ağzından (13 yaş) Yine evden kovulmuştum ama bu sefer gidecek bir yerim vardı. Denizi çok yakından izlemek istiyordum bu yüzden limana doğru gidiyordum. Limana doğru yaklaştığımda kapıda bir adam beni gördü ve durdurdu. “Sen kimsin kız çocuğu?” dediğinde ona sakince ve saygı çerçevesinde cevap verdim. “Amiral Soykan’ı görmeye geldim ben efendim kendisi nerede?” dediğimde bana bir göz ucuyla baktı, bu bakışı beğenmemiştim ardından sanki hiçbir şey söylememişim gibi konuşmaya başladı. “Yok kızım burada Amiral Soykan.” dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım ve konuşmaya başladım. “Emin misin?” dediğimde bana kaşları çatık bir şekilde konuşmaya başladı. “Eminim.” dediğinde açık olan demir kapıdan sıyrılıp hızla koşmaya başladım. O da beni yakalamak için peşimden koşmaya başladı. Ben hem koşuyor hem de son süratle koşuyordum. Beni görenler burada ne işim olduğunu sorguluyordu. “Amiral Soykan!” diye bağırırken arkamda ne kadar mesafe kaldığına baktım ama bir anda birine çarpmamla geriledim Kafam acımıştı ya zaten morarmış. Kime çarptığımı görmek için kafamı kaldırdığımda Amiral Soykan’ın yorgun yüzüyle karşılaştım. Ona bezgin bakışlarımı atarak arkamda beni yakalamaya çalışan adama döndüm. “Hani burada değildi Amiral Soykan lan, hayır yani o burada değilse karşımda benim kafamı parçalamaya yemin etmiş bu kas yığını kim yani?” dediğimde etraftaki birkaç kişi gülmüştü. Adam ise arkamda bir şey görmüş olacak ki yutkundu bende onun gördüğü şeyi merak ettiğim için arkama döndüm ama arkamda sadece Amiral vardı. Ne gördü ki bu adam korktu lan acaba diyecekken Amiralin bakışlarıyla karşılaştım. Adama öldürecekmiş gibi bakıyordu. Bende o bakışları görünce derince yutkunup konuştum. “Yalnız Amiral abi sen böyle kaşlarını çatıp bakarsan daha fazla yaşamazsın ben sana söyleyeyim.” dediğimde etraftaki kalabalık kendini gülmemek için tutuyordu. Amiral Soykan ise kaşları çatık kaşlarıyla konuşmaya başladı. “Sen niye çok konuşuyorsun evlat, çenen açılmış senin...” dediğinde ona kocaman gülümseyerek konuştum. “Bak Amiral abi bugün buraya senden çok ciddi bir şey istemeye geldim.” dediğimde bana tek kaşı kalkık bir şekilde baktı ve ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı. “Gel bakalım evlat konuşalım.” dediğinde arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı ki ben onu takip etmeden arkamı döndüm ve beni yakalamaya çalışan adama bakarak konuşmaya başladım. “Seninle sonra görüşeceğiz güvenlik bozuntusu, rövanş için Amiralin yanından ayrılmamı bekle dövüşeceğim olum seninle bence iyi hazırlan.” dediğimde bana alaycı bir şekilde baktığında bana arkamdaki Amiral cevap verdi. “Bence onunla uğraşma evlat...” dediğinde ona ‘Neden?’ dercesine baktığımda meraklı bakışlarımı görmüş olacak ki konuşmaya devam etti. “O burayı korumak için özel eğitildi.” dediğinde ona ‘Tek sorunun bu mu gerçekten?’ dercesine bakıp konuştum. “Beni hafife alıyorsun Amiral, beni yenecek adam daha anasının karnından doğmadı. İstersen şimdi deneyelim.” dediğimde bana baktı ve endişeyle konuşmaya başladı. “Yine ateşe yürüyorsun evlat...” dediğinde ona sırıttım ve konuşmaya başladım. “Boşuna Yangın demiyorlar bana Amiral, ben ateşi seviyorum ki yürüyorum. Hem merak etme o ateş beni yakamaz artık alıştım.” dediğimde ‘Görürüz’ bakışlarını attı ve konuştu. “Görelim marifetlerini evlat, göster bakalım kendini...” dediğimde karşımdaki adama bir süre baktım ve kollarımı sıvadım. Etraftakiler bana yürek yemişim gibi bakarlarken, ben karşımdaki adamı analiz ediyordum. Adam yaklaşık 1.72 boyunda 60 kilo bir şeydi. Bundan daha fazlalarını görmüştüm bu yüzden korkmadım. O da karşımda yerini aldığında etraftakiler bize ringin kare ortamını yaratmışlardı. Amiral beni dikkatle izliyordu... Ben adama bakarken adam hemen başlama pozisyonunu almıştı. Bende boynumu iki kere çıtlattıktan sonra onunla aynı pozisyona geçtim. O bana alayla bakmaya devam ederken konuştum. “İlk hatanı yaptın güvenlik bozuntusu, rakip küçümsemek... Bence dikkat et ve başla.” dediğimde kaşları havalandı ve ilk hamleyi yaptı. O ilk hamleyi sağ eliyle yaptığında analizimi sesli yaparak onun yumruğuna sol elimle karşılık verdim. “Sağ el başlaması, karşımdaki adam sağlak şu anda hangi hamleyle başlayacağını söyleyeyim sol el yapacaksın ama sol elin güçsüz bu yüzden bence sol elle devam etme derim.” dediğimde dediğimi yapıp sağ elini hareket ettirdi ki ben ondan kurtulup o elini yakaladığım gibi sol elimle karnına bir tane geçirdim. O bu hamlemle yer düşerken sesli bir şekilde geri sayım yapmaya başladım. “10, 9, 8-” derken ayağa kalktı ve pozisyonu alıp hamleyle başladı. Ben onun bu hamlesiyle hızla onu engelledim ve yağımla suratına tekmeyi geçirmemle yere yığıldı, sanırım burnu kanamıştı. O yerden kalkamazken ben Amirale döndüm, bana kimsenin bakmadığı gibi bakıyordu. Benimle gurur duymuştu. Arkasını dönüp ilerlerken bende peşinden gittim. Gemiye bindiğimizde bana bir babanın kızına öğüt vermesiyle eş değer bir ifadeyle konuşmaya başladı. “Aferin evlat, kanatlarını parlatmaya başlamışsın. İlerde ne yapacağını sana söyleyeyim. Kanatlarını çok güçlendireceksin, sonra o kanatlarla uçmayı deneyeceksin, uçacaksın da ama önüne bir sürü taş atan başka kuşlar çıkacak onlar fazla güçlü olacak. Bir taşıyla seni düşürecek seviye de ama sen düşmeyeceksin. Çok güçlü olacaksın, ayaklarının üstünde duracaksın az önceki gibi seni küçük görenleri tek hamlenle yere indireceksin. Asla boyun eğmeyeceksin. Dik duracaksın seni indirmeye çalışanlara oyna, bazen seni düştü zannetsinler ama sen düşmeyeceksin. Seni yaktılar mı, yeniden kalkamayacak gibi misin? O zaman küllerinden doğacaksın. Sen benim hep bu gurur duyduğum kız olacaksın. Söz ver bana...” dediğinde ona kocaman gülümsedim ve hırsla konuşmaya başladım. “Emin ol hep bu gurur duyduğun kız olacağım...” dediğimde bana sanki kendi çocuğuymuşum gibi baktı. Bir an kendimi kendi çocuğu gibi hissetmiştim. Günümüz Laren’in Ağzından Onun gözlerinde yine o günkü gibi gurur vardı. Başardığımı düşünüyordu ama yanılıyordu çünkü ben daha yolun başındaydım. Oradan Boranla ayrıldık ve bunu kutlamak için babamdan ayrı bir izin alarak yine o ilk yemek yedikten sonra geldiğimiz uçuruma gelmiştik. Yine o muhteşem İstanbul manzarasını izlemek için... Arabadan indim ve yavaşça arabanın kaputuna yaslanarak bu manzarayı izledim. Boran ise arabada bir şeylerle uğraşıyordu. Birkaç dakika arabanın kaputuna yaslanarak izledim o muhteşem manzarayı Boranda bu sırada elinde iki viski bardağına doldurulmuş viski ile yanıma gelmişti. Ben onun bu hareketine gülümserken o bana bir viski bardağını uzatarak gülümsüyordu. Elimdeki bir bardağı aldım ve bir yudum aldığımda elinde bir sigara olduğunu gördüm. Sigarayı yaktı, tam ağzına götürüyordu ki hemen elinden aldım ve ağzıma götürdüm. O benim bu hareketime şaşkınlıkla bakarken ben onu umursamıyormuşum gibi sigaradan duman çekmeye devam ettim. Bir süre bu şekilde durduktan sonra Boran’a döndüğümde bana baktığına şahit oldum. O bana farklı bir duyguyla bakıyordu; Aşkla... Ona gülümsediğimde yavaşça elindeki boş viski bardağını arabanın kaputuna bıraktı. Benim elimdeki viski şişesini de aldı ve kaputa bıraktı. Bana koyulaşmış duman gözleriyle bakarken belimi kavradı ve beni kendine çektiğinde yüzlerimizin arasında bir karış vardı, bana daha da yaklaştı ve tam beni öpmek için adım atacaktı ki telefonumun çalmasıyla dışından kısık sesli bir küfür savurdu. Ben onun bu haline güldüğümde bana kötü bir şekilde baktı. Ben kimin aradığına baktığımda arayanın Suat Toksöz olduğunu gördüm. Onun telefonunu yanıtladığımda karşı taraftan bir ses duyuldu. “Merhaba Yangın nasılsın?” dediğinde ona saygı çerçevesinde cevap verdim. “İyiyim abi sen?” dediğimde cevap verdi. “Allah’a şükür yürütüyoruz bir şekilde, geçmiş olsun bu arada iyileşmişsin. Maçlara dönecekmişsin.” “Sağ ol abi eksik olma iyiyim, maçlara çalışabiliriz müsaitsen yarından sonra...” dediğimde hemen söze girdi. “Olur tamam yarın normal maçında başarılar. Sabahtan gel bekliyorum.” dediğinde onu onaylayıp telefonu kapattım ve Boran’a bakarak konuşmaya başladım. “Yarın maçım var dinlenmem gerek eve gidelim mi?” dediğimde kafasını mutsuz bir şekilde salladı. Arabaya bindiğimizde yol boyunca konuşmadık. Evimin önüne geldiğimizde araba durdu. Ben ona baktım ve konuşmaya başladım. “Yarın maça gelecek misin?” dediğimde bana döndü ve konuşmaya başladı. “Seni yalnız bırakmayacağım, tabi geleceğim.” dediğinde gülümsedim ve söze girdim. “Amirali de getir...” dediğimde kafasını salladı. Tam kapıdan çıkacaktım aklıma gelen şeyle hemen Boran’ın dudağının kenarına bir öpücük kondurdum ve hızla çekilip arabadan indim. O hiçbir tepki verememişti çünkü şoktaydı, ben hemen evin kapısını çaldım. Arkamı döndüğümde Boran’ın arabasının hâlâ orada olduğunu gördüm. Kapıyı yine aynı teyze açınca hemen içeri girdim. Herkes salonda oturmuş sohbet ediyorlardı. İçeri girdiğimde herkes bana baktı, bende onlara açıklama yaptım. “Yarın maçım var ben yatıyorum bir şey istiyor musunuz benden?” dediğimde söze Emre abim girdi. “Ben bir söz istiyorum senden yine...” dediğinde bana derin bir şekilde bakıp konuştu. “O maçtan sağ çıkacaksın dimi?” dediğinde ona başımı salladım ve yine o günkü gibi söz verdim. “O maçtan sağ çıkacağım...” dediğimde hepsinin yüzünde bir gülümse belirdi...
******** Yorumlarınız bekliyorum oy vermeyi unutmayın... |
0% |