Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@cataraklar

Sevgili okurlarım yeni bölüm sizlerle, sizleri çok seviyorum umarım beğenirsiniz...

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın....

*****

ALMİNA YAKAZA

Gözlerimi açtığımda siyah bir tavanla karşılaştım, bir dakika hastane odasının tavanı beyazdı, ben neredeydim?

Yattığım yumuşak kırmızı yataktan doğrulduğumda genellikle siyah ve kırmızı tonların ağırlıklı olduğu bir odayla karşılaştım. Bu ev kimindi?

Yavaşça yattığım yataktan kalktığımda dönen başım yüzünden geri oturmak zorunda kalmıştım. Buraya gelmeden önce yaşananlar bir bir aklıma düşünce ne olduğunu şimdi anlamıştım. Kahretsin ki o merkezden çıkmıştım hem de olması gerekenden erken bir vakitte. Garip olan şuydu ki Benan ailesinin tek oğlu Pars Benan ve kızı Pırıl Benan da oradaydı ama onlara tam annelerini sorduğumda ağzıma Eylül tarafından eterli bez dayanmıştı. Taşlar bir bir yerine oturmuştu, şimdi kendimi daha iyi hissettiğim için ayağa kalktım ve odadan dışarı çıkmak için kapının kolunu indirerek kapıyı açtım. Açtığım kapının ardından uzun bol resimlerin bulunduğu bir koridora çıkmıştım, koridordaki resimlerde Pelin Benan ve çocukları vardı. Bu sebeple de Benanların evinde olduğumu anlamakta zor değildi. Yavaş adımlarla merdivenlerden aşağıya indiğimde aşağıdan sesler yükseliyor ve birilerinin konuşması duyuluyordu. Adımlarımı durdurup onları dinlemeye başladım çünkü konuşmalarında adım geçmişti. Bu konuşmayı başlatan yanlış anlamadıysam eğer Parstı.

“Almina nasıl biri bize biraz ondan bahseder misiniz?” dediğinde ona Eylül cevap vermişti.

“Aslında bizim ekip olarak Almina hakkında konuşmamız dört yıl önce yasaklandı.” dediğinde hareketlendim ve tam Pars bir şey söyleyecekken bulundukları yemek masasının etrafında oturan iki ekibe bakıp kesin bir dille konuşmaya başladım. “Hala yasak.” dediğimde hepsinin bakışı buraya döndü ve benim ekibim ayağa kalktığında masada oturmaya devam eden kişiler sadece Pars’ın ekibiydi. Masaya sakin adımlarla yaklaşıp boş olan baş köşeye oturduğumda karşımda oturan Pars’ın gözlerini benden ayırmadığına şahit oldum ama pek umursamayarak konuşmaya başladım.

“Benim hakkımda bilgi vermek ekibime yasak Pars Benan ama eğer illa bir şeyler öğrenmek istiyorsanız adımı avukatınız Selin Boran’a söyleyin araştırsın.” derken aynı zamanda ekibime oturun işareti yaptım. Ekiptekiler korkuyla yerlerine sinerken masada rahat olan tek kişinin Eylül olduğunu fark ettim çünkü o benim kan bağı olan kardeşimden daha fazla kardeşimdi ve bana ihanet etmezdi...

“Aslında sizin hakkınızda araştırma yaptık ama pek bir şeyler bulamadık.” diyen Parsla yüzüme sahici bir gülümseme yayıldı ve konuşmaya başladım. “Öyle mi, bize de bahseder misiniz neler bulduğunuzdan Selin Hanım?” dediğimde Selin yüzünde oluşan normal ifadesiyle konuşmaya başladı.

“Almina Yakaza, 21 yaşında, Pilot, dört dil biliyor, bir ikizi var. Rehabilitasyon merkezinde kalıyor. Bunlar dışında başka bilgi yok, bilgilerinizi silmeyi nasıl başardınız tek başınıza Almina Hanım gerçekten bunu çok merak ediyorum hem de yanlış hesaplamıyorsam 17 yaşında veya daha küçük bir yaşta bu nasıl gerçekleşebiliyor anlamış değilim...” dediğinde yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü ve konuşmaya başladım. “Tek başıma olduğumu kim söyledi ayrıca bilmeniz gerekenden fazlası var orada, ne öğrenmek istiyordunuz ki başka?” dediğimde soruyu soran kişi herkesi şaşırttı çünkü kendisi sabahtan beri beni uzaktan izleyen Pırıldı.

“Annemle aranızdaki bağ ne zamana dayanıyor da, annemi biz değil de sen kurtarabiliyorsun?” dediğinde yüzümdeki gülümseme silindi ve Eylül’ün Pırıl’a ‘sen ne yaptın?’ bakışları atmasıyla yüzleştim. Bir süre bu soruya yanıt vermeyip dirseklerimi masaya yaslayıp parmaklarımla başıma masaj yapmaya başladım. Beynime sinyal gidiyordu ve bu iyiye değil kötüye işaretti. Sakince konuşmaya başladım. “Anneniz ne zamandan beri ortada yok?” diye sorduğumda konuşan yine Pırıl oldu çünkü Pars cevap veremeden lafa direkt o atlıyordu. “1 Ay... Annemi tamı tamına bir aydır göremiyorum...” dediğinde içim sızladı bu nasıl olurdu o kadını yıllar önce korumaya almıştım. Bunu tüm ekip bilirdi hatta tüm yer altı bilirdi. Ben bu sektörden ayrılırken adamlarımın yarısını Pelin Benan’ın arkasına saldığımdan bütün yer altına korku salıyordu bu nasıl gerçekleşebilirdi ki? Kafamı Eylül’e döndürüp konuşmaya başladım. “Bundan neden benim haberim yok?” dediğimde Eylül hemen söze girdi.

“Bizim Pelin Benan’a verdiğimiz adamlar fark etmemiş kadın yalnız başına Benan holdinge gireceğini söylemiş sonrada biriyle buluşmuş ve ortadan bir anda kaybolmuş. Bizde bunu yeni öğrendik, Benan kardeşler sağ olsun...” dediğinde kan beynime sıçradı ve bir anda ayağa kalkıp masaya elimi vurdum.

“Biz niye bunu bir ay sonunda öğreniyoruz Eylül, Benanlar olmasa nasıl öğreneceğiz kadının kaçırıldığını, bizim adamların bir aydır kadın yokken eli armut mu topladı niye haber vermemişler!?” dediğimde Eylül tam cevap verecekti ki ben sözünü kesip konuştum. “Derhal en kısa sürede o adamları getirin bana hemen!” dediğimde söze İlkim girdi. “Kızmayacaksan bir şey soracağım?” dediğinde sinirli bir halde kafamı salladım. O da hemen sorusunu sordu.

“Biz bu kadını hala niye koruyoruz? Bu kadın bu ekipteyken bize ihanet etmedi mi neden?” dediğinde kendime biraz süre verdim ve ardından içimdeki kız çocuğu konuştu. “Çünkü hiçbir iyilik karşılıksız kalmamalı, oldu mu İlkim...” dediğimde masadaki kimse konuşmadı ama merak ediyorlardı Pelin Benan’ın bana ne iyiliği yaptığını ve bunu bir tek Eylül biliyordu o da o yüzden susmuştu zaten...

Benim ekibim o adamları birkaç güne depoda göreceğime dair söz verip izin istediler bende verdiğimde odadan ayrıldılar. Bende masada bir yere odaklanıp uzunca düşündüğümde diğerlerinin odada olduğu aklıma geldi, kafamı kaldırdığımda hepsi bana bakıyordu. Ben onlar boş bakışlar atarak ayağa kalktım ve yemek masasının olduğu o dadan ayrıldım ardından dış kapıya doğru yöneldiğimde kapının kilitli olduğunu fark edip arkamı döndüm. Tam Pars’ın yanına gidecektim ki hemen yanımda olan Pars’ı görmemle ödüm koptu. “Niye sessiz geliyorsun ödüm koptu.” dediğimde konuşmaya başladı sırıtarak. “Nereye Almina Hanım bir yere mi gideceksiniz?” dediğinde ona boş gözlerle bakıp konuşmaya başladım.

“Burada kalacak değilim yani, ofisime gideceğim. Anahtar nerede?” dediğimde beni alaya alarak konuşmaya başladı. “Anahtar nerede? Güzel soru fakat şöyle ki anahtar sizin bu havalı hallerinize dayanamayıp kaçmış bu yüzden evden çıkamıyoruz.” derken ciddi ciddi kendini halden hale sokmuştu. Onun bu haliyle kendimi tutamayıp kıkırdadım ardından ona bakıp konuşmaya başladım. “Komikmiş gerçekten anahtarın bu hikayesi beni benden aldı ama artık şakanın dozu kaçmadan alayım anahtarı çok işim var biliyor musun daha ofise gidip bizim ekibin ben yokken ne yaptığına bakacağım.” dediğimde bana ve gülen suratıma baktı ardından da söze girdi.

“Ofisin yerini değiştiriyorlar bu yüzden oraya gidemeyeceksin yani o güzel zekanı anahtarın o komik dediğin hikayesine inandırsan iyi edersin, yeni bir plan yapana kadar burada kalacaksın.” dediğinde kendince son söz olarak kabul ettiği cümlesini söyledikten sonra arkasını döndü ve odası olduğunu tahmin ettiğim yere doğru merdivenlerden çıkarak ilerledi, ben ise arkasında şok bir şekilde kalmıştım çünkü kendisi az önce resmen beni kısıtlamıştı. Ofise gidemeyeceksem gidecek yerim yok demekti bu yüzden şu anda ona çirkeflik yapmayacaktım, yine iyi günündeydi beyefendi...

Onun yok olduğu merdivene bakmayı bırakıp salon olduğunu tahmin ettiğim odaya girdim ve içeride Selin, Pırıl ve Doruk vardı. İçerisi çok düz bir salondu, klasik Pelin Benan’dı yani...

Etrafı incelerken beni inceleyen başka birileri daha vardı. Selin ve Pırıl...

Doruk telefonuna bakıyordu. Yavaş adımlarla koltuğa oturacakken bana bakan Pırıllara dönüp konuşmaya başladım. “Özel bir şey konuşmayacaksanız oturmamda sakınca var mı?” dediğimde Pırıl sevecen bir sesle konuşmaya başladı. “Tabi çekinme, rahatına bak...” dediğinde önünde durduğum tekli koltuğa oturdum ve düşünmeye başladım. Pelin Benan’ı kim kaçırmıştı?

Şu an nerede tutuluyordu?

Neden kaçırılmıştı?

Bu sorular önemliydi önce temelden başladım düşünmeye...

Aklımdaki yeraltı isim listesini karıştırmaya başladım ve bu yaklaşık yarım saatimi almıştı. Bu süre zarfında etrafta olan şeyleri görmüyordum sadece aklımdakine odaklanmıştım. Aklımdaki bilgilere göre kaçıran kişi %99,9 Koray Aslandı.

Koray Aslanla sadece bir kere yüz yüze gelmiştim o da bir yeraltı üyelerinin katıldığı yemekti. Kendisi şu an 23 yaşında hatta Aslan holdingin sahibiydi. Soyadını taşıyan tek erkek torun olduğu için bu yer altı işleri de ona kalmıştı. Bu işi bildiğim kadarıyla zorla yapıyordu ama neden Pelin Benan’ı kaçırmıştı?

İşte bu soruya bir saatte düşünsem hep bir yer eksik kalacaktı o yüzden üstüne pek kafa yormadan önce Eylül’e birkaç soru sormam lazımdı bunun için de telefona ihtiyacım vardı ama o da maalesef ki dört yıl merkezde kaldığımdan bende yoktu. Bu sebepten dolayı da bu odadaki birinden telefon almam lazımdı. Kafamı kaldırdığımda Pars’ında burada oturduğunu ama ekipçe bir şeyler konuştuklarını gördüm bu yüzden onları rahatsız etmeyecektim. Benim bir ş ey söyleyeceğimi ama sonradan vazgeçtiğimi gören Pars hemen bana bakıp konuştu. “Ne söyleyecektin?” dediğinde diğerleri de bana döndü. Bende konuşmaya başladım. “Telefonunu kullanabilir miyim Eylül ile konuşmam lazım da...” dediğimde telefonunu çıkarıp bana uzattı bende telefonu açıp, ezbere bildiğim numarayı çaldırdım. Telefon üçüncü çalışında açılınca konuşan Eylül oldu.

“Alo?” dediğinde numaranın onda kayıtlı olmadığını fark edip konuşmaya başladım.

“Eylül, benim Almina, Pars’ın telefonundan arıyorum. Neredesin şu an tam olarak?” dediğimde benim olduğumu duyunca derin bir nefes aldı ve konuştu.

“Bir sorun mu var ofisi taşımak zorunda kaldığımızdan yeni yerimizin düzenlemesi için eşyaları yerleştiriyoruz.” dediğinde hemen uzatmadan söze girdim.

“Koray Aslan, sorun bu, bu adımın bende kısıtlı bilgisi var şüpheli listemin içine ettim her ihtimali düşündüm ama sonuç her şekilde bu adama çıkıyor. Bu adamla ilgili ne biliyoruz tam olarak?” dediğimde arkadan kâğıt hışırtı sesleri geldi ardından hemen Eylül’ün sesi...

“Koray Aslan, 23 yaşında, Soyadını taşıyan tek erkek torun, bu işlere zorla girmiş. Almina...” dediğinde devamında bir şey olduğunu anladım.

“Söyle ne buldun?” dediğimde konuşmaya zor da olsa başladı.

“Aymina bu adamla sevgiliymiş...” dediğinde bir süre durdum ve yanlış duyduğumu düşünüp bir daha sordum. “Ne?” dediğimde konuşmaya başladı.

“Biliyorum çok sıra dışı ama bu adamla sevgiliymiş...” dediğinde hemen söze girdim.

“Hayır bu olamaz, sen Korhan Aslan’a bakıyor olmayasın.” dediğimde söze girdi.

“Hayır Almina yanlış bakmıyorum doğru bunlar...” dediğinde kan beynime sıçradı ve bir anda bağırmaya başlayacaktım ki olduğum ortam aklıma geldi ve hemen yandaki yemek odasına geçip bağırmaya başladım.

“Eylül delirtme beni nasıl Aymina o adamla sevgili olabilir saçmala bu imkânsız...” dediğimde Eylül beni sakinleştirdi. “Tamam bunu yanımıza geldiğinde detaylı konuşuruz olur mu?” dediğinde kafamı görmeyeceğini bile bile salladım ve onu onaylayıp telefonu kapattım.

Ardından bir süre telefonla bakıştım ve ani bir kararla o yıllardır ezberimde olan ama asla yazmadığım o numarayı şimdi yazdım. Telefon beşinci çalışında açıldığında karşıdan Aymina’nın sesi çıktı. “Alo kiminle görüşüyorum?” dediğinde hemen söze girdim.

“Benim Almina... Telefonu kapatma konuşmamız lazım ne zaman buluşalım?” dediğimde Aymina’nın sesi değişik bir şekilde sakin geldi.

“Gece 02.00’de her zaman ki kafede...” deyip telefonu kapattı. Ben telefonun kapanmasıyla yavaşça arkamı dönüp derin bir nefes verdim ve tam arkamı döndüğümde bir bedene çarptım. Kimin olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda Pars’ı görmem bir oldu ve hemen söze girdi.

“Bir gelişme mi var?” dediğinde onunla bir iş birliğinde olduğumuzda yalan söylemek istemedim. Annesi gibi ona güvenecektim ama ya ihanet ederse bu yüzden üstü kapalı bir cevap verdim.

“Daha yok ama olacak...” dediğimde kafasını salladı, pek inanmamıştı ama yine de bir şey söyleyip kafamı bulandırmak istememişti. Ben onun yanından geçeceğim sırada ben tuttu ve kendine çekti. Tekrar fısıldayarak konuşmaya başladığında onun simsiyah kömür rengi gözleriyle karşılaştım. “Hadi birbirimize karşı dürüst olalım değil mi? Seninle bir yola çıktık ve bu yolda gerekirse seni harcarım Almina çünkü yolun sonunda annem var. Şimdi gerçeği söylemem zamanı annemle aranda ne var?” dediğinde ona kırmızı gözlerimi kısarak baktım ve konuşmaya başladım.

“Sen beni diğer çıktığın salak kızlara benzettin galiba Pars Benan, bırak çıktığın kızları gördüğün hiçbir kız bana eş değer değildir hatta arttırıyorum o beni harcayacağın yolun sonunda olacak annen bile benim rakibim olamaz sen kimsin? Hem ben yolunda beni harcayacak kişilerle yola çıkmam çünkü beni harcayacaklarını bilirim eğer bir miktarda olsa güvende annenin genini aldıysan ne mutlu bana...” deyip ondan kolumu kurtardım ve onu itip yanından geçtim. Telefonu da masaya bırakmayı unutmamıştım tabi...

Salona tekrar geldiğimde Selin ve Doruk kalkmış Pırıl ile vedalaşıyordu. Onunla vedalaştıktan sonra bana kafa selamı verip yanımdan geçip çıkış kapısından çıkarak evden ayrıldılar. Salonda Pırıl ile yalnız kaldığımızda bana gülümsedi ve konuşmaya başladı. Sarı saçlı kısa boylu çok tatlı bir kızdı...

“Hadi biraz kız kıza sohbet edelim gel yanıma...” dediğinde yanına geçip oturdum ve sakince konuştum.

“Senin sohbet anlayışın anladığım kadarıyla soru sormak sor hadi ne merak ediyorsan yanıtlayacağım...” dediğimde bana gülümsedi ve konuşmaya başladı.

“Normalde neler yapmaktan hoşlanırsın?” dediğinde kısa bir cevap verdim.

“Gökyüzünü izlemekten hoşlanırım...” dediğimde konuşmaya başladı.

“Nasıl yani?” dediğinde söze girdim.

“Ben aslında pilotum bu işlere ne zaman girdiğimi hatırlıyorum da gerçekten keşke bulaşmasaydım bu boktan işlere ama maalesef insan yaşayacağı hayatı, annesini, babasını seçemiyor Pırıl ve senin yanında kardeşim diye yanında gezdirebileceğin bir abin var. Bence bunun kıymetini bil... Benim senden farkımda bir abim ya da bir kardeşim yok böyle arkamda duran. Pilotluğu bu yaşadığım hayattan en azından birazda olsa uzaklaşmak için istemiştim ama sadece bir kere uçuşa çıkabildim çünkü bu işler peşimi bırakmadı zaten ilk uçuşumda tam bir faciaydı. Hasımlarım arkamda olduğundan uçağın motoruyla oynayıp canıma kastetmişlerdi ve ben hastaneye kaldırıldığımda yanımda kimse yoktu biliyor musun? Hastanede olduğumu duyan ikizim anneme karşı beni doldurmuş eve geldiğimde bir de annem olacak o kadından dayak yedim...” dediğimde şokla beni dinliyordu. Bu kadarını beklemiyordu, bu çok açıkdı...

“Neden ikizinle anlaşamıyorsun?” dediğinde bu sorusu beni o güne götürdü ilk cinayetimi işlediğim güne...

Titrediğimin farkında değildim ve bu soruyu soran Pırıl hemen konuştu. “İyi misin Almina, tamam sormadım say...” dediğinde hemen konuştum.

“İyiyim bir şeyim yok ben baya yoruldum gidip dinleneyim...” dediğimde beni onayladı bende az önce uyandığım o odaya girip kendimi uykuya teslim ettim...

🍁 

Gözlerimi açtığımda duvarda duran yuvarlak saate baktım ve saatin gece vakti bir olduğunu gördüm. Hemen yerimden kalkıp üstümü değiştirdim. Dolapta bulduğum siyah kapüşonlu hırkayı üstüme geçirdim ve bunların kokusundan Pelin Benan’ın olduğunu anlayıp daha da rahatladım. Hemen komidinde duran siyah şapkayı kafama geçirip aşağıya yavaş adımlarla indim ve salonda Pars’ın telefon görüşmesine şahit oldum...

“Ne demek adam yok abi, daha geçen o adamla konuşup Almina sayesinde kurtarabileceğimizi öğrendik ya sen şaka mısın ya!?” diye konuştuğunda işsel bir mesel olduğunu anlayıp sakince kapıya yöneldim ve kapının kilidinin açıldığını anlayıp kapıyı direkt açtım ve derin bir nefes alıp son sürat koşmaya başladım çünkü kapın sesini duyan Pars şimdiye kimin çıktığını anlayıp adamlarına haber verecekti. Hemen koşmaya ara vermeden o mahalleden ayrıldım ve benim kestirme yollarımdan çıkıp, girerek o kafeye doğru yaklaştım. Kimse tarafından takip edilmediğimden emin olup sakince kafeye girdim ve girdiğimde içerideki her zaman ki masada beni bekleyen bir adet Aymina ile karşılaştım. Kırmızı saten elbise ve kırmızı saçlarıyla, annemin değişiyle bebek gibi olmuştu. Beni gördüğünde baştan aşağıya süzdü, bende onu süzüp konuşmaya başladım ki o da konuşmaya başladı ve aynı anda aynı kelimeyi söyledik. “Hoş geldin” dediğimizde alayla konuşmaya başladım.

“İkizlikten pek bir şey kaybetmemişiz en azından hala aynı şeyleri düşünüyoruz.” dediğimde beni onayladı ve kibirle konuşmaya başladı.

“Beni niye çağırdın?” dediğinde hemen lafa girdim.

“Bak Aymina beni hiç sevmediğini hatta nefret ettiğini biliyorum ama seni uyarmak zorundayım ve son kez bir iş birliği yapmak istiyorum.” dediğimde onun dikkatini çekmiş olacak ki yerinde dikleşti ve konuşmaya başladı.

“Ne iş birliği bu?” dediğinde söze girdim.

“Öncelikle sorular... Koray Aslan ile hala sevgili misin?” dediğimde kaşlarını çattı ve konuşmaya başladı.

“Hayır Almina bir sevgili vakası daha kaldıramam yine beni durdurmaya çalışacaksan boşuna uğraşma...” dediğinde konuşmaya başladım.

“Aymina o adamın elinde Pelin Benan olabilir senden bunu o adamdan öğrenmeni ve bana söylemeni istiyorum.” dediğimde gözleri fal taşı gibi açıldı ve konuşmaya başladı.

“Pelin Benan? Hani şu bize annemle yardım eden kadın değil mi onun seninle ne alakası var? dediğinde ona laf anlatmak istemiyordum bu yüzden kısa tuttum.

“Aymina... Bana sadece yapıp yapmayacağını söyle...” dediğimde konuşmaya başladı.

“Benim bu işten çıkarım ne olacak?” dediğinde konuşmaya başladım.

“Eski günlerde yapamadığımız ikizliği yaşayıp benimle ekipte iş yapabilirsin.” dediğimde yerinde dikleşti tekrardan ve konuştu.

“Yalan söylüyorsun, sen ekibine beni almazsın...” dediğinde hemen lafa atladım.

“Ben yalan söylemem Aymina bunu çok iyi biliyorsun... Hem neden olmasın çok benziyoruz ve eminim kafa karıştırıcı olacağız, zaten ekipte gibi görünmezsin. Koray’dan başka ikizim olduğunu bilen yok neredeyse, planlarımda senin olman lazım Aymina bir kere de olsa ikizliğini yapıp bana yardım etsen ölmezsin.” dediğimde bir süre düşündü ve konuştu.

“Peki sana yardım edeceğim, ikizlik görevi olarak yoksa biliyorsun...” dediğinde aynı anda devamını getirdik.

“Yoksa sana yardım edecek kadar kafayı yemedim ve annemin haberi olmayacak...” dediğimizde şaşkınlıkla bana bakıp gülümsedi...

Aymina Yakaza hala değişmemişti ve değişmeyecekti hala aptaldı. Bu işi neden kabul ettiğini ikimizde iyi biliyorduk ama planlarımı ona göre uygulamayı bilecek ve en ince ayrıntısına kadar düşündürtecekti. Sakince yerimden kalkıp ona el uzattım. “Anlaştık o zaman Aymina Yakaza, senden haber bekliyorum...” dediğimde konuştu kibirle...

“İlk ve son olmayacak bu iş birlikler Almina, son olmayacak...” dediğinde ona tabi işareti yapıp kafeden çıktım ve yürümeye başladım. Yolda yürürken yaptığımdan gurur duydum, her şey tıkır tıkır işliyordu ve zaman da geçiyordu umarım bu zaman geçtikçe Pelin Benan’a zarar gelmiyordu...

*******

Bir yanlışım oldu ise affola lütfen yorumm yapın düşünceleriniz benim için önemli...

Loading...
0%