@cataraklar
|
ALMİNA YAKAZA Pelin Benan ile olan bakışmamıza son verip, diğerlerine döndüm ve konuşmaya başladım. “Arkadaşlar harika bir iş çıkardınız böylece Pelin Benan operasyonunu da tamamladığımıza göre bir dahaki göreve kadar serbestsiniz...” dediğimde herkes mutlu bir şekilde kafa sallayıp odadan çıkmıştı ama Kutalp ve Benan ailesi kalmıştı. Ben sorgulayan bakışlarımı Kutalp’e gönderdiğimde konuşmaya başladım. “Ne oldu bana niye öyle bakıyorsun?” dediğimde konuşmaya başladı. “Sen nerede kalacaksın? O eve dönemezsin bunu sende biliyorsun... Annen bu sefer seni öldürür.” dediğinde ona her zamanki boş bakışlarımı atıp konuştum. “Hadi ama yapma Kutalp sende biliyorsun oraya gitmeyeceğimi, burada kalacağım herhalde nerede kalacağım başka?” dediğimde Pelin Benan söze girdi. “Aşk olsun Kızıl, ben senin annen sayılırım. Hemen doğruca arabaya bizimle kalacaksın!” derken itiraz istemez kesin bir tonla konuştuğu için Kutalp’e bakıp konuşmaya başladım. “Emir büyük yerden Kutalp maalesef bana pek bir seçenek kalmadı.” dediğimde kahkaha attık sonra da sanki bir felaketin başlangıcında değilmişiz gibi gülerek arabalara dağıldık ve Benanların evine giriş yaptık. Mehmet abi kapıdaki korumalarla kaldığı için bana baş selamı verip yanımdan ayrıldı. Bende Benanlarla beraber eve girdim ve hemen bana daha önce verilen odaya girip üstüme iki parça bir şey giyip aşağıya bahçeye indim ve o koltuk takımına oturup tekrar gökyüzüne baktım. Artık hayallerime eskisi kadar uzak değildim ama yine de bir o kadar uzaktım... Arkamdan ayak sesleri geliyordu ama ben kimin geldiğine bakmadın çünkü yabancı biri olsaydı sessiz olmaya çalışırdı ama bu kimse sanki geldiğini belli eder gibi geliyordu. Yanımda olan boş yerin çökmesiyle yayılan Lavanta kokusu tüm içime işledi ve Pelin Benan’ın geldiğini anladım. Onun bana baktığını hissediyordum ama bir kere ona dönüp bakmadım ve sehpanın üzerinde duran sigara paketinden bir dal alıp yanındaki çakmakla yaktım. Benim onu yakmamla Pelin Benan konuşmaya başladı. “Nasıl girdin o merkeze?” dediğinde yutkundum çünkü Pelin Benan benim o merkeze nasıl girdiğime şahit olmamıştı iyi ki de olmamıştı... Sigarayı dudaklarıma götürüp içime çektim ve dışarı dumanını üflediğimde konuşmaya başladım. “Alp ve Aymina iş birliğine girmiş, annem de karışınca işin içine girdim işte bir şekilde.” dediğimde bana acıyarak baktı ve konuşmaya başladı. “Niye çıkmadın peki?” dediğinde bakışlarımı ilk defa ona çevirip aniden dolan gözlerimle konuşmaya başladım. “Korktum çünkü...” dediğimde bunu ilk defa dile getirdiğimden içimde dolan tüm hisleri Pelin’e anlatmak istedim. “Neyden korktun?” dedi soğukkanlılıkla ama o da duyacağı şeylerden korkuyordu. “Yüzleşmekten, eğer o günden birkaç gün sonra çıksaydım, pişman olacaktım yaptıklarımdan...” dediğimde hıçkırıklarla ağlamaya başladım. O da bu halimi gördüğü için yanımda ağlıyordu. Ağlamanın bana yakışmadığını söyleyen annemin sesinin içimde yankılanmasıyla hemen kendime çeki düzen verdim ki içeriden Pars ve Pırıl çıktı. İkisi de yanımızda duran tekli koltuklara kuruldular ve Pelin Benan’ın gözlerindeki yaşlara bakan Pars hemen konuşmaya başladı. “Anne, sen ağlıyor musun?” dediğinde Pelin hemen konuştu. “Yok oğlum mutluluktan ya Almina ile ne zamandır görüşmüyoruz ya ondan...” dediğinde ona kırık bir gülümseme yolladım ve diğerlerinden müsaade isteyip odama çekildim. Odama girdiğimde yatağa giriş yaptım ve kapkaranlık odada sadece düşündüm her zamanki gibi... AYMİNA YAKAZA Şu anda boş bir odada kollarım birbirine bir halatla bağlı bir şekilde ne kadar oturduğumu bilmiyordum ama şunu biliyordum ki o da Alminaya yakınlaşmak için beni kullanacaklarıydı bu yüzden saatlerdir ağlıyordum. Hem de hıçkıra hıçkıra... Odaya yaklaşan adım sesleriyle vücudumun titreme seviyesi artmaya başlamıştı. Kapının sertçe açılmasıyla odaya o girdi, Koray Aslan, sevgilim sandığım o adam. Önce bana ağır adımlarla yaklaştı sonra da tek aydınlatma olan sarı ışığın altında o kehribar gözleri belirdi, uzun boyu ve kumral saçlarıyla her kızın istediği yakışıklılığa sahipti ama benim ona olan sevgimi sıfıra indirmişti. Bana yaklaştığında önce ağlamaktan makyajım akmış yüzüme ardından kirlenmiş beyaz elbiseme baktı ve alayla konuşmaya başladı. “Az kaldı Aymina, az kaldı bebeğim siz Yakazaları bitirip tek hamlede yok edeceğiz aynı anda yani anlayacağın geldiğiniz gibi gideceksiniz bu dünyadan...” dediğinde sesli ağlamaya başladım. O buna zevk vermiş olacak ki konuşmaya başladı. “Merak etme ölmeden birbirinizle konuşmanıza izin vereceğiz. Bu arada iki gün daha buradasın, toplantıyı ertelemişler şansına küs.” dediğinde ağlayarak konuşmaya başladım. “Sen bittin Koray Aslan! Sen en yakın zamanda öleceksin!” dediğimde bana yaklaşıp konuşmaya başladı. “Sen benden önce öleceksin eğer beni öldürmek istiyorsan bu hayalin boşa...” dediğinde kahkahalarla gülmeye başladım. “Hayır, hayır ben zaten öleceğim ama ben ölürsem seni rahat bırakmazlar, bana bak bana! Sen bittin, öldün benim için çok yakında buradan kurtulduğumda geberteceğim seni!” dediğimde o daha çok güldü ve konuştu. “Şu an elleri bağlı bir kadına göre fazla cesur bu hareketlerin Aymina Yakaza, nereden geliyor bu güvenin yoksa o ikizine mi güveniyorsun?” dediğimde konuşmaya başladım. “O ikizim diye dalga geçtiğin kız hepinizi tek tek bitirecek sırasıyla...” dediğimde suratıma büyük bir tokat yapıştırdı ve suratım yana doğru düştü. Ağzıma gelen metalik tatla dudağımın patladığını anladım ve daha da öfkelendim bunun üzerine hızla çıkmak için hareketlenen Koray’ın arkasından bağırmaya başladım. “Seni kimseye bırakmayacağım lan duydun mu beni ölürken benim yüzümün aynısı göreceksin Koray Aslan unutma!” dediğimde kapı sertçe kapandı ama ben hıçkırıklarla bağırmaya devam etmiştim. Umarım Almina babamın yanına gitmiştir yoksa ben gerçekten ölmüştüm... 🍁 ALMİNA YAKAZA Sabah çalan telefon sesiyle kalktım ve telefonu elime aldığımda ekranda yazan ismin gerçekliğini sorgulamaya çalıştım. ‘Başkan’ arıyordu... Başkan bizim yeraltı camiasının başıydı ve her toplantı düzenleneceğinde beni arardı. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım. Karşıdan bir nefes sesi ardından onun sesi geldi. “Kızıl, geri dönmüşsün...” dediğinde konuşmaya başladım. “Hayırdır, sabah sabah rüyanda gördün herhalde Başkan.” dediğimde sahte olduğunu bildiğim kahkahayla yanıt verdi. “Yok ondan değil de toplantı var iki gün sonra seni bekliyoruz.” dediğinde sırıttım. Bu adam bir plan peşindeydi yoksa böyle rahatça konuşmazdı benimle... “Tamam gelirim.” dediğimde onaylayıp telefonu kapattı. Bende yataktan kalkıp düşünmeye başladım. Bunun ne planı vardı? Odada bulunan tuvalette elimi yüzümü yıkadım ve üstüme siyah bir eşofman takımı geçirip aşağıya inmeye başladım. Merdivenlerden inerken telefonda aradığım ismi bulup konuşmayı başlattım. “Günaydın Tarık bana acil babamın yeri lazım...” dediğimde beni onaylayıp telefonu kapatan bizim ekibin mühendislerindendi. Evliydi ve 3 yaşında bir kızı vardı. ODTÜ mezunuydu ve baya zekiydi vesselam... Yemek masasına yaklaşınca hemen konuştum. “Günaydın...” dediğimde Pelinlerde bana karşılık verip kahvaltılarına devam ettiler. Bende en sonunda Pars’a dönüp konuşmaya başladım. “Bugün işin var mı?” dediğimde konuşmaya başladı. “Yok niye ki?” dediğinde konuşmaya başladım. “O zaman artık var bana lazımsın, bir yere gideceğiz.” dediğimde önce bana şaşkınlıkla baktı bende ona ters bir bakış atıp konuşmaya başladım. “O anlamda değil canım, zaten öyle bir şey olamaz. Daha masum bir yer.” dediğimde önüne dönü ve yemeğine devam etti. Ben hemen masadan kalktığımda Parsta kalktı ve evden çıkıp arabaya bindik. Onunla bir çocuk yurdunun önünde durduğumuzda arabadan direkt indim ve içeri de yalnız başına oturan o kızın yanına gittim. Beni bekliyordu, hem de yıllardır... “Fıstık?” dediğimde siyah saçlı, kahverengi gözlü güzel kız çocuğu bir anda ayağa kalkıp üstüme atladı. Ona sıkıca sarıldığımda kokusunu içime çektim. “Kızıl geleceğini biliyordum.” dedi incecik sesiyle onun bu sesi bana Aymina’nın sesini hatırlatıyordu ki beynimin içinde konuşanda ondan başkası değildi. ‘Seni tuzağa düşürecekler Almina dikkat et...’ diyen sese küçük kıza sarılırken yanıt verdim. ‘Nereden biliyorsun?’ dediğimde konuşmaya başladı. ‘Beni öldürecekler Almina, bana yardım et, babamın yanına git lütfen...’ diyen ses kulak verdim ama içimden başka bir ses bunun bir oyunda olabileceğini söylüyordu. Başkanın aramasını da bu olayla bağdaştırabilirdim... O zaman Aymina tehlikedeydi. Hem de büyük bir tehlike... |
0% |