Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.Bölüm 💙

@catlakyazar

Arkamı dönerken aklımda ki tüm kötü senaryolar bir saniyede gözümün önünden film şeridi gibi geçip gitmişti. İşte bu an benim bittiğim gün olarak tarihin tozlu sayfalarında yer alacaktı.

 

Karşım da ki kardeşim, ağzını şok ile açmış bana bakıyordu. Tamam şuan sakin olmak zorunda idim ve mantıklı bir şekilde yaklaşacaktım.

 

ilk hamle ondan geldi ve sorgularcasına '' Abla?'' demişti. Normal de aklımdan bin tane yalan geçerdi ama şuan sanki beynim bana hizmet etmeyi bırakmış gibi işlevlerini kesmişti.

 

Derin bir nefes aldım ve sakin bir ses tonu ile ''Bak şuan acil gitmem lazım, eğer beni idare edersen bunun karşılığını kat be kat ödeyeceğim sana.'' demiş ve tepki vermesini beklemiştim.

 

Biraz düşünür gibi yapıp beni tekrar süzdü. ''Kötü bir şey yapmayacaksın dimi?'' demişti ve ilk defa beni düşündüğünü gözlerinden görebilmiştim.

 

Yanına yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdum. ''Hayır ablacım.'' dedim ve hızla evden çıktım. Arkamdan sessizce ''Dikkat et abla.'' dediğini duymuş ve onu onaylayarak kafamı sallamıştım. Daha fazla oyalanmadan demir kapıdan da çıktım. Son anda ayakkabılarımı da giymiştim.

 

Sokağın bitimin de Hakan'ın arabasını görmem ile yüzüm de gülümseme oluştu. Derin bir nefes alıp ağır başlı olmam gerektiğine dair kendime telkinler verdim ve nazikçe arabanın kapısı açıp bindim. Eli direksiyon da gözü ise bende idi. Ona nazikçe gülümserken ''Merhaba.'' dedim.

 

Düz ifadesi ile '' Hoş geldin, bir sorun yok dimi? Mesaj attım ama geri dönüş sağlamadın ve bende gelmeyeceksin diye düşünmeye başlamıştım. ''

 

Kafamı iki yana sallarken ''Hayır.'' demiş ve konuyu burada kesmesi için dua etmeye başladım.

 

Neyse ki Rabbim benden yana idi. ''Peki o halde...'' diyerek önüne döndü ve arabayı çalıştırdı. İlk yirmi dakika ne o, ne de ben konuşmuştuk fakat ben konuşmadan duramayan bir insandım ve araba yolculuklarında midesi çabuk kalkan bir yapıya sahiptim. Bu yüzden kafamı dağıtmak için genellikle müzik dinlerdim. Sıkıntı ile nefes verirken ona döndüm. Sanki biz sevgili idik ve aşk tazelemeye gidiyor gibi bir izlenim veriyorduk. Yani bence...

 

Ona baka kaldığımı yeni fark ederken, Hakan çoktan fark etmiş ve bana bakıyordu. Kafamı iki yana sallayıp ''Şey ben müzik dinlemeyince sıkılıyordum da...'' demiş ve yarı da kesmiştim. Ne salaktım ben ya, resmen rezildim! Bir de kusmuğum geliyor de, tam olsun...

 

Dudakları varla yok arası kıvrılırken ''Radyoyu açabilir, sormana bile gerek yok.'' Başım ile onaylayıp radyoya uzandım.

 

Açar açmaz Özdemir Erdoğan'ın 'Aç kapıyı gir içeri gönlüm bekliyor seni.' deyişi kulaklarıma dolmuştu. İstemsizce yanımda ki Hakan'a bakarken o da ara sıra beni kontrol ediyordu. Şarkıya mırıldanarak eşlik ederken Hakan'a bakmaktan kendimi alamadığımı fark ettim ve bunu engellemek yerine ona doyasıya baktım. Sanki bir daha görmeyecek gibi...

 

Ne zaman müzik bitmişti ve ne zaman araba durmuştu bilmiyorum ama bizi gelmiştik. Hakan' da bana dönmüş öylece bakıyordu. Gözleri sürekli bedenim ve gözlerim arasında gezerken ''Geldik.'' demişti.

 

Kendimi toparlayarak ''Pardon dalmışım.'' dedim ve arabadan inmek için ilk hamleyi ben yaptım. Benle beraber Aşk herifim de inerken geldiğimiz mekana bakmak için etrafta göz gezdirmeye başladım.

 

Kaşlarım çatılırken ne olduğunu idrak etmek istercesine tekrar etrafı süzdüm.

 

İyi de burası bir evdi! Hem de öyle böyle bir ev değildi, bildiğin saray yavrusu idi. Bundan önceki en büyük problemim ise neden burada olduğumuzdu. Hakan yanıma gelip belime elini yerleştirirken yürümem için beni hafif öne doğru ittirmişti.

 

Yerimden kımıldamaz iken çatık kaşlarım ile ona döndüm. ''Neden buraya geldik? ''

 

Derin bir nefes aldı. ''Seni evimde ağırlamak istedim. Yemekleri özel olarak yaptırdım ve gürültü kaldıramayacak kadar da yorgunum.'' Onun bu sözleri imi rahatlatmaya yetmemişti. Tamam aşıktım ama salak da değildim.

 

Benim aynı yüz ifadem ile durmam onu rahatsız etmiş olmalıydı ki '' Bak sadece tek başımıza daha raht ederiz diye düşündüm ve sana asla bir şey yapmayacağımı bilmeni isterim, bu sadece arkadaşça bir yemek korkma lütfen...'' demiş ve eklemişti. '' Ha ama istemiyorsan tabi ki de başka bir yere götürebilirim seni.'' Ilımlı sesi ve yavru kedi bakışları ile biraz da olsa yumuşamıştım.

 

İçimdeki korku yersizdi.

 

''Hayır gerek yok, geçelim.'' dedim ve sessizce eve giriş yaptık. O önde ben arkada eve girdik. Ev tam bir kadın zevki ile döşenmişti.

 

evde siyah, beyaz ve gri renkleri hakimdi. Güzel ve modern seçimler ile ev insanın içini ferahlatıyordu. Evi süzmeyi bırakarak beyaz koltuğa yerleştim.

 

Benim aksime Hakan ayakta dikilirken '' Sen rahatına bak, ben yemekleri ısıtıp geliyorum.'' demişti ama bende oturduğum yerden kalkıp yanına gittim. ''Bende yardım edeyim.''

 

Bir şey demeden yürüyünce bende ördek gibi peşine takılıp mutfağa girdim. Dolaptan pişmemiş antrikotları çıkarınca şaşkınlıkla ona baktım.

 

Benim halimi görünce güldü. ''Ne oldu ? Et seversin diye düşündüm.'' demişti.

 

''Severim de, bunu beklemiyordum. Unutmamışsın.'' dedim ve bende pilav ile salatayı tabaklara koymaya başladım.

 

Elinde ki etleri kızgın tavaya atarken cos sesi ile bir adım geri gitti. Bu haline gülerken ''Korkma ısırmaz.'' demekten kendimi alamamıştım.

 

Bana bakıp göz kırptı. ''O ısırmasa bile ben ısırırım, asıl o benden korksun.'' demesi benim utanmama sebep olmuştu. Yanaklarım kızarırken cevap vermeyerek önüme döndüm.

 

Sakin ol Züleyha seni değil, eti ısıracak adam...

 

Kalbimin hızlı atışları tam sakinliyordu ve Hakan olmadık zamanda öyle bir davranış yapıyordu ki, tekrar ritmi bozuluyordu.

 

Etler de hazır olunca tabakta ki yerlerini almışlardı.

 

Ben tabakları yemek masasına götürürken Hakan' da iki kadeh ve şarap ile geri dönmüştü.

 

İçkiyi çok nadir tüketen biri idim ama ona rağmen dayanıklı bir bünyeye sahiptim. En azından iki içişte giden bir yapım yoktu ya da sapıtan.

 

O yüzden bugün hiç bir şeyi düşünmeden kendimi Hakan ile olmanın verdiği huzura bırakacağım.

 

Masada yerlerimizi alırken Hakan yemem için başı ile tabağımı gösterdi. " Başla hadi." Demeyi de ihmal etmedi.

 

Çatalımı ete saplarken nazikçe bir parça kesip ağzıma attım. Hakan ise her hiç bir hareketimi kaçırmak istemiyor gibi sürekli beni izliyordu.

 

Lokmam bitince " Ellerine sağlık aşırı lezzetli olmuş." Dedim ve onunda yemesini bekledim ama o bunun aksine eline kadehini alıp " Beğenmene sevindim. Sosunu sabah yapıp gitmiştim." Demiş ve içkisinden bir iki yudum almıştı.

 

O yakıcı yakışıklılığı ile karşım da durdukça kalbim istemsizce hızlı atmaya başlıyordu.

 

Bende kadehime uzanırken bir yudum alıp rahatlama derdinde idim.

 

Mayhoş tat ile istemsizce yüzümü buruşturdum ama saniyelik bir andı. Yemekten bir çatal daha alırken Hakan'nın da sonunda yemeğe başladığını gördüm.

 

Merakıma yenik düşerek " Burası sizin mi?" Demiştim. Bana kısa bir bakış atıp ağzında ki lokmayı bitirdi.

 

" Evet ama burayı babaannem için terk etmek zorunda kaldık." Ses tonu istemsizce üzgün çıkmıştı.

 

Bende onun için üzülürken anlayışlı bir şekilde " Burası çok güzel evet ama yeni eviniz de tam bir sıcak aile yuvası." Demiş ve biraz da olsa iyi hissetmesini sağlamak istemiştim.

 

Düşünceli gibiydi. " Yani orası öyle ama insan bir kere kendi düzenini kurunca zor adapte oluyor. "

 

Başımı olumlu manada salladım. " Bence çabuk uyum sağladın." Dedim ve yemeğim den yemeğe devam ettim.

 

Düz ses tonu ile " Beni tanımıyorsun, hemen adapte olabilecek bir insan değilim. " Doğru söylüyordu. Ben onu tanımıyorum ama bana öyle bir his veriyordu ki sanki hep hayatımda idi ve onsuz bir an bile geçirmemiş gibiydim.

 

Ben onu tanımıyor olabilirdim ama hissedebiliyordum.

 

Bir şey söylemedim ve ikimiz de yemeklerimizi yemeğe devam ettik.

 

Yemekler bitince aramızda ki bu saçma gerilime bir son veren o oldu. " Doydun değil mi? "

 

İçten bir gülümseme ile " Doymamak elde değil, porsiyonlar benim için fazla bile sayılırdı." Hayır sayılmazdı ama bunu bilmesine gerek yok.

 

" O zaman kalkalım. " demiş ve yerinden kalkıp yanıma gelmişti. Kalkmam için sandalyemi çekerken enseme nefesinin çarpması ile göğsüm hızla inip kalktı.

 

Sandalyeyi yerine koyarken arkamı dönüp ona bakmaya cesaret edememiştim.

 

Eli tüy kadar hafif bir dokunuş ile koluma değer iken bu sefer nefesini kulağımda hissetim.

 

Fısıltı ile " Dans etmek ister misin?" Derken kalbimin bana yaptıklarından habersiz idi.

 

Arkamı yavaşça dönerken koyu gözleri sanki daha da kararmış bir şekilde bana bakıyordu.

 

Benden cevap beklediği açıktı. " İsterim." O kadar sessiz söylemiştim beni duyması şaşırmama sebep olmuştu.

 

Ben salak gibi olduğum yerde durmaya devam ederken Hakan varlığını yeni fark ettiğim pikapın yanına giderek içine bir tane plak yerleştirdi.

 

Sensiz saadet neymiş şarkısı çalmaya başlarken cızırtı ile eski zamanlara gitmiştim.

 

Yanıma gelip elimi tutarken zamanın durmasını diledim, hep bu anda kalmayı...

 

Bir eli elimde bir eli ise belimde ki yerini alırken bedenlerimiz bir bütün haline gelmişti.

 

Bir sağa bir sola giderken nefeslerimiz birbirine karışıyor idi.

 

Gözlerimiz birbirine kenetli iken sanki çekmek yasaklıymış gibi kitlenmiştik.

 

Şarkı biterken ikimiz de hareket etmeyi kestik.

 

Ne o çekiliyordu ne de ben...

 

Kalbim deli gibi çarparken sık sık aldığım nefesler sonucu göğsüm sürekli ona doğru bastırılıyordu.

 

Bakışları dudaklarıma kayarken beni öpmek için öne doğru eğildi.

 

Dudaklarımız birbirine değerken gözlerim istemsizce kapandı.

 

Sanki dünyanın en güzel masalını ben yaşıyor gibi idim.

 

Dudakları yavaşça hareket etmeye başlarken ağzımı aralayarak ona izin verdim.

 

Alt dudağımı emip ağzımın içine dilini ittirmişti. Bende aynı şekilde ona karşılık vermek istesem de hayatım boyunca hiç öpüşmediğim için beceremiyordum.

 

Ağzımdan kaçan inlemeye mani olamazken elleri kafamı tutup kendine daha çok bastırdı. Hem deli gibi dudaklarımı öpüyor hem de üstüme doğru geliyordu.

 

Titreyen bacaklarım onun ittirmesi ile geriye doğru giderken hemen yanda ki duvara toslamıştım.

 

Dil darbesini son kez vurup geri çekilirken bacaklarımın arasında ki karıncalanmalar giderek artıyordu.

 

Gözümü açmaya cesaret edemezken o dudaklarımı rahat bırakmıştı.

 

Bu sefer ilk önce çeneme sulu bir öpücük kondurmuştu. Daha sonra boynuma yönelir iken bir inleme daha firar etti ağzımdan...

 

Ben biraz daha böyle devam ederse, kendimi kaybedecektim.

evet bölüm sonu ateş bacayı sardıı 😂

 

 

 

 

Loading...
0%