Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.Bölüm 💙

@catlakyazar

 

Bu sefer ilk önce çeneme sulu bir öpücük kondurmuştu. Daha sonra boynuma yönelir iken bir inleme daha firar etti ağzımdan...

 

Ben biraz daha böyle devam ederse, kendimi kaybedecektim.

 

Durmam gerekiyordu ama içimde ki şehvete mani olamıyordum.

 

Boynumdan göğüslerime doğru giderken geçtiği yolu öpmeden bırakmıyor idi.

 

Bedenim ona doğru kıvrılır iken durmamız gerektiğini biliyor ama bir şey yapamıyordum.

 

Dur dedim kendime zor da olsa dur. Yoksa pişman olacağım bir şey yapacaktım.

 

Göğüslerimi avuçlar iken emmeye başlaması ve dil darbesi ile aklımı yitireceğimi sandım. Ağzımdan kısık kısık inlemeler kaçırırken, kendim den utandım.

 

Sonunda bir yerlerden bulduğum son akıl kırıntım ile " Dur, lütfen..." demiştim. Sözlerim ile anında dururken bana baktı.

 

Yüzüne bakarken geri çekilmesini bekledim ama o tam tersini yaparak daha da yaklaştı. Elleri kalçalarıma kayarken bir anda kavrayıp sıktı.

 

" Ahh... Siktir." Demekten kendimi alamazken kafamı duvara yasladım.

 

Dudakları dudaklarıma sürterken o yakıcı sesi ile " İtiraf et, telefonda ki kişi sensin. Bu kadar ateş bir günde yanmaz. Sensin o Züleyha.: diye fısıldadı.

Aklım devre dışı olduğu için ne demem gerektiğine dair hiç bir fikrim yoktu. Son gücüm ile " Hayır..." diye fısıldadım.

 

Son gücüme kadar inkar etmek istiyordum. İtiraf edersem bu büyü bozulur diye korkuyordum.

 

Üstümde ki yükü azalırken geri çekildi. " Peki öyle ise seni evine bırakayım. Geç oldu annenler merak etmesin. " sözleri titreyen bacaklarımı harekete geçirip ona doğru titrek bir adım atmamı sağladı.

 

Kendimden emin bir ses ile " Merak etmezler." Demiştim.

 

Delici bakışları sürekli üstümde gezerken, sözlerim ile bakışları yüzümde sabitlemişti.

 

Yutkundu. Boğuk sesi ile " Emin misin?" Diye sordu.

 

Başımı sallarken " Eminim, evden kaçtım. Haberleri yok ki merak etsinler." Dedim bir çırpıda...

 

Şey sanırım bu da söylememesi gereken bir şey idi. Lanet çenem.

 

Daha demin ki halimiz aklıma geldikçe istemsizce dudaklarımı yalamaktan kendimi alamıyordum.

 

Hakan dudaklarıma bakarken tek kaşı havalandı. Sesi ürkütücü derecede sert çıkarken " Şunu yapmayı kes." Diye ikaz etmişti.

 

Korkumdan sadece başımı sallamakla yetinmiştim. O bana arkasını dönüp koltuklara adımlar iken bende arkadından gitmek için bir adım atmıştım ki hızla arkasını dönmesi ile korkuyla kalakaldım.

 

Bir iki adımla yanıma hızla varır iken kafamı öyle bir tutup kendine bastırmıştı ki adımı unutmuştum. Kim olduğumu...

 

Dudaklarımı sömürürcesine öperken iç çekmesi, beni daha da tahrik etmişti. Bedenlerimiz bir bütünken kendimi daha çok sertliğine yasladım. Elleri kalçam da ve bacağım da gezerken geri çekildi.

 

Nefes nefeseydik....

 

Boğuk sesi ile " Seni acilen evine götürmem gerek Züleyha, yoksa sana şurada ki yemek masasının üstünde sahip olacağım." Derken kalbim sözleri ile iyice deli gibi atmaya başladı.

 

İçimde ki küçük sürtük heyecan ile ellerini çırparken henüz erken olduğunu düşünen yanım ağır bastı.

 

Bu sefer ondan önce ben geri çekildim. " Çantamı alayım, çıkalım. " demiştim ama o hala olduğu yerde beni izliyor ve tepki bile vermiyordu.

 

Ben çantamı almak için koltuklara yönelir iken ona sırtımı dönmüştüm.

 

Hala boğuk ama daha net bir ses tonu ile " 15 dakikaya geleceğim, biraz bekler misin." Demişti ama çoktan harekete geçip merdivenlerden hızla çıkmıştı.

 

Sanırım yukarı da büyük bir volkan patlaması olacaktı.

 

Onu öyle hayal edince ister istemez dudaklarımdan bir kahkaha çıkmıştı. Koltuklardan birine yerleşir iken daha demin ki anılar gözümün önünden gitmiyordu.

 

Ben bir rüyada isem lütfen beni kimse uyandırmasın...

 

Ben rüyamda bile böyle güzel şeyler yaşamıyor idim.

 

İçimde sevinç çığlıkları koparken dans etmek istiyordum hem de böyle deli gibi...

 

Daha demin Hakan benim dudaklarımı sömürüyordu ve bu an benim hayal ürünüm değildi.

 

Hayallere dalmış iken Hakan'ın o eşsiz sesini duydum. "Çıkabiliriz." Çıkalım aşkım dememek için kendimi zor tutarken " Tamam" demek ile yetinmiştim. Merdivenleri inmiş ve o delici bakışları ile bana bakmaktan kaçınıyordu. Ayağa kalkarken onu süzmeyi ihmal etmedim. Saçları ıslaktı ve üstünde eşofman vardı. Sanırım tahminlerim doğru idi.

 

İkimizde sessizce kapıdan çıkıp arabaya binmiş yola koyulmuştuk.

 

Akıp giden yolu izlerken olanları düşünmeden edemiyor idim. " Eve nasıl gireceksin." Sorusu afallamama sebep olurken salak gibi " Kapıdan." Deme gafletinde bulunmuştum.

 

Mal ben, adam onu mu demek istedi. Bana tuhaf bir bakış attı ve anında önüne döndü.

 

" Bu saatte bizde ayakta olan kimse olmaz. Bahçeden sıvışır girerim. " diye bir açıklamada bulunmuştum. Eli ile kirli sakallarını okşarken derince bir iç çektim.

 

Allah' ım ne güzel kulların var.

 

Gülümsesi ile kendimi toparladım ve önüme döndüm. " Anladım, benim için bu fedakarlığı yapman sana karşı kendimi mahcup hissettirdi. " ah benim düşünceli aşkım...

 

Yüzümde bir gülümseme peydah olurken " Bu gece için değerdi." Demiş ve tepkisini ölçmek için ona bakmıştım. O da sözlerim ile bana dönerken bir kaç saniye böyle kaldık ve kendini toparladı.

 

" Böyle düşünmene sevindim." Dedi ve yol boyunca bunlar son konuşmamız oldu.

 

Sokağa girdiğimiz de durdu. Aynı anda birbirimize dönüp baktık. Sıcak gülümsemem ile ona yakalışıp yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Uzun soluk alışı ile geri çekilirken yanaklarımın ısındığını hissetim.

 

Onda ki bakışlarımı kaçırırken " Şey ben artık gideyim, iyi geceler." Demiş ve arabanın kapısını açmıştım.

 

Sözleri kulağıma dolarken çoktan arabadan inmiştim. " eve girince haber ver."

 

Kapıyı kapatmadan Son Bir Kez ona bakıp kafamı olumlu manada salladım. Son kez göz göze gelip bu bakışmaya bir son vermek için kapıyı sertçe kapatıp arkama bile bakmadan hızlı adımlarla evin yolunu tuttum.

 

Mutfak kapısından yavaşça içeri sıvışırken biraz orada da bekleyip ses var mı diye kontrol ettim. Kimsenin olmadığını anlayınca seri adımlarla odama çıkıp ilk başta üstümü değiştirdim ve külkedisi halime geri dönüp kardeşimi kontrol etmek için odasına doğru adımladım.

 

Odaya girmeden Hakan'ı eve vardığıma dair kısa bir mesaj çekip kardeşimin kapısını araladım.

 

Yatağını uzanmış bir şekilde telefon ile oynuyordu. Büyük ihtimalle beni beklemiş ve ben gelene kadar uyumak istememişti.

 

Kapıda dikildiğimi fark ederek odasına tamamen girip kapıyı kapatmam ile bakışları bana döndü. Yattığı yerden doğrulurken ben de odanın ışıklarını açtım.

 

Ayak ucuna oturup ondan önce davranarak ben lafa girdim. " Ablacığım biliyorum aklında çok soru işareti var ama ilk olarak beni dinlemeni istiyorum. Biliyorsun ki ailemiz normal ailelere göre biraz farklı kurallara sahip bir aile... " duraksadım. Bunları söylemek benim için oldukça zordu.

 

İç çekip devam ettim. " Bu yüzden istediğimiz gibi Hayatlar yaşayamıyoruz ve bu zamanlar bizim tam gençlik çağlarımız büyüdüğün zaman ne demek istediğimi anlayacaksın ve bana hak vereceksin. Şimdi sadece senden istediğim bunun aramızda Kalması..." Gözlerinin içine umutla bakarken suratında ki mimikler her lafım ile değişiyordu.

 

" Tamam 500 kağıda susarım. " demesi ile kaşlarım çatılırken bu çocuğun ne zaman para göz olduğunu düşünmeden edemiyordum. El mecbur kabul etmekten başka çarem yoktu. " iyi peki, yarın veririm. "

 

Oturduğum yerden kalkıp odama doğru gidecekken kardeşimin sözleri ile tekrar ona döndüm.

 

" Abla, annem bir şeyler çeviriyor. Dikkatli ol." Sesi tedirgin idi.

 

Fısıldayarak " Nasıl yani?" Dedim. Omuz silkmek ile yetindi.

 

Aklımda ki soru işaretleri ile odama geçerken kardeşimin dediğini bugün yaşadığım şeyler silip atmıştı.

 

O kadar mutlu idim ki onlara kafa yormayı bıraktım.

Loading...
0%