Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16.Bölüm 💙

@catlakyazar

Sevilmek istiyorum.

 

Biri tarafından önemli olmak istiyorum.

 

Birinin aklında kalıcı olmak istiyorum.

 

Öyle sevilmek istiyorum ki bu zamana kadar ki bütün sevgisizliğimi yıksın istiyorum.

 

Bundan 1 sene önce defterime yazdığım yazı beni hüzüne boğarken dolan gözlerimi, tavan bakarak geriye doğru savuşturmaya çalıştım.

 

Sevgi açlığı ile büyümüştüm ve bunun bende bıraktığı yaralar derindi. Evet yanımda bir ailem vardı ama varlıklarını asla hissedemiyor idim.

 

Ya ben nankörlük ediyordum. Ya da onlar ebeveyn olmak için uygun insan değillerdi.

 

Oturduğum sandalyeden kalkarken elimde ki defteri kapatıp kitaplığıma geri yerleştirdim.

 

Annem deli gibi temizlik yapıyor ve beni de yanında sürüklüyordu.

 

Babam eskiden kalma bir aile dostunu yarın bize yemeğe çağırdığı için ve bu bizim başımıza ilk defa gelen bir durumdu; annem de bu sebeple kendini iyice temizliğe kaptırmıştı.

 

Ben ise akşama kadar tüm temizliğe yardım etmiş üstüne üstlük Hakan'ın görme riskini göze alarak cam bile silmiştim. Neyse ki evde değildi.

 

Şimdi ise toz alırken fark ettiğim defteri çıkarmış eskiden yazdığım yazıları okuyarak kendime eziyet etmeye karar vermiştim. Bu eziyet bir sayfalık sürdüğü için göz yaşlarım mahzenlerin de hala kilit altında kalmak zorundaydı.

 

Yorgunluktan pert olduğum için kısa bir duş alıp yatağıma uzandım.

 

Temizliğe babamın gidiş saatin de başladığımız için erkenden işler bitmişti.

 

Saat öğleden sonra ikiyi gösterirken vücudum uyumam için yalvarıyordu ama kalbim Hakan diye sayıklıyor idi.

 

Telefonumu elime alarak ilk başta ne yazsam diye düşündüm.

 

Züleyha: Merhaba, günün nasıl geçiyor?

 

Eh, ben gibi mal anca bu kadarlık bir mesaj yazabilir idi. Çok mu resmi diye düşünmeden edemedim, yahu anonim iken bu kadar zorlanmıyordum.

 

Hakan: iyi sayılır, senin günün nasıl?

 

Züleyha: Canın mı sıkkın?

 

Züleyha : Valla ben ev işi yapmaktan pert olmuş haldeyim. 😂😂

 

Hakan: kolay gelsin :)

 

Züleyha: soruma cevap vermedin?

 

Hakan: Bir müvekkilim canımı sıktı ama anlata bileceğim bir şey değil.

 

Züleyha: Neden ki?

 

Hakan: Boş ver.

 

Züleyha: Sana iyi gelecek şeyi biliyorum ama iştesin 🤷‍♀️

 

Hakan: neymiş o

 

Züleyha: Ben tabi ki

 

Züleyha: yani ben derken senin kafanı dağıtacak aktiviteler bulurdum demek istedim.

 

Hakan: iyi o zaman yarım saate dün ki yerden alırım seni

 

Hakan: Bakalım neymiş o aktiviteler...

 

Züleyha: Ne

 

Züleyha şaka yapıyorsun herhalde ?!

Züleyha: İş ne olacak peki?

 

Hakan: Bu büro bana ait biliyor musun? İstediğim zaman kendime izin verebiliyorum ;)

 

Züleyha: tamam hemen hazır olurum.

 

Heyecan ile yataktan kalkıp sevinç ile zıpladım.

 

İçimde Tarkan dudu dilleri söylerken oynaya oynaya kıyafet seçmek için dolaba gittim. Kafamın içinde çalan müzik ile dolabın önünde bedenimi bir sağa bir sola kıvırırken gözlerim ile dolaba uzun bakışlar atıyordum.

 

Sonunda mavi çiçekli midi boy bacağında ise derin yırtmaçlı bir elbise giyerken saçlarımı su dalgası yaptım. Sade bir makyaj ile bebek gibi olmuştum. İnsana sevilmek bu kadar mı yakışır arkadaş...

 

Resmen şimdi gel gör beni, bambaşka biri. Hakan ile konuştukça kendimi daha özel ve değerli hissediyordum bu da kendimi daha çok sevmeme neden oluyordu.

 

Hakan geldiğine dair mesaj çekerken mesajını görüldü bırakıp çantamı koluma taktım.

 

Odamdan seri bir şekilde çıkıp mutfakta iş yapan annemin yanına korku ile gittim.

 

Hızlı bir şekilde " Anne kızlar çağırıyor, 3 saatte gelirim." Demiş ve hızlıca ayakkabılarımı giymeye başlamıştım.

 

Annem de aynı hız peşime takılırken söylenmeye başlamıştı. " Ne demek gidiyorum, son dakika mı söylenir bu! " benden cevap alamayınca devam etti. " Kız kime diyorum, bak geç gelme yarına bir ton iş var. Gebertirim. " onun sözlerine gözlerimi devirerek cevap verdim.

 

Sonunda dış kapıyı açarken " Tamam anne. " diyerek arkamdan söylenmesine bir son verdim.

 

Hızlıca kalbimin sahibine doğru yürürken bir an önce yüzünü görmek istiyordum.

 

Sanki yıllardır görmemişim gibi özlerken arabasını görmem ile kalbim heyecan ile çarptı. Oradaydı ve beni bekliyordu.

 

Bazen kime nasıl bir iyilik yaptım da bu adamı buldum diye düşünmeden edemiyordum.

 

Kapıyı açıp hiç beklemeden hızlıca içeri binip gülümseyerek ona döndüm. Onun dağınık hali ile gülümsemem soldu.

 

Üstünde kumaş pantolon ve beyaz gömlek vardi. Kasları beyaz gömleği zorlarken bir kaç düğmesinin açık oluşu gözümden kaçmadı. Kollarını yanlara doğru sıyırmıştı ve gözlerinde belli bir yorgunluk hakimdi. Saçları bile dağılmıştı.

 

Telaşlı sesim ile " Sen iyi misin?" Derken istemsizce elim yanağına gitti. Gözleri elimi izlerken yanağına konunca irkilmesi dikkatimden kaçmadı.

 

Yorgun ve uyuşuk bir ses ile " Sadece biraz huzura ihtiyacım var." Demiş ve yanağında ki elime iyice yüzünü yaslayarak gözlerini kapattı. Baş parmağım ile yüzünü okşarken sevgi ile onu izledim.

Onun huzura ihtiyacı vardı ama bana huzur verdiğinin farkında bile değildi. Yüzüme istemsizce yerleşen gülümsemem ile onu izlerken biraz daha böyle kalmış ve sonunda kalkıp arabayı çalıştırdı.

 

Bizim mahalleden çıkınca bir bana bir yola bakarak " Ee hanımefendi nereye gidelim?" Diye bir soru yöneltti fakat bilmediği bir şey vardı ki! Bende bu kısmı pek düşünmemiştim.

 

Aklıma gelen seçenek ile ona dönerken, emin olmadığımdan dudaklarımı büzdüm. Acaba kabul eder miydi ki?

 

Hakan sesli bir şekilde yutkunur iken " Bir şey söylemekten çekinir gibi bir halin var."

 

Avukat değil ajan sanki...

 

Tedirgin bir ses ile " Ben düşündüm ki acaba lunaparka mı gitsek?" Demiş ve hevesle yüzüne bakmıştım.

 

Gözleri birazcık bende oyalanırken " Sen şöyle bakarken hayır demek biraz fazla zor." Yerimden sevinçle zıplar iken ellerimi çırptım.

 

" Bu gidiyoruz demek öyleyse?" Benim tereddütüme karşılık o gülerek başını olumlu mana da salladı. Heyecan ile el çırptım.

 

Yaklaşık 20 dakika sonra kocaman bir lunaparkta durmuştuk.

 

Heyecan ile arabadan inerken Hakan' ın benim aksine uyuşuk adımlar ile yanıma gelişini seyrettim.

 

Nihayet lunaparka giriş yaptığımız da hepsine binmek istiyordum ama öncelik hangisinde karar veremiyor idim.

 

" Ben bilet alıp geliyorum. " diyen Hakan' a dönüp " Tamam, burada bekliyorum. " demiştim ama gördüğüm pamuk şekercinin yanına gidip o dönene kadar iki tane pamuk şeker alma fikri cazip geldiği için hızlıca alıp aynı yerime geçtim.

 

Ellerimde ki pamuk şekerleri arkama saklarken onun gelişini görmem ile geniş bir gülümse ile ona baktım.

 

Yanım gelip elinde ki jetonları gösterirken " Hangisinden başlamak istersin?" Demişti.

 

Ellerimi önüme çıkarıp pamuk şekerleri gözüne doğru salladım. " Gondol sırası beklerken bunlardan başlayalım bence."

Yüzünü buruşturdu. " Hiç sevmem, bildiğin küp şeker kemirmeye benziyor. " sözleri ile gülüşün soldu ve gözlerimi devirdim.

 

" Saçmalık." Demek ile yetindim ve kendimin ki açıp yemeye başladım. O sırada ikimizde gondol sırasına girmiştik. Çığlık atan insanlara gülmekten yanımda ki Hakan' ı unutacak dereceye gelmiştim.

 

Pamuk şekerimden bir parça daha alıp ağzıma atacakken, parmaklarıma değen ıslak dudaklar ile gözlerim fal taşı gibi açıldı.

 

Hakan elimde ki parçayı tamamen ağzına sokmuş yetmemiş parmaklarımı da ağzına almıştı.

 

Bu adam ne kadar erotik bir adamdı yahu!

 

Her hareketi mi insanı tahrik eder.

 

Parmaklarımı yalarken anında geri çekildi. Dudaklarını yalayıp piç bir sırıtma ile " o kadar da kötü sayılmaz aslında" demişti.

 

Ben tepki vermeme gerek kalmadan gondol sırası bize gelmişti. Herkes yerlerine yerleşirken bize en ucun bir önüne binmiştik.

 

Onun rahat hareketlerine karşı gülerek " Korkarsan elimi tutabilirsin" dedim.

 

İçten bir kahkaha patlatırken bana döndü. " Gerçekten acayip birisin. Tamam korkarsam tutarım. " yaa aşk mısın be adam!

 

Elim istemsizce yanağına giderken yanaklarını sıkıp çekiştirmeden edemedim.

" Oy aman da aman nasıl da laf dinler, tosunum benim. " sözlerim ile gözleri büyürken bu sefer gülen taraf bendim aynı zamanda çığlık atan...

 

Gondolun hareket etmesi ile boş bulunup çığlık atmıştım. Hakan bu halime kıs kıs gülerken eline bir cimcik attım.

 

" Canım acıdı." Demesi ile ölümcül bakışımı yolladım. İyice hızlanır iken kalbim çarptı.

 

Bağırarak " Öpeyim de geçsin ayyy." Demiştim ve çığlık atarak son cümlemi bitirmiştim. Son hızla beşik gibi sallanırken Hakan'ın elini tutan ben olmuştum.

 

Gondol dan inip çarpışan arabalara giderken Hakan' ın gülerek " Bir de korkarsan elimi tut diyor, ödlek tavuk." Demesi ile iyice somurttum.

Ellerimi göğsüm de bağlarken " Sana hiç gıcık olduğunu söyleyen oldu mu?" Dedim ve kolum ile koluna çarptım.

 

Tekrar bana bir gülümseme yollarken olumlu anlamda başını salladı. " Hemde her gün duyuyorum. "

 

" Şaşırmadım." Demem ile bu sefer o benim koluma çarptı.

 

Çarpışan arabaların durması ile trip atmayı bırakıp yan yana boşta duran iki arabayı kapmak için koştum. Hızlıca arabalarının ikisini de tutup Hakan'a elim ile gel işareti yaptım.

 

Ah safım yerinde kalakalmış şaşkınca bana bakıyordu. Küçük veletler ise hayatları buna bağlıymış gibi arabalara saldırıyor idi.

10 yaşlarında erkek çocuğu " Abla birini bana versene." Diyince ona dönüp kaşlarımı çattım.

 

Elim ile gitmesini işaret edip " Allah versin ablacım, hadi oradan! " demeyi ihmal etmedim.

 

Çocuk söylenerek yanımdan giderken onu duymuyormuş gibi yaptım.

 

Sanırım Hakan, çocuk ile olan konuşmalarımı duymuştu.

 

Gülerek yeşil arabaya binerken " Çocuk sevgin beni benden aldı." Diyerek bana laf sokmayı ihmal etmedi.

 

O konuşurken pis bakışlarım ile mor arabama binip arabanın çalışması ile ona çarpmam aynı anda oldu.

Dudaklarımı ısırıp göz kırptım. Sürekli birbirimizi peşler iken bir kez daha ona çarpan taraf ben olunca gülmeden edemedim.

 

Ben ileriye giderken o geriye doğru gidip peşime takıldı. Süremizin dolmasına az kalmışken bana arkadan geçirip sarsılmama neden olmuştu.

 

Süremizin bitmesi de bir kaç saniye sonra olmuştu. Benden önce kalkıp hızla yanıma gelip elini uzatıp kalmama yardım etti. Yan yana yürüyerek alandan çıkarken " Özür dilerim biraz sert vurdum. " demişti.

 

Başımı hafifçe ona döndürüp göz kırptım. " Merak etme ben zaten sana çoktan vurulmuşum." Demiş ve söylediğim şeylerin utancı ile yerin dibine girmek istemiştim.

Hakan bir tepki vermezken, bir şey demesine izin vermeden " Saat geç olmaya başladı, dönme dolaba binip sonra gidelim. "

Hızlıca bir şey demesine izin vermeden boş dönme dolaba yerleştim. Oda yanıma gelip yerleşti biraz daha dolması ile dönmeye başlamıştık.

 

Sessizliğini fırsat bilip manzarayı izlemeye başladım. Boğazını temizlemesi ile ona döndüm.

 

Gözleri belirsizlik içinde idi. Görebiliyor idim. " Züleyha..." demiş ve duraksamıştı.

 

Derin bir nefes aldım. " Efendim?" Tedirginlik sesime de yansımıştı.

 

Gözlerini açıp kapadı. Derin bir nefes aldı ve " Bana yazan sendin değil mi?" Dedi.

Artık buna devam etmek istemiyordum. Gözlerinin tam içine bakarken gondol en tepede durdu. Kendimden emin bir ses ile " Evet bendim!" Dedim, artık ne olacaksa olsundu!

Loading...
0%