Yeni Üyelik
24.
Bölüm

23.Bölüm 💙

@catlakyazar

Medya: Ahu

Bu hafta okulumdan dolayı şehir değiştirdim ve aşırı yoğun bir hafta geçiriyorken bir de üstüne hasta oldum. Alırım bir geçmiş olsun 😊

iyi okumalar bebeklerimm

Zaman su gibi akıp geçerken hayatımızdan bir gün daha azalıyordu.

Bütün yaşantımız ya da yaptığımız bütün davranışlarımızın sebebi gerçekten neye dayanıyordu?

Bu aralar kendimi bir bilinmezliğin için de hissederken neyi Neden yaptığımı ya da neyi neden yapmadığımı bilmiyordum.

Sanki zaman akıyor ve ben de sadece yaşamak için yaşıyordum.

Her sabah aynı günün tekrarını yaşarken yine her sabah olduğu gibi dolabımın önünde, üstümde sadece iç çamaşırları ile dikilirken ne giysem acaba diye düşünmekten kendimi alamıyordum. İşte artık beşinci günümde ve ben gittikçe adapte oluyordum.

Eda ile her ne kadar yıldızımız barışmasa da bana iyi davranmaya başlamıştı, yani en azından eskisi gibi soğuk değildi.

Soğuk derken bedenim hafifçe ürperir iken uykumu açması için açtığım pencere çıplak bedenimi buz gibi yapmıştı. Hızlıca pencereye doğru adımlarken sabahın köründe beni kimse görmez diye umuyordum ama Hakan tam karşıda beni arsızca süzüyordu.

O günden sonra bir daha benle konuşma çabasına girmemesi ile bir daha konuşamamıştık ama lanet olsun ki ben onu deli gibi özlemiştim.

 

Karşıdan görmek bile beni bu kadar heyecanlandırırken ne yapacağımı bilemeden öylece kaldım.

 

En sonunda salak gibi ona bakmayı kesip aklıma gelen fikir ile sinsice gülümsedim.

 

Dudaklarımı ısır iken ellerim sütyenimin kopçasına gitti. Hızlıca çıkartırken Hakan' ın şok olmuş bakışlarını buradan bile görebiliyordum.

 

Hakan kas katı kasılmış gibi hiç hareket etmezken, onu daha da kışkırtmak için ellerimi iki yanıma bıraktım.

 

Serbest kalan sütyenim yeri boylarken Hakan bakışlarını sinirli bir şekilde yüzümü çıkardı. Onu görmezden gelip tekrar dolabın önüne geçtim. Kalbim yaptığım şeyin utancı ile sıkışırken hızlıca üstüme ne bulduysam geçirdim.

 

O kadar acele hazırlanmıştım ki aynada kendimi görmek bile istemiyordum. Bu yüzden hızlıca evden çıkmak için hamle yaparken telefonuma düşen bildirimler gözüme çarptı.

 

Hakan 5 kez aramıştı ama telefonu sessizde kullandığım için tabi ki de duymamıştım.

 

Attığı mesajlara bakarken gülmeden edemedim.

 

Hakan( Eskiden sevdiğim adam): Züleyha bir daha cam açıklen öyle şeyler yapma.

 

Hakan( Eskiden sevdiğim adam): telefonu açar mısın!

 

Yaaa resmen bana aşık bu adam, başka açıklaması olamaz.

 

Evden telefona baka baka çıktığım için çarptığım beden ile geriye doğru sendeledim. Hızlı bir şekilde kollarımdan tutularak eski halime döndürülürken Hakan'ı görmeyi beklemiyordum.

 

Kaşlarım şaşkınlık ile havaya kalktı. " Sen? "

Hakan sırıtarak " Gidiyoruz." Demiş ve şaşkınlığımdan yararlanarak beni arabaya bindirmişti bile.

 

Nereye gittiğimizi bilmezken ben de ne yapacağımı bilemiyordum ve nereye yetiştirirse oraya doğru gidiyordum.

 

Arabaya önce beni bindirip sonra kendi binerken ne yapmak istediğini çözemiyordum.

 

Hızla arabayı sürmeye başladığında " Ne yaptığını sanıyorsun Hakan?" Demekten kendimi alamadım.

 

Bana cevap vermek yerine kısa bir bakış atıp önüne döndü.

 

Sinirle arkama yaslanırken ne olacaksa olsun modunda beklemeye başladım.

 

Nihayet araba durduğunda tanıdık yer ile göz devirdim.

 

Gene evine gelmiştik, bu adamın beni eve atmak gibi bir fantazisi olduğuna emindim.

 

Sinir ile arabadan inerken kapıyı sertçe kapattım. Sessizce eve giriş yaptığımız da kendime hakim olamayarak " Ne var Hakan ne?" Diye bağırarak konuştum.

 

Ne zaman birinin karşısında sesim çıkmasa hep kalbi kırılan ben oluyorum ve artık buna tahammül edemiyorum.

 

Benim aksime sakin bir sesle " Özür dilerim. " dedi ve gözlerimin tam içine bakarak bana doğru bir adım attı.

 

İlk defa biri kalbimi kırdığı için özür dilerken bunu beklemeyen yanım afalladı.

 

Olduğum yerde put gibi kalırken içimde volkan gibi yükselen bir ağlama isteği naş gösterdi.

 

Boğazıma bir yumru otururken, zar zor yutkundum.

 

" Neden özür diliyorsun ki!"

 

Pişmanlık dolu gözleri ile bana bir adım daha atarken, ondan uzaklaşmak istesem de ayaklarım olduğu yerde çakılıp kalmıştı.

" Çünkü seni aklımdan çıkaramıyorum, kalbini kırdığımı biliyorum ve köpek gibi pişmanım. Özür dilemek fayda etmez biliyorum ama seni düşünmeden de edemiyorum. Zor zamanlar geçiyorum. Normalde böyle yapmazdım ama kendime hakim olamadığım zamanlar oluyor. " durdu, gözlerini benden kaçırırken devam etmesini bekledim.

 

Sanki aklında ki şeyler oturmuş gibi tekrar bana dönerken " Züleyha, ben özür dilerim. Ne yapabilirim bilmiyorum ama beni affetmeni istiyorum." Derken sesi yalvarır tonda idi.

 

Gözlerim dolarken bir yaş çoktan bağımsızlığını ilan ederek benden habersiz akıp gitti.

 

Zar zor çıkan sesim ile "Ne fark eder ki'' dedim ve bu sefer daha da ses yükseltirken ''Kırdıktan sonra ne fark eder ki özürün!''

Merak ediyordum, tüm kalbim ile gönlümü almasını beklerken bir yandan da ona nasıl davranmam gerektiğini düşündüm.

Kendin emin bir sesle '' Bana direkt olarak güven demiyorum ama deneyimleyerek birbirimize güvenmeyi öğrenelim. Bence bu şansı hak ediyoruz." Demişti.

Kararsızlık hissi tüm bedenime hakim iken ne yapmak istediğimi bilmiyordum. O ise bana bir adım daha gelerek aramızda ki tüm mesafeyi kapatıp suratımı avuçlarının içine alarak kafalarımızı birbirine yasladı.

Bu hareketi ile kalbim huzur ile dolarken derin bir nefes aldım. İşte şimdi dünyam tekrar çiçek açmıştı.

Ne kadar böyle kaldık bilmiyorum ama aklıma gelen düşüncelerle hızlı geri çekilerek " Allah kahretsin, işi unuttum. "

Yüzü limon yemiş gibi ekşirken " O adam seni zorla evlendirmek istedikleri kişi değil mi? " demişti. Zeki bir adamdı.

 

Başımı olumlu manada sallarken onun sinirli nefes alışverişine karşılık sessiz kaldım. Ne diyebilirdim ki...

 

İçimde ki hafif korku ile " Çıkalım mı ?" Diye sorarken tepkisinden çekiniyordum.

 

O sıra da telefonunu elime alıp şirketten gelen aramaları gördüğümde tekrar içimden küfür ettim. Bu telefonu sessizde kullanmak çok kötü bir fikirdi. Eda' ya geleceğime dair mesaj yazıp gönderdim.

 

Hakan'ın kısaca bir " Tamam." Demesinden sonra evden çıkmıştık. Arabaya binip yola koyulduğumuzda ikimizi de bir sessizlik ele geçirmişti. Ne düşündüğünü deli gibi merak etsem de sormaya cesaret edemedim.

 

Nihayet şirkete vardığımızda acele ile eşyalarımı toplarken yanağımın Hakan tarafından öpülmesi ile kalbim tekledi.

 

Elimde eşyalar ile donup kalırken başımı ona çevirdim. Aramızda ki mesafe yok denecek kadar azdı.

 

Bende deli cesareti ile dudaklarına bir buse kondururken, gözlerinin şaşkınlık ile açılmasını umursamadan " Ben yokken kendine iyi bak." Diyerek hızla indim.

 

İçimde ki mutluluk hissi uzun zamandır yabancısı olduğum bir şeydi. Deli gibi dans etmek istiyordum ama şuan uğraşmam gereken daha farklı işlerim vardı.

 

Şirkete hızlıca girerken vakit kaybetmeden asansöre bindim. Bu zamana kadar hiç geç kalmadığım için nasıl tepki alacağımı bilmiyordum ve bu beni tedirgin ediyordu.

 

Asansör bizim katta durduğunda hızlıca inerken masasında oturan Eda'ya kısa bir bakış atıp kendi masama geçtim. O ise itici bakışlar ile beni süzüyordu.

 

" Madem geç kalacaksın haber ver, ne sorumsuz insansın sen ya!"

 

Sözleri sinirimi oynatırken kendimi sakin tutmaya çalışıyordum. " Kusura bakma." Demiştim ama gerçekten sşırı zoraki bir şekilde söylemiştim.

 

Onun alaylı sesi kulaklarımı doldururken dişlerimi sıktım. " Benden değil ama istersen Ali beyden bir özür dile. Kendisi pek geç kalmayı seven bir insan değil. "

 

Onun mendebur suratına kısa bir bakış atıp hiç bir şey söylemeden yerimden kalktım. Ali'nin odasının kapısını çalarken çok beklemeden gel demesi ile hızlıca içeri girdim.

 

Ben onu içeride yalnız sanıyordum fakat yanında geçen ki gördüğüm kadın vardı. Nişanlısı Ahu...

 

Kadın gerçekten manken gibi biri idi ama öyle bir enerjisi vardı ki sanki girdiği ortamın hayat ışıklarını söndürmek istercesine...

 

Ahu bacak bacak üstüne atmış ileri geri bacaklarına sallarken beni baştan aşağıya süzüyordu ve yüzünde aşağılayıcı bir bakış hakimdi. Onu süzmeyi kesip Ali beye dönerken onun bakışları zaten bende idi.

 

Zor bulduğum sesimle " Geç kaldım bugün, kusura bakmayın." Dedim. O ise tatlı bir tebessüm gönderirken " Sorun yok." Dedi.

 

Bende aynı şekilde gülümseyip " Peki Ali bey, istediğiniz bir şey yoksa ben çıkayım." Demiştim ve Ali'nin " Çıkabilirsin." Demesi ile derin bir soluk bırakıp kapıya yönelmiştim ki Ahu denen kadının bana laf atması ile olduğum yerde durdum.

 

" Bir dahakine daha dikkatli ol tatlım." Demişti. Sinirim zıplarken arkamı dönüp onun o suratına bir tekme atma isteğimi durdum. Hiç bir şey demeden hızla odadan çıktım.

 

Sinirim hiç hafiflemezken bir de üstüne Eda salağının sürekli üstüme iş yıkması da cabası idi.

 

Yaklaşık yarım saat sonra Ahu, Ali'nin odasından çıkarken direkt olarak gelip benim masamda durdu.

 

" Bir şey mi isteyeceksiniz?" Derken neden başımda dikildiğini deli gibi merak ediyordum.

 

Loading...
0%