@catlakyazar
|
İyi okumalar canlarım
Fısıldayarak '' Çünkü... Bu bizim mutlu sonlu masalımız olacak.''
Her zaman kelimelerin gücüne inanan bir insan olmuşumdur. Ağzımızdan çıkan her laf ya da düşündüklerimiz gerçekleşmek için evrene bir enerji yayar. Bu yüzden de hayatımdaki negatifliği bir kenara bırakıp her daim pozitif düşüncelere yöneldim ama bazen hayat istediğimiz gibi gitmiyordu tabi!
Hakan ile dudaklarımızın teması tüy kadar bir dokunuştan ibaretti. Derin derin aldığımız soluklar birbirine karışırken nefesi nefesime karışıyordu. Huzur nedir? Diye sorarlarsa, tam olarak bu an diyebilirim.
Bu huzurlu anı bozan şey Hakan oldu ve beni kucağından indirdi. İsteksiz bir şekilde kucağından inerken, boğuk sesi ile " Biraz daha bu halde kalsaydık kendime hakim olamazdım." Demişti ve benim memnuniyetsiz surat ifademin bir nebzede olsa düzelmesine sebep olmuştu. Onun bu sevimli haline bakıp dudak bükerken o ateş böceklerine bakıyordu.
Bacaklarım daha demin yaşananlardan ötürü titrerken, kalbim henüz doğru ritmini bulamamıştı. Daha fazla ayakta duramayacağımı fark ettiğim için direkt olarak yere oturmayı tercih ettim.
Hakan'ın bakışları bana kayarken o da yanımdaki yerini aldı.Onda ki bakışlarım gökyüzüne kayarken ben yıldızları seyretmeye başladım o da beni...
Ciğerlerim temiz hava ile bayram ederken bu anı hiç unutmamak için kendime söz verdim.
Hakan' ın " Kendini anlatsana, hiç tanımamışız gibi..." demesi ile ona dönerken sözlerine karşılık gülümsedim.
" Hım anlatırım ama sende benden sonra anlatacaksın."
Benim gibi dudakları yukarı kıvrılırken " Öyle olsun ama ilk sen başlıyorsun." Demişti.
İlk başta ne desem diye düşünürken aklıma gelen fikir ile tüm vücudumu ona döndürüp sesimi biraz incelterek " Merhabalar benim adım Züleyha. 29 temmuz 2002 doğumluyum yarışmaya İstanbul' dan katılıyorum. İşletme öğrencisiyim ve bir şirkette staj yapıyorum. Bir erkek kardeşim var be normal düz bir insan evladıyım. " demiş ve sona doğru öpücük atar gibi dudak büzmüştüm.
Hakan yarım bir gülümseme ile beni izlerken " Baya açıklayıcı oldu." Demişti.
" Daha ne anlamam lazım?" Demiş ve göz kırpmıştım.
Bu soruyu sormamı beklermiş gibi " Şu evlilik meselesini anlat." Demesi ile suratım kendiliğinden düştü.
" Ha... Sen asıl onu merak ediyorsun tabi... "
Yarım kalan sözlerime derin bir nefes alarak devam ettim. " Şuan şirketin sahibi Ali Poyrazoğlu ile babam bir işte ortak olmuş ve bize yemeğe geldiler. Biz de zaten orada tanıştık ama evlilik gibi bir durum yokmuş meğersem... yani durumlar biraz karışık aslında, Ali zaten nişanlı bir adam böyle bir şeyin olması söz konusu dahi olamaz ama annem kendi kendine kafasında kurup beni onla evlendirmek istemiş işte, tabi böyle bir şey olmayacağını anladı. "
Gözleri benden bir an olsun ayrılmazken, benim gözlerim her yerde geziyordu.
Hakan'ın " Utanma, senin burada suçun yok." Demesi ile bakışlarım onda sabit kaldı.
Daha tok bir ses ile " Utanmıyorum." Demiştim ama düştüğüm durumdan gerçekten utanıyordum.
Hakan iç çekerken " Ah Züleyha, utancından anlatmak bile zor geldi sana ama bu onların ayıbı senin değil. " demişti ve benden cevap beklese de alamadı çünkü söyleyecek bir şeyim kalmamıştı.
Benim suskunluğumu fırsat bilip tekrar lafa girdi. " Ali'yi tanırım, tuhaf bir adamdır. "
Sözleri beni şaşkınlığa sürüklerken adeta şok olmuştum.
" Nasıl yani?" Derken, şaşkınlığım sesime de yansıdı.
Omuz silkti. " Beraber çalışmıştık."
" Hadi canım!"
Yüzünde ilk defa gördüğüm bir ifade ile " Neye bu kadar şaşırdın acaba?" Demişti ama ses tınısından kıskançlık akıyordu.
Gülüşümü zor tutarken " Ne bileyim hiç bahsi geçmedi ya o yüzden şaşırdım." Demiştim ama o bana ters bakışlar atmaya başlamıştı.
" Elin adamını konuşacak değilim durduk yere!" Tamam kovboy sensin...
" Orası öyle tabi ama merak ettim." Demiştim ve istekle yüzüne baktım.
Baygın bakışlar atarak ofladı. "Sırf öğrenmeden bırakmayacaksın diye anlatıyorum. Geçen sene daha yeni bir hukuk bürosu iken tanıştık kendisiyle... Büyük ihtimal Ali'nin eski asker olduğunu bilmiyosundur ve bunu söylediğimi de buradan gidince unutacaksın!'' sesi hafif tehtitkar olmasına karşılık surat ifadesi tam tersi yumuşacıktı. Başımı hızla olumlu anlamda sallarken bir kız çocuğunun masal dinlerken ki heyecanına sahiptim. derin bir nefes alıp devam etti. '' Eski asker ama lazım olduğu zamanlar gizli görevlere falan katılıyormuş, beraber gizi bir göreve dahil olduk. Orada tanıştık işte... İyi adamdır ama tuhaftır, mesela kendi için yaşamaz. Özel zevkleri yoktur. yaşamak için yaşar, diyebilirim. Onun aksine düşünceli bir heriftir ama belli eden cinsten değil.Anlıyacağın bok gibi parası var ama o bunu tatmin etmiyor. Daha farklı bir düşünce yapısında...'' Sözleri beni gerçek anlamda şok etmişti. Ali hakkında belli düşüncelerim vardı mesela zengin bebesi diye nitelendirebilirdim ama bu aklımın ucundan dahi geçmezdi. Ne görevinde olduklarını öğrenmek için yanıp tutuşsam da şimdilik sadece ''Hiç öyle birine benzemiyor.'' demek ile yetindim. Hakan başını onaylar anlamda salladı ve sanki bir anı anımsar gibi uzaklara dalıp '' Evet, bana ilk geldiği gün bende çok şaşırmıştım ama onun düşünce yapısını düşündükçe her şey daha yerli yerine oturmaya başladı.'' derken beni daha fazla merak kuyusuna ittiğinin farkında değil miydi? kendime engel olmayarak '' Nasıl yani?'' diye sorma gafletine düştüm. Hakan başını sağa sola sallayıp kendine gelirken oturduğu yerden kalktı. ''Hadi bakalım, bu kadar çene yeter.'' dedi ve beni de kaldırdı. Oflaya oflaya onu takip ederken sessiz kaldı. Düşüncelerini okumak için şuan neler vermezdim! çadıra geldiğimiz de '' Uyuyalım mı artık?'' diye sorması ile olumlu mana da başımı salladım. Benden önce çadıra dalması ile kaşlarım çatıldı. İnsan olan benim girmemi beklerdi! Tam arkasından girecektim ki tekrar geri çıkması ile sinirle '' Ne yapıyorsun manyak?'' diyi vermiştim. Hakan bana göz devirip elinde ki pijamaları gösterdi. '' Rahat uyuman için uğraşıyordum!'' demiş ve beni utandırmıştı. Ya ne bileyim ben canım! Delirdi sandım... Sevimlice sırıtıp teşekkür ettikten sonra verdiği pijamaları giydim. Pijama dediğim ise kendi tişörtü ve basketçi şortu idi. Resmen içinde kaybolmuştum ve yakışmak yerine gangsterlere benzemiştim. Tipim komikti ama aşık olduğum adamın beni bu tiple görecek olması hiç komik değildi. Çadırın fermuarını aşağıya çekip seslendim.'' Giyindim, gelebilirsin.'' Aşkım Şişme yatağa yatatken o da yanımda ki yerini aldı. Birbirimize dönüktük ve suskunluk içinde birbirimiz izliyorduk. Akından ne geçiyordu bilmiyorum ama benim şuan tek düşüncem ve isteğim sıcacık koynunda huzurlu bir uyku çekmekti. '' Ben sarılmadan uyuyamıyorum.'' diyen tabiki ben olmuştum. Ben yastığıma sarılmadan uyuyamayan biri idim ve burada fazladan yastık yoktu. ''Normalde kime sarılarak yatıyorsun ki?'' Ah gerçekten bunu sormuştu. Resmen erkek kafası ya... Alayla ''Yastığıma...'' demiştim ve onun gülümsemesini sağlamıştım. Bana doğru yaklaşıp bir çırpıda beni kendine çekip göğsüne yatırdı. Sanki 22 senedir bulamadığım yuvayı burada bulmuşum gibi hissederken bir nefes aldım. Kokusu ciğerlerime dolarken kalbimin heyecanla atışı paniklememe sebep oldu.Ya Hakan kalbimin atışından rahatsız olur da uyuyamazsa diye... Birazcık kendime sakinleştirip nefesimi sessiz almaya çalşırken nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde uykuya daldım. ❄ " Son kez soruyorum iyi göründüğüme emin misin?" Sabırsızca Hakan'ın cevap vermesini beklerken bir yandan da arabanın aynasına bakıp elimle saçımı düzeltiyordum. Bu soruyu 4 kez sormamdan ötürü artık bıkmış olmalıydı ki " Yemin ederim, çok güzelsin." Diye karşılık verdi. Sözleri kalbimi tekletirken " Canımsın." Diyip son kez aynada ki yansımama baktım. En sonunda arabadan inmeden " Hakan' ın dudaklarına kısa bir öpücük kondurup onu öylece bırakıp arabadan indim. " Özle beni." Diyip kapıyı kapatırken kendime güvenim tam yerinde idi. Onunla çok güzel bir gece geçirmiştim fakat sırf işe yetişmek için sabahın köründe kalkıp yola koyulmuştuk ve ben fazlası ile yorgundum. Şirketten içeri girip seri hareketler ile kendi katıma çıktım. İş saati neredeyse gelmişti ama Eda karısı henüz ortalıklarda görünmüyordu. Büyük ihtimalle geç kalacaktı. Onu düşünmeyi bırakıp masama yerleştim. Dünün büyüsü hala etkilerini sürdürürken hülyalı bir şekildeydim. Kısa bir süre sonra Ali asansörün kapısında gözükmüştü. Bana doğru gelirken Eda'nın masasına kısa bir bakış attı. Masamın tam önünde durunca bende saygı ile ayağa kalkıp " Hoşgeldiniz" demiştim, ne de olsa patron... Sıkıntılı yüz ifadesi ile " Hoşbulduk." Demiş ve devam etmişti. " Züleyha, Eda bir kaç gün izinli bu yüzden yarın Ankara' da olacak toplantıya benim ile birlikte sen geleceksin. " diye devam etmiş ve bana söz hakkı vermeden odasına gitmişti. Hayır neden ben ya? BÖLÜM SONU DÜŞÜNCELERİNİZ NELER? Ve sizin favori erkek karakteriniz kim?
|
0% |