Yeni Üyelik
31.
Bölüm

28.Bölüm💙

@catlakyazar

Medya: Züleyha'ya gelen temsili fotoğraf

Biliyorum bu aralar az bölüm geliyor ama gerçekten aşırı yoğun bir dönemdeyim arkadaşlar. Sizleri seviyorum, şimdiden iyi okumalar.

 

Bir kaşı havaya kalkarken dinlediğine dair anlamsız mırıltılar çıkardı. Şuan kendimi Seda Sayan'ın klip çekimin de gibi hissediyordum.

 

 

" Hakan... Ali beni zorla öptü. "

 

Durdu, öylece suratıma bakarken an be an yüz ifadesinin değişmesini şahitlik ettim.

 

Suratı kas katı kesilirken bir hayvanı andıran ifadesi ürkmeme sebep oldu. Beni sevip sevmediğini bilmesem de şu ifadeyi ancak seven birinde görebileceğimi biliyorum.

 

Ben konuşmaya korktuğum için dilsiz gibi susarken o da bana ayak uyduruyordu. En sonunda yavaşça beni kucağından indirirken bir şey demesi için sürekli ona bakıyordum. Bana son kez bakıp seri ve yeri bile titretecek adımlar ile kapıya doğru giderken

 

Korku ve panik içinde " Nereye gidiyorsun?" Diye bağırdım.

 

Kapıyı sert bir şekilde açarken ürkütücü bir tonda " Onun anasını sikmeye!" Demişti.

 

İyice panik olmuştum ve ne yapmam gerektiğini kestiremediğimden üstümü apar topar düzeltip bende hızlıca arkasından koşup arabaya binmeden koluna yapışıp, kendime çevirdim.

 

" Gitme..." O kadar çaresiz bir tonda söylemiştim ki gözlerinde biraz da olsa yumuşama gördüm.

 

Derin bir nefes alırken gözlerini kapatıp açtı. Aklında bir şeyleri oturtmak istiyor gibi idi ama sağlıklı düşündüğünü pek sanmıyordum.

 

" Züleyha sana gerçekten fazlası ile değer veriyorum ama aynı zamanda bir kadın olarak sana bunu yaşatması onu gebertmem için yeterli. "

 

Bu sözlerin içimde mutluluk oluşturması normal miydi? Demek ki düşünülmek böyle bir şey...

 

" Biliyorum ama mantıklı hareket edelim."

 

Kararsızca yüzüme bakarken, bir anda tekrar kaşlarını çatıp " Kızım hava buz gibi bu halde lak diye sokağa mı çıkılır." Demesi ile affaladım. Konu ne ara buraya geldi ?

 

Sözü biter bitmez beni bir oyuncak bebek gibi kucağına alıp içeriye taşırken, bende şok içinde onu inceliyordum.

 

" Ben kendim yürürdüm aslında..." desem de bu durumdan gayette memnundum.

 

Bana ters bir bakış atarken " Yalın ayak çıkmışsın." Demesi ile çıplak ayak çıktığımı yeni fark etmiştim.

 

Eve girer girmez üşüdüğümü yeni fark etmiştim.

 

Hakan içeri girmemize rağmen beni kucağından indirmemiş ve koltuğa yönelip beni usulca minderle birleştirmişti.

 

Aynı şekilde yanıma otururken yüz ifadesi hafif yumuşamış da olsa aynı sertliğini koruyordu.

 

" Bana orada neler yaşandığını eksiksiz anlatır mısın?" Derken ses tonu kendine hakim olmak ister gibiydi.

 

Nereden başlayacağımı bilemesem de çok detay vermesem iyi olur diye düşünmeden edemedim.

 

" biz oraya gittiğimizde hiçbir şey yoktu hatta toplantıya girdik ve gayet her şey yolundaydı, yani normal davranıyordu. Sonra hazır Ankara'ya gelmişken Anıtkabir'e uğrayalım dedik zaten ben istiyordum ama onu teklif etmesi ile kabul ettim. Beraber oraya gezerken bir anda ne olduğunu anlamadığım bir şekilde beni öptü. Ha birde işi bırakmam için beni zorladı, mecbur devam etmek zorundayım..." bir çırpıda her şeyi söylerken içimin derin bir yükten arındığını hissettim.

Her lafımda süratli şekli biraz daha değişiyor ve daha düşünceli bir hal içerisine giriyordu. Merakla " bir şey söylemeyecek misin Hakan?" Derken, ne düşündüğünü deli gibi merak ediyordum.

 

Derin bir nefes çekerken " bilmiyorum ama bu işi bana bırakmanı istiyorum ve yarın işe gitmemeni istiyorum. En azından neyin ne olduğunu anlayana kadar..."

 

Başımı olumlu anlamda sallarken, Birinin yanımda olduğunu bilmek bana aşırı iyi gelmişti.

 

 

 

 

 

 

 

 

Ertesi Gün;

 

Ben yatağımın bir yanında yatarken yağmur' da diğer yanda yatmış son zamanlarda yaşadığımız şeylerin kritiğini yapıyorduk.

" Abi şaka gibi ya! Kızım düz taban mısın nesin sen, resmen girdiğin yerde ot bitmiyor." Demesi ile gülmem bir oldu. Gerçekten de olaylar beni bulup duruyordu.

 

Alaycı bir tonda " Ne sandın kızım olaylar kraliçesiyim ben!'' derken o da küçük bir kahkaha patlattı. Saat 22.35'i gösterirken bizim evin uyku saati olduğu için Yağmur'un koluna hafifçe vurarak sessiz olması için uyardım. '' Annemi getirtme başıma, sessiz ol.'' derken mızmızlanan mırıltılar çıkardı.

''Sizin evde gerçekten tımarhane kanka ya, bu saatte uyumak nedir be!'' Bana göre de çok saçma kurallarımız vardı ama aileme bunu anlatmak pek mümkün değildi.

Annemle bu aralar fazla konuşmuyorduk ve bu benim aşırı işime geliyordu. Nedensizce üstünde bir suskunluk vardı ve benle uğraşmayı kesmişe benziyordu. Yağmur'un konuşmaasıyla, annemi düşünmeyi bıraktım.

''Eee peki şimdi ne olacak? Mesela Hakan ne yapacak?'' derken, benimde bu sorularının cevabını bilmediğimden habersizdi.

Dün Hakan'la konuştuktan sonra o kendi düşüncelerine dalarak koltukta saatlerce oturup düşünmüştü ve ben de sessizce onu izlerken uyuya kalmıştım.

Sabah olduğunda ise erken saatlerde beni eve bırakıp çekip gitmişti. Her ne kadar gün içerisinde onu iki kez arasam da bana geri dönüş yapmaması tuhafıma gitmiyor değildi.

İşe gitmemem üzerine Ali sabah bir iki kez aramıştı ama telefonu açmak yerine ona bugün izin istediğime dair kısa bir mesaj göndermek ile yetinmiştim. Sanırım biraz da olsa insafa geldiği için bunu anlayışla karşılamıştı.

Yağmur sorusuna cevap vermediğim için kolumu bir iki kez dürterken hayırdır dercesine göz kırptı.

" of Yağmur ben de bilmiyorum ki! Hakan'ı aradım açmadı zaten işe de gitmedim. Yani o kadar belirsizlik içerisindeyim ki bu soruların cevaplarını inan ben de bilmiyorum."

" Bence Hakan'ı bir daha ara." Zaten onu aramaya yer aradığın için " Olur." Diyerek hemen telefona sarıldım.

Derin bir nefes alıp arama tuşuna basarken sanki telefon olabildiğince ağır ağır çalmaya başlamıştı.

Birkaç çalıştan sonra telefonun açılmasıyla içimi bir heyecan dalgası kapladı.

" alo."

" Efendim Züleyha."

" Şey... aradım ama açmadın merak ettim."

" Yoğundum bakamadım kusura bakma lütfen, ben birazdan mahallede olacağım. Görüşme şansımız var mı? "

Ne diyeceğimi bilemediğim için telefon konuşmamızı dinleyen Yağmur'a bakarken, o da sadece omuz silkerek bana karşılık verdi.

" Evden çıkmaya çalışırım. Gelince haber ver."

" Tamam görüşürüz." Deyip telefonu kapatınca hızla yağmur'a döndüm.

" Hiç bana bakma valla, nasıl çıkacağını bende bilmiyorum."

Ofladım. " Senle çıkayım, fark edilmez."

" Olur, sonrada bizde gelip kalırsın."

Bu plan aklıma yatmıştı. Olumlu anlamda başımı sallayıp hızlıca geceliğimden kurtulup üstüme gri eşofman takımımı geçirdim.

Yağmur benim hazırlanmamı izlerken " Bir gün yakalanacaksınız diye çok korkuyorum. " demişti.

" Aman bir o eksik zaten hayatımda." Diyerek tekrar yatağa oturup Hakan'ın aramasını bekliyordum ki gelen mesaj sesi ile hızlıca telefonumu elime aldım.

Hakan'ın yerine bilinmeyen bir numaradan gelen mesajla kaşlarım çatıldı.

" Noldu kız? Suratının şekli değişti. "

Yağmur telefona bakmak için yanıma gelirken o da benim gibi mesajın açılmasını bekledi.

" Yabancı numaradan mesaj gelmişte, garibime gitti."

Sonunda mesaj kısmına girip mesajı açtığımda adeta şoka girdim.

Bilinmeyen Numara: Sözlü bir adamı yoldan çıkarmaya utanmıyor musun? Kaltak!!!!!

Bilinmeyen Numara: *bir fotoğraf göderdi*

Mesaj ayrı facia, fotoğraf ayrı facia idi. Ali' nin beni öptüğü anın fotoğrafını görmem beynimde ki kan akışının kesilmesine sebep oldu. Bu bir şaka olmalıydı!

Yağmur da benim gibi ekrana kitlenirken birden Hakan'ın araması ile ikimizde olduğumuz yerde sıçradık. Salak gibi birbirimize bakarken, ilk kendine gelen ben oldum ve telefonu açıp kulağıma yerleştirdim.

" 2 sokak ileride, çıkmaz sokağın orada seni bekliyorum. Gelebilecek misin? " diye sorarken sesi gayet sakin geliyordu.

Zar zor bulduğum sesimle " Hı- hı " diyerek anında kapattım.

Yağmur telaşla " Noluyor amına koyim." Derken ben bu mesajı gönderinin kim olduğunu düşünüyordum.

" Bilmiyorum." Derken sesim cılız çıkmıştı. Olduğum yerde kallarken mesajın şoku hala üzerimde idi.

Yağmur da benim gibi ayaklanıp " Şimdi sessizce çıkalım, işin bitine kadar ben bahçede beklerim şimdi bizimkiler uyumuyor malum."

" Tamam." Demem ile beraber sessizce evden çıkmayı başardık. O bahçede kimse görmesin diye bir yere sinerken bende hızlı ve seri adımlar ile Hakan'ın bulunduğu sokağa gittim.

Nihayet sokağa girdiğimde, arabaya yaslanmış elleri cebinde Hakan' ı görmemle üstüne atlayıp sarılmam eş zamanlı oldu. Tek bir sokak lambası üstümüz de parlarken geri çekilip Hakan'ın yüzüne bakmamla kalbime bir ağrı saplandı.

Hakan şuan, Kaşı ve dudağı patlamış şekilde karşımda idi.

Korkuyla " Ne oldu sana?" Diye sorarken o umursamaz bir şekilde, gözüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

" Önemli bir şey değil, senin rengin neden sapsarı?" Konu ne ara bana geldi?

Kızgın bir sesle " Ne oldu Hakan, yoksa Ali mi yaptı?" Derken cevap vermesini umuyordum.

Yüz ifadesi sertleşirken tam gözlerimin içine bakıp " Bak önemli değil, bunu düşünme. Ben o şerefsizle konuştum. İşe de gitmene gerek yok." Demişti.

Yapamazdım, o iş benim çıkış biletimdi. Biraz çekinsem de " İşe gitmeye devam etmek istiyorum." Dememle öldürücü bakışlarına maruz kalmam bir oldu.

" Ne saçmalıyorsun?"

" Bak başka çarem yok. Stajımı bitirmeye ve aynı zaman da paraya ihtiyacım var. İdare etmek zorundayım."

Sözlerime karşılık kendini benden geri çekerken tavırlı bir şekilde " Tamam." Dedi.

Bir kinayeli bir şekilde " yoksa sen bana trip mi yapıyorsun." Derken boş bir bakışla karılaşmayı ummuyordum. Sanırım gerçekten işi bırakmamam zoruna gitmişti ama başka çaremde yoktu.

" Sanırım bu kadar konuşmak yeterli, eve gidip uyumam lazım. Hoşçakal." Diyip şak diye arabasını binmesini şaşkın gözler ile izledim. Resmen adam triplenip gidiyordu.

Gaza basması ile sokaktan çıkana kadar bekledim. En sonunda gözden kaybolunca bende yavaş adımlar ile yürüyerek kuzenimin evine gitmeye başladım.

Tam hayatım yoluna giriyor derken, patronum tarafından zorla öpülmüştüm, sürtüklük içeren bir mesaj almıştım ve sevdiğim adamdan tavır yemiştim. Harika!

Sıkıntı ile teyzemlerin bahçe kapısını açacaktım ki, kolumun sert bir şekilde tutulması ile olduğum yerde kaldım.

 

 

Loading...
0%