Yeni Üyelik
37.
Bölüm

34.Bölüm💙

@catlakyazar

Yanına varır varmaz suratına okkalı bir tokat patlatıp " Sen bunu biliyordun değil mi?" Diye sordum.

 

Başı geriye doğru savrulurken, suratında zerre şaşırmışlık yoktu. Demek ki o da bunu bekliyordu. Etraftakiler bize baktığı için beni kolumdan tutup eve doğru sürüklerken, bana dokunmasını engellemek için kolumu çekmeye çalışsam da fayda etmedi.

 

Bizim eve girdiğimiz de kolumu bırakıp ona bakmamı sağladı. Sinirli ve hayal kırıklığı içinde ona bakarken ne diyeceğini çok merak ediyordum.

 

" Bak böyle olmaz, biraz sakinleş öyle konuşalım. Otur soluklan sen, insanlar bir dağılsın geleceğim yanına." Dedi ve arkasına bile bakmadan evden çıktı. Arkasında nasıl bir enkaz bıraktığını bilmeden...

 

Bu durumda öncelik kendim değil, kardeşim olmalıydı. Silkelenip kendime gelirken gözlerim kardeşimi arasa da onu göremedim.

 

Odasına çıktığını düşünerek oraya giderken onu yere çökmüş bir şekilde bulunca tahminim doğrulandı. Darmadağın odada, yerde ki oyuncaklarını toplayan kardeşimi görmek içimin burkulmasına sebep olurken derin bir iç çektim. Bende onun gibi yere çökerken, titrek nefeslerini duyabiliyordum. Ellerim istemsizce saçlarına giderken şevkat ile okşadım.

 

Dolu gözleri beni bularken, benimde istemsizce dudaklarım büküldü '' Abla neler oluyor?'' diyen kardeşimin ağlamamak için knedini zor tuttuğu belliydi.

 

''Bilmiyorum ablacım ama öğreneceğim,hadi sen birazcık uzanıp dinlenmeyi dene.''

 

Bana bakıp başını olumlu anlamda sallarken tekrar yerde ki oyuncaklarına döndü. Onu bu halde bırakmak istemesem de şuan öğrenmem gereken çok önemli şeyler vardı.

 

Odasından çıkarken kapıyı kapatıp, soluğu salonu toplayan Yağmur'un yanına aldım. Kendimi koltuğa doğru atarken Yağmur'da yanıma çöktü.

 

''Endişeli bakışları yüzümde gezerken '' İyi misin'' diye saçma bir soru yöneltti.

 

''Sence!'' derin bir iç çekip devam ettim.

 

''Olay ne Yağmur?''

 

'' Bizde anlamadık başta ama polis memurunun dediğine göre baban kaçakçılık yapıyormuş ve şuan kaçak haldelermiş.''

 

''Nasıl yani? Yani iyi de ne kaçakcısı benim babam düz bir insandır. O öyle şeyler yapacak beyne sahip değil ki!''

 

kuzenim bana garip bir bakış atarken '' Takıldığı şeye bak ya, İnsan kaçakçılığı yapıyormuş canım!''

 

Duyduğum şey beni şoka sokarken ağzımdan sadece tek bir laf çıktı. ''Ha siktir oradan!''

 

"Valla biz de şok olduk..."

 

Derin bir nefes aldım ve bu anları sindirmeye çalıştım. Ben şuan gerçekten ne yaşıyordum?

 

Hakan bile bunu bilirken, ben nasıl bu kadar kör olabilirim ve Hakan bunu benden nasıl saklayabilirdi?

 

Belki de Hakan' da bu oyunun içinde olabilirdi, artık ona bile güvenim kalmamıştı.

 

Ne kadar süre böyle kaldığımk bilmesem de teyzemin merdivenlerden inen ayak sesi ile kendime gelip gözlerimi açtım.

 

Gözleriyle bana üzgün bakışlar atarken yanıma gelip anında beni kolları arasına aldı.

 

" Ah güzel kızım, o şerefsiz herif hem sizi hem ananızı yaktı. Ah ah..." acı sözleri içimde ki sıkıntıyı iyice harlarken, kollarının arasından çıktım.

 

Ben suskunluğumu korurken teyzem devam etti. " Yukarılara falan hep topladım kızım. Git uyu biraz, yarın sabah erkenden gider iyice bir sorarız karakola... "

 

Başımı olumlu anlamda sallarken, kendimi boş bir et çuvalı gibi hissediyordum. Ne konuşacak ne hareket edecek halim vardı.

 

Teyzem oturduğu yerden kalkıp giderken Yağmur benim yanımda kalmayı tercih etmişti. Odama çıkacak güvü kendimde bulamadığım için koltuğa uzanıp gözlerimi kapatırken Allah'tan tek dileğim, bunun bir kabus olmasıydı.

 

Gözlerim kendiliğinden kapanırken aklımda türlü düşünceler volta atıyordu. Yağmur'un üstüme bir şey örttüğünü hissetsem de tepki veremeyecek kadar bilincim kendinden geçmişti.

 

İstemsizce karanlığa doğru çekilirken kapının çalma sesini duydum. Bir iki çalıştan sonra muhtemelen Yağmur kapıyı açmıştı.

 

Normalde sesini duyar duymaz heyecana kapıldığım adamın sesi kulaklarımı doldururken hiç bir tepki vermedim. İyice sesler yakınlaşırken, Hakan'ın " Neden burada uyumasına izin verdin? " dediğini duydum, sanki tek sorunumuz buymuş gibi...

 

Bedenim bir anda Hakan'ın beni kavraması ile havalanırken, zorlukla gözlerimi açtım. Sert yüz hatlarına boş bakışlar gönderirken, sırtım çoktan yatakla buluşmuştu.

 

Üstümü örtmek için harekete geçtiği an uyandığımı görmesiyle duraksadı. Hareket etmeyi kesip yatağımın köşesine otururken gözlerini benden hiç ayırmadı.

 

" Yemin ederim bilmiyordum. Ali dosya alma bahanesi ile gelince merak edip araştırdım ve böylelikle öğrendim. Öğrenince de sizi evden uzaklaştırmak istedim. Kardeşin etkilenmesin diye..."

 

''Ali de mi bu işin içinde?''

 

Sinirle güldü. ''Her şey onun başının altından çıktı zaten, ortaklık falan hepsi yalanmış. Meğersem babanı yakalamak için bir oyun oynamış.''

 

Öğrendiklerim bünyeme fazla gelmeye başladığı için artık bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.

 

''Bana söyleye bilirdin ama sen susmayı tercih ettin.''

 

yüzüme bakıp derin bir iç çekerken gözlerini benden kaçırdı ''Çünkü tepkindem korktum. Yoksa emin ol söyleyecektim. Özür dilerim.''

 

Boş bakışlarla ona bakmaya devam ederken ''Yemin ederim, ailen için elimden geleni yapacağım, bizzat ben ilgileneceğim bu mevzuyla....'' dese de sözlerinin bende bir karşılığı yoktu.

 

Biraz daha böyle suskunluk içinde devam ederken, en sonunda dayanamayıp ''Hakan gider misin? Dinlenmeye ihtiyacım var.'' dedim. Şevkatli bakışları beni bulurken peki dercesine başını olumlu anlamda salladı ve sessizce odamdan çıkıp gitti.

 

Gidişinin ardından yarım saat geçmesine rağmen ne uyuyabiliyordum nede düşünebiliyordum. Öylece boş duvara doğru bakarken, aklımdan geçen tek düşün 'Peki şimdi ne olacak' tı. Bu sorunun cevabını bende bilmiyordum.

 

Tekrar kapının çalmasıyla sinirle yattığım yerden kalkarken bu sefer kimseye bırakmadan kapıyı ben açmak için hareketlendim. Her daim yanımda olan kuzenim, koltukta kıvrılmış bir şekilde uyuduğu için sessiz olmaya özen gösterirken bir yanda delikten kimin geldiğine baktım.

 

Ali'yi görmek bozulan sinirlerimi iyice bozarken, öfkeyle kapıyı açtım. '' Ne istiyorsun?'' diye sorsrken yüzünde zerre pişmanlık olmadığını fark ettim.

 

''Konuşmak?'' derken bile ifadesiz sesi beni çileden çıkarmaya yetmişti.

 

''Gerek yok!'' derken bir yanda suratına kapıyı kapatmaya çalışsam da koca gövdesi ile buna engel oldu. Beni kenara itttirip içeri girerken, onu öldürmek istediğimi fark ettim.

 

Arkasından ilerleyerek ''Defol evimden!'' desemde hiç oralı olmadı. Koltukta yatan Yağmur'a kısa bir bakış atıp bana döndü. ''Konuşabileceğimi başka bir yer var mı ?'' diye sormasıyla, yüzsüzlüğünübir kere daha tebrik ettim.

 

''Ne istiyorsun?''

 

''Konuşmak dedim ya Züleyha.''

 

Her ne kadar onunla konuşmak istemes de ne diyeceğini merak ediyordum. Hiçbir şey demeden odama dorğu ilerlerken, Ali' de arkamdan geliyordu. Odaya girdiğimiz de ses gitmesin diye kapıyı kapattım. Ben ayakta dikilmeye devam ederken, o benim aksime rahatça geçip oturdu.

 

Yanına iki kere vurarark oturmamı işaret etse de hiç oralı olmadım. ''Otur lütfen...'' diye diretmesiyle, göz devirerek geçip oturdum.

 

''Öncelikle olanlar için üzgünüm demek isterdim ama değilim. Baban kötü bir adamdı ve ben gerekeni yaptım ama bunu yaparken sana haksızlık ettim. Bunun için kusura bakma demeye geldim. ''

 

Beni en çok şaşırtan bu kadar yüzsüz oluşu muydu? Yoksa özür dilemekten bile aciz oluşu muydu? karar veremedim bir an...

 

''Yani?'' dedim. Ne dememi bekliyordu ki! Bundan sonra ne denebilirdi ki...

 

 

''Yani... Haytını mahvetmek asla istemezdim. Ben sadece biraz düşüncesiz davranarak seni kırmış olabileceğimi düşündüm. Hellalik olmak istedim.'' Onu tanıdığımdan beri ilk defa gözünü benden kaçırdğına şahit oldum. O halının desenlerine doğru bakarken, bense ne tepki vermem gerektiğini düşündüm.

,

'' Peki her şeyin oyundu onu anlıyorum... ama beni neden öptün?'' Sormam gereken bir çok şey vardı belki ama aklıma gelen şey bu olmuştu.

 

Tekrar gözleri beni bulurken ''Çünkü o da başka bir görevdi. Sana bunu söyleyemem...'' dedi.

 

Alayla gülerken ''Bence bunu bana borçlusun!'' demiş ve onu ikileme sokmuştum.

 

Biraz düşündükten sonra ''Nişanlım... Gerçek nişanlım değildi, o da benim başka bir görevim. Ondan ayrılmam gerekn bir mevzu vardı ve...'' Lafını yarı da keserek ben devam ettim. ''Sende kurban olarak beni seçtin.''

 

Başını olumlu anlamda salladı. '' Evet öyle oldu. Neyse benden bu kadar, umarım senin için her şey güzel olur.'' dedi ve hiç düşünmeden ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Adam resmen günah çıkartıp, defolup gidiyordu ama ben buna izin vermeyecektim!

 

Eli kapı kulpuna giderken '' Keşke söyleseydin!'' dedim. Çıkmaktan vazgeçip arkasına dönerken kaşlarını çatmıştı.

 

''Söyleseydim de anında babana söyleseydin!''

 

''Az çok beni tanıdın eğer ortada bir yanlış varsa onun karşısında en çok ben olurum! Sırf babam diye, buna izin vereceğimi nasıl düşünürsün?''

 

Sözlerim onu şaşkına çevirirken, yüzünde ki afallama buradan bile belli oluyordu. '' İzin vermez miydin?'' diye sorarken kendimden emin bir şekilde cevap verdim. ''Vermezdim.''

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%